Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sökmen: 'Kastamonu'yu dünya tanıyacak'
Kastamonu Turizm Endüstrisi Birliği'nce (TUREB) Kasaba köyündeki Mahmut Bey Cami'sinin, UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi'ne alınmasının vatandaşlarca özümlenmesi amacıyla Kamu-Sen tesislerinde toplantı düzenlendi.
Toplantıya, Hanönü Belediye Başkanı Serkan Uçar, Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alptekin Sökmen, TUREB Başkanı Fikri Yazan, akademisyenler, STK temsilcileri ve TUREB üyeleri katıldı.
TUREB Yönetim Kurulu Üyesi Süleyman Yücel, Mahmut Bey Camisi'nin UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmesinin ilimiz adına çok önemli olduğunun altını çizerek; “30 sene önce yapılan eserler eğilip bükülüyor. Bu cami 600 senelik. 600 senedir o ahşap dimdik ayakta duruyor. Belediyede çalıştığım zaman kapısı kayboldu. Kapı en son Manisa'da bir ilkokulun bahçesinde bulundu. Biz bu kapıyı etnografya müzesine koyarak imitasyonunu yaptırdık. Birisi bu değeri anladığı zaman ancak biz bu değeri anlayabiliyoruz. Öncelikle biz bileceğiz elimizdeki değeri bileceğiz. Göbekli Tepe UNESCO Dünya Kültür Miras Lisesi'nde zirvelendi. Neden zirvelendi? Şanlıurfalılar buna sahip çıktı. Bizim o sahiplenme kavramını oluşturmamız gerekiyor” dedi.
“KASTAMONU UNESCO ŞEHRİ DURUMUNA GELDİ”
Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Muharrem Avcı, UNESCO'nun Birleşmiş Milletler'in kültür ve eğitimle ilgili önemli bir teşkilatı olduğunu dile getirerek; “2'nci Dünya Savaşı'nda milyonlarca insan öldü, birçok yer tahrip oldu ve tarihle benzeri hiçbir şey neredeyse kalmadı ama UNESCO burada bir görev üstlendi, dedi ki ‘Dünyadaki kültürel mirası derleyelim' dünyadaki kültürel mirası derlemek için her ülkenin içerisinde UNESCO birimleri oluşturdu. Mesela Türkiye'de, Türkiye Milli Komisyonu'nu oluşturdu. Onun başında da şu anda Prof. Dr. Oğuz Öcal var. Dolayısıyla her ülkenin milli komitesi diyor ki ‘Benim ülkemde şunlar kültürel miras özelliği taşıyor' bunu UNESCO üst merciine iletiyor. Orada değerlendirmeler, toplantılar oluyor. 45'inci toplantıda malumunuz ahşap camiler hadisesi Türkiye'den daha önce teklif edilmişti ama uygulanmamıştı. Bu süreçte toplantıda kabul edildi. Biz de o aşamada 450'nci yıl ifadesinden hareket etmiştik yani onu da araya katmakta fayda var. Şeyh Şaban Veli Hazretleri'nin vefatının 450'nci yıl dönümüydü 2019. Dedik ki ‘2019'da Şeyh Şaban Veli Hazretleri'ni dünyaya duyurabilir miyiz? Yani dünyaya kabul ettirebilir miyiz?' nasıl ki Mevlana, Ahi Evran, Yunus Emre yılı var, ‘Şeyh Şaban Veli yılı da olabilir mi?' diye böyle bir çalışma yaptık. İnşallah 500'üncü yılda tekrar gündeme gelir. Kastamonu bir UNESCO şehri durumuna geldi. Daha UNESCO girecek bir sürü de mirasımız var. İnşallah onları da adım adım sıraya koyacaklardır ve onlar da yaşayacaklar. Toplumu hazırlamak, toplumu sahiplendirmek lazım. Siz ne kadar anlatabilirseniz ne kadar kabul ettirebilirsiniz, gelen insanları da katlanarak iyi ağırlayabilirseniz o zaman turizm açısından geliştirilir” diye konuştu.
“FARKINDALIK OLUŞTURULABİLİR”
Kastamonu Üniversitesi'nde akademisyen Hatice Demir ise Türkiye'deki somut kültürel miras olarak ilk kez dünya miras listesine çok sayıda eser girdiğini vurgulayarak; “Daha da önemlisi 5 cami ve aynı dönemde aynı plan tipolojisindeki bu ahşap direkli ve sadece ahşap direkli camiler olarak geçmiyor bu aynı zamanda ahşap kirişli, ahşap tavanlı camiler olarak da geçiyor. Bu camileri en çok 14'üncü yüzyılda görüyoruz. İkinci beylikler dönemi Türk İslam sanatı içerisinde bir tipoloji, bir mimari plan tipi olarak ortaya çıkıyor. UNESCO Dünya Miras Listesi'ne giren camiler bu dönemde inşa edilen camiler. Ben hiçbir zaman bir sanat tarihçi gözüyle bu noktada 5 caminin hiçbirine diğerinden kesinlikle daha üstün gözüyle bakmıyorum. Sanat değeri olarak bir kültür mirası örneği olarak elbette zenginleştirici, birbirlerinden farklı özellikleri olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla Göbeklitepe ile yani arkeolojik bir sit alanıyla bir tarihi yapıyı sanat tarihi açısından karşılaştırmamak gerektiği düşüncesindeyim. Mevcut olanı ne kadar koruyabiliriz ya da Mahmutbey Camii'ni diğerlerinden farklı kılan ne? Bence kamuoyu bilinçlendirilmesi yapılırken ya da kamuoyunda liste içerisindeki beş caminin diğerlerinden farklı kılan ya da özel kılan noktasında sanat tarihçi gözüyle şunu söylemek isterim. Ön plana çıkılması gereken oradaki kalem işi süslemeler ve ahşap işçiliğidir. Dolayısıyla turizme kazandırılması noktasında öncelikle tabii ki yapılması gereken şu ki yapının miras niteliği taşıması noktasındaki özelliklerinin anlatılması. Belki bunun için küçük çaplı belgeseller yapılabilir. Bu farklı dillerde yapılabilir. Bu noktada yapıyı diğerlerinden farklı kılan özellikleri, özellikle sanat değeri, kültür değeri niteliğindeki farklılıkları aktarama noktasında bu şekilde çalışmalar yapılabilir. Yoksa Kastamonu ölçeğine bile baktığımızda çok ahşap direkli tavanlı cami örnekleri görüyoruz ama Mahmut Bey'i UNESCO Kültür Miras Listesi'ne alınma nedeni neydi? Bununla ilgili farkındalık oluşturulabilir” dedi.
“TANITIMLA İLGİLİ EKSİKLİĞİMİZ VAR”
Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alptekin Sökmen, fakültelerine gelen misafirleri iki lokasyona muhakkak götürdüklerini belirterek; “Geçen hafta buraya gelen Türkiye'nin 40 farklı üniversitesinden 150 civarındaki akademisyen şu anda Hz. Pir'i tanıyorlar. Tanıtımla ilgili bir eksikliğimiz var. Dolayısıyla biz bunu nasıl gideririz hem bilimsel yönden hem faaliyet yönünden bunlara bakmamız lazım. UNESCO'nun alınma kriterlerini biliyorsunuz. UNESCO listesindeki 933 kültürel, 227'si doğal, 39'u ise karma hem doğal hem kültürel miraslar. Dolayısıyla bizim doğal alanları da miras olarak işin için alma şansımız var. Özellikle Taşköprü'deki Pompeiopolis için başvuru yapmamız gerekiyor ama önce oradaki kazıların belirli bir aşamaya gelmesi gerekiyor. Bu da çok uzun bir süreç ama adaylık başvuru sürecine getirdiğimiz zaman oraya başvurabiliriz. Mahmut Bey'e de 2014'te başvurduk 9 yıl sonra girdi listeye. Bu listede olmak daimi burada kalacağımız anlamına gelmiyor. Bu listeye giren eser, buradaki camimiz özelliklerini yitirirse, yıpranırsa, aşınırsa, bozulursa bu listeden çıkarılıyor. Bunun da örnekleri var dünyada. Biz bunu öncelikle koruyacağız. Buranın taşıma kapasitesini göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Burası butik, özel ve ahşap bir cami. Öyle her canı isteyen ayakkabısıyla vesairesiyle bu camiye girmemesi gerekiyor. Zaten cami yılın 7-8 ayı çalışmıyor. Burada İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün de üzerine düşen şeyler var. Orada bununla ilgili genel açıklama yapacak bir kişiye ihtiyacımız var çünkü bu tür UNESCO mirasının ayrı bir gezgin grubu var. Yani o insanların dünyanın neresine giderlerse gitsinler, UNESCO kültürel mirasında olan yeri ziyaret etme alışkanlığı olan insanlar var. Dolayısıyla bizim aslında bütün turizm faaliyetlerindeki amacımızın özü de bir, buraya insanlar gelecekler, Kastamonu'yu görecekler, tanıyacaklar” şeklinde konuştu.
“BU ESERİ CİDDİ MANADA KORUMAMIZ GEREKİYOR”
Mahmut Bey Cami'sine giriş sayılarının hazırlanması gerektiğine işaret eden Sökmen; “Bu yapmamız gereken işlerden bir tanesi. Ben önce elimdeki varlığı korumak istiyorum. Dolayısıyla aynı anda camiye kaç kişi girebilir, aynı anda camiyi kaç kişi gezebilir? O cami ile ilgili galoş zorunluluğu önerim var. Oraya mutlaka galoş getireceğiz, galoşsuz kimse girmeyecek. Burası her ne kadar UNESCO yeri de olsa burası nihayetinde bir ibadet yeri. Dolayısıyla buraya da insanların girerken herkesin yanında örtü/başörtüsü olmayabilir. Dolayısıyla orada insanların ucuz örtü alabilecekleri satış noktasına ihtiyacımız var. O satış noktasının da sürekli açık kalması gerekiyor. Bir diğer unsur ben giderken bakıyorum anayolun üzerinde Mahmut Bey Cami'nin girişi var, turistik lokasyon olarak gösteriyor ama bizim çok daha insanların gözüne batacak şekilde tabelalandırma sistemimizi oturtturmamız gerekiyor. Bu tabelalandırmada da mutlaka UNESCO'ya ciddi vurgu yapmamız gerekiyor ‘Burada UNESCO'nun kültürel miras listesinde ender bir eser var' diye. Daday Yolu çok aktif bir yol. O yola giren hatta şehre giren herkesin şehre belirli noktalarında şimdiden hatta UNESCO amblemli şehir merkezinde Nasrullah'tan başlayarak ok işaretlerinin konulmasını öneriyorum. Oraya gelen bilsin ki burada UNESCO mirası bir eser var. Mahmut Bey'i kaldıraç olarak kullanarak diğer ürünlerimizi nasıl pazarlarız buna bakmamız gerekiyor, başta Hz. Pir olmak üzere…Dolayısıyla Mahmut Bey lokasyonunda tanıtım ofisine ihtiyacımız var. Yoldan geçenler oraya girdiğinde Kastamonu'da başka yerlerin de olduğunu bilmeleri gerekiyor. Mümkünse 3 dilde tanıtım broşürlerimizin resimle verilmesi gerekiyor. Tanıtım broşürlerimizin yapılması gerekiyor. Bunların maliyeti çok düşük ve bu broşürlerimizin yanına Hz. Pir'i de ekliyorum çünkü bana göre buradaki en önemli kaynak o. İnsanların bilmesi görmesi gereken yerlerden bir tanesi. Ben zaten bizim dijital rehber uygulamamızı bunu koydum. Bir projeye başlayacağım. Artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik ile ilgili profesyonel anlamda çekimler yaptıracağım. Bunların hem web sayfasını hazırlattıracağım hem de gene dijital mobil uygulamalarını yaptıracağım. Burası yoktu, kanyon bölgesini alıyordum ama ekibi ekstra getirip Mahmut Bey'in de çekimini yaptıracağım. Yani onlara ayrı bir çekim yaptıracağım. Dolayısıyla o sayfalar ya da uygulamalara girenler Mahmut Bey Camisi'ni görecekler. Bizim bir görevimiz var ecdada, arkadan gelecek çocuklara, geleceğimize sağlam şekilde teslim etmemiz gerekiyor. Allah'tan gelen afetleri kenara koydum ama onun haricinde bizim bu binayı ciddi manada korumamız gerekiyor. Artık bu UNESCO Kültürel Mirası olduğu için bunun bir şekilde Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan fonlanması da daha kolay gibi geliyor” diye konuştu.
“TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK TURİZM KONGRESİNİ YAPACAĞIZ”
Fakülte olarak istenilen her desteği ellerinden geldikleri ölçüde yapacaklarının altını çizen Sökmen; “Nihayetinde bu kültürel miras. UNESCO Dünya Miras Listesi'ne girmesinin Kastamonu için en büyük avantajı, Kastamonu'nun üstün evrensel değerinin tescil edilerek tüm dünya tarafından tanınmasıdır. Şimdi herkes Kastamonu'nun adını görecek orada. Bizle beraber başka camiler de girdi. Biz kendimizden sorumluyuz, elimizdekine bakacağız. Biliyorum ki Konya, Afyon, Eskişehir o camilere çok büyük yatırımlar yapacak… Bu Kastamonu'ya gelinmesi için bir sebeptir. Biz bundan gelir de elde etmeliyiz. Bu işin teknik yönünden anlamam ama bir ücret alınmalı o camiye geleceklerden. Dolayısıyla orada bir rehber organizasyonuna, tanıtım ofisine ihtiyacımız var. İki tane satış noktası var orada. Oranın köylülerinin reçellerini, pekmezlerini satıyorlar. Taş baskı falan da satıyorlar. Bunların da gene düzenlenmesi gerekiyor ama özellikle bu yoğunluğu çekelim. Yoğunluğu çekerken de biz gelen bu yoğunluğa, buraya ziyaret eden yoğunluğu başka nerelere aktarabiliriz, Hz. Pir'e de başka lokasyonlarımıza da götürebilir miyiz? Bunların da ayrıca düşünüp pazarlanması gerekiyor. Tıpkı başka yerlerde gördüğümüz gibi belki çevirici cihazları olacak, kısaca Kastamonu'yu İngilizce, Almanca, Arapça anlatacak. Hem bunları anlatacak hem de aynı zamanda o camiyi gezerken bir yandan onu dinleyecek. Esere geldikleri için burada önemli başka eserlerimizi göstermemiz gerekiyor, geçmişten gelen, bize miras kalan. Bunları da bir şekilde orada tercümeyle halletmemiz gerekiyor. Önümüzdeki yıl Türkiye'nin en büyük turizm kongresini yapacağız Allah izin verirse, yüzlerce insan gelecek ve hepsini buralara gezdireceğim” dedi.
“BİRÇOK DEĞERİMİZ VAR”
Hanönü Belediye Başkanı Serkan Uçar da Mahmut Bey Cami'nin UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınmasından mutluluk duyduklarını belirterek; “Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli'nin doğum yeri olan ilçeden kendi halkımızın da Hz. Pir'le ilgili tam olarak donanımlı, bilgi sahibi olmadığını bildiğimizden dolayı bizler de Mahmut Bey Camisi'yle ilgili gerekli donanım ve bilgiye sahip değiliz ve bunun eksikliğini hissediyoruz ama bugün dünyada tanınır bir hal alacak. İnşallah bunun yanında sit alanlarında da bugün Taşköprü'müzdeki Pompeiopolis Roma şehrinin de kazıları 10-15 yıldır devam ediyor. İnşallah bütçeleri elverdiği ölçüde de o da bir kalıcı miras olarak devam edecektir. Birçok değerimiz var. İstiklal Yolu rotamız var. Bir de inanç yolu rotası olması yönünde Hz. Pir Vakfı'yla ilgili bir çalışma oldu. Üniversiteden akademik hocalarımız da bu işin içerisinde oldu ve İstanbul'da ve Kastamonu'da çalıştaylar ve bilgilendirme toplantıları oldu. Bizler de tabii ki bunun içerisinde el verdiğince gayret gösterdik. Doğduğu yeri bilmeyenler çıktı. Yani Mahmut Bey Camisi'ni ilkokuldan itibaren çocuklarımıza bir şekil ziyaret ettirmeliyiz” diye konuştu.