Alp Kırşan Kastamonu'ya Hayran Kaldı

Türkiye'yi karış karış gezen ünlü sunucu Alp Kırşan'ın yeni durağı Kastamonu oldu. Kırşan'ın sevilen YouTube programı 'Alp Yollarda'nın yeni bölümü Kastamonu'da çekildi.

Türkiye’yi karış karış gezen ünlü sunucu Alp Kırşan’ın yeni durağı Kastamonu oldu. Kırşan’ın sevilen YouTube programı ‘Alp Yollarda’nın yeni bölümü Kastamonu'da çekildi.

Kastamonu'ya hayran kalan Kırşan şehrin doğal güzelliklerini ve yöresel lezzetlerini YouTube programında tanıttı. Kırşan, ekibiyle birlikte ziyaret ettiği Kastamonu'da yöresel lezzetleri tatma fırsatı bulurken doğal ve tarihi mekanlar karşısında hayranlığını gizleyemedi. Kırşan ilk olarak Kastamonu Cumhuriyet Meydanı’nı ziyaret ederek, Kurtuluş Savaşı'nda ordunun ihtiyacı olan silahları taşıyan Şehit Şerife Bacı Anıtı ve anıtın hikayesinden bahsetti. Ardından Kırşan, tüm öğrencileri Çanakkale Savaşı'na katılan ve 4 yıl mezun veremeyen Abdurrahmanpaşa Lisesi ile İstiklal Marşı'nın ilk kez okunduğu Nasrullah Camii ve Kastamonu'ya adını veren Kastamonu Kalesi’ni, Saat Kulesi'ni, Münire Medresesi El Sanatları Çarşısı'nı, Burgu terası ile bilinen Türkiye'nin en tehlikeli, dünyanın ise en tehlikeli ikinci kanyonu olarak kabul edilen Valla Kanyonu’nu, UNESCO'nun 2023 yılında tescillediği ahşap tavanlı orta çağ camileri arasında yer alan, ahşap işçiliği ve kök boyalarıyla herkesi kendine hayran bırakan Kasaba Köyü Mahmutbey Camii’ni ve müthiş manzarası ile Çatak Kanyonu Seyir Terası’nı ziyaret etti. Kırşan Dünyada ölmeden önce görülmesi gereken 1001 yer listesine giren Horma Kanyonu’na hayran kaldı. Öte yandan Kırşan, Yakup Ağa Külliyesi ve Halimi Çelebi Camisi’ni ziyaret etti. Kırşan, Taşköprü'nün Taş Köprüsü ve beyaz altın olarak adlandırılan sarımsağı izleyiciyle buluşturdu. 

Kırşan tarihi ve doğal güzellikleri ziyaret etmesinin yanı sıra Kastamonu’nun meşhur lezzetleri arasında yer alan Ecevit Çorbası, Banduma, Kastamonu Tiridi, Etli ekmek, sulu ve etli Kastamonu sarması, Ekşili Pilav, Kastamonu Pastırması, Kastamonu Çekme Helvası ile ev baklavasını tatma fırsatı buldu. 

Kırşan, Kastamonu’un Osmanlı Devleti'nin önemli vilayetlerinden olduğunu, o dönemde Kastamonu'nun sınırının Sinop'tan Kocaeli'ye kadar uzandığını, bugünkü Kastamonu’nun da o vilayetin merkezi olduğunu söyledi. Kırşan böylesine büyük bir şehrin çok sayıda tarihi esere de sahip olduğunu ve bu tarihi eserleri de günümüze kadar korumayı başardığına dikkati çekti. Kırşan, Kastamonu gezisinde şehrin Kurtuluş ve Çanakkale Savaşı’ndaki rolüne vurgu yaptı.

‘Şehit Şerife Bacı Zafere Giden Bu Yoldaki Kadın Kahramanlarımızdan Biri’

Kırşan Cumhuriyet Meydanı’nı ziyaret ederek Şerife Bacı ve Türk Kadınının Kurtuluş Savaşı’ndaki rolüne vurgu yaptı.

Kırşan; “Kastamonu merkezde Cumhuriyet Meydanı'ndayız. Bu meydan hem mimari dokusu hem çevredeki tarihi yapıların düzeniyle Türkiye'nin en güzel meydanlarından biri. Etrafı kamu binalarıyla çevrili bu meydana geldiğinizde böyle büyük bir anıt göreceksiniz. Atatürk ve Şehit Şerif'e bacı anıtı. Profesör Doktor Tankut Öktem tarafından 1990 yılında yapılan bu anıt Kurtuluş Savaşı'nda cephe arkasında verilen mücadeleyi anlatıyor. Peki Şerife Bacı kim? Şehit Şerife Bacıyı anlamak için biraz daha Kurtuluş Savaşı'nı anlamak lazım. Yani Kurtuluş Savaşı zamanında ülkenin bütün erkekleri Ankara'da toplanıyor ve silaha ihtiyaçları var. Kaçak yollarla İstanbul'dan gelen ve Karadeniz'in kuzeyinden gelen silahlar İnebolu'ya iniyor. İnebolu'dan Kastamonu'ya geliyor. Yaklaşık olarak bu kanılarla İnebolu'dan Kastamonu'ya 7-8 günde bu mühimmatlar iniyor. Ardından da Kastamonu'dan da 9-10 günde karayoluyla, Kağnılarla mühimmatlar Ankara'ya indiriliyor. İşte bu sevkiyatları yapan, cepheye cephane taşıyanlardan biri de kucağında bebeğiyle Şerife Bacı. 1921 yılının çok soğuk geçen Aralık ayında Kastamonu'ya yapılan bu sevkiyatların birinde kağnılardan birinin şehre ulaşmadığı fark ediliyor. Geriye dönüp baktıklarında Şerife Bacının kağnısını yolda buluyorlar. Şerife Bacı soğuktan zarar görmesin diye kalın kıyafetlerini çıkarıp mühimmatları sarmış ve bebeğini de üşümesin diye kıyafetleriyle örttüğü mühimmatların içine bırakmış. Kendisi ise donarak oracıkta şehit olmuş. Şehit Şerife Bacı zafere giden bu yoldaki kadın kahramanlarımızdan biri. Bu savaşın ne kadar zor şartlarda kazanıldığının ve Türk kadının savaştaki rolünün de simgesi.” dedi.

‘Hocam Bizi Yok Yazmayın. Biz Savaşa Gidiyoruz’

Tarihi Abdurrahman Paşa Lisesi’nin 1885 yılında Anadolu'da devlet bütçesiyle yapılan ilk lise olduğuna dikkati çeken Kırşan şöyle devam etti; ”Abdülhamit döneminde Anadolu'da bir eğitim seferberliği başlatılmış. Birçok şehirde okullar, liseler açılmıştı. Bu da onlardan biri. Bu lisenin iki önemli özelliği var. Biri hepimizi güldüren bir eserle ilgili. Hababam sınıfının yaratıcısı Rıfat İlgaz bu liseden mezun. Yani bugün izlediğimiz Hababam sınıfının yaratıcısı, hikayesinin mimarı bu okuldan mezun. Yani o yaramaz sınıf bu okulda olabilir diye düşünüyorum. Ne dersiniz? İkinci ve çok daha önemli özelliği ise hepimizi üzen ama aynı zamanda hepimizin gururu bir savaşla ilgili. Çanakkale Savaşı. Anadolu'daki birçok lisede olduğu gibi bu lisedeki öğrencilerin de hepsi Çanakkale Savaşı'na gitmiş ve Abdurrahman Paşa Lisesi 4 yıl boyunca mezun verememiş ve gitmeden önce tahtaya aynen şöyle yazmışlar. Hocam bizi lütfen yok yazmayın. Biz savaşa gidiyoruz. Ve tarihe not düşmüşler.”

Alp Kırşan, İstiklal Marşı’nın ilk kez Nasrullah Kadı Camii’nde okunduğunu söyleyerek; “Nasrullah Kadı Cami. Yaklaşık 500 yıllık bir cami. Mehmet Akif Ersoy 1919 yılında tam 47 gün Kastamonu'da kalıyor. Kastamonu'da kaldığı sürece buradan bu kürsüden halkı Kurtuluş Savaşı'nı hazırlayan bağazlar veriyor. Bu dönemde Kastamonu ile Mehmet Akif Ersoy arasında güçlü bir bağ kuruluyor. 1921'in başında Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı'ı yazıyor. 1 Mart'ta o dönemin Milli Eğitim Bakanı İstiklal Marşı'nı Meclis kürsüsünden milletvekillerine okuyor. Ama ondan önce 21 Şubat'ta İstiklal Marşı ilk kez Kastamonu Açık Söz Gazetesi'de yayınlanıyor ve bu kürsüden seslendiriliyor. Yani ilk kez Kastamonu'un merkezindeki bu camide bu kürsüden söyleniyor İstiklal Marşı.” şeklinde konuştu.

‘Bayraklı Sultan Efsaneye Göre Bu Kaleye Türk Bayrağını İlk Diken Kişiymiş’

Kastamonu Kalesini ziyaret eden Kırşan; “Kastamonu Kalesi'ndeyiz. Bu kale aslında şehre adını veren bir kale. Nasıl yani mi diyorsunuz? Nasıl yani falan demeyin. Şöyle ki bu kaleyi 10. yüzyılda Bizanslı komutan Kommenos yaptırmış. O nedenle bu kaleye Castra Kommenos demişler. Kastra kale demek. Castra Kommenos zamanla Kastamonu'ya dönüşmüş ve şehre adını vermiş. Kastamonu'da bir dış kale var. Maalesef yıkılmış. Burası da iç kale. Ne var bu iç kalede? Sarnışlar var, zindanlar var, kaçış tünelleri var. Bir de kalenin en uzak ucunda Bayraklı Sultan olarak bilinen bir türbe var. Bayraklı Sultan efsaneye göre bu kaleye Türk bayrağını ilk diken kişiymiş.Kastamonu'yu, bu güzel ve tarihi şehri görmek istiyorsanız Kastamonu Kalesine çıkmanız şart. Buraya çıkıp bu güzel şehre tepeden bakabilir, manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Kastamonu şehrinin en güzel manzarası nerede? Kastamonu kalesinde” dedi.

‘Horma Kanyonu Türkiye Sınırları İçerisinde Gezilmesi Gereken Dokuz Yer’

Alp Kırşan, Kastamonu’nun doğal güzellikler açısından inanılmaz bir yer olduğunu söyleyerek; “Küre Dağları Milli Parkı Horma Kanyonu muhteşem bir kanyon. Buradan yaklaşık 3 kilometrellik yürüyüş parkuru var. Ahşaptan yürüyüş parkuru. Normalde kanyonlara giremeyiz. Dağcı olmak lazım, kask lazım, halat lazım. Bunları öğrenmek lazım diyebilirsiniz ama Horma Kanyonu öyle bir kanyon değil. 3 km boyunca ailenizle birlikte rahat rahat gezebileceğiniz bir platforma sahip. O yüzden de çocuğunuzu alıp bu kanyona gelip gezebilirsiniz. UNESCO'nun ölmeden önce görmeniz gereken dediği bin bir yerden bir tanesi Horma Kanyonu Burası Türkiye sınırları içerisinde gezilmesi gereken dokuz yer. Ölmeden önce gezilmesi gereken dokuz yerden bir tanesini ben gezdim. İzleyen sizler de gördünüz. Muhteşem bir kanyon. Finalde bir şelale olup buralara dökülüyor. Bu şelalenin adı da Ilıca şelalesi. O yüzden de inanılmaz bir deneyim. Yükseklik korkunuz varsa biraz düşünün ama bu kanyondaki o ahşap yürüme yollarında yürüme cesaretiniz varsa ölmeden önce mutlaka buraya gelin ve bu kanyonu gezin.” diye konuştu.

Kırşan; “Kastamonu'da Yakup Ağ Külliyesi geldik. İçeride Halimi Çelebi Camisi var. Halimi Çelebi kim? Yavuz Sultan Selim'in hocası. Camiyi o yaptırmış. Kanuni Sultan Süleyman'ın hazine reisi Yakup Ağ da diğer yapıları yaptırmış ve burası Yakup Ağ külliyesine dönüşmüş. Burası küçük bir cami ama anonsundan da anlaşıldığı üzere akustiği harika bir cami. Tavanının görseli de çok güzel Gerçekten inanılmaz. Burası 500 yıllık bir tarihi eser.” dedi.

Sarımsağın anavatanı Taşköprü’yü ziyaret eden Kırşan; “Sarımısağın başkenti Taşköprü'deyim. Ama Taşköprü'ye ismini veren Taşköprü de arkamda. Aslında Candaroğulları tarafından yaptırıldığı düşünülen bu köprü yapılan tadilat esnasında bulunan kilit taştaki haçtan dolayı Roma veya Bizans İmparatorluğu tarafından yapıldığı düşünülmüş. Yani tarihi daha da geriye gitmiş. Enteresan bir yapısı var. Yaklaşık 68 metre uzunluğunda, 5.1 met genişliğinde ama 7 kemer olmasına rağmen şu anda görebildiğimiz 6 kemeri var. Bir tanesi toprak altında kalmış. Ama yaparken bunu şu ortadaki kemerin küçük olduğunu ilk defa burada görüyorum.” şeklinde konuştu.

Saat Kulesi’ni ziyaret eden Kırşan, “Kastamonu'ya geldiğinizde şöyle bir kafamı kaldırayım da gökyüzüne bakayım dediğinizde sarayüstü tepesinde bu saat kulesi sizleri karşılayacak. Ama hikayesi bambaşka bir saat kulesi. Normalde dört cephede saatin olması gerekirken bunda tek cephede var. Bu küçük bir ayrıntı ama hikaye şu ki bu saatin mekanizması daha önce İstanbul'daymış. Ama mekanizması bozuk olduğundan saatin çanı zamansız çalarmış. Ve bir gün bu vakitsiz çalan çan yüzünden padişahın eşlerinden biri çocuğunu düşürmüş. O nedenle bu mekanizma Kastamonu'ya sürgüne gönderilmiş. Yani Kastamonu'da göreceğiniz bu saat aslında cezalı bir saat ama şu anda doğruyu gösteriyor.” diye konuştu.

Kırşan, Valla Kanyonu’nun Dünyanın en zorlu ikinci kanyonu olduğuna dikkati çekerek; “800 metre ile 1200 metre yüksekliği var. Buranın inanılmaz bir yüksekliği var. 12 km uzunluğu var. Burası çok zorlu bir kanyon. Burada şu anda biz 520 metre yükseklikte Burgu terasındayız.” dedi.

‘Bugüne Kadar Gezdiğimiz Camiler Arasında Tavan Yapısı Olarak İşçiliği Bu Kadar Güzel Bir Cami Daha Görmedim’

Kırşan, Kastamonu Mahmut Bey Camii’nin 2023 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine girdiğini, Anadolu'nun ahşap tavanlı Ortağ camileri statüsü ile listedeki beş cami arasında yer aldığını aktardı.

Kırşan; Eskişehir Sivrihisar Cami, Ankara Arslanane Cami ve Kastamonu Mahmut Bey
Kastamonu'ya yaklaşık 10-15 km uzaklıkta Kasaba Köyünde Mahmut Bey Bey camiindeyiz. Bu cami 136 yılında Candaroğlu beylerinden Mahmut Bey tarafından yapılmış. Buradaki yerel halk tarafından çivisiz cami de deniyor. Nedeni bütün ahşaplar birbirine geçme yöntemiyle kullanılmış. Üstüne yapılan desenler tamamen kök boyası el işçiliğiyle yapılmış. Hatta bu o kadar güzel ihtişamlı ki buraya elektrik tesisatıyla ışık bile döşememişler saygılarından dolayı, yangın çıkma ihtimalinden dolayı. Bugüne kadar gezdiğimiz camiler arasında tavan yapısı olarak işçiliği bu kadar güzel bir cami daha görmedim. Dört tane devasa sütun üstüne oturmuş. Bu cami inanılmaz işçiliğe sahip. Ve şu yukarıda gördüğünüz böyle sarkan şeylerin içinde de deve kuşu yumurtası varmış. Deve kuşu yumurtası ağacın yanına yaklaşacak böcekleri engellemek için yapılmış. Burası dışarıdan oldukça soğuk. Nedeni caminin altında boşluk bir alan depolama alanın bulunmasından dolayıymış. Normalde camilerde iki kat bulunurken bunda 3üncü kat bulunuyor. Adı buranın bey mahfili. Yani dönemin beyi buraya gelip burada namaz kılıyormuş. Cemaat onun burada olup olmadığını aşağıdan bakarak anlayamadığı için her zaman bey oradaymış gibi düşünülüp ona göre saygı çerçevesinde cemaat ibadetini yaparmış bu caminin içinde.” şeklinde konuştu.

Alp Kırşan Kastamonu'ya Hayran Kaldı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bakmadan Geçme