Birlik Günü Cumhuriyet Meydanı'nda Devam Etti
15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü programı kapsamında Cumhuriyet Meydanı, Şehit Şerife Bacı Anıtı önünde anma programı düzenlendi.
15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü programı, saygı duruşu, İstiklal Marşı'nın okunması, Nasrullah Camii Baş İmam Hatibi Kahraman Şekercioğlu tarafından Kur'an-ı Kerim okunması ile başladı.
Kastamonu Milletvekili Fatma Serap Ekmekci yaptığı konuşmasında, '250 kahraman vatan evladımız şehadet, 2 bin 193 kardeşimiz gazilik mertebesi ile 15 Temmuz gecesi aziz vatan uğruna toprağın kara bağrında sıradağlar gibi durdu. İnebolulu hemşerimiz Orhan Şaik Gökyay'ın 'Bu vatan kimin?' isimli şiiri bir kez daha cevap buldu 15 Temmuz serdengeçtilerinin dilinde… 'Tarihin dilinden düşmez bu destan, Nehirler gazidir, dağlar kahraman, Her taşı yakut olan bu vatan can verme sırrına erenlerindir.' Alparslan'ların bitmediğini… Kılıç Arslan'ların gitmediğini… İnebolu'dan Polatlı'ya cephane yüklü kağnı gıcırtılarının dinmediğini... Tüm dünyaya duyurduk 15 Temmuz'da. Bağımsızlığımıza, birlik ve dirliğimize düşman olana… Bayrağımıza değil el sürmek, rüzgarına göz koyana… Ezan-ı mukaddesimize dil uzatana… Dünyayı bir kez daha dar ettik 15 Temmuz'da. Fatih Sultan Mehmet Han daima 21 yaşında… Ulubatlı Hasan sur başında… Toplar şaşmaz nişanda… Gösterdik 15 Temmuz'da. İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Savaşı'mızı desteklemek amacıyla 19 Ekim 1920'de Kastamonu'ya geldi ve 66 gün kaldığı süre zarfında Nasrullah Camii'ndeki vaazları ile halkı istikbal ve istiklal safına çekti… 19 Kasım 1920 günü Nasrullah Camii'ndeki vaazında dedi ki: 'Milletler topla, tüfekle, zırhlı ile, ordularla, tayyarelerle yıkılmıyor, yıkılmaz. Milletler ancak aralarındaki rabıtalar çözülerek, herkes kendi başının derdine, kendi havasına, kendi menfaatini temin etmek sevdasına düştüğü zaman yıkılır' ifadelerine yer verdi.
'Tek Yol Türkiye Cumhuriyeti'
Barış sürecine değinen Kastamonu Milletvekili Fatma Serap Ekmekci; 'Aziz vatanımıza, din ve millî kardeşlerimiz başta olmak üzere dünyadaki yekûn mazlumların tek güvencesi devletimize, asırlardır bükülmeyen bileğimize düşman olan emperyalistler ve yerli işbirlikçileri 'FETÖ' yılanları… Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı ile aziz milletimizi içerden yıkmanın peşine düştüler. Yarım asırlık fitne örgütleri 15 Temmuz akşamı harekete geçti acımasız ve cüretkr şekilde. Bombaları, mermileri, süngüleri… Türk milleti'nin mukaddes sinesinde kül oldu. Çünkü… Mehmet Akif Ersoy'un dizeleri Türk milleti'nin her ferdinin aklında, fikrinde ve dilinde: 'Evldına sağlam bir emel myesi aşıla, Allah'a dayan, saye sarıl, hikmete rm ol... Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.' Vatanperver Kastamonulu hemşerilerim… Başka yol yok… Tek yol Türkiye Cumhuriyeti. Elbette istiklal ve istikbalimize pusu kuran dıştaki ve içerideki bedhahlar tükenmeyecek… Sinecekler, gizlenecekler ve yeniden cüret edecekleri vaktin hayalini kuracaklar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti askeriyle, polisiyle, kalbi güm güm vuran vatanperverleri ile dün şans tanımadığı hainlere ne bugün ne de yarın zerre imkn tanır. İçindeki hain duygulardan arınamayanlar… Topunuzla, tüfeğinizle, uçağınızla, her neyle gelirseniz gelin… Cürmünüz kadar yer yakarsınız. Yaktığınız yer kendiniz olur. Çünkü… Bir hilal uğruna tertemiz alnından vurulmaya iman etmiş mukaddes bir milleti asla ve kat'a yenemezsiniz. Dünya adeta bir ateş topuna döndü, din kardeşlerimiz başta olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarında mazlumlar yer yer soykırıma uzanan katliamların kurbanı. Türkiye Cumhuriyeti hem bir huzur adası hem de mazlumların sesini dünyaya duyuran yegne vefalı dost. Milletçe birlik ve dirliğe çok daha fazla ihtiyacımız olduğu bir dönemden geçiyoruz. Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin gayretleri neticesinde geçtiğimiz hafta itibarıyla 47 yıllık terör belası inşallah sona erme sürecine girdi. Ardına kadar açılmakta olan büyük Türkiye'nin, güçlü Türkiye'nin, Türkiye Yüzyılı'nın kapılarıdır. Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Kızılcahamam'da gerçekleştirdiği tarihi konuşmasında dedi ki: 'Son dönemde takip ettiğimiz terörsüz Türkiye projesi açık söylüyorum, bir müzakerenin, bir pazarlığın, bir al-ver sürecinin neticesi değildir. Onun için başından beri çok dikkatliydik, bugün daha da dikkatliyiz. Kanı durduracak, annelerin gözyaşını dindirecek, acıları hafifletecek, kardeşliği güçlendirecek her türlü girişimi yakından takip ediyoruz. Ancak herkes şundan emin olsun: Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin onurunu, gururunu çiğnetmeyiz. Türkiye'nin başını öne asla eğdirtmeyiz. Terörsüz Türkiye projemizi de işte bu anlayışla izliyoruz.' Süreci çıkmaza sokmak isteyeceklerin hedefi Türkiye Cumhuriyeti'nin istiklali ve istikbalidir, Türk milletinin dirlik ve birliğidir. Gazze başta olmak üzere mezalime uğrayan din kardeşlerimizin, dünyanın tüm mazlumlarının yanındadır kalbimiz. Kayıpları yüreğimizi parçalıyor, ebediyete irtihal edenlere rahmet, yaralılara şifa diliyorum. Kadim medeniyetimizi günümüze getirenlere, bu uğurda emek verenlere, vatanı mukaddes bilenlere… Her birini kalbimize defnettiğimiz 15 Temmuz şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum, gazilerimize sağlıklı ömür diliyorum' dedi.
'Birçok Tesisimiz de Yok Olacaktı Aslında'
Meydanda yaptığı konuşmada Kastamonu Milletvekili Halil Uluay, '15 Temmuz bir darbe girişimiydi ama buraya gelmeden önce kısaca Türkiye'nin darbelerle ilgili bir ufuk turu yapmak istiyorum. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yerle bir olan Japonya gibi, Almanya gibi ülkeler dahi bir kalkınma hamlesi içerisine girdikleri bir dönemde biz 1960 darbesiyle mücadele ettik. 1960 darbesiyle tüm kazanımlarımızı sıfırla çarpıp ondan sonraki süreçte de belimizi doğrultamaz hale geldik. Daha sonra yine tüm dünya uzay çağını yaşarken, uzaya uydular gönderirken, nükleer teknolojiye sahip olma mücadelesi içerisindeyken biz 1980 darbesiyle karşı karşıya kaldık. Bizim bilimle teknolojiyle hiçbir gündemimiz olmadı. 2000'li yıllardan sonra Türkiye, teknolojide dünyada 'ben de varım' dedi ama darbeler, darbenin öncesindeki el ense çekmeleri hemen başladı. Hatırlarsınız işte 27 Nisan e-bildirisi, Gezi olayları, 17-25 darbesi... Darbe girişimi daha doğrusu hep böyle bir çelme takmanın mücadelesiydi. Eğer 17-25, Gezi ya da 27 Nisan bildirileri başarılı olabilseydi 15 Temmuz'da başarılı olurdu. 12 Eylül'de olduğu gibi, 60'ta olduğu gibi tüm kazanımlarımızı sıfırla çarpmış olurduk, Allah korusun. Dünyanın hkim güçlerinin üçüncü dünya diye tabir ettikleri bir kavram var. Kendileri birinci dünya, Türkiye gibi ülkeler ise onlara göre üçüncü dünya. Bu amaçla, ne zaman ki belini doğrultmaya, 'ben de bu dünyada varım' demeye teşebbüs etse, kafasına demir yumruk vurmakla meşgul oluyorlar. Hatırlarsınız, ASELSAN mühendislerimiz bir gece öldürüldü, intihar süsü verildi. Yine birçok kıymetli mühendisimiz uçağa bindirildi ve uçak düşürüldü, hepsi imha edildi. Bu anlattıklarımı son günlerde yaşadığımız savaşlarda, özellikle İran-İsrail Savaşı'nda aslında yaşıyoruz, değil mi? Bizim o günlerde yaşadıklarımızı eğer biz başarıyla atlatmamış olsaydık, bugün -Allah korusun- İran'ın durumuna düşme ihtimalimiz yüksekti. Tüm mühendislerini öldürebiliyorlar. Genelkurmay Başkanını öldürebiliyorlar. Onun yerine geleni de öldürebiliyorlar. Bir ülkenin bu kadar aciz hle gelmesinin yolları Türkiye açısından işte 15 Temmuz'dan geçiyordu. 15 Temmuz'da başarılı olsalardı, bugün ne İHA'mız, ne SİHA'mız, ne nükleer santralımız olacaktı. Birçok tesisimiz de yok olacaktı aslında. Şu an biz çok daha farklı şeyler konuşuyor olacaktık. Kazançlarımızın, emeklerimizin birçoğu, az önce bahsetmiş olduğum birinci dünya ülkelerinin refahına akıyor olacaktı. Ama Allah'a şükür, 15 Temmuz'da askeriyle, polisiyle, siviliyle bu darbeci zihniyetin karşısında duruldu. İlk başta asker gibi göründüler ama askerin içindeki kahramanlara çattılar. Polisin içindeki kahramanlara çattılar. Hepsinden önemlisi, abdestinden başka hiçbir silahı olmayan vatan sevdalısı gençlerimize çattılar. Tankların önüne yatılmasaydı, biz bugün çok daha farklı şeyler konuşuyor olurduk, Allah korusun. Kısaca, az önce bahsetmiş olduğum kendini birinci dünya ülkesi olarak tanımlayan ülkelerin ülkemizdeki kumpasları hiç bitmeyecektir. Biz refah seviyemizi yükselttikçe 15 Temmuz'a benzer darbeler, 15 Temmuz'a benzer hain girişimler mutlaka olacaktır. 15 Temmuz'dan ders alarak, bundan sonraki bilim hayatımızda, sanat hayatımızda, savunma sanayimizde de aynı bilinçle hareket etmemiz gerekir. Tarihten ders almamız gerekir. 15 Temmuz'un üzerine sabaha kadar konuşabiliriz. Ama çok fazla vaktinizi almak istemiyorum. Sadece özellikle vurgulamak istediğim, bizim bu darbe girişimlerinden ders almamız gerekir. Bunlar her zaman silahlı darbe olmayabilir. Siyasi darbe olur, başka türlü darbeler olur. Başka türlü algı darbesi olabilir. Kısaca biz hayatımızın her alanında uyanık olmak zorundayız diyorum. Gecemiz hayır olsun. İnşallah bu kalabalıklar, bu birliktelikler, bu meydanlarda olduğu müddetçe de bundan sonraki hain girişimlerine fırsat verilmez diyorum' diye konuştu.
'Milletimiz Vatanına, Devletine, Bayrağına, Mukaddesatına El Uzatanın Elini Kırar'
Son konuşmayı yapan Vali Meftun Dallı ise, 'Bugün burada, milletimizin istiklaline ve istikbaline sahip çıktığı, tarihe altın harflerle yazılan o destansı direnişin yıldönümünde, başımız dik olarak, gururla toplandık. Öncelikle vatanımız, milletimiz, devletimiz ve mukaddesatımız uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyor; kahraman gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. O gece bu topraklarda bir kez daha iman, cesaret ve vatan aşkı şahlandı. Tankların karşısına sadece ellerindeki bayraklarla çıkan anaları, babaları, yiğit genç kızları, delikanlıları gördük. Gözünü kırpmadan şehadete yürüyenleri, 'Ben giderim.' diyen kahramanları gördük. 15 Temmuz 2016 gecesi; devletimizi ele geçirmeyi hedefleyen hain FETÖ terör örgütü, milletin silahını yine millete çevirmiş, meclisimizi bombalamış, sivil vatandaşlarımızı hedef almıştır. Ancak milletimiz, tarihindeki sayısız örnekte olduğu gibi, bir kez daha şehadeti göze alarak sokaklara, meydanlara inmiş; Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde istiklaline ve istikbaline sahip çıkmıştır. 15 Temmuz'un yıl dönümünde bir kez daha hatırlatmak istiyoruz ki, milletimizin mayasında hürriyet vardır, diz çökmez, teslim olmaz. Milletimiz vatanına, devletine, bayrağına, mukaddesatına el uzatanın elini kırar. Şunu çok iyi biliyoruz ki, milletçe biz bir oldukça, hep birlikte ülkemizi daha güçlü kılmak, milletimizi ileriye taşımak için çalıştıkça Allah'ın izniyle aşamayacağımız engel yoktur. Bugün bizlere düşen görev; 15 Temmuz'un hafızalardaki yerini diri tutmak, birlik ve beraberlik içinde güçlü bir Türkiye için çalışmaktır. Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarını ve tüm şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor, gazilerimize minnet ve şükranlarımı sunuyorum' şeklinde konuştu.
Yapılan konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hitapları gerçekleşti. 'Birlik' isimli şiiri Ceren Şadan Örnek tarafından, 'Bayrak' isimli şiiri de Hakkı Nadir Alp tarafından okundu.
Olukbaşı'ndan başlayıp Cumhuriyet Meydanı'nda sona eren, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü münasebetiyle gerçekleştirilen Sancak Koşusu'na katılan sporculara katılım belgeleri ve bisiklet yarışmasında dereceye girenlere madalyaları Vali Meftun Dallı, Kastamonu Milletvekili Halil Uluay ve Kastamonu Milletvekili Fatma Serap Ekmekci tarafından verildi.
Vakıflar Bölge Müdür Yardımcısı Erdal Arslan 15 Temmuz konulu konuşmasını gerçekleştirdi. Millî İrade Platformu Dönem Sözcüsü Turgut Arslan da programda konuşma yaptı. İl Müftülüğü İlahi Korosu tarafından ilahi ve kaside seslendirildi. Atabeygazi Mehteran Derneği mehteran gösterisini gerçekleştirdi. Kahramanlık türküleri, sanatçı Seyfi Çullu ve orkestrasının katılımıyla seslendirildi. Ardından da ülke geneli ortak yayına geçildi.