Türk Diyanet Vakıf-Sen Şube Başkanı Sadık Aktaş Güven Tazeledi

Türk Kamu-Sen Konfederasyonuna bağlı, Türk Diyanet Vakıf-Sen Kastamonu Şube Başkanlığı 8'inci Olağan Genel Kurulu Kastamonu Öğretmenevi Konferans Salonu'nda yapıldı.

Türk Kamu-Sen Konfederasyonuna bağlı, Türk Diyanet Vakıf-Sen Kastamonu Şube Başkanlığı 8'inci Olağan Genel Kurulu Kastamonu Öğretmenevi Konferans Salonu'nda yapıldı.

Tek liste halinde gidilen 4 dönemdir başkanlık görevini sürdüren Türk Diyanet Vakıf-Sen Kastamonu Şube Başkanı Sadık Aktaş blok liste halinde yapılan seçimde tekrar seçilerek güven tazeledi.

Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan Türk Diyanet Vakıf-Sen Kastamonu Şube Başkanlığı 8'inci Olağan Genel Kurulu Nasrullah Cami Baş İmam Hatibi Hafız Hamdi Kömleksiz'in Kur'an-ı Kerim tilaveti ile devam etti.

Türk Diyanet Vakıf-Sen Kastamonu Şube Başkanı Sadık Aktaş olağan genel kurulda yaptığı konuşmasında; 'Bugün burada, bir sendikanın genel kurulunda değil; bir davanın, bir inancın, bir mücadelenin buluşma noktasında bir aradayız! Bizler, Türkiye Kamu-Sen - Türk Diyanet Vakıf-Sen çatısı altında toplanan bizim ilkemiz önce ülkemiz diyen vatan, millet, devlet sevdalılarıyız. Bizler, hakkın, emeğin, adaletin sesi olan büyük bir aileyiz. Bu ailenin her ferdi, görevini sadece bir iş olarak değil, bir emanet olarak görür. Çünkü biz biliyoruz ki; bu topraklarda hizmet etmek, sadece vazife değil, ibadettir! Ve herkese de nasip olmaz. Bugün ülkemizin dört bir yanında, kar kış demeden, yağmur çamur dinlemeden, minarede, mihrapta, kürsüde, camide, Kur'an kursunda görev yapan din gönüllüsü kardeşlerimiz var. Onlar, milletimizin manevi rehberleri, duaların taşıyıcıları, gönüllerin ışığıdır. Türk diyanet Vakıf-Sen'in Sendikal çalışmaları da bu kardeşlerimizin emeğini korumak kollamak ve haklarını aramaktır. Bunu da ayrım yapmadan çok şükür icra etmekteyiz. Bizim mücadelemiz, sadece bir ücret meselesi değil; adalet meselesidir! Bizim davamız, sadece bir sendikal rekabet değil; hak ve hakkaniyet davasıdır! Bizim yolumuz, 'Ben tok olayım da başkası aç kalsın' yolu değildir! Bizim yolumuz, 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir' diyen bir Peygamber'in yoludur! Bu yüzden Türk Diyanet Vakıf-Sen susmaz! Bu yüzden Türk Diyanet Vakıf-Sen, her platformda doğruları söylemekten geri durmaz! Biz, susarsak hakkın sesi susar, biz eğilirsek adalet gölgede kalır! Türk Diyanet Vakıf-Sen, sadece bir sendika değil; bir ahlak ve adalet mektebidir. Bu teşkilatın özü, maneviyatla yoğrulmuş, emeğin kutsiyetine inanmış bir anlayıştır. Bizim sendikal mücadelemiz, sadece masa başında değil; cami avlusunda, köy yolunda, kürsüde, dualarda büyümüştür. Bugün bu salonda toplanan her bir kardeşim, bu kutlu mücadelenin onurlu bir neferidir. Bizim yolumuz uzun olabilir, ama yönümüz doğrudur. Çünkü biz; adaleti ararken, kimseye kin gütmeyen, ama doğruluktan da taviz vermeyen bir duruşun temsilcileriyiz' ifadelerine yer verdi.

'Burada Sadece Geçmişe Değil, Geleceğe De Bakıyoruz'

Menfaat değil emanet olarak gördüklerini söyleyen, Türk Diyanet Vakıf-Sen Kastamonu Şube Başkanı Sadık Aktaş; 'Kastamonu'dan tüm Türkiye'ye sesleniyorum: Biz Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak, sendikacılığı menfaat değil, emanet olarak görüyoruz. Bizim için koltuk değil, sorumluluk önemlidir. Bizim için unvan değil, duruş değerlidir. Sendikamız, bugüne kadar dimdik ayakta kaldıysa; bu, makamların değil, samimiyetin zaferidir! Bizim teşkilatımız, günü kurtarmak için değil; geleceği inşa etmek için var olmuştur. Biz biliyoruz ki; yanımızda Hak vardır, millet vardır, vicdan vardır! Bugün burada sadece geçmişe değil, geleceğe de bakıyoruz. Yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Bu dönem; daha güçlü bir teşkilatlanmanın, daha gür bir sesin, daha kararlı bir duruşun dönemi olmalıdır. Buradan Kastamonu'dan sesleniyorum: Biz bu mücadeleyi yılmadan sürdüreceğiz. Din görevlilerimizin, dolayısıyla tüm teşkilat personelimizin özlük haklarını, çalışma koşullarını, itibarını yükseltmek için gece gündüz çalışacağız. Her platformda doğruları söylemeye, hakkı savunmaya, yanlışa 'yanlış' demeye devam edeceğiz. Biz biliyoruz ki; Birlik varsa, dirlik vardır. Kardeşlik varsa, bereket vardır. Samimiyet varsa, başarı da vardır! Bu sendikanın çatısı altında bir araya gelen herkes, bu kutlu davanın bir halkasıdır. Bu halkayı kırmaya, bizi bölmeye, aramıza fitne sokmaya çalışanlara fırsat vermeyeceğiz! Biz bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız! Ve hep birlikte haykıracağız: Türk Diyanet Vakıf-Sen susmaz! Türk Diyanet Vakıf-Sen eğilmez! Türk Diyanet Vakıf-Sen yolundan dönmez! Rabbim, bu teşkilatı ve tüm teşkilatlarımızı daha güçlü kılsın. Birliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin. Gayretimizi artırsın, kalplerimizi bir eylesin. Bu vesileyle, bugüne kadar emek veren, alın teri döken tüm dava arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Geçmiş dönemlerde hizmet eden tüm yöneticilerimize minnetlerimi sunuyorum, ahirete irtihal edenlere rahmet diliyorum. Yeni dönemde görev alacak olan kardeşlerimize de başarılar diliyorum. Rabbim hepimizin yar ve yardımcısı olsun. Hak yolunda, hak arama yolunda, adalet yolunda yürüyen her kardeşime selam olsun! Yaşasın Türk Diyanet Vakıf-Sen! Yaşasın Türkiye Kamu-Sen, Var Olsun Teşkilat, Ne Mutlu Türküm Diyene' dedi.

'Türkiye Kamu-Sen Çok Ciddi Bir Konuma Ulaşmıştır'

Kamu-Sen Kastamonu İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen Kastamonu Şube Başkanı Nedim Afacan da yaptığı konuşmasında; 'Türkiye Kamu-Sen, 1992 yılında kurulmuştur. Yani 33 yıllık bir geçmişe sahip köklü bir aileyiz. Kuruluş amacımız 'Benim ilkem önce ülkem' ilkesiyle başlamıştır. Alparslan Türkeş, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti bizim önceliğimizdir' demiştir. Bu devletin varlığını ve birliğini devam ettirebilmesi için hedefimiz; birlik ve beraberlik içinde hem milli görevlerimizi hem de manevi görevlerimizi geliştirmek olmuştur. Manevi değerleri geliştirme noktasında da Türkiye Kamu-Sen Konfederasyonu'na bağlı Türk Diyanet Vakıf-Sen'e çok önemli görevler düşmektedir arkadaşlar. Manevi görevlerimizi yerine getirme konusunda, Diyanet Teşkilatımızın ve özellikle Diyanet-Sen'de görev alan arkadaşlarımızın üzerinde büyük bir sorumluluk vardır. Bu sorumluluğu başarıyla yerine getiren tüm arkadaşlarımıza şükranlarımızı sunuyorum.Varlığımızla, duruşumuzla ve birlikte gösterdiğimiz gayretle Türkiye Kamu-Sen çok ciddi bir konuma ulaşmıştır. Türkiye Kamu-Sen ismi geçtiğinde, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında işini ciddiyetle yapan, memleketine bağlı, güvenilir, adaleti savunan, mülakatın kaldırılmasını savunan bir sendika akla gelmektedir. Bunu hep birlikte oluşturduk. Sizler üzerinize düşeni yaptınız, eğitimci arkadaşlarımız üzerlerine düşeni yaptılar. Tüm çalışan arkadaşlarımız da gösterdikleri bu duruşla Türkiye Kamu-Sen'in ülke gündeminde ciddi bir yer edinmesini sağladılar. Biliyorsunuz, 2001 yılında 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu çıktı. Bu kanunla, 1992 yılında kanunsuz ortamda kurulan sendikalar, yasal bir zemine kavuştu. Türkiye genelinde 600 bin, ilimiz genelinde ise 6 bin üye sayısına ulaştık. Bir dönem yetkili, şimdi yetkili olmasak da en etkili sendika Türkiye Kamu-Sen olmuştur. Bu elde ettiğimiz başarıda her bir arkadaşımızın payı vardır. Türk Diyanet Vakıf-Sen, Türkiye genelinde yürüttüğü faaliyetlerde büyük bir özveri göstermektedir. Buradan hem yönetimlere hem de sizlere teşekkür etmek istiyorum. Türk Diyanet Vakıf-Sen'in ve Kamu-Sen'in en güçlü teşkilatlarından biri Kastamonu'da kurulmuştur. Hepimizin bunda büyük emeği vardır. Bu nedenle hepimiz kendimizi alkışlamalıyız arkadaşlar. 2001 yılından 2009 yılına kadar süren yetki döneminin ardından, 2010 yılından bu yana Kamu-Sen ve Türk Diyanet Vakıf-Sen en çok üyeye sahip sendikalar arasında yer almıştır. Toplu sözleşme süreci devam etmektedir. Toplu sözleşme, biz çalışanların özlük hakkıdır. Ancak bugün, bu masada emeğimizin ve alın terimizin karşılığı olan ücretleri tam anlamıyla alamaz hale geldik. Sayın Cumhurbaşkanımızın daha önceki toplu sözleşmelerde söylediği bir söz vardı: 'En düşük memur maaşı, en düşük işçi maaşının altında olmayacak.' 2026 yılı itibarıyla toplu sözleşme süreçleri bittiğinde, en düşük memur maaşı ile en düşük işçi maaşı arasında 10 bin liralık bir fark oluşmuştur. Biz, bize verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Bu açılan maaş makasının, özellikle 2026 yılı bütçe görüşmeleri sırasında kapatılmasını ve siyasilerimizin bu konuda duyarlı olmasını talep ediyoruz. 33 yıllık teşkilatımız içinde bizimle birlikte başlayıp emekli olan arkadaşlarımız var. Ancak Türkiye'nin mevcut ekonomik koşullarında emeklilerimiz ciddi bir beklenti içindedir. Üç yıl önce yapılan maaş düzenlemesinde emeklilere 8 bin 47 TL zam yapılmamıştı. Bu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez memurlarla memur emeklileri arasında ayrı bir zam yapılması anlamına geliyordu. Çalışanlara verildi, ancak emeklilere verilmedi. Yıllar içindeki zam oranlarıyla birlikte bu fark yaklaşık 18 bin liraya ulaştı. Bu farkın 4 bin lirası geri verilse bile, emeklilerimizin hl 14 bin liralık bir kaybı vardır. Bu farkın hükümetimiz tarafından mutlaka düzeltilmesini, emeklilerimizin durumlarının yeniden değerlendirilmesini istiyoruz. Emekli olduktan sonra da yaşamını onurlu bir şekilde sürdürmesi gereken insanlardır onlar. Ancak çalışanlarla emekliler arasındaki uçurum her geçen gün artmaktadır. Bu da bizleri, 65 yaşına kadar emekli olamayan, mecburen çalışmak zorunda kalan bir noktaya getirmiştir. Bunun da düzeltilmesi öncelikli talebimizdir. Yine toplu sözleşmelerde defalarca dile getirdiğimiz bir konu var: Vergi dilimlerinin yüzde 15'te sabitlenmesi. Neden istiyoruz bunu arkadaşlar? Çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bir maaş sistemiyle karşı karşıyayız. Yani biz ocak ayında aldığımız maaştan daha azını aralık ayında alıyoruz. Vergi dilimlerinin artmasıyla maaşlarımız düşüyor' şeklinde konuştu.

Özel Haber

Bakmadan Geçme