Nefise Köylü

Etik Değerler Anlayışı

Nefise Köylü

Eskiden daha sıklıkla duyduğumuz ‘etik’ kelimesinden bahsetmek istiyorum bu gün sizlere.

Etik ne demek?

Etik; doğru davranışlarda bulunmak, iyi bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiğidir.

Medeni insanlar arasında geçen sohbetlerde şahit olurduk; ‘etik değil’ ya da ‘etik değerler uymaz.’ gibi söylemleri…

Maddi unsurların, manevi değerlerin üzerine çıkma devri başladığından buyana, üstü çizilen ve unutulan söylemlerden biri haline geldi etik değerler.

Para dünyada ne zaman önemli değil ki diyor bazı arkadaşlarım. Dünya var olalı beri her şey maddi çıkarlar üzerine işliyor diyorlar. Son derecede haklılar. Evet maddi unsurlar insanların nefsi ihtiyaçlarını doyuran ve besleyen kaynaklar olduğundan her zaman önemliydi. Ama son yıllarda olduğu gibi insanlar ruhlarını, vicdanlarını, şeref ve haysiyet gibi önemli değerleri de maddi unsurlara bu kadar rahat peşkeş çekmiyordu.

Maddi unsurların yanı sıra manevi değerlerinde bir önemi ve değeri vardı. İnsanlar bir davranış, bir iş, bir girişimde bulunurken ahlaki açıdan uygunluğuna bil hassa dikkat eder ve etik değerlere uymaya çalışırdı.

Hayal edin: “Saygı, dürüstlük, şahsiyet, haysiyet, merhamet, vicdan, ahlak, etik değerler, mükemmeliyet ve iletişim” Nasıl bir dünya olurdu?

Ama değerler bedel ödetir.

Değerler bireysel düzeyde insanın hazzına ve çıkarına engeldir. Bu nedenle hiç sevilmezler. Kurumsal hayatta da değerler karlılığı olumsuz etkiler mesela…  hızlı, ucuz ve kolay iş yapmayı zorlaştırır ve bu nedenle de yazılır ancak fazla üstüne gidilmez ve sevilmezler.

Bu nedenle bedelini ödemediğimiz veya en azından bu bedeli ödemeyi göze almadığımız bir değere sahip ve ait olduğumuzu iddia edemeyiz. Bir antik düşünürün dediği gibi; “hiçbirimiz sınanmadığımız günahın masumu değiliz”. Çıkarlarımıza o kadar ters gelir ki etik değerleri hayatımızın hiçbir noktasında istemeyiz özetle, görmezden geliriz…

Bana göre değerleri, dekoratif olmaktan çıkararak, hayata geçirmenin iki temel kriteri var:

1. Tutarlılık: Etik değerleri duvara asmakla, her gün ajandaya yazmayla, ya da varlığını arada bir hatırlamakla, değerlerle bağlantılı yaşama biçimlerine ulaşmak mümkün olsaydı, insanlık en büyük felaketlere sürüklenmemiş olurdu. Çünkü ahlaki yapıya saygılı olan insanlık belli değerlere saygılı yaşarlar ve kurallara uyarlardı.

Değerlerin içi doldurulmadığı zaman ortaya çıkan ikiyüzlülük ve çelişkiler, insanları gülünç duruma düşürür. İnsanların ne yaptıklarını anlamak için “davranışlarına”; neden yaptıklarını anlamak için de “değerlerine” bakılır. Ancak çok kere ne bireylerin değerlerinin gerçekte ne anlama geldiğinin bilincinde olmadığını üzülerek görüyorum. Önce bireyin kendisini analiz etmesi ve hangi değerlere sahip olduğu gerçeği ile kendisinin yüzleşerek, bozuk olan değerlerden işine gelmese de vazgeçmesi gerekir.

Değerlerin anlamlı bir bütün oluşturarak toplumsal normlar haline gelmesi, ahlak ve etik kavramlarıyla açıklanır doğru ama bunu önce bireyin kendisinin kabul etmesi gerekir. Ahlak bireysel, etik ise daha kurumsaldır. Ahlak bireyin kişisel olarak kişiliğini dizginlemesi, etik ise bireyin topluma, insanlığa karşı kendini dizginlemesi gibi açıklanabilir.

2. Kararlarla ilişkilendirmek: Her gün verdiğimiz çok sayıda kararın arkasında değerlerimiz vardır. Ancak önemli kararları verirken değerlerimizi fark ederiz. Çok kere de, kolay veya kârlı olan çözüme yönelir, değerlerimizle çelişen durumu, bir “ama” cümlesi ile kendimize karşı meşrulaştırırız.

Değerler ve etik ilkeler iş hayatında bireylere yol gösterir ve kurum içi ve kurum dışı ilişkileri düzenler. Toplumsal hayatta da birey-toplum çekişmesini azaltmayı amaçlar. Etik ilkelerin dışına çıkıldığında; bireysel yarar var gibi görünse de,  kurumsal veya toplumsal kayıp vardır. Etik ilkeleri göz ardı ederek kâr etmeyi amaçlamak, maddi değerlere önem vermek, geri tepen bir silah misali bizlere zarar veren bir araç olur.

Sonuç

Etik değerlere sahip bireylerin, yüksek ahlak standartlarına sahip dostları, kaliteli, standart, belirsizlikten uzak, kendilerine ve insanlığa son derece faydalı ve doğru dürüst yaşadıkları aşikârdır.

Bu nedenlerle, ahlaki ve etik değerler anlamında kayıp yaşayan bireylerin kendilerine aydınlık bir gelecek çizmeleri için, maddi unsurlardan önce manevi unsurları önemsemeleri gerekir.

Çok kazanıyor olmanız ne kadar önemli? Para sizin mutsuzluğunuza, ezik hissetmenize, içsel olarak yaşadığınız yalnızlığınıza, kırılganlığınıza, kendinizle yüzleştiğinizde yaşadığınız çaresizliğinize ne kadar çözüm olabiliyor?

Maddi unsurlara verdiğiniz önem neticesinde, saygı, dürüstlük, şahsiyet, haysiyet, merhamet, vicdan, ahlak, etik değerlerini kaybettiğinizde geriye NE KADAR İNSANLIĞINIZ KALIYOR?  Sadece fiziki bedeninizi sürükleyen boş bir ruhtan başka ne oluyorsunuz?

Ahlak çok önemlidir. En az ahlak kadar ETİK DEĞERLERE bağlı kalmakta önemlidir.

İnsanın ruhunu, derin depresyonların, dipsiz umutsuzlukların içinde kaybetmemesi için bu değerlere tutunması ve İNSAN GİBİ YAŞAMASI ÇOK ÖNEMLİDİR.

Yazarın Diğer Yazıları