CHP Gündemi Değerlendirdi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İl Başkanlığında, CHP Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın'ın katılımıyla basın toplantısı düzenlendi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İl Başkanlığında, CHP Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın'ın katılımıyla basın toplantısı düzenlendi.

Açılış konuşmasını gerçekleştiren Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Dilek İlke Karabacak; 'Öncelikle bugün Grup Başkan Vekilimiz Sayın Gökhan Günaydın'ı yuvamız Kastamonu'da ağırlamaktan il örgütü adına büyük bir mutluluk duyuyoruz. Tekrar hoş geldiniz. Sefalar getirdiniz Sayın Başkanım. Değerli arkadaşlar hepinizin bildiği üzere 18 ilçemizde değerli yol arkadaşım Parti Meclis Üyemiz Hikmet Bilgin ile birlikte hem parti ziyaretimizi hem de saha ziyaretlerimizi gerçekleştirdik. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler seçimden seçime değil, geçim zamanında hemşerilerimizin yanında olmayı, onları anlamayı, dinlemeyi ve çözüm önerilerini anlatmayı ilkesel olarak doğru buluyoruz ve bu şekilde de devam edeceğiz. Değerli yol arkadaşlarım kıymetli basın emekçileri ülkemizin içinde bulunduğu çoklu krizlerden yani adaletten ekonomiye, eğitimden sağlığa birçok çoklu krizde biz hemşerilerimizin yanında olacağız. Bugün de Sayın Grup Başkan Vekilimiz Gökhan Günaydın'la birlikte saha ziyaretleri gerçekleştireceğiz. Hemşerilerimizin yaşadığı derin krizlerin yaralarını hep birlikte yerinde göreceğiz. Onları anlayacağız, dinleyeceğiz ve çözüm önerilerimizi onlara anlatacağız. Ben tekrar Grup Başkan Vekilimize hoş geldiniz diyorum ve sözü kendisine bırakıyorum' dedi.

'Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekilleri Olarak 774 Kanun Teklifi Sunduk'

Ülkede çıkan yangınlara ilişkin konuşan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın; 'Ülkemizin tarihsel tutarlılığı, bütünlüğü ve müktesebatı açısından çok önemli bir kent olan Kastamonu'da sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyduğumu ifade etmek isterim. Benim hayatımda da Kastamonu'nun özel bir yeri var; çünkü ilkokul 2. sınıfı Tosya'da okudum. Evet, arkadaşlar, bugün 8 Ağustos Cuma günü. Şu an itibarıyla, 81 ilde 137 Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili, Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu üyeleriyle birlikte, Ağustos ayı boyunca toplamda 1377 iş günü olacak şekilde saha çalışması yapıyoruz. 'Peki, Ağustos ayında bu kadar yoğun bir saha çalışmasının sebebi nedir?' diye sorabilirsiniz. Bunun birkaç önemli nedeni var, bunları sizlerle paylaşmak isterim. Öncelikle, Temmuz'un ikinci yarısında Türkiye Büyük Millet Meclisi kapandı. Meclis, Ağustos ve Eylül aylarında da kapalı olacak ve ancak 1 Ekim'de açılacak. Bu durumda, milletvekilleri iki buçuk ay boyunca tatilde olacak. Oysa memleketin dört bir yanı orman yangınlarıyla yanıyor, milletvekilleri tatilde. Mutfakta büyük bir ekonomik yangın var, milletvekilleri yine tatilde. Gençlerimiz, anne ve babalarının büyük emekleriyle üniversiteyi bitiriyor ama işsiz kalıyor. Buna rağmen şakır şakır diploma dağıtılıyor. Ortada büyük bir vicdan krizi var ve milletvekilleri hl tatilde. Bu durumun kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur. Üstelik Türkiye Büyük Millet Meclisi, 2017'de getirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden sonra hem denetleme hem de yasama işlevini büyük ölçüde kaybetmiş ve işlevsizleşmiştir. Size birkaç örnek vermek istiyorum. 28. dönemin iki yasama yılını geride bıraktık. Bu süre içinde Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olarak 774 kanun teklifi sunduk. Peki, sizce kaçı yasalaştı? Sıfır. Evet, rakamla ve yazıyla sıfır. Yalnızca CHP'nin değil, diğer tüm muhalefet partilerinin de hiçbir kanun teklifi kabul edilmedi. Ayrıca verdiğimiz araştırma önergeleri var. Örneğin diyoruz ki; bu yalnızca CHP'yi ilgilendiren bir mesele değil, çünkü Türkiye'de uyuşturucu bağımlılığı inanılmaz boyutlara ulaştı. Artık uyuşturucu kullanımı ortaokul seviyesine kadar indi. Kimyasal ve sentetik haplar gençliğimizi zehirliyor. Sadece çocuklar değil, anne babalar da ölüyor. Dolayısıyla bu durumu sebepleriyle ve sonuçlarıyla birlikte araştıracak, çözüm yolları geliştirecek bir Meclis Araştırma Komisyonu kuralım diyoruz. Aklıselim herkes bunun yapılması gerektiğini kabul eder. Ancak bugüne kadar toplam 1238 araştırma önergesi vermişiz ve kabul edilen önerge sayısı yine sıfır. Bu durumda şu soruyu sormamız gerekiyor: Böyle bir meclis kapalıyken değil, açıkken bile ne kadar işlevli olabilir? 137 milletvekilimiz sahada çalışıyor. Türkiye'de 16 milyon emekli var ve bunlardan 4 milyonu en düşük emekli maaşını alıyor. Ayda 16 bin TL ile geçinmeye çalışıyorlar. Ancak Meclis, emeklinin durumunu düzeltmek yerine zeytin ve maden kanunlarını çıkararak zeytinlikleri, ormanları ve tarım alanlarını kuralsız bir şekilde maden alanlarına açmaya çalışıyor. Kısacası Meclis, yurttaşın değil, şirketlerin çıkarına çalışıyor. O halde biz, Meclis sadece kapalıyken değil, açıkken de Meclis'e ayıracağımız gücün çok daha fazlasını sahaya ayırmak zorundayız' değerlendirmesinde bulundu.

'Zulmün Zirvesine Ulaşan Bir Baskı Dönemiyle Karşı Karşıyayız'

Türkiye'deki siyasi tutuklamalar hakkında konuşan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın; 'Tabii, bir başka konu daha var arkadaşlar. Biz zor dönemlerden geçtik. Türkiye, iktisadi krizler yaşadı, adalet krizleri yaşadı. Ancak artık Türkiye'nin demokrasiyle devam edip etmeyeceği gibi büyük bir dilemmanın eşiğindeyiz.19 Mart günü Ekrem İmamoğlu gözaltına alındı. 23 Mart sabahı, Cumhuriyet Halk Partisi'nin cumhurbaşkanı adayı için ön seçimin yapılacağı gün, Ekrem İmamoğlu tutuklandı. O gün, 15,5 milyon insan Ekrem Başkan için ön seçime giderek oy kullandı. Şimdi Ekrem Başkan ile başlayan ve en son Murat Çalık örneğiyle zulmün zirvesine ulaşan bir baskı dönemiyle karşı karşıyayız. Bu durumda hayatımıza hiçbir şey olmamış gibi devam edemeyiz. Sıradan bir yaşam akışı yok. Siyaset, artık her zamanki siyaset erbabının alıştığı şekilde yürütülemez hle gelmiştir. 19 Mart günü Ekrem İmamoğlu gözaltına alındığında ve sonrasında içinde Zeydan Karalar, Muhittin Böcek, Abdurrahman Tutdere'nin de bulunduğu 17 belediye başkanımız gözaltına alınıp neredeyse tamamı tutuklandığında, bize şöyle dendi. 'Bunlar bir hafta, on gün bağırırlar; sonra heyecanları yavaş yavaş sona erer. Hele yaz gelince, o heyecanı ayakta tutmak mümkün olmaz. Bırakın AKP siyasetçilerini; gazeteciler bile her toplantıda, her televizyon programında dudaklarının kenarındaki alaycı gülümsemeyle şunu sordular: 'Haziran ayında bu heyecanı nasıl korumayı düşünüyorsunuz?' Peki, tuttuk mu arkadaşlar heyecanı Haziran'da? Temmuz'da tuttuk mu? Şimdi Ağustos'un ilk üçte biri bitti. Dimdik ayaktayız, hepimiz ayaktayız. Çarşamba günü Tuzla'da mitingimiz vardı. Pazar günü Tokat'ta mitingimiz olacak. Ben Salı günü Edirne'den başladım, dolaşa dolaşa ilerliyorum. 12. ilim Tokat olacak ve pazar günü Tokat'ta olacağım. Tüm arkadaşlarımız sahada. Sadece mitinglerle olmaz dediğimiz çalışmayı adım adım örüyoruz. Çünkü mitingde biz konuşuyoruz, yurttaş dinliyor. Bu önemli; cesareti aktarmak, olup biteni anlatmak için. Ama aynı zamanda yurttaşa kulak vermek, yüreğimizi açmak da çok önemli. Bu nedenle Türkiye'nin pazarlarında, fabrikalarında ve sokaklarında olmak çok kıymetli. Küçük bir örnek vermek istiyorum: Sevgili Abdurrahman Tutdere, Adıyaman Belediye Başkanımız. 28. dönemde seçildik. Abdurrahman, Adıyaman'dan milletvekiliydi. Önceki dönemde de milletvekiliydi. Nitelikli bir hukukçudur. Ama liderler, zor zamanlarda kendilerini gösterir' dedi.

'Bu Yargı Araçsallaştırılmış'

Yapılan tutuklamalar hakkında konuşmaya devam eden CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın; '6 Şubat'ta deprem oldu. Adıyaman yerle bir oldu. Biz, depremin ikinci günü akşamı, dönemin genel başkanı ve büyükşehir belediye başkanlarımızla birlikte Adıyaman'daydık. Abdurrahman, o sırada enkazın başındaydı ve oradan hiç ayrılmadı. Kendi yeğenlerini toprağa verdi, ardından diğer enkazlara koştu. Bu liderliği, bu çalışkanlığı ve yürekliliği ona Adıyaman'da önemli bir yer kazandırdı. Yerel seçim geldi. 47 yıldır kazanamadığımız Adıyaman'da bir aday arıyorduk. Anketler, Abdurrahman'ı aday gösterirsek kazanma ihtimalimizin yüksek olduğunu gösteriyordu. Ama bir Milletvekilliğini kaybediyoruz, öyle değil mi arkadaşlar? Meclis'ten birini gönderiyoruz. Ancak biz dedik ki, Adıyaman'ı 47 yıl sonra kazanmak çok daha kıymetlidir. Gönderdik ve Abdurrahman, İl Belediyesi'ni kazandı. Tıpkı burada, uzun bir aradan sonra Hasan Başkan'ın Kastamonu'yu kazanması gibi. Bu bizim için bir gurur vesilesidir. Böylesine önemli ve yürekli bir arkadaşımız hakkında şimdi size bir aylık bir öykü anlatacağım: 5 Temmuz sabahı geldiler, onu evinden apar topar aldılar, kelepçelediler ve İstanbul'a götürdüler. Kendisini 3,5 gün boyunca Vatan Emniyeti'nin 2. katında tuttular. Tabirimi hiç tereddüt etmeden kullanıyorum: İt bağlasan durmaz denilecek yerlerde 3,5 gün boyunca kaldı. Bu sürenin sonunda, Abdurrahman savcılığa ve ardından Sulh Ceza Hakimliği'ne çıkarıldı. Aynı gün, Sulh Ceza Hakimliği Zeydan Karalar'ı tutuklarken, Abdurrahman için ev hapsi cezası verdi. Bu kez onu Adıyaman'a götürdüler. Ayak bileğine elektronik kelepçe taktılar ve evine hapsederek görevinden uzaklaştırdılar. Bütün bunlar bir çırpıda gerçekleşti. Sonrasında, 5 Ağustos günü Abdurrahman'ın adli kontrolü kaldırıldı ve görevine iade edildi. Ne yapalım? Eleştirelim mi? Evet, görevine iade edildi. Peki, şu soruyu sormayacak mıyız? Abdurrahman'ı bu muameleye tabi tutan olgular neydi? Bu olgular ortadan mı kalktı? Bu olgular zaten yoktuysa neden bu adama bu muameleyi yaptınız? Asıl soru budur. Ve bu sorunun yanında bir başka önemli soru daha vardır. Tıpkı Abdurrahman gibi şu anda tutuklu bulunan 17 belediye başkanımızın da yaptığı herhangi bir suçun olmadığını kendimiz kadar emindik. İçerisinde biliyoruz. Sadece onlar değil belediye bürokratlarımız, çalışanlarımız. Bir İrfan Demet bizde. İETT Genel Müdürü. Kıdemli yüzbaşılıktan emekli olmuş. Adamın hayatı orduda ordonatta geçmiş. Yani ulaştırma, bakım onarım vesaire. Sonra bunun doktorasını yapmış, İETT'ye genel müdür yapmışlar. Adamı gözaltına aldılar. 3 gün tuttular. ellerini kelepçelediler. Kelepçelenmiş bir şekilde polislerin arasında görüntü aldılar ve afişe ettiler, teşhir ettiler. Sonra dördüncü gün adli kontrolü bıraktılar. İrfan Demet Cuma Cumartesi günü bırakıldı. Pazartesi günü saat sıfır altıda metrobüslerin ilk hareket haline geçeceği durakta metrobüs denetimindeydi. Arkadaşlar bu iki gün içerisinde olabilecek iş midir bunlar? Bütün bunlar İBB'de bürokrat olmanın, Cumhuriyet Halk Partisi'nde belediye başkanı olmanın nasıl bir iş olduğunu gösteriyor. Bu ne için yapılıyor? Bu çok açık. Bu yargı araçsallaştırılmış, siyaseti buranın üzerinden dizayn ediyorlar' ifadelerine yer verdi.

'Türkiye, G20 Ülkelerinden Biri'

Ülkedeki ekonomik krize dair konuşan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın; 'Memlekette 30 milyon insan açlık sınırının altında yaşıyor. Peki, size bir şey daha soracağım. Muhtemelen buna şaşıracaksınız. Dünyada yaklaşık 210 ülke var. Türkiye, G20 ülkelerinden biri. Bu ne demek biliyor musunuz arkadaşlar? Türkiye'nin ekonomisi, dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yer alıyor. Yani Türkiye, ürettiği gayri safi milli hasıla açısından zengin bir ülke. 20. sırada yer alıyor. Ancak bu 20 ülke arasında, 30 milyon insanın açlık sınırının altında yaşadığı tek ülke Türkiye. Bir başka veriye daha bakalım: Türkiye'de 68 bin kişi dolar milyoneri. Yani en az 1 milyon dolar mevduatı olan insanlar. Bankada bu kadar parası olan kişi sayısı 68 bin. Üstelik bu kişilerin evleri, yatları, katları bu tutarın çok daha üzerinde. Ancak sadece bankadaki nakit varlıkları bile en az 1 milyon dolar, yani yaklaşık 40 milyon TL. Ve dolar milyonerlerinin sayısının en hızlı arttığı ülke de Türkiye. Böylesine derin bir çelişkiyle karşı karşıyayız. Cumhuriyet Halk Partisi bugüne kadar çok önemli bir iş yaptı. Sağlam bir muhalefet yürüttü. Türkiye'de yaşananları ortaya çıkardı, halka anlattı ve görünür hale getirdi. Bunlar çok kıymetlidir. Bugün itibariyle, bir dönem yüzde 22-23 bandını aşmakta zorlanan partimiz, artık yüzde 36-37-38 hatta bazı anketlerde yüzde 40'lara ulaşan bir siyasal parti haline gelmiştir. Bu bizim için büyük bir mutluluktur. Çalışmaya ve anlatmaya devam edeceğiz. Ancak bu da yeterli değil. Çünkü vatandaş bazen bana şöyle diyor: Tarımda öldük diyorsun, 'biliyoruz' diyor. Emekli geçinemiyor diyorsun, 'biliyoruz' diyor. Gençler iş bulamıyor diyorsun, 'abi biliyoruz' diyor. Anlatabiliyor muyum? Bilmeyen kaldı mı arkadaşlar? Herkes biliyor o halde artık bu sorunların yerine, biz buraları nasıl onaracağımızı, nasıl yeni bir düzen inşa edeceğimizi anlatmak zorundayız. Parti şu an tam da bu eşiktedir. 4-9 Eylül haftası, bizim kuruluş haftamızdır. O hafta içerisinde hem hükümet programımızı hem de parti programımızı açıklayacağız. Demek ki artık sadece sorunları tespit etmek yetmez. Bu sorunları nasıl çözeceğimizi göstermek, yurttaşa 'kurtuluş buradadır' dedirtmek ve bunu onun içselleştirmesini sağlamak en temel görevimiz olacaktır. İşte bu hamle, Cumhuriyet Halk Partisi'ne bir sıçrama daha kazandıracaktır. Partimizin oyu da, Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'nun oyu da rakiplerinden açık ara öndedir. Bu farkı daha da büyütmek ve memlekete karşı görevimizi yerine getirmek zorundayız. Son olarak şunu söylemek isterim: Bu partinin bir evladı olmaktan büyük gurur duyuyorum. Cumhuriyet'in ilanından 50 gün önce kurulmuş, 102 yıllık bir partinin evlatlarıyız. Bu bizim için son derece kıymetlidir' şeklinde konuştu.

Özel Haber

Bakmadan Geçme