Zafer Partisi İl Başkanı Büyükşen: 'Hemşehricilik Yapacaksanız, İnsanımız Üzerinden Yapın'
Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen, gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen, gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen açıklamasında; 'Geçtiğimiz hafta Kayseri' de MÜSİAD genel kurulu yapılıyor ve Kastamonu MÜSİAD şube başkanı toplantıda ikram edilmek üzere şehrimizin pastırmasını ve helvasını götürüyor. Bakıyor ki helva dağıtıldığı halde pastırma dağıtılmıyor bunun üzerine Kastamonu heyeti tepki gösterince Kayseri MÜSİAD Başkanı da 'Pastırma Kayseri hikayesidir. Kastamonu kendine başka hikaye bulsun' şeklinde bir açıklama yapıyor, konuyu genel merkezlerine iletiyor ve MÜSİAD genel merkezi Kastamonu şube başkanını zorla istifa ettiriyor, ardından 30 kişi daha istifa ediyor. Türkiye'nin ve Kastamonu'nun başka hiçbir sorunu kalmamış gibi günlerdir MÜSİAD'ın Kayseri Kastamonu şubelerinin pastırma mücadelesini Kastamonu medyasında manşetlere taşındığını hayretle izliyoruz. Oysa tartışılması gereken, pastırmanın kimin hikayesi olduğundan çok; bu ülkede artık bir kilo pastırmanın bir asgari ücretlinin üç günlük emeğine denk gelmesi gerçeğidir. Kilosu 2 bin 400 TL olan pastırmanın dokuz kilosu asgari ücretlinin bir aylık maaşının karşılığı. Evine bir kilo alıp doyasıya pastırma yiyebilen kaç kişi var Kastamonu'da? Hemşehricilik yapacaksanız bunu pastırma üzerinden değil, insanımız üzerinden yapın. Elbette her bir ürünümüz Kastamonu'ya değer katıyor. Ancak bizi asıl değerli kılan insanımızdır ve özellikle gençlerimizdir' dedi.
'Bir Milletin Sessiz Çığlıkları Yankı Bulmuyor'
Açıklamalarına devam eden Büyükşen; 'Pastırma üzerinden tartışma yaratıp gündem işgal edenlerin, 2024 yılı verilerine göre Sinop'tan sonra yüzde 20.2 ile ikinci sırada yaşlı nüfus barındıran Kastamonu neden 81 il arasında ikinci sırada hiç sorguluyorlar mı? Üniversite bitiren gençlerimizin çoğunun şehrimizde iş bulamadığı için başka şehirlere göç ettiğinin farkındalar mı ya da yaşlanmaya mahkum bir şehir oluşumuz umurlarında mı? Büyük işler yaptığı söyleyen bu dernek hangi çalışmasıyla genç göçünü durdurabilmiş ya da kalıp yaşamını Kastamonu' da sürdürmek isteyen gençlerimize asgari ücret ve sömürüye razı olma dışında hangi aydınlık gelecek hayali kurmalarını sağlayabilmiştir? 10 kilo pastırmanın 1 asgari ücretlinin ömründen 1 aya denk geldiği memlekette, kendine 'İş Adamı Derneği' diyenlerin derdi ne ekonomi, ne asgari ücretli, ne de emeklinin nefessiz kalması. Değerli Hemşehrilerim sizler de görüyorsunuz; bir lokma etin onuru oluyor da, bir milletin sessiz çığlıkları yankı bulmuyor. MÜSİAD açıklama yapmış: 'Biz kardeşiz, biz dava insanıyız…'demiş. Peki, sizin davanız ne? Mazlumu mu koruyordunuz, yoksa VIP davetlerinde sosyal statünüzü mü? Kayseri'yle Kastamonu pastırmasını yarıştıracağınıza bir masa kurun da 'Nasıl olur da bu toprakların eti, bu halkın alın terinden pahalı hale gelir?' onu konuşun. Ama belli ki bu masayı kurmaya niyetiniz yok. Çünkü o masada sadece bunlar değil, milletin vicdanındaki şu sorular da olurdu; masraflar nedeniyle tekstilciler Mısır'a kaçarken, siz bunu kongrenizde konuştunuz mu? Bir asgari ücretin 2,5 çeyrek altına düşmesini, halkın alım gücünün nasıl eridiğini tartıştınız mı? Ev kiralarının emekli maaşı ile yarışmasını, hatta tur bindirdiğini masaya koyabildiniz mi? 2023'te Karadeniz doğalgazı evlere ulaşacak derken, önce Rusya'dan veresiye, sonra ABD'den Rusya'nın 2 katına gaz ithalatını konuşabildiniz mi? 2005'te 1 USD 1 TL iken bugün 41 TL'ye nasıl gelindi? Dolar bir yana, 2010'da 1 Bulgar Levası 1 TL bile etmezken şimdi nasıl 25 TL oldu? Kanadalı madencilerin Erzincan'da siyanürle altın aramasını… toprağımızın zehirlenmesini gündeme getirdiniz mi hiç? Zeytin ağaçlarını konuştunuz mu? Ege şubeleriniz zeytin ikram etti mi, yoksa onları da tasfiye ettiniz mi? Malum, bu aralar zeytin ile de aranız bozuk. Kendi kendine yetebilen bir ülkeyken, savaşan Ukrayna'dan ayçiçeği yağı bekler hale gelinmesi üzerinde durdunuz mu? Dünyadaki her 4 kirazdan 1'i ülkemizde üretilirken, masaya gelemeyen kirazı ve çiftçinin perişan halini dert edindiniz mi? Devlet hastanelerinde sıra alamayan halk varken, özel hastaneler ve fahiş fiyatlarını konuştunuz mu, yoksa yeni bir özel hastane ihalesi mi kovalıyorsunuz? Şirketler birer birer batarken, kredi ve kredi kartı borcunda çırpınan esnafa nasıl can suyu olabiliriz diye bir talep sundunuz mu? Türkiye'nin dış borcu 527,5 milyar dolara dayanmış, faizini ödemeye nefesimiz yetmezken bu ülkenin hali üzerine kafa yordunuz mu? Enerji bağımsızlığı için nadir elementlerin ve madenlerin ihracatını yasaklayıp yabancılardan korumak üzerine nasıl bir öneri hazırladınız? Turizm, yerel ve bölgesel kalkınma için hangi faaliyet raporunuz var? Kamu-özel sektör işbirlikleri ne kadar şeffaf, yoksa sadece belli bir zümre arasında mı dönüyor? İndirim marketlerinde son kullanma tarihine 1-2 gün kalmış ürünü bulunca sevinen halk için gıda güvenliğini nasıl sağlıyorsunuz? Yerli tohum ve hayvancılık desteği için hükümete bir öneri sundunuz mu, yoksa ithal et, ithal gıda lobisine devam mı? Türk milletini kanser eden pestisit denetimleri sadece yurt dışına çıkan ihraç ürünleri üzerinde mi sınırlı? Çevresel felaket sigortaları, afet ve kuraklık gibi krizlere karşı programınız hazır mı? Küresel tedarik zincirlerini hızlandırmak için hangi programları yaptınız, kaç şirket bunlardan faydalandı?' ifadelerini kullandı.
'Mesele Pastırma Değil'
Büyükşen son olarak; 'Madem Türkiye için çok önemli işler yaptığınız iddiasındasınız ve hükümete yakınlığınızı da göz önüne alırsak, Türkiye'nin sorunlarından da bahsetmeniz ve 23 yıldır ülkeyi yöneten hükümeti bunların çözümü konusunda yönlendirmeniz gerekmez miydi? Yıllardır çözülmeyen, yenileri eklenen ekonomik sorunlar bugün Türkiye'nin ve tabii Kastamonu'nun sırtına binmişken sizin derdiniz 'Kayseri pastırması mı, Kastamonu pastırması mı?', bu tartışma üzerinden güç yarışını kimin kazanacağı mı? Görüyorsunuz, mesele pastırma değil. Bu ülkede her lokmada, adaletsizliğin tadı var. Tüm Türkiye'de olduğu gibi Kastamonu da gerçek sorunların gözden kaçırılmasıyla bundan payını alıyor maalesef. Zafer Partisi'nin yönettiği Türkiye'de demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletini yeniden inşa etme sözü verdiğimiz; halkımızın ezilmişliği ile dalga geçen kısır tartışmalar yerine çocuklarımıza akıl ve bilime dayanan ve onları çağın ilerisine taşıyan bir eğitimi, iş bulmada ve refaha ulaşmada fırsat eşitliğini nasıl yakalayacağımızı tartışacağız. Zafer Partisi'nin yönettiği Türkiye'de sağlık sistemi 'küresel ilaç şirketlerine nasıl daha fazla müşteri kazandırır' yerine 'önleyici sağlık hizmetini nasıl sağlar, halk sağlık hizmetlerinden en üst düzeyde ve eşit bir şekilde nasıl faydalanır' onu tartışacağız. Zafer Partisi yönetiminde geçinemediği için köylerini boşaltan köylümüzü hangi imkanları sağlayarak tekrar köye ve tarım- hayvancılığa döndürebileceğimizi tartışacağız. Zafer Partisi yönetiminde satılan madenleri nasıl geri alacağımızı, liyakatten uzaklaşan kurumlarımızda adam kayırmacılığı nasıl bitireceğimizi, yağmalanan Türkiye'yi yağmacıların elinden nasıl alacağımızı, gençliğimizi mahfeden uyuşturucu ve sanal kumar mafyasını nasıl çökerteceğimizi tartışacağız. Türk Milleti'nin irfanı ve desteği ile de çözeceğiz. Şunu bilmeliyiz ki; Kastamonu ancak kısır ve magazinel tartışmalardan çıktığı zaman ve halkın gerçek gündemine dokunduğunda yol alabilir' dedi.