TRADEF 2025 Kapılarını Açtı

Türkiye-Ortadoğu Karma Ticaret Fuarı (TRADEF 2025), ulusal ve uluslararası isimlerin katılımıyla Kastamonu Kuzeykent Fuar Alanı'nda başladı.

Türkiye-Ortadoğu Karma Ticaret Fuarı (TRADEF 2025), ulusal ve uluslararası isimlerin katılımıyla Kastamonu Kuzeykent Fuar Alanı'nda başladı.

TOBB onayıyla İstamonu Fuarcılık organizasyonunda düzenlenen fuar, 24-27 Eylül tarihleri arasında ticaretten madenciliğe, turizmden endüstriye kadar 18 farklı sektörden 100'ün üzerinde firmayı ağırlıyor. WİNSA ana sponsorluğunda gerçekleşecek olan TRADEF 2025, yerel ve uluslararası şirketlerin yeni iş birlikleri ve yatırım fırsatlarını değerlendirmesine olanak sağlayarak, Kastamonu ve bölge ekonomisine güçlü katkılar sunmayı hedefliyor.

Türkiye-Ortadoğu Karma Ticaret Fuarı (TRADEF 2025), açılış töreninde açılış konuşmasını gerçekleştiren Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi H.E. Saeed Thani Hareb Al Dhaheri; 'TRADEF 2025 Fuarı'nın düzenlenmesinde emeği geçenlere en içten teşekkür ve takdirlerimi sunmaktan memnuniyet duyuyorum ve bugün, Türk misafirperverliğini ve köklü tarihini yansıtan güzel Kastamonu şehrinde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Birleşik Arap Emirlikleri'nin bu fuara katılımı, ülkelerimiz arasındaki ekonomik ortaklığın sadece bir ticaret alışverişi değil, aynı zamanda ortak bir geleceğe yatırım olduğuna dair derin inancımızdan kaynaklanmaktadır. 2025 yılının ilk yarısında petrol dışı dış ticaretimiz yaklaşık 462 milyar Amerikan dolarına ulaşmış, geçtiğimiz yıla kıyasla yüzde 24 oranında bir büyüme kaydetmiştir. Türkiye ile ticaretimiz ise yüzde 41 gibi dikkat çekici bir artış göstermiştir; bu durum, ülkelerimiz arasındaki ekonomik ilişkilerin giderek artan ivmesini ortaya koymaktadır. İki ülke arasındaki ilişkiler, bölgesel refahı artırmaya yönelik ortak bir vizyona dayanmaktadır ve bu ilişkiler, gümrük vergilerini azaltan, mal, hizmet ve yatırımların dolaşımını kolaylaştıran 2023'te Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması'nın (CEPA) imzalanmasıyla taçlandırılmıştır. Bu da yenilenebilir enerji, ileri sanayiler, teknoloji, turizm ve yapay zeka gibi stratejik sektörlerde daha fazla işbirliğinin önünü açmıştır. Birleşik Arap Emirlikleri, yatırımcılara rekabetçi bir vergi sistemini, yüzde 100 oranında yabancı mülkiyet imknını, 40'tan fazla modern serbest bölgeyi kapsayan bütünleşik bir yatırım ortamı sunmaktadır. Ayrıca, 260'tan fazla küresel destinasyona bağlantı sağlayan gelişmiş bir altyapıya sahiptir; bu da, Orta Doğu, Afrika ve Asya pazarlarına ulaşmayı hedefleyen Türk şirketleri için ideal bir platform oluşturmaktadır. Son olarak, Türkiye Cumhuriyeti ile işbirliğini yalnızca ekonomik bir tercih olarak değil, tüm bölgenin istikrarına ve büyümesine katkı sağlayan stratejik bir ortaklık olarak görüyoruz. Ayrıca, birlikte elde ettiğimiz başarının halklarımız üzerinde olumlu yansımalar yapacağına ve istihdam ile yatırımlar yoluyla gelecek nesillere fayda sağlayacağına inanıyoruz' dedi.

'Geleceği İnşa Etmeye Devam Edeceğiz'

Fuarın Ana Sponsoru Winsa Ankara Bölge Müdürü Bülent Alper Dede; 'Fuarın, bölgenin ekonomik dinamizmini ve gelişimcilik ruhunu yansıtan önemli bir organizasyon olacağına inanıyoruz. Kastamonu'nun doğal güzellikleriyle olduğu kadar çalışkan insan kaynağı ve gelişen sanayisiyle de dikkat çeken bir şehrimiz. WİNSA olarak bu potansiyeli yakından takip ediyor, bölgeye olan ilgimizi her geçen gün arttırıyoruz. Bayimiz Derya Pen ile kurduğumuz güçlü işçilikleri sayesinde hem istihdam sağlıyor hem de bölge ekonomisine katkı sunuyoruz. Bugün burada, yapı sektörünün nabzını utan yeniliklerin ve iş birliklerinin filizlendiği, bu değerli organizasyonda sizlerle olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. WİNSA olarak, sektördeki 25 yılı aşkın tecrübemizle sürdürülebilir ve çevirici çözümler, estetik tasarım ve yeni teknolojiyle şekillendirdiğimiz ürünlerimizi sizlere sunmaktan gurur duyuyoruz. PVC pencere ve kapı sistemlerinden panjur sistemlerine özel mimari uygulamalara kadar geniş ürün yelpazemizle her projeye özel çözümler geliştiriyor, konfor, güvenlik ve enerji verimliliğini bir araya getiriyoruz. Bu fuar sadece ürünlerimizi tanıtmak için değil, aynı zamanda sektörümüzün geleceğine yön verecek fikirlerin, projelerin ve iş birliklerinin temelini atmak için büyük bir fırsat. Bugün burada kurulan her teması hem bölge ekonomisine hem de ülke genelinde yapı sektörüne katkı sağlayacağına inanıyoruz. Günümüz dünyasında artık kaliteli üretim yapmak yetmiyor. Markaların doğaya, insana ve geleceğe duyarlı olması gerekiyor. Üretim süreçlerimizde enerji verimliğine, geri dönüştürülen malzeme kullanımına ve çevre dostu üretim tekniklerine büyük önem veriyoruz. WİNSA olarak, sadece bugünü değil, geleceği inşa etmeye devam edeceğiz' ifadelerini kullandı.

'Kastamonu 7000 Yıllık Tarihiyle Anadan Doğma Bir Şehirdir'

İstamonu Yönetim Kurulu Başkanı ve Fuar Organizasyoncusu Hüseyin Karadeniz, destek verenlere teşekkür ederek; 'Bu bizim 6'ncı fuarımız. İkisi Kastamonu'da yapıldı, TRADEF'in de üçüncüsü burada gerçekleşiyor. Fuar alanında 98 katılımcı var. TRADEF gibi organizasyonlar tek başına Kastamonu için yeterli değildir ama gereklidir. Ve doğru bir stratejiyle yönetildiğinde yürütüldüğünde daha fazlasının kapısını aralayabilir. Ayrıca puanların çarpan etkisi denen bir gerçeği var. Fuarlar sadece startlardan ibaret değildir. Fuarlar onlar bir irtibat zemini, bir görünümlü platformu, bir ekonomik ve sosyal motivasyon kaynağıdır. Mesela fuarlarla değişen şehirler vardır. İzmir yıllardır düzenlenen fuarlarla bir tarım ve turizm şehri olmuştur. Gaziantep yerel sanayisini tanıtarak dünya markası haline gelmiştir. Konya fuarlar üzerinden tarım makineleri sektöründe liderliğe yürümüştür. Ya Samsun kendi adını taşıyan yılda beş fuara ev sahipliği yapar. Güne kadar yüzüne bakmadığımız İnegöl mobilyası bugün İnegöl Mobilya Fuarıyla dünya devleri arasında İnegöl fuarını gerçekleştirmişlerdir. Kastamonu'da 200 yıl önce ekonomi daha canlıydı. Ama Cumhuriyet döneminde duraksamaya geçmiş. Birleşik Arap Ülkeleri ile Türkiye arasında karşılıklı ticaret hacii 20 milyar dolar seviyelerindedir. Her iki ülke liderlerimizin ortak bakış açısı ve ilk 4 yıllık dilimde bu rakamın 40 milyar dolar seviyelerine çıkarılması öngörülmektedir. Tam 7 bin yıllık geçmişiyle Hititlerden Bizans'a, Selçuklu'dan Osmanlı'ya, dört büyük imparatorluğun canlı tarih tanığı, her taşına tarih, her sokağına medeniyet sinmiş bir şehirdir Kastamonu. Karadeniz'in serin rüzgarlarını, ormanlarının huzur veren yeşilliğini, yaylalarının ferah havasını, sahillerinin masmavi dinginliğini bir arada buluşturan nadide bir yerdir. Dört mevsim ayrı bir güzellik sunan cennet bir köşe yerdir Kastamonu. Kastamonu için söyleyecek tek kelimem şudur, Türkiye'nin beşinci mevsimi sadece Kastamonu'dur. Yüzde altmış beşi ormanlarla kaplı bu şehir sadece bir coğrafya değil, her mevsim farklı bir hikaye, her adımda başka bir duygudur. Kastamonu geçmişiyle gurur duyan, doğasıyla büyüleyen insanıyla sıcaklık katan bir yerdir. Kastamonu 7000 yıllık tarihiyle anadan doğma bir şehirdir' şeklinde konuştu.

'Zihinsel Dönüşüme İhtiyaç Var'

Fuara katılan eski Bakan Murat Başesgioğlu, fuar düzenlenmenin önemli olduğunu söyleyerek; 'İstanbul'da fuar yaparsınız. Büyük metropollerde yaparsınız. Ama Kastamonu'da 20'ye yakın sektörden Türkiye'nin önemli firmalarının katılımıyla gerçekleşecek bir fuar yapmak kolay. Bu coğrafya, yani sadece Kastamonu değil, Batı Karadeniz Havzası çok eski bir medeniyet, kadim bir coğrafya. Tarihi hikayesinden bahsetmeyeceğim. Geçmişte oynamış olduğu tarihi görevler ayrı bir mevzu. Ama ticaret alanında geçmişte bu coğrafyanın çok etkin olduğu tarihi kaynaklar bize belli ediyor. Mesela 1600'lü yıllarda Kastamonu'da 30 ton bakır üretiliyor. Kendi el yapı üretiliyor. 20 bin adet dokuma tezgahı var. Bugün Türkiye'de söz sahibi olan tekstillere gitmiş şehirlerinin ismini geçmediği bir dönemde 20 bin dokuma tezgahı var. İnebolu'da bir liman yokken sadece bir iskele varken 11 bir ülkeye ticaret yapıyor bu coğrafya. Marsilya'ya, İskenderiye'ye, değişik yerlere. Ürettiği kumaşlar bütün Avrupa ülkelerinde aranan kumaşlar. Bir zamanlar donanmanın halatı bu coğrafyada üretiliyor. Yani değerli dostlar coğrafyalarda insanlar gibi yıldızının parladığı zamanlar var, talihinin döndüğü zamanlar var. Bu çerçevesini çizmeye çalıştığım zamanlar bu coğrafyanın talihinin çok parlak olduğu bir zaman. Niye diye sorguladığım zaman karşımıza şöyle bir şey çıkıyor. Tarihi İpek Yolu'nun bizim Devrez Vadisi'nden geçmesi ve bir kolunun da Kastamonu, Sinop'a aktarması bu bölgeye ticari canlılık veriyor. Yollarda kurdukları menzil teşkilatıyla bütün kervancılara, bu işi yapan ticaretçilere tazminat ödemeyi ve güvenliği taahhüt ediyor. Peki devran değişiyor, değişimler oluyor, eksen kaymaları oluyor. Bu toprağın, bu coğrafyanın avantajı kayboluyor. Belki bu avantajı korumak adına bir öngörü yaratabilirdik. Mesela dokunmada niye kalmışız? Fabrikasyon işini takip edememişiz. Yani bunun gibi bir sürü imkanlardan geri kalmışız. Önce büyük merkezlere ulaşacak, ulaşım kanallarını açacağız. Batı Karadeniz, Kastamonu bir kapalı havza. Geçmişte bu havzayı Karadeniz yoluyla açmışlar ve İç Anadolu'nun ticaret malını Avrupa'ya pazarlamışlar. Onun için ulaşım konusu önemli. Özellikle demiryolu konusunda Kastamonu'nun büyük beklentisi var. Şu anda demir yol bir hilal gibi etrafımızı sardı. Yeni olan İpek Yolu'na, refah yoluna entegre olacak projeler. Mutlaka ve mutlaka Kastamonu'nun ulusal demir yolu alana bağlanması gerek. Bu sadece burada ürettiğimiz ürünleri büyük pazarlara aktarmak adına değil, Kastamonu'nun bir lojistik merkezi olması için, dışarıdan üretilen malların büyük pazarlara gitmesi için böyle bir ulaşım alanına ihtiyacımız var. Hollanda denen bir ülke var, kendisi bir şey üretmiyor. Ama diğer ülkelerin mallarını pazarlama konusunda en büyük ticarete sahip bir ülke. Kastamonu şu bugünkü varlığı az varlık değil. 144 milyon metreküp ağaç servetimiz var. Türkiye'de birinciyiz. Yıllık orman üretimimiz dört buçuk milyon metreküp. Büyük bir zenginlik içerisindeyiz. Ama bu zenginliği bu topraklarda bırakamıyoruz. Endüstriyel hale getiremiyoruz. Pirit madeniniz var. Şu anda sadece Küre'deki işletmenin bakır konsantrasyon rezervi 170 bin ton. Bu uzun yıllar bu bölgeye yetecek büyük bir rezerv. Zihinlerimizde değişime ihtiyaç var. Şu anda büyük bir yol ayrımının ortasındayız. Ya geleneksel ekonomik kaidelerle devam edeceğiz, tarımla ayrılacakla devam edeceğiz ya da dünyanın yeni ruhuna uygun yeni metotlar bulacağız. Şu anda bir yol ayrımındayız. Geçmişte ıskaladığımız avantajları bugün ıskalamamız lazım. Zihinsel dönüşüme ihtiyaç var. İki artık merkezi kalkınma raftan kalktı yerel kalkınma günü molası. Yerelden ulusala, ulusaldan küresele bir kalkınma hamlesini başlatmamız lazım. O konuda da yerel aktörlere, yerel dinamiklere çok büyük görev düşüyor. Yani devletimizin buradaki birimleriyle beraber meslek odalarımız, diğer ekonomiyle ilgili bütün kurumlar el ele verip bu kalkınma hamlesini bu avantajlarla beraber yürütmemiz gerekiyor. Bunu yaparken tabii devletimizin himayesini devamlı yanımızda görüyoruz' diye konuştu.

'Dünyada Hak Ettiğimiz Yeri Almamız Lazım'

Yatırım teşviklerinde Kastamonu'nun 4'üncü bölge kademesinde yer aldığını söyleyen Başesgioğlu; 'Sosyal ekonomik gelişim endeksinde ve kademe olarak 4'üncü kademedeyiz. Bu bizim gerçek potansiyelimizi yansıtmıyor. 2011 yılına kadar malum bu 4 dereceydi ve Kastamonu 4'üncü dereceydi. O günkü 4'üncü kademe bugünkü 6'ncı kademeye tekabül ediyordu. Biz tümüyle Kastamonu'nun 6'ncı en azından 5'inci bölge kademeye geçmesini arz ediyoruz. Bu isteklerimizden biri. İkincisi Filyos'ta, Karabük'te, Bartın'da, Zonguldak'ta çok güzel gelişmeler var. Bundan gurur duyuyoruz. O toprak da bizim toprağımız. Biz Batı Karadeniz'i tek bir coğrafi olarak görüyoruz. Oradaki her gelişmeden mutluluk duyuyoruz. Bölgedeki iller arasındaki rekabetin adil bir şekilde yönetilmesi için bir idareye, bir kamu idaresine ihtiyaç var. Filyos Projesi'ni mesela Kastamonu nasıl görüyor? Oradan nasıl bir yansıma gelecek? Nasıl etkileyecek? Karabük'teki lojistik merkezinin diğer yerlerdeki ticaret merkezlerin bizi ne şekilde etkileyeceğini buradan görmemiz lazım. Ona göre tedbirleri almamız lazım. Eğer bu şehirde ekmek parası kazanan, iş yapan vatandaşlarımız bu memleketin geleceği ne olacak konusunda bir sorgu sual etmezse, bunu belirtmezse işimiz zor. Sizin zihinlerinizde canlanacak, devlet katına ulaşacak ve hep birlikte bu potansiyeli katma değere dönüştürecek bir gayrete ihtiyacımız var. Dünya çok hızlı dönüyor. Bu hızlı dönen dünyada hak ettiğimiz yeri almamız lazım' dedi.

Vali Yardımcısı Aydın Ergün, katılımcıları selamlayarak; ''Ticaretin Kalbine Yolculuk' sloganı ve '2025 Yılında Gönül Coğrafyamızın Alın Teri' temasıyla yola çıkan bu fuar Türkiye ile Orta Doğu ve Afrika pazarlarına açılmak isteyen firmalar için stratejik bir önem taşıyor. Birleşik Arap Emirlikleri'nin milli katılımını ise ticaret hacmi, yatırım ilişkileri açısından büyük önem taşımaktır' ifadelerini kullandı.

'Türkiye, Küresel Ticaretin Ana Arterlerinden Biri Haline Gelmiştir'

Ticaret Bakanı Yardımcısı Mahmut Gürcan, Türkiye'nin küresel ticarette önemli bir aktör olduğunu belirterek; 'Asya ve Avrupa'nın kesişim noktasında stratejik bir köprü olarak tarih boyunca ticaretin kalbinde yer alan ülkemiz, bugün yalnızca bir geçiş noktası değil, aynı zamanda küresel ticaretin dinamik ve güçlü bir aktörü olarak öne çıkmaktadır. Sahip olduğu jeostratejik konumu, gelişmiş lojistik altyapısı ve güçlü sanayi kapasitesi ile Türkiye, küresel ticaretin ana arterlerinden biri haline gelmiştir. Bizler de Ticaret Bakanlığı olarak, sürdürülebilir ihracat artışı vizyonumuz doğrultusunda, ülkemiz ekonomisine katkı sağlamak için ihracat camiamızla birlikte büyük bir başarı hikyesi yazmaya devam ediyor hem geçmişin başarılarını sahipleniyor hem de geleceğin küresel ticaretinde daha güçlü bir konum elde etmek için kararlılıkla ilerliyoruz. 2002 yılında 36,1 milyar dolar olan ihracatımızı, 2024 yılında 261,8 milyar dolara, dünya ihracatından almış olduğumuz payı yüzde 1,07'ye çıkararak kayda değer bir başarıya imza attık. Aynı dönemde ihracatçı firma sayımızı 33 binden 180 bine yükseltmekle kalmayıp, dünyanın dört bir yanına ulaşan 240'ı aşkın ihracat rotası oluşturduk. İlaveten, bu yılın Ocak-Ağustos döneminde ise ihracatımız, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,3 oranında artarak 178 milyar dolara yükselmiştir. İhracatta yakaladığımız bu ivmelenmeyle, ülkemiz ekonomisine geniş bir yelpazede katkı sağladık; istihdam ve üretim artışından döviz girişine, cari dengeye ve istikrarlı büyümeye kadar pek çok alanda olumlu etkiler yarattık. Nitekim, ekonomimiz 2024 yılında yüzde 3,2 oranında büyümüş; bu büyümenin 1,1 puanlık kısmı doğrudan net ihracat katkısıyla sağlanmıştır. 2025 yılının ikinci çeyreğinde güçlü bir performans kaydederek geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,8 büyüyen ekonomimiz, küresel ekonomide yaşanan olumsuz koşullara ve artan belirsizliklere rağmen son 20 çeyrektir kesintisiz bir şekilde üst üste büyümeye devam etmiştir. İkinci çeyrekte mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısı 0,4 yüzde puan olarak gerçekleşmiştir' şeklinde konuştu.

'33 Milyar TL'lik Bir Destek Bütçesi Öngörüyoruz'

Destekler ve finansman konusunda sözlerine devam eden Bakan Yardımcısı Gürcan; 'Ticaret Bakanlığı olarak, Türkiye'yi daha güçlü, rekabetçi ve sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşturmak için gece gündüz çalışıyoruz. Bu hedefe ulaşmak adına belirlediğimiz stratejik yol haritasını, yalnızca bugünün değil, geleceğin ihtiyaçlarını da gözeten bir vizyonla şekillendiriyoruz. Bu doğrultuda, KOBİ'lerimiz başta olmak üzere, firmalarımıza yönetim ve üretim süreçlerinde, bilgi aktarımı, teknolojik dinamizm ve tasarım gücü dhil ihracat ile ilgili her açıdan beceri kazandıracak destekler sağlıyoruz. Bilindiği üzere, 18 Ağustos 2022 tarihinde '5973 Sayılı İhracat Destekleri Hakkında Karar' yürürlüğe girdi. Karar ile mevcut destek programlarımızın mevzuatını daha anlaşılır, yalın ve esnek hale getirdik. Ayrıca, Karar ile hem mevcut desteklerimizi güçlendirdik hem de ihracatçılarımızın talepleri ve ihtiyaçları doğrultusunda yeni destek mekanizmaları yürürlüğe koyduk. Nitekim, 2024 yılında mal ve hizmet ihracatını desteklemek üzere toplam 24,7 milyar TL'lik kaynağı firmalarımızın hizmetine sunduk. 2025 yılı için ise, 25,5 milyar TL'si mal, 7,3 milyar TL'si hizmet ihracatına yönelik olmak üzere yaklaşık 33 milyar TL'lik bir destek bütçesi öngörüyoruz' ifadelerini kullandı.
'2025 Yılına, Stratejik Bir Vizyonla Girdik'
Açıklamalarını sürdüren Bakan Yardımcısı Gürcan; 'Bununla birlikte, küresel ticaret dinamiklerinin derin bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçtiği bir dönemde, ihracatımızın coğrafi çeşitliliğini artırmak ve yeni pazarlarda kalıcı bir varlık oluşturmak amacıyla, Uzak Ülkeler Stratejisi ile İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Üyeleri ile İhracatı Geliştirme Stratejisini eşgüdüm içinde yürütüyoruz. Hedef pazarlarda Türk ürünlerinin bilinirliğini artırmak, firmalarımızın etkinliğini güçlendirmek ve ihracatımızın sürdürülebilir şekilde büyümesini sağlamak temel önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bu kapsamda, 2028 yılına kadar Uzak Ülkelere ihracatımızı 50 milyar dolara ulaştırmayı, İİT ülkelerinin toplam ihracatımızdaki payını ise yüzde 30 seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz. 2025 yılına, ihracatta daha yüksek hedeflere ulaşma kararlılığıyla, stratejik bir vizyonla girdik. Küresel ölçekte artan belirsizliklere ve zorlu piyasa koşullarına rağmen, Türkiye'nin dış ticaret potansiyelini daha da yukarı taşıyacak adımları net bir yol haritasına dönüştürdük. Bu çerçevede hazırladığımız ve kamuoyuyla paylaştığımız 2025 Yılı İhracat Eylem Planını uygulamaya aldık. Bu doğrultuda, Türkiye'nin ticaret vizyonunu güçlendirmek amacıyla hazırlanan Eylem Planı; ihracat destek mekanizmalarının geliştirilmesinden ticari diplomasinin derinleştirilmesine, gümrük süreçlerinin sadeleştirilmesinden ihracatın finansmanına yönelik yenilikçi çözümlere kadar geniş bir alanda 77 somut eylemi kapsamaktadır. 2025 yılının ilk sekiz ayı itibarıyla da bu eylemlerin uygulanmasında öngörülen aşamalara başarıyla ulaşılmış olup süreç planlandığı şekilde ilerlemektedir. Bahse konu eylemler kapsamında, mevcut desteklerimizi ihracatçılarımıza maksimum faydayı sağlayacak şekilde kullandırmanın yanı sıra yeni destek mekanizmalarımızı ve projelerimizi de devreye sokuyoruz' şeklinde konuştu.

'Sürdürülebilir İhracat İçin Çeşitli Stratejiler Geliştireceğiz'

Projeler hakkında bilgi veren Bakan Yardımcısı Gürcan; 'Ülkemizin dış ticaret vizyonuna katkı sunacak yeni bir proje olan Gıda ve Tarım İhracatındaki Teknik Engellerin Aşılması (GATE) projesi kapsamında, kanatlı eti ve ürünleri, süt ve süt ürünleri, su ürünleri ile yaş meyve ve sebze gibi sektörlerde karşılaşılan teknik engellerin çözüm süreçlerini hızlandırmak amacıyla, bir çalışma grubu oluşturacak ve hedef olarak belirlenen ülkelere yönelik pazara giriş çalışmalarına odaklanacağız. Diğer bir yeni proje ise Yerli Tedarik Sistemi'dir (YTS). Bu sistemle, DİR kapsamında ithal edilmek istenen ürünleri üreten yurt içi üreticilere ilişkin verilerin kullanıcılarla paylaşılması sağlanacak ve yurt içinden girdi temini teşvik edilecektir. İlaveten, ihracatımızın sürdürülebilirliğini artırmak adına, 'İhracat360 Programı: Sürdürülebilir İhracat Hamlesi' projesini hayata geçireceğiz. Bu proje kapsamında, yapay zek destekli analizlerle, ilerleyen yıllarda ihracatını sürdüremeyeceği tahmin edilen ihracatçı firmalarımızın karşılaştıkları yapısal zorlukları tespit edecek ve riskleri en aza indirerek firmalarımızın sürdürülebilir ihracat yapabilmesini teminen çeşitli stratejiler geliştireceğiz. Öte yandan; finansman araçlarının çeşitlendirilmesi ve erişilebilirliğinin artırılması, ihracatçılarımızın üretim ve büyüme kapasitesini en üst düzeye taşımanın temel unsurlarındandır. Bu anlayışla, Ticaret Bakanlığı olarak; ihracatçılarımızın küresel pazarlara daha güvenle açılmalarını sağlamak ve önlerini açacak güçlü bir finansman altyapısını tesis etmek amacıyla, Türk Eximbank, Türk Ticaret Bankası ve İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi (İGE A.Ş.) başta olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu noktada, Türk Eximbank'ın sunduğu destekler, ihracatçılarımızın finansman ihtiyacını karşılamada stratejik bir rol üstlenmektedir. Düşük maliyetli kredi imknlarından uluslararası pazarlarda güvence sağlayan çeşitli finansman enstrümanlarına kadar uzanan geniş çözüm yelpazesiyle Türk Eximbank; 2023 yılında 42 milyar dolar, 2024 yılında ise 48,7 milyar dolarlık desteğiyle ihracatçılarımız için güçlü bir kaynak oluşturmuştur. 2025 yılında destek hacmini 52 milyar dolara çıkarmayı planlayan Türk Eximbank, ihracatçılarımızın ticari hedeflerine daha öngörülebilir, esnek ve sürdürülebilir bir finansman ortamında ulaşabilmesi için kararlılıkla çalışmalarını sürdürmektedir. İlaveten, faaliyetlerine yakın zamanda başlayan Türk Ticaret Bankası (TTB), önümüzdeki dönemde ihracatçılarımızın finansmana erişimini kolaylaştırmak ve finansman imknlarını çeşitlendirmeyi amaçlamakta ve İhracatı Geliştirme A.Ş. (İGE) de sunduğu kefalet ve garanti mekanizmalarıyla önemli bir işlev üstlenmektedir. Bu kapsamda, İGE A.Ş. halihazırda (17.09.2025 itibarıyla) 190,4 milyar TL tutarındaki ihracatçı kredisinin kullanımına karşılık, 166,3 milyar TL'lik kefalet desteği sağlanmıştır. Öte yandan, Bakanlığımız, ihracatın sürdürülebilirliğini sağlamak, katma değeri yüksek bir dış ticaret ekosistemi oluşturmak ve nitelikli insan kaynağını geliştirmek amacıyla İhracat Akademisi'ni tesis etmiştir. Akademi, gençlerden girişimcilere ve profesyonellere kadar geniş bir kitleye ihracatın tüm süreçlerini alanında uzman isimlerden öğrenme fırsatı sunmaktadır. Yükseköğretim Kurulu iş birliğiyle üniversitelerde uygulamaya geçirilen program kapsamında, Ticaret Bakanlığı uzmanları, iş dünyası temsilcileri ve akademisyenler bir araya gelerek katılımcılara hem teorik hem de uygulamalı bilgi aktarmaktadır. İlk olarak Marmara ve Ankara Üniversitelerinde başlatılan 90 saatlik İhracat Uzmanlığı Programı yoğun ilgi görmüş, talep üzerine İstanbul'da ikinci dönem açılmıştır. KTO Karatay, Erciyes, Kocaeli ve ODTÜ ile protokoller imzalanmış, Bursa Uludağ ve Gaziantep üniversiteleriyle görüşmeler sürdürülmekte olup, kısa sürede Türkiye geneline yayılması hedeflenmektedir' dedi.

'TRADEF Fuarının Fuarlar Arasında Önemli Bir Yer Edinmesini Umuyoruz'

Bakan Yardımcısı Gürcan son olarak; 'Enerji, demir çelik, inşaat ve turizm gibi birçok sektörü kapsayarak geniş bir yelpazede gerçekleştirilen TRADEF fuarı umarım alıcılar ile yerli üreticimizi buluşturarak ihracatımıza ve ekonomimize katkıda bulunur; tüm katılımcılarımız ve ülkemiz için hayırlara vesile olur. TRADEF fuarının her yıl büyüyerek daha fazla katılımcıya ev sahipliği yapması bizleri sevindirmekte, yurt içi fuarcılığın gelişmesi noktasında emin adımlarla ilerlediğimize kanıt oluşturmaktadır. Bu sene, 100'ün üzerinde katılımcı ile 6 bin metrekare alanda gerçekleştirilen TRADEF Fuarının ülkemizde gerçekleştirilen fuarlar arasında önemli bir yer edinmesini umuyoruz. Ticaret Bakanlığı olarak bizler de bu güzide etkinlikte sizlerle bir arada olmaktan memnuniyet duyuyoruz' ifadelerin kullandı.

Konuşmaların ardından plaket töreni düzenlendi ve Türkiye-Ortadoğu Karma Ticaret Fuarı'nın (TRADEF 2025), resmi açılışı gerçekleştirildi. Açılış sonrasında protokol fuar alanı gezerek, fuarda stant açan firmaları incelediler ve bilgi aldılar.

Özel Haber

Bakmadan Geçme