CHP Genel Başkanı Özgür Özel: 'Millet Bizden Kavga Değil, Hizmet Bekliyor'
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kastamonu İl Başkanlığı'nın 39'ncu Olağan Kongresi Atatürk Spor Salonu'nda CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in katılımıyla yapıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kastamonu İl Başkanlığı'nın 39'ncu Olağan Kongresi Atatürk Spor Salonu'nda CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in katılımıyla yapıldı.
Kongrede, kongre başkanlık kurulu seçimi, il başkanlığı, il yönetim kurulu, il disiplin kurulu ve kurultay delegelerinin seçimi gerçekleştirildi. Mevcut il başkanı Dilek İlke Karabacak kongrede tek listeyle tekrar aday oldu.
Dilek İlke Karabacak Başkanlığı'nda Yönetim Kurlu Asil Üyeliklerine, 'Şerife Bahçeci, Abdullah Bolat, Aydın Böbüroğlu, Ceren Çakır Atalay, Seda Çetin Ataç, Cansu Dediloğlu, Semih Demiroğlu, Akın Dıramalı, Erkan Eregülenoğlu, Gülten Göksoy, Aykut Gülnar, Nihan Hayaloğlu Doğan, CHP 39'ncu Olağan Kongre Parti Örgütü ve Örgüt Yönetimlerinden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Ahmet Türkmenoğlu'nun açılış konuşması ile başladı. Ardından CHP Video faaliyet ve çalışmaları ile ilgili video gösterildi.
Olağan Kongresi Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Divan Başkanlığı'na seçilen CHP Parti Meclis Üyesi Hikmet Erbilgin kısa konuşma yaptı, kongre ile ilgili bilgi verdi.
'Hedefimiz İktidardır'
Ardından da ilk konuşmayı CHP İl Başkanı Dilek İlke Karabacak yaparak, '39 Olağan Genel Kurulumuza Şerife Bacıların, Halime Çavuşların, Rahime Kaptanların, Hamamcı Kadı Salih Reislerin ve Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün cumhuriyet şehri, devrim şehri Kastamonu'ya hoş geldiniz sefalar getirdiniz.Konuşmama başlamadan önce; Hem ülkemiz hem de partimiz için emek harcadığını çok iyi bildiğim, ülkemizin geleceği için endişelenen bu salondaki herkesi umutla, dayanışma ruhuyla, dirençle ve her birinize ayrı ayrı duyduğum saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Hukuksuz bir şekilde hapiste zindanlarda tutulan başta 15 buçuk milyon yurttaşımızın oylarıyla Cumhurbaşkanı adayımız seçilen Ekrem İmamoğlu olmak üzere, belediye başkanlarımıza, belediye meclis üyelerimize ve yol arkadaşlarımıza yürekli, onurlu, mert insanların şehri Kastamonu'muzdan selamlarımı ve sevgilerimi iletiyorum. Türkiye, bir asır önce olduğu gibi yine bir yol ayrımında. Tabloya baktığımızda durum kötü, durum karanlık. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına, köklü kurumları zayıflamış bir devletle, işlevsizleşmiş bir meclisle, çökmüş bir adalet, eğitim ve sağlık sistemiyle, demokratik dünyadan uzaklaşmış bir ülkeyle, yarısı yoksulluk sınırının altına mahkum edilmiş bir nüfusla girdik. Biz biliyoruz ki bugünkü şartlar 100 yıl öncekinden, daha ağır değil. Tipide kağnısıyla İnebolu'dan cepheye mermi götürürken donarak can veren Şerife Bacıların içinde bulunduğu şartlardan ağır değil. Evet; iftiralarla, gizli tanıklarla, işbirlikçilerle partimize, partimizin yöneticilerine, belediye başkanlarımıza saldırıyorlar' dedi.
'Cumhuriyet Halk Partisi'nin, Atatürk'ün Partisinin İktidar Yoludur'
CHP İl Başkanı Dilek İlke Karabacak, partisinin kongresinde yaptığı konuşmada şu ifadelere yer vererek; 'Her dakikası, her santimetresi planlanmış yargı kumpasına karşı hem partimizin, hem cumhuriyetimizin varlığını güçlü ve erdemli bir dayanışma, çelikten bir irade ve sarsılmaz bir inançla savunduğumuz ve savunmamız gereken bir sürecin içerisindeyiz. Bu kara düzene karşı demokrasiyi, milletin oy verme hakkını, hukukunu ve iradesini ne pahasına olursa olsun korumak zorundayız. Biz asla yılmayacağız, pes etmeyeceğiz, bir adım geri atmayacağız ve bir milim bile eğilmeyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisinde saldırılar karşısında yılgınlık olmaz. Moral bozukluğu olmaz. Biz biliyoruz ki; 102 yıl önce olduğu gibi 102 yıl sonra da Türkiye'nin geleceğini Cumhuriyet Halk Partisi'nin, bizlerin, sizlerin mücadelesi belirleyecektir. Bu kongremizin en önemli amacı da 102 yıl önce olduğu gibi bugün de, milletimiz ile kol kola girmek, yol açan, yol gösteren olmaktır. Bu yolda gayretli çalışmamız, yardımlaşma ve dayanışma içinde olmamız, alçakgönüllü ve fedakar bir çalışmayı inşa etmemiz, vefa, anlayış ve saygıyı baş tacı etmemiz bize rehberlik edecek en önemli değerlerimizdir ve en önemlisi genel başkanımız Sayın Özgür Özel'in, cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu'nun bir dakika dahi tereddüt etmeden dimdik arkasında, omuz başında durmamız gerekmektedir. Atatürk'ün dediği gibi; 'Hiç dinlenmemek üzere yola çıkanlar, asla yorulmazlar' Bir asır önce olduğu gibi korkmayanlar, baş eğmeyenler, cesur olanlar bir yola çıktı. Bu yol mert insanların yoludur, Bu yol Cumhuriyet Halk Partisi'nin, Atatürk'ün partisinin iktidar yoludur, Cumhuriyet Halk Partisi ülkemizde hürriyet ve bereketin partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi artık iktidar olamayacağına inanan, parti yönetmeyi ülke yönetmenin önüne koyanların partisi değildir. Sizler Türkiye'nin 1. Partisinin delegelerisiniz! Bugünden itibaren de iktidar olacak partinin delegelerisiniz! Rehberiniz güçlü ve erdemli bir dayanışmadır. Hedefimiz iktidardır. Öyleyse her tutumumuzun bu hedefe bağlanması gerekiyor. Yukarıdan aşağıya, her birimizin, her kararında, her anında Yaptığım iş, aldığım karar bizi milletimiz ile buluşturuyor mu, iktidar yolculuğuna katkı sunuyor mu? Zihnimizde yankılanması gereken soru, duygu budur.Sizin en büyük hayalinizi biliyoruz. Anıtkabir'e Atatürk'ün huzuruna çıkıp, anı defterine; 'genel başkanım; size verdiğimiz sözü tuttuk. Partiniz 100 yıl sonra yeniden iktidardadır' ifadelerine yer verdi.
'Yüreğimizde Hissediyoruz'
CHP İl Başkanı Dilek İlke Karabacak, konuşmasında, Pir Sultan şiirinden alıntı yaparak fedakrlık ve kararlılığına dikkat çekerek ; 'Bundan sonra hedef muasır medeniyetleri yakalayıp aşmaktır' yazmanın, sizin için ne kadar kıymetli olduğunu yüreğimizde hissediyoruz. Ve söz veriyoruz; Siz o yazıyı yazıp, o imzayı atana kadar Kastamonu örgütü olarak bizim için bahane yoktur. Bizim için zorluk yoktur, engel yoktur, yorulmak yoktur, imknsız diye bir şey yoktur. Bu yolda geri durmak, bir sözü eksik söylemek yoktur. Bizim için bu yoldan geri dönüş yoktur. Pir Sultan'ın dediği gibi; 'kadılar müftüler fetva yazarsa, işte kement işte boynum, asarsa, işte hançer işte başım, keserse, dönen dönsün ben dönmezsem yolumdan...'Ve Kastamonu… Bu kadim şehir, bu güzel cumhuriyet şehri nasıl bir asır önce tarihin doğru tarafında saf tutmuşsa… Nasıl kurtuluşu ve kuruluşu örgütleyenlere yoldaşlık etmişse… Bugünde sizinle, bizimle, Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu ile yol yürümeye hazırdır. Siz yürüyün. Biz yanınızdayız, omuz başındayız. Yolunuz, yolumuz açık olsun. Bu duygularla kongremizin partimize, Yuvamız Kastamonu'ya ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Gelişiniz güle güle, gidişiniz güle güle, her işiniz güle güle olsun. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum' diye konuştu.
'Hiçbir Toplum, Çözemeyeceği Bir Sorunu Önüne Koymaz'
Belediye Başkanı Hasan Baltacı, konuşmasında; 'Bir büyük değişime önderlik eden, 47 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi'ni Türkiye'nin birinci partisi yapan, ülkemizde demokrasinin, özgürlüğün ve adaletin sesi olan Değerli Genel Başkanım Sayın Özgür Özel; Mustafa Kemal Atatürk'ün ifadeleriyle çok münevver, geniş görüşlü, güçlü ve zihniyet sahibi insanların memleketi Kastamonu'ya hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Az önce, uzun yıllar birlikte mücadele ettiğimiz değerli kardeşim, Parti Meclis Üyemiz Sayın Hikmet Erbilgin bahsetti. Sayın Genel Başkanım, sizi 2018'de, 2023'te ve bugün, bir kongre programımızda yeniden ağırlıyoruz. Biraz önce belediyede yaptığımız sohbette de ifade etmiştim; her gelişinizde hem bizim için hem Kastamonu hem de ülkemiz için yeni ufuklar açıldı. Her defasında bir değişim yaşandı. Bize, Kastamonu'ya ve memlekete hep uğurlu geldiniz. Tekrar hoş geldiniz. 47 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'nin birinci partisi oldu. Biz de bu partinin belediyesi olarak, birinci partinin kürsüsünden sizlere hitap etme onurunu yaşıyoruz. Bu 47 yıl boyunca partimizin bayrağını yere düşürmeyen, inancını kaybetmeyen, sandık başında nöbet tutan, mahalle mahalle, sokak sokak emek veren; bugün burada olan ya da olmayan tüm partililerimizi huzurunuzda saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Derler ki; hiçbir toplum, çözemeyeceği bir sorunu önüne koymaz. Eğer bir toplumun önünde bir sorun varsa, bilin ki o sorunu çözme kudreti de ondadır. 2019'da Ankara ve İstanbul'u bize teslim eden millet, o gün belediye meclislerinin çoğunluğunu AK Parti'ye vermişti. Ancak beş yıl sonra, aynı millet 'Ben bu düğümü çözeceğim,' dedi ve meclis çoğunluğunu da Cumhuriyet Halk Partisi'ne teslim etti. 35 yıl sonra, bir avuç çıkar grubunun elinde hizmetten uzaklaşmış, malı mülkü yağmalanmış, bütçesi boşaltılmış Kastamonu Belediyesi'ni halk yeniden halkın belediyesi yaptı. Milletimiz dedi ki, 'Ben bu belediyeyi Cumhuriyet Halk Partisi'ne teslim edeceğim.' Ve emanetini başımızın üstünde taşıyoruz. 31 Mart 2024'te bize emanet edilen bu görevi, 19 aydır ben ve arkadaşlarım Cumhuriyet Halk Partisi'nin erdemli, ilkeli ve üretken anlayışıyla yürütüyoruz. Kastamonu'nun her ihtiyacına, temel hizmetlerden sosyal projelere kadar gece gündüz çalışıyoruz. Genel seçim öncesinde verdiğimiz her sözün arkasındayız. Hiçbir vaadimizi kağıt üzerinde bırakmayacağız. Önümüzdeki süreçte de şartlar ne olursa olsun, koşullar ne kadar zorlaşırsa zorlaşsın, bu güzel memlekete hizmet etmeye devam edeceğiz. Değerli arkadaşlar, içinde yaşadığımız koşullar değiştirilmeye muhtaçtır. Bu millet, kendisinden zorla alınana asla tahammül etmemiştir. Bundan sonra da etmeyecektir. Kendisinden zorla alınan her şeyi, yine kendi elleriyle geri alacak güce sahiptir. Türkiye'nin yüz yıllık tarihi bunun en açık kanıtıdır. Bugün, milletin iradesiyle seçilmiş bazı belediye başkanlarımız, haksız ve hukuksuz şekilde cezaevlerinde tutulmaktadır. Ancak biliniz ki, biz nasıl gönlümüzle ve aklımızla Kastamonu'ya inanıyorsak, onlar da nerede olurlarsa olsunlar, gönülleriyle ve akıllarıyla bu milletin yanındadır. Buradan demokrasi, özgürlük ve halkın iradesi için bedel ödeyen tüm arkadaşlarıma selam olsun. Emanetiniz bizdedir. Siz nasıl Adana'da kreşler açarak çocukları okul öncesi eğitimle buluşturduysanız, biz de Kastamonu'da kreşler açıyoruz. Gözünüz arkada kalmasın. Siz İstanbul'da 25 yılda yapılmayan metroları 5 yılda nasıl yaptıysanız, biz de 28 yıl sonra Kastamonu Belediyesi'nin toplu ulaşım sistemini yeniden halkla buluşturduk' dedi.
'Onların Dayanışması Ve Partimizi Kastamonu'da Büyüttü'
Son konuşmayı da CHP Genel Başkanı Özgür Özel yaparak şunları söyledi:
'Çok sayıda siyaset arkadaşımız ve her biri, son 15 gün içinde ya yeniden seçilmiş ya da yeni göreve gelmiş il başkanlarımızla birlikte huzurunuzdayız. Salonun bu yanında, mahallelerinde kurduğumuz sandıklarla aday olup mahallelerindeki üyelerin oylarıyla göreve getirilen mahalle delegeleri bulunuyor. Bu delegeler, kurulan sandıklarda seçtikleri ilçe delegeleriyle birlikte bugün İl Kongresi'nde oy kullanacaklar. Bildiğim kadarıyla Kastamonu'da ilk kez bir spor salonunda büyük bir coşkuyla kongre yapıyoruz. Cumhuriyet Halk Partililer, sizlerin katılımından büyük onur duyuyorlar. Hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz. 2020 yılından beri Kastamonu'ya gelip gidiyorum. Her geldiğimde bu güzel Cumhuriyet şehrini bir Cumhuriyet Halk Partilinin yönetmesini arzu ederdim. Bugün ne mutlu ki bana! Biraz önce hatırlatıldığım gibi, 2018 yılında divan başkanlığını yaptığımda grup başkanvekiliydim; 2023 yılındaki kongreye ise grup başkanı ve genel başkan adayı olarak katıldım. Her yürüyüşümüzü birlikte gerçekleştirdiğimiz iki yol arkadaşım sevgili Hasan Baltacı'yı bugün burada belediye başkanı olarak, sevgili Hikmet Erbilgin'i ise Parti Meclisi üyemiz, örgütlenmeden sorumlu genel başkan yardımcımız olarak görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Onların dayanışması ve inancı partimizi Kastamonu'da büyüttü. Büyüdükçe gençlere ve kadınlara alan açtılar. Yönetimlerinin yarısını kadın, yarısını erkeklerden oluşturdular. Bugün beni burada karşılarken Merkez İlçe Başkanımız bir kadın. İl Başkanımız sevgili Dilek İlke Karabacak ise yeniden göreve talip. Belediye'yi kazanmanın, bu güzel salonu doldurmanın ve Kastamonu'yu ayağa kaldırmanın özgüveniyle bu kongrede yer alıyorlar. Bu birliktelik için her birine ayrı ayrı teşekkür ediyor, her biriyle gurur duyuyorum. İstiklal Yolu'nun kahraman şehri, Şerife Bacı'nın fedakarlıklarıyla Cumhuriyet'in temellerine harç katan güzel Kastamonu'dayız. Otuz yıllık hasretin ardından Baba Ocağı Partimizin bayrağını Kastamonu Belediyesi'nde yeniden dalgalandırmak, vefakr örgütümüzün yüzünü güldürmüştür. Belediye başkanlığı seçiminde emeği geçenlere, sabah erkenden kalkanlara, partiyi açanlara, çayı getirenlere, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bize emanet ettiği Baba Ocağı'nın bacası tütmeye devam etsin diye odun çekenlere, Cumhuriyet Halk Partisi'nin bütün örgütüne yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun.'
'Değişimin Ateşinin Yakıldığı Yerlerden Biriydi'
Kastamonu'da CHP Belediyesi yönetiminden duyduğu mutluluğu paylaşan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel; 'Biraz önce büyük bir gururla kendisini izledim. 2018 yılında divanı yönetirken, o zaman sahne aşağıdaydı, koltuklar yukarıya doğru uzanıyordu. Oturup konuşmalar yapılırken salonu izledim. Konuşmalar bittiğinde üç değerli başkan adayımız vardı, her biri birbirinden kıymetliydi. Arabaya binip Ankara'ya doğru giderken, yanımdaki yol arkadaşım Veli Akbağ dedi ki: 'Keşke bu Hasan gibi genç birisi il başkanı olsa da partide farklı bir gençleşme, bir dinamizm olsa.' Ben de dedim ki, 'Aslında Veli Ağabey, Hasan olacak.' 'Nereden olacak?' dedi. Dedim ki: 'Sağa baktım, eşiyle birlikte, güneşin altında ev ev dolaşıyor. Gittiği her yerde yüzler gülüyor, insanlar ona sarılıyor. Oy verecek olanlar sırtına vuruyor. Böyle bir samimiyet, böyle bir güven var. Ben inanıyorum, Hasan buradan il başkanı olarak çıkacak.' Sonra seçimler geldi, Hasan milletvekili adayı oldu. Buradan Hasan'ın seçileceğine, başarı elde edeceğine inandık. Kastamonu'nun ilk kongresi, değişimin ateşinin yakıldığı kongrelerden biriydi. Birlikteydik. Milletvekilliği sırasında performansından çok memnun olduğum biri olarak, anketlere Hasan'ı koymayı görev bildik. Bir baktık, Kastamonu Ahsan Camii gibi köklü bir yerde bile Hasan'a büyük destek var. Kimse inanmıyordu ama Hasan'ın yüzde 40'ın üzerinde, hatta yüzde 50'ye yakın oy alacağını görüyorduk. Sonra gerçekten de yüzde 50'yi geçti. Bugün Kastamonu'ya geldim, yine belirtmeliyim ki bu şehir çok güzel. Hep böyle bilirdik ama Hasan'ın on dokuz aylık dokunuşuyla Kastamonu çok farklı, çok hareketli, çok toparlanmış. Sokaklarda bu değişim net biçimde görülüyor. Belediye başkanlarımızın ne yaptığını incelerken gördük ki, göreve geldiğinde bu belediyenin yarım milyar, yani 505 milyon lira borcu vardı. Şu anda bu borç 170 milyona indirildi. Kastamonu'da ekonomik durumu iyi olmayan 677 öğrenciye eğitim desteği sağlanıyor. Yani Hasan'ın eliyle partimizin sıcak eli, 677 ailenin evladına ve dolayısıyla o ailelerin yüreğine dokunuyor. Sosyal yardımları biliyorsunuz, en büyük sıkıntımız şuydu: 'CHP gelirse yardımlar kesilecek. CHP size verilen makarnaya, kömüre laf ediyor. CHP gelirse bunları kesecek.' derlerdi. En büyük sorumluluğumuz buydu' ifadelerini kullandı.
'Artık Bu Mahcubiyeti Yaşamıyorlar Çünkü Onlara Kastamonu Belediyesi Dokunuyor'
CHP Belediyelerinin yaptığı hizmetler hakkında konuşan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ; 'Ama Hasan ve ekibi göreve geldi, bırakın sosyal yardımları kesmeyi, tam üç katına çıkardı. 'Hoş geldin bebek' uygulamasıyla yeni doğan bebekler evlerinde ziyaret ediliyor, 'Hoş geldin bebek' paketleri ailelere teslim ediliyor. Belki ekonomik durumu iyi olmayan aileler bebekleri için 'Keşke şunu da alabilsek.' diye düşünüyordu. Artık bu mahcubiyeti yaşamıyorlar, çünkü onlara Kastamonu Belediyesi dokunuyor. 'Süt Hususu' projesiyle 355 çocuğa her ay süt ulaştırılıyor. Kastamonu Belediyesi'nde 28 yıldır toplu taşıma yoktu. Ben bile hikayesini duymuştum, hep konuşulurdu: 'Sarı otobüsler, sarı otobüsler.' Ne mutlu ki 28 yıldır olmayan, Hasan'ın ve CHP'nin seçim vaadi olan bu halkçı belediyecilik hizmeti bugün hayata geçti. Sarı otobüsler artık Kastamonuluların hizmetinde. 150 milyon liralık yatırımla 12 otobüs bugün hizmete başladı. Bundan sonra da devam edecek. Kastamonu'da rantı değil, halkı önceleyen belediyecilik anlayışımız her geçen gün daha fazla takdir görüyor. Bu değişimin, Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel seçimlerde Kastamonu'da yeniden birinci parti olmasını ve çok sayıda milletvekili çıkarmasını sağlayacağına yürekten inanıyorum. Kastamonu'dan hiç şüphem yok. Biraz önce de söyledim; bendeki yeri ayrı, ama Manisa'daki yeri de ayrı. Bu hafta, malum, partimize yönelik saldırılardan dolayı seçim ve hukuk işlerinden sorumlu genel başkan yardımcımız da burada. Onların güçlü ekibiyle mahalleler, ilçeler ve illerde hızlı bir kongre süreci yürüttük. Bu hafta sonuna kadar kongrelerimizin 73'ünü tamamladık. Bugün ve yarın yapılacak kongrelerle il kongrelerimiz de tamamlanacak. Takvim uygun olsaydı her hafta sonu iki, üç, dört kongreye gitme imkanım olurdu. Ama bu sefer sadece üç kongreye gidebildim. Birincisi baba ocağım, olmazsa olmaz memleketim Manisa'daydı. İkincisi, büyük saldırılara uğradığımız, binamıza 5 bin polisin girdiği, il başkanlarımızın davalık olduğu, binanın davalık olduğu, bir kayyum girişiminin partililerimizce püskürtüldüğü İstanbul'daydı. Üçüncü kongre olarak ise diğer bütün illeri ve Anadolu'yu temsilen, siyasi hayatım boyunca bana desteğini hiç esirgememiş bu güzel kent Kastamonu'ya geldim. Burada şöyle bakınca Ekrem Başkanımızın 16 belediye başkanımızla birlikte arkadaşlarımızı görüyorum. Karşıda ise Manisa Büyükşehir Belediye Başkanımız, son il kongremizde seçilen il başkanımız Ferdi Zeyrek'i görüyorum. Hepinize gösterdiğiniz vefadan dolayı teşekkür ediyorum. Değerli Kastamonulular, biliyorsunuz biraz önce de vurguladım; biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak 47 yıldır birinci parti olamamıştık, iktidar yüzü görememiştik. Sabrettik. Kusuru ne Kastamonu'da ne de Türkiye'deki insanlarda aradık. Dedik ki, hata bizde. Daha çok çalışmalıyız, bir şekilde başarmalıyız. 47 yıl sabrettik ve en sonunda son seçimlerde doğru adaylarla, genç adaylarla yola çıktık' dedi ve kadın kotalarını tam uygulayarak, Türkiye'yi gençlerle, kadın-erkek eşitliğiyle ve bilimsel yöntemlerle sağlamlaşmış adaylarımızla birlikte Türkiye'nin karşısına çıktık. Ve 47 yıl sonra seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı başardık. Bizim 47 yıl boyunca gösterdiğimiz sabrı, Adalet ve Kalkınma Partisi 47 ay gösterebilseydi Cumhurbaşkanlığı seçim süreci başlayacaktı. Ancak bırakın 47 ayı, 47 gün dahi sabretmediler. Biz birinci parti olduktan sonra ülkedeki tüm partilerin bayramını kutladık. Değerli muhtarlarım, hepiniz hatırlıyorsunuz. 'Madem ki birinci partiyiz, bize düşer.' dedik. Bunca yıldır şehit cenazelerinde elimizi sıkmayanların, Anıtkabir'de yüzümüze dahi bakmayanların seçmenlerine saygımızdan dolayı bayramda aradık, kutladık. Randevu alıp genel merkezlerine gittik, bütün siyasi parti liderlerini ayrı ayrı ziyaret ettik. Dedik ki; 'Biz toplumun nüfusunun yüzde 65'ine belediyecilik hizmeti vereceğiz. Siz son seçimlerde aldığınız yetkiyle genel iktidarı sürdüreceksiniz. Ancak emeklimizin durumu kötü, asgari ücretlinin durumu kötü, çiftçinin, köylünün durumu kötü. Onların durumu kötü olunca esnafın da durumu kötü oluyor. Bu ülkenin nüfusu çok genç. Gençler umutsuz. Her dört gençten üçü dünyanın başka ülkelerinde bir gelecek arıyor. İlk fırsatta bu ülkeden gitmek istiyor. Siz işinizi yapın, biz işimizi yapalım. Biz iyi hizmet edelim. Siz de bu insanlar için maaşları artırma, koşulları iyileştirme konusunda bir şey yapacaksanız, biz de size mecliste katkı sağlayalım' dedi.
'Millet Bizden Kavga Değil, Hizmet Bekliyor'
Kavga yerine hizmet beklendiğini ifade eden, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ; 'Millet bizden kavga değil, hizmet bekliyor. Millet bizden Türkiye Cumhuriyeti'ni birlikte iyi günlere taşımamızı istiyor. Bu salonda 102 muhtar var, değil mi? Öyle söylediniz. Değerli muhtarlarım, sizler şahit olun. Oda başkanlarımız şahit. Kastamonu'nun çok değerli insanları da şahit. Bu anlayış Kastamonu'da karşılık gördü, Anadolu'da karşılık gördü. Herkes 'İşte istediğimiz yönetim anlayışı bu.' dedi. Kimseyle kavga etmedik, kimseye kötü söz söylemedik. Tam bir yıl boyunca Sayın Erdoğan bana dava açtı. Çünkü dava açabileceği hiçbir şey söylemedim. Ne biz onlara dava açtık, ne onlar bize. Ve böyle bir süreçte biz çalışmaya başladık, millet de bunu takdir etti.Kastamonu'nun huzurunda, 102 muhtarın ve oda başkanlarının şahitliğinde, canlı yayınlarda tüm Türkiye'nin önünde konuşalım. Anketler yapalım. Yüzde 52 oyla seçilen Kastamonu Belediye Başkanımızın memnuniyet oranı yüzde 64 çıktı. Türkiye'de her bir belediye başkanımızın ortalama oy oranı yüzde 38, memnuniyet oranı yüzde 49'dur. Bizim başkanlarımız ise yüzde 59 memnuniyet oranına ulaştı. Bütün yapılan anketlerde Cumhuriyet Halk Partisi birinci partidir. İşte o dakikadan itibaren dediler ki, 'Bu durum muhalefete yarıyor. Onlara yarıyor, bunu bitirin.' Hatta dediler ki 'Bitirmeyin, onların da muhalefeti var, onlara da bitirin.' İşte o yüzden Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve Cumhuriyet Halk Partililerin nasırına basmaya başladılar. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu ülkede, kurduğu orduda, yüzüncü yılda ilk kez kara, deniz ve hava kuvvetleri okul birincileri törenle göreve başlıyor. Törende selam veriyorlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan selamı alıyor, ödülünü veriyor, sohbet ediyor. Tören bitiyor, 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' diyorlar. Sekiz gün geçiyor ve hemen o teğmenlere soruşturma açıyorlar.Cumhurbaşkanına saygıda kusur etmeyen, 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' diyen o subaylardan, üçü kadın beş teğmen ordudan ihraç ediliyor. Ama diğer tarafta, Tuzla'da Atatürk'e hakaret edenleri değil, ona 'Dur' diyenleri ordudan atıyorlar. Bakanlar, 'CHP'li belediyeleri biraz sarsın' diyor. Sosyal Güvenlik Bakanı 'Tamam' diyor. AK Partili belediyeler yıllarca bir lira SGK primi ödememişken, bizden tüm borcu faiziyle birlikte istiyorlar. Maliye Bakanı 'Tamam' diyor, AK Partili ve MHP'li belediyelerin vergi borçlarını silerken bizim belediyelerden hepsini bir seferde kesiyorlar. Amaç belli: hizmeti durdurmak, halkçı belediyeleri engellemek. Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da bir metro açılışına katıldım. Ulaştırma Bakanı, daha önce İstanbul'da ulaşımdan sorumlu genel sekreter yardımcısı iken o metroyu durdurmuştu. Kendi dönemlerinde metroların üstüne beton dökmüşlerdi. Ben altıncısının açılışına gittim, test sürüşüne katıldım. Ve Trabzon'da bir konuşmamda dedim ki: 'Trabzon'un o dönemde dört milletvekili, dört bakanı, sekiz makamı vardı. Orta Hisar Belediye Başkanı AK Partiliydi, Büyükşehir AK Partiliydi, toplamda on AK Partili yönetici vardı. Ama bir tane metro yapmadılar. Cumhuriyet Halk Partili belediyeler ise İstanbul'a on metro yaptı.' Değerli Kastamonulular, işte mesele burada. Bu hizmetlere engel olmaya çalışıyorlar. Hasan 355 çocuğa ayda 8 litre süt dağıtınca o hanelerdeki değişimi fark ettiler. Bugün sarı otobüsler ucuza, kaliteli toplu taşıma hizmeti vermeye başlayınca bunun kendilerine zarar verdiğini düşündüler. Demiyorlar ki 'Kastamonu halkı artık ucuza ulaşım sağlayacak.' Demiyorlar ki '355 çocuğun ihtiyacı karşılanacak.' Demiyorlar ki '677 öğrenci Kastamonu Akademisi'nde ücretsiz eğitim alıyor.'Cumhuriyet Halk Partili belediyeler İstanbul'da hiç yurt yokken sonuncusu Zübeyde Hanım Yurdu olmak üzere 16 yurt açtı. Hiç kreş yokken 130 kreş açtılar. Türkiye genelinde 770 kreş açıldı. Şu anda 74'üncü öğrenci yurdunun açılışı yapılıyor.Ama bunları görüp 'İyi ya, bir ucundan da CHP tuttu; fakir fukaranın çocuğu kreşe gidiyor, garibanın çocuğu yurt buluyor, okula gidiyor.' demiyorlar. Engel olmaya çalışıyorlar.Bazı partiler fevkalade siyasidir, fevkalade siyasi. Eğri oturup doğru konuşalım. Yıllarca yöneticisin, bir tane kreş yapmamışsın. Niye? Çünkü onun kafasında kadının yeri evdir' değerlendirmesinde bulundu.
'Türkiye Genelinde 770 Kreş Yapıyoruz'
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ; '18 bakanı var, yalnızca biri kadın ve o da 'Aileden Sorumlu Bakan.' Diğer 17'si erkek. 'Bu işlere erkekler bakar, kadınlar karışmaz.' diyorlar.Benim 18 kişilik Gölge Kabinemde 9 kadın, 9 erkek var. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak elmanın iki yarısını birbirinden ayırmayız. Kadın-erkek eşitliğine inanırız. Kreş yapmak, kadını sosyal hayata ve istihdama katmaktır. Ama en önemlisi, üç-dört yaşındaki çocuk için erken eğitimi sağlamaktır. Zenginin çocuğu dört yaşında makasla tanışır, çizim yapar, el becerisi gelişir. Bir eksikliği varsa fark edilir, ilkokula varmadan tedavi olur. Ama fakir çocuğun bu haklardan yararlanması için Cumhuriyet Halk Partili belediyeler kreş yapıyor. Hasan burada kreşin kapasitesini iki katına çıkarıyor, ikinci bir kreş açıyor. Türkiye genelinde 770 kreş yapıyoruz. Aynı şekilde yurt yapmak da siyasi bir tercihtir. Niçin yurt yapmazlar? Çünkü öğrenci gelsin, barınma sorununu çözemesin, cemaat ve tarikatların kucağına düşsün. Onlar da o çocuğun yoksulluğundan yararlanarak kendilerine eleman devşirsin. O anlayışla yetişenlerin 15 Temmuz'da bu millete ne yaptığını hepimiz gördük. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, Cumhuriyet yurtları bir yıl içinde tamamlanacak. Her mahallede devletin kreşleri yapılacak. Yoksul öğrenciler için yurtlar, küçük çocuklar için kreşler ücretsiz kamu hizmeti olarak sağlanacak. Gençler kimsenin kapısında köle olmayacak, kimsenin ideolojisine malzeme edilmeyecek. Herkes partisini, inancını, yaşam biçimini özgürce seçecek. Cumhuriyet, özgürlüklerin teminatı olacak' dedi.
'Güneşin Doğması İçin Karanlığa Sabretmek Gerekir'
Son olarak sözlerine devam eden, CHP Genel Başkanı Özgür Özel,kadın-erkek eşitliği ve sosyal devlet anlayışı üzerinekonuşarak ; 'Bu noktalarda bizimle yarışmaya takati olmayan Sayın Erdoğan'ın yaşına veya sağlığına hiçbir zaman laf etmedim. Bazıları ediyor, ben onları ayıplıyorum. Ancak Sayın Erdoğan'ın da geçmişte başkalarına yaptığı ayıplardan tarih önünde nasibini alacağını düşünüyorum. Çünkü o, benim yaşımdayken Necmettin Erbakan yetmiş üç yaşındaydı ve kendisine 'Yaş yetmiş, iş bitmiş, biraz kenara çekilin.' diyordu. Rahmetli Ecevit yetmiş altı yaşındaydı. Ona da 'Sayın Başbakan'ın sağlık sorunları artık ülkenin geleceği için bir sorundur. Ölünce mi bırakacaksın be adam?' diyordu. Ben Sayın Erdoğan'ın ne yaşına ne de sağlığına bir şey söylüyorum. Ancak onun, bir zamanlar kendi yaşındakilere söylediği kabalıkları unutmayalım. Biz gördüğümüz kötülüğü rakibimize yapmayız. Cesareti varsa karşımıza çıkar, defterini milletin önünde açar, notunu millet verir. Bizimle mücadele etmeye gücü yetmeyen Erdoğan, partisinde kadın ve gençlik kollarına güvenemediği için 'Yargı Kolları' adında yeni bir yapı kurdu. Bu yapının başına da siyasi bir kimliğe sahip olan Akın Gürlek'i bakan yardımcılığından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı görevine getirdi. O günden bugüne yapılan zulmün, haksızlığın haddi hesabı kalmadı. Ve şimdi, o 'Yargı Kolları Başkanı' olarak nitelendirdiğimiz kişi nihayet Eylül ayında 'iddianame hazır' dedi. Ancak iddianame on ay sonra, Ekim ayının sonunda çıktı. Dün gördük ki beş yüz yetmiş sayfalık iddianame, tam da beklediğimiz gibi tel tel dökülüyor. İçinde gerçek bir delil yok.'İtirafçı' adı altında baskıyla ifade vermeye zorlanmış kişilerin sözleri dışında hiçbir kanıt bulunmuyor. Rüşvet diyorlar, ama ne veren var ne alan. Sadece gizli tanık diye X, Y, Z, U gibi numaralar verilmiş kişilerin iftiraları var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne dair iddianameyi de bekliyoruz. Çünkü sabrımız tükendi. Arkadaşlarımız içeride ama biz kendimize güveniyoruz. Hatırlayın, ilk günlerde 'İBB'de 561 yolsuzluk var' demişlerdi. Oysa İBB'nin bütçesinin yüzde 60-65'i maaşlara gidiyor. Asfalt döküyor, elektrik ödüyor, metro yapıyor, süt dağıtıyor, öğrenciye burs veriyor, çöpleri topluyor. Altı yılda toplam 470 milyar lira harcama yapılmış. Dediler ki 'Ekrem İmamoğlu'nun arabaları çıktı.' O araçlar MHP'li milletvekiline ait çıktı. Attıkları her yalan kısa sürede çürüdü. Biz bu iddianameyi yargılanmak için değil, yargılamak için bekliyoruz. Bugün bu sözü söylediğimde AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik hemen cevap vermiş. Ey Ömer Çelik, ben bu sözü bugün söylemiyorum; üç aydır söylüyorum. Diyoruz ki, biz o iddianameyle yargılanmayacağız; biz, o iftiraları ve iftiracıları yargılayacağız. Çıkmış bana diyor ki 'Özgür Özel bizi yargılayacakmış.' Bu ne büyük tükenmişliktir Ömer Çelik! Kala kala 1960 darbesine mi kaldınız? Rahmetli Başbakan'ın idamına mı kaldınız? 12 Mart döneminde darbelere karşı 'Bu darbe bana yapılmıştır' diyerek demokrasinin yanında duran Bülent Ecevit'i hatırlıyorum da, sen acaba 12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren'in karşısında iki düğmesi yetmeyip üçüncü düğmesini de ilikleyen, 'Ah paşam, sizin zamanınızda ben olacaktım' diyen Erdoğan'ın o boyun eğişini mi hatırlıyorsun? 15 Temmuz gecesi meclis kapalıydı. 'Ne istedilerse verdik' dedikleriniz, F-16 verdikleriniz, tank verdikleriniz, cübbe giydirip hkim yaptıklarınız size karşı darbe girişiminde bulundu. Biz ise Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu meclisi kuran, bu ülkeye sandığı ve seçimi getiren parti olarak darbenin karşısında durduk. Meclisi açtırdık, ışıklarını yaktırdık, gazi meclisi savunduk. Şimdi bize 'Bu iddianameyle sizi yargılayacağız' diyorlar. Biz o iftiralarla yargılanmayacağız. O iftiraları atanlardan hesap soracağız. Biz demokrasiyi sadece sözle değil, eylemle savunuruz. Ne Amerika'dan medet umarız ne de Trump'ın dizinin dibine otururuz. Ama Erdoğan oturdu. Trump'tan 'go ahead' almış, Amerikan mallarına vergi indirimi yapmış, Çin mallarına vergi bindirmiş, Eskişehir'deki nadir elementleri bile pazarlık konusu etmiş. Türkiye'nin geleceğini kendi siyasi geleceğiyle takas etmeye kalkmış. Biz buna izin vermemek için mecliste bir kanun teklifi verdik. Dedik ki: 'Türkiye'nin nadir toprak elementleri sadece Türkiye tarafından çıkarılmalı, işlenmeli ve bunların ihracı yasaklanmalıdır.' Hodri meydan! Erdoğan'ın konforlu siyaseti bitti. Artık 'Ben konuşurum, sen dinlersin; ben bağırırım, sen susarsın; ben sınır çizerim, sen orada muhalefet edersin' dönemi sona erdi. Hak etmediğimizi söyleyenler, artık hak ettiklerini duyuyorlar. Değerli yol arkadaşlarım. Cumhuriyet yürüyüşünün, milli mücadelenin kahramanlarının torunları! Unutmayın: Kaybetmeden bir şey kazanılmaz. Güneşin doğması için karanlığa sabretmek gerekir. Filizlenmek için tohum toprağın altına girer, orada bekler. Baharı görmek için kışı geçirmek gerekir. Her kazanımın bir bedeli vardır. Biz bu yola ailelerimizden, sevdiklerimizden, sağlığımızdan, hatta özgürlüğümüzden fedakrlık ederek geldik. Bundan sonra da asla pes etmeyeceğiz. Kastamonu'nun tüm demokratlarına sesleniyorum: Cumhuriyet Halk Partisi'nin değerli üyeleri, sosyal demokratlar, muhafazakr demokratlar, milliyetçi, Kürt, sosyalist, liberal demokratlar… Yeter ki sandığı isteyin. Yeter ki Atatürk'ün armağan ettiği Cumhuriyet'e, çok partili demokrasiye sahip çıkın! Bu yola hep beraber çıkacağız. El ele, kol kola, omuz omuza… Ben size kolay bir yol vaat etmiyorum. Dikensiz bir gül bahçesi vaat etmiyorum. Ama size yüz yıl önceki gibi cesaretle mücadele vaat ediyorum. Rakip zalim olsa da, karşımızdakiler ne kadar güçlü olursa olsun, biz teslim olmayacağız. Ezilsek de teslim olmayacağız. Yenilsek de pes etmeyeceğiz. Tıpkı yüz yıl önce olduğu gibi… Cumhuriyet Halk Partisi, bir kez daha kurtuluş yolculuğuna çıkmaya hazır. Kurtuluş mücadelesine katılmaya var mısınız? Bir kez daha memleketi kurtaracak mıyız? Bir kez daha başaracak mıyız? O halde inanın! Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'a yürüdüğü gibi, bir devri kapatıp bir devri açmaya yürüyelim. Mustafa Kemal Atatürk'ü sevenler, Ekrem İmamoğlu'nu sevenler, beni sevenler… Arkamdan gelsin! Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun' şeklinde konuştu.
Dilek İlke Karabacak Başkanlığı'nda Yönetim Kurlu Asil Üyeliklerine, 'Şerife Bahçeci, Abdullah Bolat, Aydın Böbüroğlu, Ceren Çakır Atalay, Seda Çetin Ataç, Cansu Dediloğlu, Semih Demiroğlu, Akın Dıramalı, Erkan Ergülenoğlu, Gülten Göksoy, Aykut Gülnar, Nihan Hayaloğlu Doğan, Murat Kankal, Nüket Kansız, Nebahat Kargacıoğlu, Ümit Levent Kurtoğlu, Sefer Küçük, Abdullah Burak Livan, Gonca Özdeş, Erkan Özgül, Yasemin sağlam, Mısra Sarıca, Gülden Sezer, Hidayet Tekin, Metin Topaloğlu, Selim Topuksuzoğlu, Kamuran Turan, Ahmet Türkmenoğlu, Serkan Yılmaz ve Adil Yılmaz.
İl Disiplin Kurulu Asil Üyeliğine, Aziz Ateş, Erdem Bakırcı, Ferhan Conkar, Murat Danyal, Arif Uğur Demirci, Uğur Hasanbeşe, Şakir Kaba, Ercan Tunç ve Murat Yavuz.
Kurultay Üst Delegeliğine de, Hasan Baltacı, Kübra Balcı, Erkan Ergülenoğlu, Dilek İlke Karabacak, Damla Yılmaz Özcan, Serkan Yılmaz seçildi.