Güçlü Baba Güçlü Özel Birey Projesi Tamamlandı
Karadeniz Otizm Federasyonu tarafından sunulan ve İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen 'Güçlü Baba Güçlü Özel Birey' projesinin kapanış programı, Kastamonu Üniversitesi Merkez Kütüphane Sezai Karakoç Salonu'nda gerçekleştirildi.
Karadeniz Otizm Federasyonu tarafından sunulan ve İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen 'Güçlü Baba Güçlü Özel Birey' projesinin kapanış programı, Kastamonu Üniversitesi Merkez Kütüphane Sezai Karakoç Salonu'nda gerçekleştirildi.
Açılış konuşmasını gerçekleştiren, Karadeniz Otizm Federasyonu Başkanı ve Özel Bireyler ve Aileleri Derneği Başkanı Huriye Boyraz; 'İnşaatta çalışan babalarımızın, kıyafetlerini bile değiştirmeden programa yetişmek için gösterdikleri gayret çok kıymetliydi. Bu nedenle kendilerine özellikle teşekkür ediyorum. Projenin detaylarını Ahmet Müdürümüz ve Hava Hocamız zaten aktaracaklar. Bu süreçte emeği geçen, katkı sunan, söz söyleyen ve destek olan herkese buradan teşekkürlerimi sunuyorum' ifadelerine yer verdi.
'Sivil Toplumun Güçlenebilmesi İçin Gönüllülere Ve Üyelere İhtiyaç Vardır'
Taşköprü İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Şirin ise; 'Kamu birinci güçtür, özel sektör ikinci güçtür, sivil toplum kuruluşları ise üçüncü güçtür. Toplumsal uyumun ve toplumsal dengelerin sağlanabilmesi açısından sivil toplum vazgeçilmez bir unsurdur. Ancak sivil toplumun güçlenebilmesi için gönüllülere ve üyelere ihtiyaç vardır. Sivil toplum, hak temelli çalışmalar yürütür ve devlet gücünün dengelenmesine katkı sağlar. Çünkü gücün denetlenmesi ve dengelenmesi gerekir; aksi hlde güç yozlaşmaya yol açabilir. Üniversitelerde toplumsal gönüllülüğün çok önemli olduğunu her fırsatta vurguluyorum. Bunun için çok iyi olmanız gerekmez; dezavantajlı gruplar, kadınlar, gençler, göçmenler, insan hakları ya da çevre gibi pek çok alanda sorumluluk alınabilir. Bu alanlarda 'biz de varız' diyebilmek önemlidir. Çünkü bu hayatı birlikte yaşıyoruz ve sosyal uyumun sağlanmasında hepimizin rolü olmalıdır. İnisiyatif alarak yola çıkıldığında, daha güçlü bir topluma ulaşmak mümkündür. Projemizin özelliğine geldiğimizde, gerçekten zor bir alanda çalışma yürütüldüğünü söylemek isterim. Özel gereksinimli bireylerin bakımında ve yetiştirilmesinde yükün büyük bir kısmını genellikle anneler üstlenmektedir; çoğu zaman bu oran yüzde 99'a kadar çıkmaktadır. Bu durum hem fiziksel hem de duygusal açıdan oldukça yıpratıcı bir süreçtir. Bir insanla birlikte hayatı paylaşmak, onun tedavi sürecini ve sosyal uyumunu sağlamak son derece zordur. Biz bu projeyle, babaların bu sürecin ne kadar içinde olabileceğini, sürece katıldıklarında hangi engellerle karşılaştıklarını ve bu engellerin nasıl aşılabileceğini görmek istedik. Bu yönüyle proje, önemli bir farkındalık çalışması olmuştur. Önümüzdeki süreçte, buradan elde edilen öneriler doğrultusunda destekleyici ve tamamlayıcı çalışmaların devam edeceğine inanıyorum. Kastamonu Valiliğimizin ve Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğümüzün koordinasyonunda önemli bir başarı elde edildiğini düşünüyoruz. Kamu ile sivil toplum arasındaki iş birliği bu projeyle birlikte daha da güçlenmiştir. Eğer bundan sonraki projelere özel sektör de dhil edilebilir ve ekonomik anlamda destek sağlanabilirse, bu çalışmaların topluma etkisi katlanarak artacaktır. Bu nedenle özel sektör temsilcilerimizin de bu tür projelere güçlü bir şekilde katkı sunmalarını bekliyoruz. Saygıdeğer büyüklerim, kıymetli konuklar; projemiz başarıyla tamamlanmıştır. Emeği geçen tüm paydaşlara, derneğimize ve üniversitemize ayrı ayrı teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum' dedi.
'Bu Süreci Hep Birlikte Gerçekleştirdik'
Proje hakkında sunum yapan Proje Koordinatörü Kastamonu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Havva Kaçan; 'Aslında bizimki bir yolculuk. Bu yolculuk, Güçlü Anne – Güçlü Birey projesine dayanıyor. Projede yer alan annelerimizin talepleri doğrultusunda şu sorular ortaya çıktı: Neden babalara yönelik bir proje olmasın? Neden yükümüz biraz daha hafiflemesin? Neden bizi anlayan eşlerimiz olmasın? Neden çocuğumuza destek olan bir babamız olmasın? İşte bu sorular, çalışmamızın çıkış noktasını oluşturdu. Bu anlayışla hazırlanan projemiz, İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından desteklendi; Otizm Karadeniz Federasyonu tarafından sunuldu ve Kastamonu Üniversitesi tarafından yürütülerek hayata geçirildi. Bu süreci hep birlikte gerçekleştirdik. Peki baba olmak nedir? Baba olmak yalnızca ekonomik sorumluluk almak mıdır? Hayır. Baba olmak; güven vermek, duygusal olarak var olmak ve çocuğun dünyasında sağlam bir dayanak olmaktır. Özel gereksinimli bireylerin babaları için bu yolculuk çok daha zahmetlidir ve büyük bir sabır gerektirir. Özel birey babası olmak, çoğu zaman sürekli bir baskı altında yaşamak, duygularını bastırmak, kendine zaman ayıramamak ve ailesini ayakta tutma sorumluluğunu tek başına omuzlamak anlamına gelir. Bu zorluklar, insan olmanın doğal bir parçasıdır. Ancak babaların en çok zorlandığı nokta, duygularını ifade edememeleri ve bu duygularla nasıl başa çıkacaklarını bilememeleridir. İşte bu proje, tam da bu ihtiyaçtan doğdu. Bu süreç bize, zekdan önce kalbin; güçten önce sevginin konuştuğunu gösterdi. Babalık, kusursuz olmak demek değildir; asla vazgeçmemek demektir. Projemizin kabul edilmesinin ardından, emeği geçen herkese tekrar tekrar teşekkür ediyoruz. Bir kez çağrıda bulunduğumuzda babalar bize ulaştı. Duyulmak onlar için yeterliydi. Her biri tek tek gelerek projeye katılmak istediklerini ifade etti. Biz de süreci sistemli ve disiplinli bir şekilde yürütmek istedik ve yapılacak çalışmaları birlikte planladık. Bu doğrultuda, geniş katılımlı bir proje açılışı gerçekleştirdik. Projemizin süresi 1 Eylül 2025 – 31 Aralık 2025 olarak planlanmıştı. Ancak araya giren tatiller nedeniyle projeyi bir hafta erken tamamlamak durumunda kaldık. Projemiz; eğitim, sanat, kültür ve spor atölyelerinden oluşmaktadır. Bu atölyelerde emeği geçen tüm eğitimci arkadaşlarımıza ve hocalarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Atölyelerimizi özellikle hafta sonlarına planladık. Çünkü babaların katılımını kolaylaştırmak istedik. Hafta sonu demeden büyük bir özveriyle gelen tüm eğitmenlerimize ayrıca teşekkür ediyorum. İlk olarak afiş boyama atölyemizi gerçekleştirdik. Sergimiz dışarıda yer alıyor, lütfen incelemeden ayrılmayın. Bu atölyede çocuklarımızın emeği ve hayal gücüyle ortaya çıkan çalışmalar sergilendi. Ardından geri dönüşüm atölyemizi yaptık; evde bulunan malzemelerle üretim gerçekleştirdik. Ayrıca çevre farkındalığı oluşturmak amacıyla çöp toplama etkinliği düzenledik. Bir diğer önemli çalışmamız, 'kendine şefkat' atölyesiydi. Bu atölyede hocamız özellikle babaların motivasyonunu artırmaya yönelik eğitimler verdi. Öfke kontrolü, baş etme becerileri, 'ben neredeyim, ben var mıyım?', aile içindeki duygularım neler gibi konular üzerinde durduk. Bu eğitimimiz çevrim içi olarak gerçekleştirildi. Ayrıca drama, senaryo ve özel eğitim alanında uzman hocalarımızla birlikte babalara yönelik uygulamalı atölyeler yaptık. Babalar bu çalışmalarda aktif olarak sorular sordu, hocalarımız da bu soruları ayrıntılı şekilde yanıtladı. Sağlık Bilimleri Fakültesinin beslenme laboratuvarında anne ve babaları bir araya getirdiğimiz bir atölye de düzenledik. Bu, en keyifli çalışmalardan biri oldu. Sağlıklı beslenme ve pratik atıştırmalıklar üzerine birlikte vakit geçirdik. Buradaki temel amaç, babaların çocuklarıyla kaliteli ve nitelikli zaman geçirmesinin ne kadar önemli olduğunu göstermekti. Çünkü burada önemli olan, babanın mükemmel olması değil; çocuğuyla birlikte zaman geçirmeye gönüllü olmasıdır' şeklinde konuştu.