
Şeytanın insanla mücadelesi veya insanın şeytanla münasebeti
Halime Korkmaz
Şeytan kimdir?
Şeytan ne zaman insanla mücadeleye girmiştir?
Şeytan insana neden düşmandır?
Şeytan ne zamana kadar insanın yanında olacaktır?
Şeytan ne emreder?
Şeytan, sözlükte “uzaklaşmak, haktan ve hayırdan ayrılmak, muhalefet etmek” anlamındaki şatn (şütûn) veya “öfkesinden yanıp tutuşmak” manasındaki şeyt kökünden türediği ileri sürülmüştür. Bu manada şeytân kelimesi; “hayırdan ve rahmetten uzaklaşmış yaratık; yanıp helâke mâruz kalmış varlık” anlamına gelmektedir. Şeytan, ilk insanla birlikte gün yüzüne çıkmış ve son insana kadar insanın olduğu her yerde ve zamanda olacaktır. Şeytanın yaptığı şeylerden ilk aklımıza gelen, Hz. Adem ile Hz Havva’yı Allah’ın emirlerini çiğnettirip cennetten uzaklaşmalarına sebep olmasıdır.
Şeytanın diğer bir önemli vasfı ise büyüklenip, kendini beğenmesi ve bundan dolayı secde etmekten uzak durarak Allah’ın huzurundan kovulmasıdır. Şeytan, kibrin sembolüdür. “Sizi yarattık, sonra size şekil ve biçim verdik, sonra da meleklere: “Adem’e secde edin!” buyurduk. Hepsi hemen secde etti. İblîs müstesnâ; o, secde edenlerden olmadı.” (A’râf 7/11) İnsanoğlu içerisinde kendini beğenip büyüklenen herkesin de şeytana yakınlaşması hatta ona yoldaş olması söz konusudur. Allah bu büyüklenme karşısında ona şöyle cevap veriyordu: “... O halde çık oradan!” buyurdu, “Çünkü sen artık kovulmuş birisin.” (Sa’d 38/77) Allah’ın huzurundan kovulduktan sonra insana düşmanlık yapmaya başladığını şu sözlerle ifade ediyordu: “İblîs dedi ki: “Senin mutlak kudretine yemin olsun ki, onların hepsini kesinlikle azdıracağım.” (Sa’d 38/82) ve kendisi için süre talep etmeyi de ihmal etmemişti: “İblîs: “Rabbim! Madem öyle, insanların yeniden diriltilecekleri güne kadar bana süre tanı!” dedi. (Sa’d 38/79) Ve Allah ona istediğini veriyordu: “Allah: “Tamam, sana süre tanındı” buyurdu.” (Sa’d 38/80) Ve onun ve ona uyanların akıbetinin ne olacağı da bilinen bir gerçekti ve şeytan bunu bile bile hatasına devam etmeyi seçti: “Hiç şüphesiz cehennemi seninle ve sana uyanların tamamıyla dolduracağım!” (Sa’d 38/85) O zaman şeytan kendisine uyması için insanlara türlü türlü süsler gösterecekti ve bunu da başardı çoğu kez. Peki ama şeytan neden böyle yapıyordu? Cevabı oldukça açık idi: Kibir... “İblîs: “Ben ondan daha üstünüm; çünkü beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan” diye cevap verdi.” (Sa’d 38/76)
Şeytan, insanın apaçık düşmanıdır fakat insan bunu fark etmez. Fark etmediği için de kendisini hatasız ve günahsız görür tıpkı şeytanın yaptığı gibi. Yüce Allah bunu bize yateleriyle hatırlatır ama şeytanın yolundan giden insan bunu görmez bile. Oysa Allah ne buyuruyordu: “Ben size öğüt vermedim mi: Ey Ademoğulları! Şeytana tapmayın; çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır.” (Yasin 36/60)
Şeytan gayretli ve pes etmeyen bir yapıya sahiptir. Çünkü cehenneme yalnız gitmek istememiştir ve asla yorulmadığı için onun çalışması gece gündüz demden devam eder. Ne kadar çok insan yanına çekerse o kadar memnundur şeytan. Ve şöyle diyordu Allah’a: “Beni azdırmana karşılık, yemin olsun ki ben de kullarını saptırmak için senin doğru yolun üzerinde pusu kurup oturacağım. Sonra onlara mutlaka önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Sen de onların çoğunu şükredici bulamayacaksın.” dedi.” (A’râf 7/16-17) Şükürsüzlük de insanı şeytana yoldaş yapar. İnsan Allah’ın kendisine verdiğini ya görmez ya da görmezden gelerek davranır ya da yeteri kadar değer vermez ama her halükarda nankör olur.
Şeytan insana ne telkin ederek kendine arkadaş eyliyor? İnsanın hangi davranışı şeytanın hoşuna gidiyordu acaba? Mesela; “Allah’a ve ahiret gününe inanmadıkları halde mallarını insanlara gösteriş için harcayanları da Allah sevmez. Bir kimsenin arkadaşı şeytan olursa, o ne fena bir arkadaştır!” (Nisa 4/38) Gösterişli bir dünyada şeytan her şeyle insanı gösterişin içerisine çekmeye çalışmakta ve insan da bu tuzağa koşa koşa gitmektedir.
Gösterişe ilaveten israfa dalarak da şeytan yanına çekiyordu insanı. Hep daha fazlasına sahip olma isteği ve hep daha fazla ile övünme arzusu da şeytanın işleri arasında yer almaktaydı: “Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.” (İsrâ 17/27)
Ah ağızdan bir çırpıda çıkan ve geldiği gibi kendisine şahit olan söz… Söz söylemek de insan için ne kadar da değerliydi oysa. Ağzının ayarı olmadan çıkan her bir söz acaba nasıl şeytanla alakalı olur ki? “Rasûlüm! Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Çünkü şeytan onların arasını bozmaya çalışır. Doğrusu şeytan insanın apaçık düşmanıdır.” (İsrâ 17/53) diyordu Allah. Ama insan kötü söz söylemede ve bundan dolayı da kalp kırmaya ne kadar da meyilli oysa. Ah insan!!!
Şeytanın insanın karşısına çıkması da her an her saniye idi. Resulullah şeytanın karşımıza çıkış şekillerini şöyle bildiriyordu: “Şeytan, her fırsatta Ademoğlu’nun karşısına çıkar. İslam’a giden yolda da önüne çıkar ve “Sen şimdi Müslüman olup dinini, babanın ve atalarının dinini terk mi edeceksin?” der. O kişi şeytanı dinlemez ve Müslüman olur...” (Nesâî, Cihâd, 19) İşte yol üzerinde bekleyen insanın dikkatli olması zaruridir.
Şeytan insanla yaşar. “Şeytan, kanın dolaştığı gibi insanın içinde dolaşır.” (Müslim, Selâm, 23) Bu sebeple de şeytan insanın bir boş bulunma anında insanı nakış nakış ilmek ilmek işler. “İblis, Rabbine “Senin izzetin ve celâlin üzerine yemin ederim ki ruhları (bedenlerinde) olduğu sürece Ademoğullarını saptırmaya devam edeceğim.” demiş, Allah da “izzetim ve celâlim hakkı için, onlar af diledikleri sürece ben de onları bağışlayacağım.” karşılığını vermiştir.” (İbn Hanbel, III, 29)
Şeytan insanın karşısına asla iyi bir şey için yaklaşmaz. Şeytanın insana yaklaşması tamamen kötülük üzerine olup kendisine yandaş aramaya yöneliktir. “Resûlullah (SAV) şöyle buyurmuştur: “Ademoğluna şeytan da melek de yaklaşır. Şeytanın yaklaşması, kötülüğe yönlendirmek ve hakkı yalanlatmak şeklindedir. Meleğin yaklaşması ise iyiliğe yönlendirmek ve hakkı doğrulatmak şeklindedir. Kim böyle (meleğin telkinini) hissederse bunun Allah’tan olduğunu bilsin ve Allah’a hamdetsin. Kim de diğerini (şeytanın vesvesesini) hissederse, taşlanmış ve kovulmuş şeytandan Allah’a sığınsın.” (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’an, 2)
İnsanın dikkat etmediği nokta ise şudur: “Ey insanlar! Yeryüzündeki helal ve temiz nimetlerden yiyin. Şeytanın adımları ardınca gitmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.” (Bakara 2/168) Allah’ın yasakladığı şeyler, şeytanın hoşlandığı ve yanına yandaş topladığı konulardır. O zaman insan buna rağmen neden şeytanla dost olmak için çaba sarf eder bu anlaşılmaz.
Şeytan dünya var oldukça var olacaktır. Ona izin verilmiştir fakat insanın da kendisini tanıması ve kendisini şeytanın yolundan uzak tutması gerekir. Akıllı kişi bunu başarabilir. Şeytanla münasebetin önüne geçmek için “Eğer şeytandan gelen bir vesvese seni dürtecek olursa hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işiten, kemaliyle bilendir.” (A’râf 7/200) bu ayeti bilmesi gerekir. Rabbe sığınma şeytandan uzaklaşmaya vesiledir.