Kastamonu Kadınının Gurur Günü Coşkuyla Kutlandı
Kastamonu'da gerçekleştirilen İlk Türk Kadın Mitingi'nin 106'ncı yıl dönümü coşkuyla kutlandı.
10 Aralık 1919'da gerçekleştirilen İlk Türk Kadın Mitingi'nin 106'ncı yıl dönümü etkinliklerine katılmak için Kastamonu'ya gelen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Leman Yenigün, ilk olarak Valiliği ziyaret etti. Vali Dallı, ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade ederek Bakan Yardımcısı Yenigün'e Kastamonu'ya gösterdiği yakın ilgiden dolayı teşekkür etti.
Akabinde; 10 Aralık 1919'da gerçekleştirilen İlk Türk Kadın Mitingi'nin 106'ncı yıl dönümü etkinlikleri Kışla Parkı'ndan Cumhuriyet Meydanı'na kadar gerçekleştirilen kortej yürüyüşüyle başladı. Yaklaşık bin kişinin katıldığı yürüyüş muazzam görüntülere sahne oldu. Cumhuriyet Meydanı'nda gerçekleştirilen çelenk sunma törenin ardından günün anlam ve önemine binaen konuşmalar yapıldı.
Açılış konuşmasını gerçekleştiren Kastamonu 10 Aralık Kadın Platformu Derneği Başkanı Ayten Kızıltan; 'Milletimizin bağımsızlık destanında özel bir yeri olan 10 Aralık İlk Türk Kadın Mitinginin 106'ncı yıldönümünü kutlamak, kahraman kadınlarımızı anmak, ahde vefamızı bir kez daha sunmak için bugün burada toplandık. İmeceniz, kadın dayanışmanız, omuz ve gönül vermeniz sayesinde Kastamonu 10 Aralık İlk Türk Kadın Mitingi'ni hem tüm ülkemize duyurmak hem de uluslararası kılmak için büyük yol kat etmiş olduk. Yanımızda durduğunuz için, Kastamonu'ya kıymet verdiğiniz için, emeğimizin üstüne emek koyduğunuz için kalbi teşekkürlerimizi sunuyoruz. Birinci Kurtuluş Savaşı'nın galipleri tarafından Osmanlı vatanının işgal edilmesine ve dört bir yandaki mezalime Kastamonu'da 3 bin kadın itiraz ederek 10 Aralık 1919 günü Kız Öğretmen Okulu bahçesinde toplandı. Protesto konuşmalarının ardından ABD Başkanı ve Fransa Cumhurbaşkanının eşlerine, İngiltere ve İtalya kraliçelerine çekilen telgraflarda işgalin bir an önce sonlandırılması iletildi. Kastamonu kadınlarının tertiplediği miting yurt genelinde düzenlenen ilk Türk kadın mitingi olarak tarihe geçti. Düzenleme komitesi başkanı Zekiye Hanımın yaptığı konuşmayla kadınlar o gün bu topraklarda silahla değil; inanmış bir yürekle, tertemiz bir vicdanla büyük bir direniş başlattı. Ülkemiz dört bir yandan işgal altındayken, umudun sarsıldığı o günlerde Kastamonu kadınları 'Bu vatan sahipsiz değildir' diyerek tarih sahnesine çıkarak, cesaretleriyle sadece Kastamonu'ya değil, tüm Anadolu'ya güç ve moral verdiler. Bugün ninelerimizin bıraktığı bu onurlu mirası yaşatmak hepimizin görevidir. Kastamonulu kadınların 10 Aralık 1919'da sergilediği bu duruş kurtuluşun yalnız cephede değil öncelikle yürekte kazanıldığının göstergesidir. Bugün bize düşen görevin cumhuriyetimize, bağımsızlığımıza, demokrasimize daha güçlü sahip çıkmak; eğitimde, bilimde, kültürde ve üretimde Türk kadınının gücünü her alanda daha görünür kılmak; birbirimize destek olarak gelecek nesillere aydınlık bir ülke bırakmaktır. Türk kadını dün olduğu gibi bugün de adaletin, çalışkanlığın, dayanışmanın ve vatan sevgisinin en güçlü temsilcisidir. Bizlere ninelerimizin aşıladığı bu cesareti geleceğe taşımakla sorumluyuz. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere milli mücadelenin tüm kahramanlarını ve 10 Aralık 1919'da Kastamonu'da cesaretle ayağa kalkan tüm kadınları saygı minnet ve rahmetle anıyorum. Bize bıraktıkları emanetin bekçisi olmak en büyük onurumuzdur' dedi.
'Bu Çağrı; Kurtuluş Savaşı'nın Ateşi İçinde Ete Kemiğe Büründü'
Programa katılan AK Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek ise; 'Sizlere bu kutlu mitingin tertip heyeti başkanı Zekiye Hanım'ın 106 yıl önce bu meydanda yankılanan o sarsıcı sözleriyle hitap etmek istiyorum. 'Kardeşler, Hemşireler! Daha bir sene evvel, kırmızı rengi ile başımızda dalgalanan ulu sancağımız, görüyorsunuz ki siyahlara matemlere büründü. Haktan en çok bahsedenler haksızlığın en büyüğünü yaptılar. Her tarafı yüksek minarelerinden, beş vakitte, İsmi Cellullah bağırılan Adanamız, Antalya'mız ve en nihayet güzel Ayntap, Maraş, Urfa'mız elimizden alınmak isteniyor. Hanımlar! Büyük felaketlerimiz önünde evlatlarımızın, kardeşlerimizin kanıyla suladığımız yurtlarımızın işgaline kardeşlerimizin felaketine susacak mıyız? Hayır hanımefendiler! Mağlubuz silahımız yok, fakat göğsümüzde imanımız, bütün dünyayı halk eden Allah'ımız var. İşte, biz de, imanımıza istinaden, haksızlıklarını yüzlerine vurur ve cihan huzurunda ilan ettikleri adaleti talep ederiz.' Bu cesur çağrı, Türk kadınının, vatanın mukadderatı söz konusu olduğunda yerinde duramayışının, cesaretle öne çıkışının, tarihe istikamet verişinin tarihi bir nişanesidir. Nitekim, Kastamonu'da yükselen bu çağrı, sadece bu şehirle sınırlı kalmamıştır. Gerek yurt içinde gerekse yurtdışında Dünyanın büyük güçlerinin yetkili makamlarına ulaştırılmıştır. ABD Başkanı'nın eşine, İngiltere Kraliçesine, Fransa Cumhurbaşkanı'nın eşine telgraflar çekilmiş işgaller protesto edilmiştir. Bu telgraflarda, özellikle itilaf devletlerinin dünyayı kana boğan erkekleri değil, şefkatli ve merhametli olduğu düşünülen kadınları muhatap alınmıştır. Bu çağrı ve bu mitingde alınan kararlar sözde kalmadı. Kurtuluş Savaşı'nın ateşi içinde ete kemiğe büründü. O gün burada yükselen irade, İstiklal Harbi'nde silah kullanan, canla başla çalışan kadınlarımızın omuzlarında, Hasanbeyli'de şehit düşen Tayyar Rahime'nin alnında, İzmir'e koşan Ayşe Hanım'ın adımlarında, Afyon'da savaşan Adile Onbaşı'nın nefesinde hayat buldu. 10 Aralık 1919'da bu meydanda ne haykırıldıysa 1921'de Sakarya'da, 1922'de Büyük Taarruz 'da fiilen yerine getirildi. Söz eyleme; haykırış mücadeleye, irade zafere dönüştü. Türk kadını inancını azmini vatan sevgisini ortaya koydu ve müdafaa-i hukuk doğdu. Bu vesileyle huzurlarınızda; İlk Türk Kadın Mitingini düzenleyen Kastamonu'nun kıymetli kadınları; Zekiye Hanımı, Kamuran Hanımı, Saime Hanımı, Bedriye Hanımı, Münire Hanımı, Refika Hanımı, Neyyire Hanımı rahmetle ve minnetle anıyorum. 10 Aralık 1919 Çarşamba günü bizim yürüdüğümüz bu yollarda yürüyen, vatanın işgalini ve yapılan insanlık dışı vahşetleri protesto eden isimsiz annelerimizin önlerinde saygıyla eğilerek, mübarek ellerinden öpüyorum' ifadelerin kullandı.
'Saf Bir Sevgi İle Seviyoruz Kastamonu'muzu'
AK Parti Milletvekili Serap Ekmekci, Kastamonu'yu sevdiğini vurgulayarak; 'Herkes doğduğu, çocukluğunun, gençliğinin geçtiği, ömür verdiği şehrini sever elbette. Sebebini bilmeden hem de. Ve karşılıksız sever. Dünyanın bir ucuna gitse ve hiç geri dönemese de hatta; unutmaz, unutamaz. Annesi gibi, babası gibi, evladı gibi hep kalbinin derininde saklar; özledikçe kaldırır gönlündeki albümün kapağını; fotoğraflarıyla, türküleriyle, hikayeleriyle hatırlar şehrini. Aralık ayazında bu meydanı yürekleri ile ısıtan hemşerilerim, dünyanın envai ülkelerine dağılmış hemşerilerim, sılasıyla gurbetiyle Kastamonulular olarak; Kadim Kastamonu'yu kelimelerin izaha ve tarife yetmediği bir heyecanla, adanmışlıkla, evlatlıkla seviyoruz. Saf bir sevgi ile seviyoruz Kastamonu'muzu… Asla araya ötekileştiren ve bölen duvarlar koymadan, kendimize göre bir kalıba sığdırmadan, şahsımıza dair zerre menfaat beklemeden. 106 yıl sonra aynı gün ve saatte burada olmamıza vesile olan 10 Aralık 1919'un Kastamonu kadınları da memleket sevdası ile ayağa kalktı ve tüm dünyaya kadınca barış çağrısında bulundu. Seslerinin ulaşabildiği tüm kadınlara; kan dökülmeyen, güçlünün zayıfı ezmediği, mazlumların mezalime uğramadığı barış içinde bir dünyayı kurmak için çağrıda bulundular. Dünya savaş alanına dönmüşken bu çağrıyı yaptı Kastamonu kadınları. Bu alanda toplanan hemşerilerimin, bedenen burada olamasalar da yaşadıkları gurbetten kulak kesilenlerin, güne bugünün onuruyla başlayan cümle Kastamonuluların nineleri, anaları, kardeşleri tüm dünyaya barış içinde yaşama yolunu gösterdi 106 yıl önce. Kastamonu'yu sevmek aynı zamanda Kastamonu Kimliği'ne sıkı sıkıya sadakat ve vefa ile bağlı olmayı gerektiriyor. Binlerce yılın imbiğinden süzülen ve çelikleşen Kastamonu Kimliği; ayırmadan, kayırmadan, atalarından aldığı memleket sevdasını geleceğe taşımayı ve Kastamonu'nun ali faydasını her türlü şahsi beklentinin önünde görmeyi vaaz eder. Kastamonulu ünlü edebiyatçı Orhan Şaik Gökyay'ın 'Bu Vatan Kimin' şiirindeki dizeleri tarif eder Kastamonu Kimliği'ni… Kastamonulular olarak… 106 yıl önce analarımızdan aldığımız tembihi tutuyoruz. Vatan toprağımızı kutsal, istiklal ve istikbalimizi vazgeçilmez, hürriyetimizi olmazsa olmazımız, dünya barışını hasletlerin en kıymetlisi görüyoruz. 10 Aralık 1919'u tarihin altın sayfalarına işleyen Kastamonu kadınlarını vefa, minnet ve rahmetle yad ediyoruz; devletimizin emrinde, ay-yıldızımızın ışığında, milletçe birliğimizi daim kılarak ve dirliğimizi baki tutarak, vatanımızın refahı ve tüm dünyanın selameti yolunda Kastamonu kadınları olarak çalışmayı ilelebet sürdürmeye bir kez daha söz veriyoruz' şeklinde konuştu.
'Bu Yol, Türk Kadınının Omuzlarında Yükselen Bir Bağımsızlık Hattıdır'
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Leman Yenigün ise; 'Bugün burada, bundan tam bir asır önce, 10 Aralık 1919'da Kastamonu'da düzenlenen ilk kadın mitinginin taşıdığı büyük mirasa sahip çıkmak için toplanmış bulunuyoruz. O gün Anadolu'nun cesur kadınları işgale, esarete ve dayatılan umutsuzluğa karşı 'Biz buradayız!' diyerek tarihi bir irade ortaya koymuşlardır. Yurdumuzun işgaline karşı 3 bin kadını örgütleyerek bu mitingi düzenleyen Zekiye, Kamuran, Saime, Bedriye, Münire, Refika ve Neyyire Hanımların ruhları şad olsun. Hepsini rahmetle anıyorum. Henüz birçok ülkede kadınların sesinin duyulmadığı, haklarının tanınmadığı bir dönemde Kastamonulu kadınlar, Milli Mücadele'nin manevi cephesini kurmuş, bağımsızlığın yalnızca cephede değil, toplumun her kesiminde savunulması gerektiğini göstermiştir. Kastamonu kadınları o gün yalnızca bir miting düzenlememiş; diplomasi tarihine de örnek olacak bir adım atarak, İngiliz Kraliçesi başta olmak üzere İtilaf Devletleri hükümet başkanlarının eşlerine telgraflar göndererek işgale itirazlarını doğrudan işgalci başkentlere iletmiş, seslerini duyurmuşlardır. Kastamonu, Milli Mücadele'ye yalnızca bu mitingle değil, İstiklal Yolu ile damgasını vurmuştur. Bu topraklarda kağnılarla cepheye taşınan mermi, cephane ve erzak; Ankara'ya, Sakarya'ya, Dumlupınar'a uzanan ve istiklalin kaderini değiştiren bir hattın temelini oluşturmuştur. Bu yol, yalnızca bir lojistik güzergh değil; Türk kadınının omuzlarında yükselen bir bağımsızlık hattıdır. Burada Şerife Bacı'yı, Halime Bacı'yı ve onların nezdinde Milli Mücadelemize omuz vermiş tüm kadınlarımızı rahmetle anıyorum. O gün 'Vatan için bir şey yapmalıyız' diyen kadınlar, aslında sadece bir miting yapmakla kalmadılar; Türk kadınının toplumsal hayattaki yerini ve iradesini tüm dünyaya ilan ettiler. Bugün kadınların eğitime, istihdama, siyasete, bilime, sanata ve toplumsal hayata daha güçlü katılması; şiddetten uzak, güvenli ve eşit bir yaşam sürmesi için hepimize sorumluluk düşüyor. Kadınların güçlendiği ve potansiyelini hayata geçirebildiği bir toplum hepimizi ileri taşır. Çünkü biliyoruz ki kadının güçlü olduğu ülke güçlüdür. Bu anlayışla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Dün cephede işgale direnen Türk kadını bugün; büyüyen ve gelişen Türkiye'nin artan refahının, sürdürülebilir kalkınmanın güçlü halkasını oluşturuyor, büyük roller üstleniyor. Son 23 yılda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde kadınların eşit haklara, imknlara ve fırsatlara erişimini sağlayan tarihi nitelikte reformlara imza atıldı. Kadınların her alanda güçlendirilmesi için tarihi adımlar hayata geçti ve geçmeye devam ediyor. Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nı hayata geçirdik ve kazanımları kalıcı hale getirecek faaliyetler yürütüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla kurulan Kadının Güçlenmesi Koordinasyon Kurulu ve alt komiteleri, yerelde oluşturulan il kurulları ile politikalarımızı daha etkin şekilde uyguluyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadele için yeni ulusal eylem planımızı uygulamaya başladık. Kadınlarımızın hayatına daha fazla dokunuyoruz. Yürüttüğümüz çalışmalarla bugün kadınların iş gücüne katılım oranını yüzde 37'ye, kadın istihdam oranını ise yüzde 32'ye yükselttik. Meclisimizde milletvekillerimizin yüzde 20'si kadın; avukatlarımızın ve hkimlerimizin neredeyse yarısı kadın; savcılarımızın yüzde 20'si kadın; yükseköğretim gücümüzün yarısı ve öğretmenlerimizin yüzde 60'ı kadın. Dün ulusal bağımsızlığımız için canla başla mücadele eden kadınlarımız, bugün kalkınma yolunda aynı kararlılıkla çalışıyor. Başarılarıyla bizlere ilham kaynağı olan, kararlılıklarıyla her türlü engeli aşan ve üretkenlikleriyle topluma somut değerler kazandıran tüm kadınlarımızı yürekten kutluyorum' şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından Kastamonu Üniversitesi Raksan Halk Oyunları Topluluğu, halk oyunları gösterisini sundu. Akabinde Saray Hamamı Kültür ve Sanat Merkezi'nde Milli Mücadele ve Kadın Sergileri'nin açılışı gerçekleştirildi.