Belediye Meclisi Tartışmalara Sahne Oldu
Kastamonu Belediye Meclis Temmuz Ayı oturumları Belediye Başkanı Hasan Baltacı Başkanlığında yapıldı.
Kastamonu Belediye Meclis Temmuz Ayı oturumları Belediye Başkanı Hasan Baltacı Başkanlığında yapıldı.
Toplantının açılışında Türkiye'nin 7. bölgesinde belediyesi olan tek bir partileri olduğunu söyleyen CHP Belediye Meclisi Grup Başkanvekili Alican Yılmaz; “Sayın başkanım, değerli meclis üyeleri, kıymetli Kastamonulular. 31 Mart 2024'te Cumhuriyet Halk Partisi vatandaşlarımızın takdiriyle 47 yıl aradan sonra Türkiye'nin 1’inci Partisi olmuş. Kastamonu belediyemiz de dâhil toplam 420 belediyeyi yönetme ehliyetine sahip olmuştur. Türkiye'nin 7’nci bölgesinde belediyesi olan tek bir parti vardır. O da Cumhuriyet Halk Partisi'dir. İşte AK Parti iktidarının kimyasını bozan da tam olarak budur. Yerel seçimlerde çok fazla belediye kazandılar. Yönettikleri şehirlerde de memnuniyet giderek tırmanıyor. Buna engel olmalıyız ve bu belediyeleri çalıştırmamak lazım diyerek milletin iradesini de karşılığına alarak bir yola girdiler. Şunu bilmek lazım değerli arkadaşlar. Milletin iradesini karşısına alanlar, milletin iradesine karşı iş yapanlar kaybetmeye mahkumdurlar ve böyle de olacaktır. Şimdi az önce söyledim. Belediyelerimize iş yaptırmak istemiyorlar. Silkeleme talimatıyla başlayan süreçte önce sigorta ve vergi borçları üzerinden halkın belediyelerini köşeye sıkıştırmaya çalıştılar. Bizden önceki dönemlerden kalma borçları faizi ile birlikte bizim dönemimizde tahsil ettiler. Baktılar biz bu yükün de altından kalkıyoruz. Baktılar pabuç pahalı. Bu sefer de siyasallaştırdıkları yargıya sarıldılar. Süreç adaletsiz tutuklamalara, kayyumlara kadar uzandı. Belediye başkanlarımızı, meclis üyelerimizi uydurma soruşturmalarla tutukladılar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar biz milletin iradesine sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bugüne kadar yaptıkları hiçbir kötülüğe boyun eğemedik. Bundan sonra da boyun eğemeyeceğiz. Bugüne kadar nasıl mücadele ettiysek bundan sonra da aynı şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz. Değerli Kastamonulular, hafızalarımızı hep birlikte tazeleyelim. Görevi devraldığımızda belediyemizin 650 milyon liraya yakın borcu vardı. Belediyemizin nefes alacak hali kalmamıştı. Elektriği doğalgazı kesilmek üzereydi ve bazı birimlerde doğalgazı da kesilmişti. Esnaf belediye iş yapmıştı iş yapmasına ama kimi 2 yıldır kimi de 3 yıldır parasını alamamıştı. AK Parti iktidarı da AK Parti ve MHP kadrolarının ödemeyip biriktirdiği sigorta ve vergi borçları için yıllarca bizim göreve gelmemizi beklemiş olacak ki İller Bankası gelirlerimizden Kastamonu Belediyesi'nin tarihinde görülmemiş bir şekilde yüzde 40'lara varan kesintiler yaptılar. Keşke Türkiye'de 2024'ten önce yerel yönetimler yokmuş gibi, belediyeler yokmuş gibi davranmak yerine ‘Kendi belediyelerine yahu kardeşim siz ne yapıyorsunuz?’ diyebilselerdi de şöyle bir silkeleselerdi. Ama ne yapmayı tercih ettiler? Borç biriktiren, yandaşlarına doğrudan teminlerle, pazarlık usulü ihalelerle milyonluk ihaleler veren, özel otellerde konaklayan, spor kulüpleri üzerinden, konaklar üzerinden rant çeviren, Audi marka arabalarla zevkli sefa içinde yaşayan belediyeleri değil, kreş açan, etüt merkezi kuran, süt dağıtan, dermanevi açan, bu ekonomik krize rağmen sosyal yardımları iki katına çıkaran, yol yapan köprü projeleri yapan, sarı otobüs getirecek olan belediyeleri, belediye yönetimlerini silkelemek istediler. Bu konuyla ilgili birkaç örnek vereceğim sizlere. Kuzeykent’in altyapısı hazır olmadan oralara 20’şer katlı binaları dikenler biz değiliz. Oralara imarı biz vermedik. Ama ne yapıyoruz? Kuzeykent'te trafik yoğunluğunu hafifletmek için kavşak projeleri yapıyoruz. Yurtlar bölgesinin altyapı ve üst yapısını komple ele alıyoruz. Şehir mezarlıklarımızı kaderine terk edenler bizler değiliz. Ama şehir mezarlıklarımızın çevre düzenlemesini yapan ve yollarını yenileyen bizleriz. Hem İnönü Mahallemizdeki hem de Saraçlar Mahallemizdeki garajları bile yapamayan, yarım bırakan bizler değiliz. Ama o projeleri tamamlayan, çevre düzenlemelerini yapan bizleriz. Konak pazarlıkları yapanlar bizler değiliz. Ama bu kaldırımları, bu yolları onarmak için ekipler kuran, gece gündüz çalışan bizleriz. İktidarın silkelemek istediği işte tam bu belediyedir arkadaşlar. Altyapısı hazır olmayan bölgelere imar verenleri değil, mezarlıklarımızı görmezden gelenleri değil, projeleri yarım bırakanları değil, bu şehrin kaldırımlarını, yollarını dert etmeyenleri değil, komşularımız mağdur olmasın diye o bölgelerin altyapısını, üst yapısını komple ele alan mezarlıklarımızın bakımları için, bu şehrin kaldırımları, yolları için ekipler kuran, hem yeni projeler üreten hem de yarım bırakılmış projeleri tamamlayan belediyeyi silkelemek istiyorlar. Özel idarenin yetki alanında olan ama bozuk denilerek vidanjör göndermediği organize sanayi bölgesi, mermer ocakları, köyler ve mesir alanları gibi yerlerden 2025 yılının ilk 6 ayında gelen 75 talebin hepsini yerine getiren belediyeyi silkelemek istiyorlar. Zorlu kış şartlarında 10 köyün yardımına koşan, 14 saatlik bir çalışmayla köylerin yollarını açan, o köylere su götüren belediyeyi silkelemek istiyorlar. Muhtarlarımızın taleplerine, mahallelerinden, köylerinden çıkan oylara bakarak iş yapanları değil, siyaset gözetmeden herkesin yardımına koşan belediyeyi silkelemek istiyorlar. İşte AK Parti iktidarı tam olarak bu belediyeyi silkelemek istiyor. Bir yandan iğneden ipliğe Kastamonu'nun bütün ihtiyaçlarını yerine getirmeye çalışırken bu kadim şehre belediyecilik hizmetleri kapsamında en ufak bir sorun yaşatmazken, bir yandan da bu kötü akılla, milletin iradesiyle hesaplaşmaya çalışanlarla mücadele ediyoruz. Milli iradeyi dilinden düşürmeyenler, mağduriyet edebiyatıyla sürekli milli irade vurgusu yapanlar, Gaziosmanpaşa'da yaklaşık 270 bin kişinin oy kullandığı seçimleri adeta yok saydılar. Belediye Başkanımız Hakan Bahçetepe'yi uydurma iddialarıyla tutukladılar. Yetmedi. Gaziosmanpaşa Belediye Meclisi'nde yapılan seçimde milletin iradesini yok sayarak 21 kişinin oyuyla AK Partili Eray Karadeniz'i başkan vekili seçtiler. Bu seçim hukuka uygun olabilir ama ne vicdana uygundur ne de ahlaka uygundur. Bu vicdana da ahlaka da uygun olmayan irade gaspına da aracılık eden aslen Kastamonulu olan AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir'dir. Peki başkan vekili olarak seçtikleri Eray Karadeniz kim? İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde tam 10 yıl boyunca otopark şefi olarak çalışmış. Ama bu arkadaş bu 10 yılda işe hiç gitmeden maaş almış. Yani sizin anlayacağınız bankamatik memurluğu yapmış. Yani özetle nerede bir haram var? Nerede bir sahtekarlık var? Nerede bir hainlik? Nerede bir hırsızlık var? Bu arkadaş tam da orada yer almış. İşte AK Partili ve MHP'li meclis üyelerinin oylarıyla Gaziosmanpaşa'ya layık görülen belediye başkan vekili ne yazık ki bu arkadaştır. Son olarak 1998 yılını hatırlarsınız. Refah Partisi'nin adayı olarak seçilen Recep Tayyip Erdoğan o dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıydı. Hakkında dava açılmış. Halkı kim ve düşmanlara sevk etme suçlamasıyla görevinden uzaklaştırılmıştı. Refah Partisi de o dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nde azınlıktaydı. Buna rağmen mecliste bulunan diğer partiler Refah Partisi’nin adayına destek vererek Ali Müfit Gürtuna'yı başkan vekili olarak seçmişti. Çünkü milli iradeye saygı tam olarak bunu gerektirirdi. Değerli meclis üyeleri, bu bir kişi, bir parti meselesi değildir. Bu sadece bir belediye meselesi de değildir. Bu bir vicdan meselesidir. Bu bir adalet meselesidir. Burada bizler bir tercih yapmak zorundayız. Ya adaletten yana olacağız, ya zulümden yana olacağız. Ya milletten yana olacağız ya da saraydan yana olacağız. Biz adaleti isteyen, demokrasiyi isteyen, sandığın üstünlüğüne inanan yurttaşlarız ve bu mücadeleyi de mutlaka ve mutlaka biz kazanacağız” dedi.
‘Siyaset Mekanizmasının Temizlenmesi Lazım’
CHP Grup Başkanvekili Alican Yılmaz’ın heyecanlı bir giriş yaptığını söyleyen AK Parti Belediye Meclis Üyesi Naci Terzi; “Her zamanki gibi polemikleri kendisi gayet güzel seviyor ve bunu herhalde eğlenceli buluyor. Bu FETÖ olayları olduğunda Bank Asya'nın önünde kapanmasın diye yürüyenler, ondan sonra Zaman Gazetesi'nin önünde Zaman Gazetesi kapatılmasın diye yürüyenler kimlerdi? Maklubeciler kimlerdi? Onları siz genel başkanınıza bir kere sorun. Eski genel başkanınıza. İkincisi şunu söylemek istiyorum. Seçilmiş halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanları işte şu kadar oy almış, bu kadar işte destek almış. Bu adamlar yolsuzluk yaptıysa, yargılanmasın mı? Şimdi sizin bu konuşmanızda CHP'nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanının tutuklanmasını niye söylemediniz? Söyleyin. Çünkü bunu söylerseniz onu şikayet edeni de söylemeniz lazım. Şikayet eden kim? Şu andaki mevcut belediye başkanınız Tunç Soyer'ı şikayet eden kişi Erdem Tugay bey. Şimdi ondan sonra kalkıyorsunuz diyorsunuz ki ‘Burada şu kadar yolsuzluk yapıldı diye iftira atılıyor.’ İnsanları bunlarla ikna edemezsiniz. Eğer İmamoğlu ve Özel cephesi tasfiye edilirse sıra size gelecek diye korkuyorsunuz. Ama korksanız da korkmasanız da olay neyse gerçekleşecek. CHP'nin bu kongresinin iptali davasını açan arkadaşımız kim? Bunu her bir olayı sizin kendi camianızdan, kendi çevrenizden, kendi yönetiminizden arkadaşlarınız dava açıyor, suçlamada bulunuyor, delil getiriyor. Ondan sonra suçlu olan AK Parti hükümeti, cumhurbaşkanı oluyor. Ya bir kere oturup kendinize bakın. Biz nerede hata yaptık diye. Bugün size insanlar oy vermiş olabilir. Seçimde belediyeleri almış olabilirsiniz. Türkiye çapında birinci parti olmuş olabilirsiniz. Ama bu sizin içinizdeki insanların sizleri tenzih ederim. Buradaki insanlar, herkes CHP camiası içerisinde suçlu veya hırsız demek değil. Ama bütün camianın kendisini temizlemesi gerekiyor. Eğer içerisinde hırsızlık, yolsuzluk yapan varsa kim varsa bunların ayıklanması gerekiyor. Türkiye'de siyaseti kirleten, bu mekanizmayı, bu camiayı kirleten kim varsa bunların hepsinin Türkiye'nin bağırsaklarının temizlenmesi lazım. Siyaset mekanizmasının temizlenmesi lazım. Ondan sonra kendimizi takkemizi önümüze koyup etrafımıza bakıp yeniden bir yapılanmaya gitmemiz lazım” ifadelerine yer verdi.
‘Zaten Ortada Deliliniz Olsaydı Bugün Televizyonlar Bas Bunları Bağırıyordu’
AK Parti Belediye Meclis Üyesi Naci Terzi’ye cevap veren CHP Grup Başkanvekili Alican Yılmaz; “Bank Asya'dan bir örnek verdi Naci Bey. Telefonla herhangi bir arama motoruna yazsın banka diye. İlk kimin fotoğrafı çıkıyorsa konuşalım. Bank Asya’yı arattırsın. İlk kimin fotoğrafı çıkıyorsa samimi dürüst bir şekilde burada tartışalım. Ondan sonra girelim. Kim oraları destekledi? Kim o örgütleri destekledi, desteklemedi diye? Sizin kendi cumhurbaşkanınız seçim meydanlarında kandırıldık, aldatıldık diye açıklaması var. Ama madem bankası örneği verdiniz, lütfen arama motoruna sadece Bank Asya yazın. İlk kimin fotoğrafı çıkıyorsa onun üzerinden tartışalım. İkincisi, Cemil Tugay'ın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımızın bir açıklaması var; ‘Ne suç duyurumuz var ne de bir şikayetimiz. Bu bir algı operasyondur’ diye. Siz Cemil Tugay’ın şikayet ettiğini nereden biliyorsunuz? Bunu kanıtlayabilecek misiniz? Bir iddiada bulundunuz. Tüm Kastamonu'nun önünde. Madem bir iddiada bulundunuz, bunu kanıtlayabilecek misiniz? İkinci konu biz sizin o dönemki belediye başkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi bir yargılama olacaksa bu yargılama tutuksuz olması lazım. Ortada suç yok. Ortada deliliniz yok. Zaten ortada deliliniz olsaydı bugün televizyonlar bas bunları bağırıyordu. Bugün bütün haberlerde bunları izliyor olurduk. Eğer ortaya bir delil, bir iddia koyabilseydiniz. Ayrıca madem bir partilinin bir partiliyle ilgili iddiasında ki sizin söylediğiniz doğru varsayalım. Bülent Arınç sizin partiliniz. Melih Gökçek sizin partiliniz. Bülent Arınç'ın Melih Gökçek'le ilgili söylemediği şey kalmadı. Melik Gökçek’i niye yargılamadınız? Buna bir cevap verebilecek misiniz? Bak tek soru soruyorum. Melih Gökçek’i Bülent Arınç'ın iddialarından dolayı niye yargılamadınız? O belediye başkanlarına niye göreve bıraktırdınız? Niye tutuklamadınız? Bunları da sizin partileriniz söyledi. Sizin partileriniz açıkladı bunları. Hani diyorsunuz ya işte Cumhuriyet Halk Partililer Cumhuriyet Halk Partileri şikayet etmiş. Ya sizin partneriniz, sizin partilerinizi bütün medya organlarında şikayet ettiler, açıkladılar. Bunlar niye bir yargı sürecine taşınmadı? Diğer konuda bakın Naci Bey, atladığınız şeyler var. Türkiye'de genel seçimlerden sonra o dönemki il başkanımız, şimdiki parti meclis üyemizin, hikmet başkanımızın da sürece önderlik ettiği bir değişim süreci yaşadık. Kendi partimiz adına ve bir değişim kurultayı gerçekleştirdik. Biz Genel Başkanımız Özgür Özel'in yanında yer aldık ve Özgür Özel genel başkanı oldu. Kurultay sonuçlandı. Bu salonda da o kurultayda oy kullanmış delege olmuş. Belediye başkanımız, iki tane belediye başkan yardımcımız ve grup başkan vekili olarak ben duruyorum. Bir söz söylerken dikkatli söyleyin. Sıra size gelecek ne demek? Ne demek sırası gelecek? Tehdit mi ediyorsunuz? Biz tehdit etseniz bile bunlardan korkacağımızı mı zannediyorsunuz? Ayrıca ben burada seçilmiş belediye meclis üyesi olarak oturuyorum. Kim bana sıra getiriyormuş? Ben halkın oyuyla seçilmişim. Halkın oyuyla oturuyorum burada. Halkın desteğini almışım. Gelmişim buraya. Öyle atanarak falan gelmemişim yani. Ne demek sıra size gelecek? Yolsuzluğa batmışsınız diyorsunuz. Ne yolsuzluğa batmışız? Hadi çıkın açıklayın bir tane. Geçen toplantılarda söyledim. Alışık olduğunuz iftira atma sisteminden, bu alışkanlıktan vazgeçin diye. Ne kendime ne yol arkadaşlarıma laf söyletmem dedim. Ne şaibe varmış kurultayımızda. Çıkın açıklayın, gösterin. Bir belge sallayın şurada. Hani sağlık müdürlüğünden aldığınız belgeleri sallıyordunuz. Hadi çıkın bir tane belge sallayın burada. Şu şaibeyi yapmışsınız diye, şu yolsuzluğa bulaşmışsınız diye. Böyle iftiralarda böyle bel altı algılar oluşturmaya kalkmayın” şeklinde konuştu.
‘Yetkili Bir İcra Makamı Değilim’
AK Parti Belediye Meclis Üyesi Naci Terzi ise; “Başkanım Alican Bey, güzel ajitasyon yapıyor yine. Ben bir burada derken sıra size gelecek derken ben bunu AK Parti veya hükümet sıra sıra gelecek sizi cezalandıracak manasıyla demedim. Kongrede eğer Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel tarafı tasfiye edilirse Kılıçdaroğlu tarafından sıra size gelecek. Parti içinizden. Yoksa ben kimseyi tahkir veya tahrik edecek bir ifade kullanmadım. Kullanmam. Bugüne kadar da kullanmadım. O benim haddime değil. Hani bir kere ben bunu düzelteyim. O da bunun böyle olmadığını anladığı halde Alican bey de ama bunu mahsus böyle topluma hani böyle angaje edebilirse belki daha şey olur diye söylüyor. Yoksa biz kimseyi böyle ithamda bulunmayız. tahrik etmeyiz, ajite etmeyiz ama kendisi bunu gayet güzel beceriyor. İkincisi şunu söylemek istiyorum. Şu olayları kanıtlayabiliyor musunuz diyor. Alican Bey İstanbul'daki Ekrem İmamoğlu davasının hangi delilini, belgesini gördü, tutanağını gördü, neyini biliyor da neyini kanıtlayabiliyor da benden delil ve belge istiyor? Üçüncüsü Melik Gökçek ve Bülent Arınç olayı. Bakın ben burada belediye meclisi üyesiyim. Ben beni bağlarım. Kendimi bağlarım. Başkasını değil. Ben kendim ifade ediyorum. Ben olsam o belediye başkanlarını görevden almazdım ya da alırsam gereğini yapardım. Ama ben bunu ben bunu kendi adıma söylerim. Ben çıkıp da kimseye talimat veya emir verecek değilim. Ben bunu söylerim. Benden bunu istiyorsa ben bunu söylüyorum şu anda. Bunun daha ötesinde de bir şey söyleme şansım yok. Benim ben yetkili bir icra makamı değilim. Bank Asya'nın önünde Ahmet, Mehmet, Tayyip Erdoğan, benim, sizin, herkesin fotoğrafı olabilir ama orada Tayyip Erdoğan'ın aldatılmış dediği kısım mesela Alican Bey'le bizim diyelim ki güzel bir hukukumuz var. Ama yarın Alican Bey'in bir kusurunu gördüm ben. Kusurunu gördüğüm andan itibaren yeni bir süreç başlar. Ondan evvelki ayrıdır. Ondan sonraki ayrıdır. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti dedi ki bu yapı Türkiye için tehlikelidir dedi. Tehlikelidir dedik. Burada istihbarat raporları var. Genelkurmay raporlar var. Devletin raporları var. MGK'nın aldığı kararlar var. Bu kararlar neticesinde bu yapı zararlıdır dendikten sonraki süreç ayrıdır. Siz tam tersine bu yapı zararlıdır denmeden önce düşmandınız. Zararlıdır dendikten sonra önünde oturup ağlamaya başladınız” diye konuştu.
‘Bir Aydır Ne Yaptınız Bununla İlgili?’
Tartışmalara yönelik konuşan CHP Grup Başkanvekili Alican Yılmaz; “Sadece şununla ilgili bir cevap vereceğim. Madem ortada bir belge yok, madem ortada bir şey yok, biz de en başından beri bunu savunuyoruz zaten. Niye bizim yol arkadaşlığımız tutuklu? Ortada bir belge yoksa herhangi bir suç da yoktur. Tutuklu olmasına da gerek yoktur. Bir yargılama yapacaksanız tutuksuz yargılama yapabilirsiniz. Bu bir siyasi darbedir diyorum. İkincisi belge nerede vardı? Anlattım. Belgesi de mevcut. Audi marka araba dedik. 15 milyona almışsınız, 4 milyona satmışsınız. Alın size belge. 11 milyonun hesabını verin. Hadi. Meclis üyesi listesine girdiğiniz belediye başkan adayınızın daha önceki belediye başkanlığının yaptığı dönemdeki olayı anlattım. Buyurun size belge. İl başkanınızla ilgili belgeleri ortaya koymadık mı? Koyduk. Buyurun size belge. Hadi geçen toplantıda demiştiniz ben yargı sürecini takip edeceğim diye. Ne yaptınız bir aydır? İçişleri Bakanlığındaki dosyaları ben de takip edeceğim demiştiniz. Ben de nasıl takip ediyorsanız öyle takip edin. Yeter ki takip edin dedim size. Hatırlıyor musunuz? Hadi buyurun anlatın. Bir aydır ne yaptınız bununla ilgili? Bir aydır bu belediyenin hakkını savunmak için ne yaptınız? Geçmişte yapılan yolsuzlukların hesabını sormak için bir aydır ne yaptınız? Söz verdiniz burada herkesin gözü önünde canlı yayında söz verdiniz. Buyurun gereği ne yaptıysanız bir aydır açıklayın. Ayrıca bir şey daha anlatayım size. Balyoz dediniz. Ne dediniz Balyoz sürecinde? Recep Tayyip Erdoğan ne dedi? Burada arı kovana çomak sokulduğu için rahatsız olanlar var dedi. Sonrasında yine ben dahi aldatıldım dedi. İstanbul'un seçimlerini ne dedi Binali Yıldırım? Seçimler gayri resmi sonuçlandı. Biz kazandık dedi. Sonra ne oldu? YSK Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu önde dedi. Sonra ne dediniz? Şöyle oldu, böyle oldu. Seçimleri iptal ettiniz. Hatta şunu kullandınız ya hiçbir şey olmadıysa bile kesinlikle bir şey oldu dediniz. Yani burada o seçimlerle ilgili de yolsuzluk iddialınız vardı, hırsızlık iddianız vardı. Ne oldu? İstanbul'da seçim yenilendi. Sonra Ekrem başkanımız seçimi tekrar kazandı. Sonra ihalelerde yapıldığı iddia edilen yolsuzluk tutarı adeta dudak uçuklattı dediniz. Sonra ne oldu? İBB'nin 6 yıllık bütçesi 497 milyar lira ortaya çıktı. Çantalarla para taşındı dediniz. O süreç ne oldu? Nerede o çantalarda taşınan para? 1200 küsur cep telefonu alındı dediniz. Bunlar da MD AŞ'den ödendi dediniz. Genel başkanımız dedi ki; ‘aynı marka seri numaralı birbirini takip eden telefon gösterin’ dedi. Madem böyle bir iddianız var. Ne oldu? O da yalan oldu. Ekrem İmamoğlu'nun lideri olduğu öne sürdüğünüz yolsuzluk örgütünün Beykoz'da bulunan bir sitenin otoparkını gizlediği binlerce milyon değerinde çok sayıda lüks araba otomobile el konuldu dediniz. Sonra ne oldu Naci Bey? Ekrem İmamoğlu ile ilişkilendirilen milyonluk araçların MHP'li bir vekile ait olduğu belirlendi. Sonra ahtapot dediniz, şu dediniz, turp dediniz. Ne ahtapot kaldı, ne turp kaldı. Nerede ahtapotun kolları, nerede turpun büyüğü? O yüzden sürekli bir şey söylüyorsunuz. İki gün sonra özür demek zorunda kalacaksınız” şeklinde konuştu.
‘Bu İşleyişi, Bu Süreci Takip Edeceğiz’
CHP Grup Başkanvekili Alican Yılmaz’ın açıklamalarına değinen, AK Parti Belediye Meclis Üyesi Naci Terzi ; “Şimdi Alican Bey'e şöyle cevap vereceğim. Ben yine mahkemelerdeki delilden bahsediyor. Mahkemelerin şu anda delilleri basına resmi olarak açıklanmış değil. Bunlara bizim bu içeriklere resmi olarak ulaşabilme şansımız zaten yok. Kendisinde de yok, bizim de yok. Kendisinde de yokken burada vardı yoktu tartışmamıza girmemizin zaten bir anlamı yok. Bunlar açık hale geldiğinde suçlu suçsuz vardı yoktu her şey ortaya dökülecek. İkincisi, İçişleri Bakanlığı'na kadar gidecektiniz de işte şöyle yapacaktınız da, böyle edecektiniz de diyor bana. Ya ben Kastamonu Belediye Meclis üyesiyim. Siz bakın sayın başkanım siz Kastamonu Belediye Başkanısınız. Siz şimdi gidip de İçişleri Bakanlığı’na gidip de mesela ne yapabilirsiniz veya Türkiye'deki herhangi bir vilayetin belediye meclisi üyesi ben şimdi Sağlık Bakanlığına gidip de bakana talimat verecek. İçişleri Bakanlığı'na gidip de içişleri bakanına talimat ya bunları çıkart ortaya. Bana belgeleri, delilleri göster, şunları şöyle yap diyecek halim yok ki. Yani bunu kendisi de biliyor. Ben diyorum ki süreci takip edeceğiz diyorum. Bunu kendisi anlıyor ama anlamazdan geliyor. Burada bir süreç var. Bu işleyişi, bu süreci takip edeceğiz. Sonucunda doğru veya yanlış ortaya çıkacak diyorum. Yoksa ben bir amir, bir kurum müdürü, bir başkan değilim ki. Üçüncüsü İstanbul seçimlerinde en son İstanbul seçimler bir önceki İstanbul seçimlerinde diyor ki işte seçimlere itiraz ettiniz. Bu da demokrasi açısından gayet güzel ve olgun, sevindirici değil mi? 13 bin oyla tek başına cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi varken 13 bin oyla AK Parti İstanbul gibi bir yeri kaybetmiş, seçim yenilenmiş, 800 bin oyla kazanmışsınız. Yani burada ne demektir? AK Parti hiçbir olaya müdahale etmemiş. 13 binden 800 bine çıkmış fark. Eğer AK Parti gidip de seçimi kendiliğine mi çevirmiş? Hayır. Ne yapmış? Olgunlukla süreci karşılamış. Mührü de teslim etmiş” diye konuştu.
‘Vatandaş Açlık İçinde, Yoksulluk İçinde Geçinemiyor’
AK Parti Belediye Meclis Üyesi Naci Terzi’ye cevap veren, CHP Belediye Meclis Üyesi Tufan Seyidoğlu; “Bizi rahat bırakın. Vatandaşa hizmet edelim biz. Hizmet. Vatandaşın derdi bu değil. Vatandaş açlık içinde, yoksulluk içinde geçinemiyor. Siz onlardan bahsedin. Boş verin. Siz bunlarla devam edin. Ama sandık geldiği zaman yıkılacaksınız. Öyle bir darbe yiyeceksiniz ki bu millet size tokatlayacak ki ad hak hukuk adalet herkese lazım” dedi
‘Neticede Hak En Sonunda Adalet Yerini Bulacaktır’
Leman karikatürüne değinen AK Parti Belediye Meclis Üyesi Necati Atak; “Arkadaşlar gündemle dışı konuşmalar yapıyorlar. Fakat biz bunları burada ne kadar tartışırsak tartışalım bunun sonu biz getiremeyiz. Yani biz burada ne hakimiyiz, ne yargıcıyız, ne savcıyız, ne efendim bu konuyla ilgili iddianameye hazır hazırlayanız, ne şüpheliyiz, ne efendim bu olayları ortaya çıkarmak için mahkemelere başvuran bir insan değiliz. Dolayısıyla bugün belediyemize birisi bir dilekçe verse bu dilekçeyi hepimiz veyahut da kurum kimse buna bakmak durumunda. Yani neticede birisi şikayette bulunmuş, dilekçe vermiş gitmiş yargıya intikal etmiş. Yani bunu beklemek lazım. Şimdi arkadaşlarımız hep beraber konuşuyor. Biz o dönemleri yaşadık. Recep Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanı olmadan önceki ve olduktan sonraki ve o süreçleri İstanbul'da olduğum için çok iyi biliyorum. O süreçlerde biz mağdurduk. mağduriyetimizi anlatamazdık. Niye? Bir basınımız, bir gazetemiz bile yoktu. Ama şu anda her iki tarafın da kendine göre basını var, medyası var, efendim yorumcuları var. Konuşuyorlar gecelere kadar, sabahlara kadar ama ortada bir şey yok. Yani eskiden bir usul vardı. Hani yayığa ayranı koyardık, çalkalardık, çalkalardık. Rahmetli annem olmayınca hayvanlarını öne dökerdi. Bu derdi. Yağ olmuyor derdi. Dolayısıyla sonucu beklemek lazım. Bak Recep Tayyip Erdoğan da mağdur olduğu, hapse gitti. Hapiste yattı, çıktı ve sonucunda vatandaş bunun mağdur olduğunu anladı. Biraz sabretmek lazım. Yani kargaşaya mahal yok. Eğer İmamoğlu da bu şekilde biraz veya CHP'liler de biraz sabretseler ve neticede hak en sonunda adalet yerini bulacaktır. Ve neticede ne oldu? Belediye başkanlığı yaptırmadılar. Şu anda cumhurbaşkanlığı yapıyor. İki dönemdir daha önce başbakanlık yaptı. Dolayısıyla bu mahkemelerde daha önce de, bundan önceleri de bundan sonra da devam edecek bir sürü haksızlıklar. Çünkü bizim adalet mekanizmamız düzgün çalışmıyor. Bunu hep beraber biliyoruz. Yani bugün Türkiye'de adalet noktasında ben adalete güveniyorum diyen bir çıkalım bir anket yapalım kaç kişi vardır ben bilmiyorum. Dolayısıyla her birimiz biz burada birbirimizi bu şekilde hırpalamaya gerek yok. Zaten 1 bu 5 yıldan beri de bunu yapıyoruz. Sizler seçildiniz. Ben hep bu buradan da söyledim. Önünüzde bir ufuk açıldı. Hizmet edin. Bir engel yok. Dolayısıyla sizin hizmetinizi engelleyen kim var ki? Yani vatandaşa hizmet edin. Kastamonu’ya hizmet edin. Yani eser üretin, bir şeyler yapın. Ama sadece laf üretiyoruz ama bir ortada yapılan bir görünüşte bir eser yok. Buna iyi bakmak lazım. Biz her konuda Kastamonu'nun hayrına olan konularda destek vereceğimizi söyledik ve vermeye de devam ediyoruz. Ve bununla ilgili müdürlükleriniz, bütçeniz, imkanlarınız, her türlü şey sizin elinizde. Biz bunlara karşı çıkmıyoruz. Hizmet edin. Buna engel olan da yok. Kreş açın, yurt açın, köprü yapın, han yapın, hamam yapın, yol yapın. Bundan öncekiler de yaptılar. Vatandaş sizi onun için seçti. Vatandaşın takdiri olacak. Vatandaş buna karar verecek. Kimi iktidar yapacak? Kimi indirecek? Daha önce burada başka bir arkadaşımız belediye başkanıydı. Sizin kadar çoğunluğu vardı ama bugün bir tane meclis üyesi yok. Yarın bir gün kimin ne olacağını bilemez. Buna vatandaş karar verir. Dolayısıyla biz hizmetimizi yapalım. Buna vatandaş karar versin. Yani biz Kastamonu'nun hayrına sizin hizmet yapacağınız konularda size destek vermeye devam edeceğiz. Ama en önemlisi bir kendini entelektüel bir dergi olarak gören bir paçavra Peygamber Efendimize hakaret etti. Bu hepimizin peygamberidir. Hepimizin inancıdır, değeridir. Bugün kainatın efendisi diye hepimizin inandığı, Allah’u Teala'nın alemlere rahmet olarak gönderdiği peygambere hakaret etmek kimsenin haddine değil, hakkı da değil. Ve bunu şiddetle, esefle kınıyoruz. Bu yapılan ne bir sanattır, ne bir efendim özgürlüktür, ne bir demokrasidir, ne bir haktır. Bu tamamen haksızlıktır. Bununla ilgili yapılacak geçmişte de bir sürü bununla ilgili yapanlar olmuştur. Bir geçmişe şöyle dönüp bakmak lazım. Hazreti Adem'den Hazreti Peygambere kadar gelen bütün peygamberler bizler severiz. Hiçbirinden farkı yoktur. Çünkü bunların hepsini Allah’u Teala peygamberleri insanlara hidayet rehberi olarak göndermiştir. Hiçbir birbirinden farkı yoktur. İnsanları da hiçbirinden ayırt etmeden yaratmıştır. Biz yaratılanı severiz yaratandan ötürü. Dolayısıyla kimsenin kimseye hakaret etme hakkı yok. Gereğinin yapılmasını temenni ediyoruz ve bir daha böyle hadsizliklerin yapılmamasını temenni ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Sağduyulu Hareket Etmeye Davet Ediyorum’
Leman Dergisinin yaptığı karikatür olayına değinen CHP Belediye Meclis Grup Başkan Vekili Alican Yılmaz; “Karikatür olayıyla ilgili de biz de bu hareketin yanında değiliz. Biz de bu hareketi kınıyoruz zaten. Sosyal medya paylaşımlarımızda özellikle Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu'nun paylaşımları da bu yöndedir. Sadece burada karikatürün açıklaması ne olursa olsun Gazze'deki zulme dikkat çekilmek istendi diye bir açıklama yapılsa da yapılsın böyle hassas konularda bu tarz yöntemlerin kullanılmamasını biz de istiyoruz. Sadece şunu söylemek istiyorum. Hassas bir konu olduğu için daha önce de bunun acı örneklerini yaşadığımız için kim olursa olsun bu konuda da sağduyulu hareket etmeye davet ediyorum” dedi.
‘Bu Ülkenin Barışına Verilmiş En Büyük Zararlardan Birisidir’
Açıklama yapan Belediye Başkanı Hasan Baltacı ise; “Hakarete karşı olduğumuzu vurguladık. Sayın genel başkanımız da vurguladı. Ama böyle bir hakareti ya da varsa böyle bir hakareti ilgi tutup da provokasyona da kalkışmak. O da bu ülkenin barışına ve demokrasisine verilmiş en büyük zararlardan birisidir. Hele hele 2 Temmuz Sivas katliamının hemen ön gününde bunun yapılmasını da manidar bulduğumu ifade etmek istiyorum” ifadelerine yer verdi.
‘Biz Her Yere Halkın Oyuyla Geliriz’
Kastamonu Turizm Altyapı Hizmet Birliği (KASTAB) tarafından yapılan toplantıda yaşananlara değinen Belediye Başkanı Hasan Baltacı; “Arkadaşlar Kastamonu Turizm Altyapı Birliği diye birlik var. Biz de Kastamonu Belediyesi olarak bu birliğin üyesiyiz. Geçen hafta bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda her yıl olduğu gibi encümen üyeliği seçimi vardı. Tabii Cumhuriyet Halk Partisi olarak 26 tane üyenin içerisinde bizim 3 tane üyemiz var. 3 üyeyle temsil ediliyoruz. Ben Serkan Bey ve Daday Belediye Başkanımız Sayın Selahattin Yanık. Orada dört encümen üyesi seçilmesi gerekiyor. Bunun ikisi belediye başkanı, biri il genel meclisinden gelecek bir temsilci, biri de özel sektörden turizmcilerin içerisinden gelecek bir temsilci olması gerekiyor. Biz herhangi bir şeye aday değildik. Herhangi bir şeye talip de değildik. O birliğin bütçesinin yüzde 38'ine yakınını biz veriyor olmamıza rağmen ve Kastamonu merkez Kastamonu'da turizm konuşulduğunda içinde dahil olması gereken en önemli özne olması gerekirken, biz herhangi bir şeye talip olmadık. Milliyetçi Hareket Partisi grubu Çatalzeytin Belediye Başkanı Sayın Ahmet Demir'i önerdi. İkinci bir belediye başkanının önerilmesi gerekiyordu. Daha sonra Kastamonu Belediye Başkanımız da burada olsun denildi. Diğer belediye başkanları da sordu. Onlar olabilir dediler. Ben de arkadaşlar uygun görüyorsa ben de olabilirim dedim. Sonra bir oylama yapıldı. Sanki biz bir rekabete girmişiz. Bir yere aday olmuşuz. Bir şeye talip olmuşuz gibi biz nezaketen bütün adaylara oy verdik. Ahmet Demir'e oy verdik. Hasan Baltacı'nın ismini yazdık. Doğan Ünlü'nün ismini yazdık. Cem Dilimel'in ismini yazdık. Çünkü orada birlikte bir iş tutmanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Aday bile olmadığımız bir seçimde tutmuşlar, en fazla oyu Ahmet Demir başkana 26 oy vermişler. Bize 8 oy vermişler. Kardeşim biz aday bile değiliz. Yani siz orada olun dediğiniz için biz size orada olmayı kabul etmişiz. Rekabetin olmadığı bir seçimde bile partizanlık yapacak kadar gözü dönmüş insanlar var. Yani rekabetin olmadığı bir seçimde bile ben de izin isterim. Dedim ki biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz. Biz her yere halkın oyuyla geliriz. Biz milletin iradesiyle geliriz. Biz azınlığın oyuyla kerhen bile olsa çoğunluğu yönetmeyiz dedik ve o encümen üyeliğinden istifa ettik. Eline sayısal bir güç geçtiğinde kimseye yaşam hakkı vermeyen bir anlayışın temsilcisidir bugünkü iktidarın temsilcileri. Dolayısıyla bizim elimizdeki sayısal çoğunluk sizde olduğunda bu ülkede hiçbir siyasi partiye ve siyasi anlayışa yaşam hakkı tanımadınız. Bundan sonra da tanımıyorsunuz. Bunu da bir örnekle, acı bir örnekle yaşamış olduk. Kastamonu turizmini geliştirmek adına bizim üzerimize düşen her türlü göreve biz hazırız. Ama dediğim gibi bütçesinin yüzde 38'ini bizim karşıladığımız bir turizm altyapı birliğinin encümeninde temsil edilmemiş olmak bize karşı yapılan bir hata değil. Kastamonu'ya karşı yapılan bir ayıptır. Ve şunu da söyleyeyim. Mesele seçmen sayıysa Kastamonu Merkez Belediyesi Kastamonu'daki en fazla seçmeni temsil eden aslında Kastamonu tarihi ve turizmi açısından da en kıymetli yerleri temsil eden bir belediyedir. Bunu da kamuoyunun takdirlerine sunuyorum” ifadelerine yer verdi.
Toplantının devamında CHP Belediye Meclis Üyesi Nedim Duman, Akademi Kastamonu hakkında detaylı bilgilendirmede bulundu.
‘Bu Siyasi Bir Tasarruftur’
Belediye Başkanı Hasan Baltacı’nın açıklamalarına binaen cevap veren AK Parti Belediye Meclis Üyesi Naci Terzi; “Turizm Birliği ile ilgili bir seçim yapılmış. Sizin üye sayınız az. İşte orada bir oylama yapılmış. Hani Kastamonu turizmini temsilen belediyenin de bulunması doğru olabilir. Yalnız burada ben şunu da söylemek istiyorum. Kastamonu turizmini temsilen bir değerlendirme yapılıyor. Burada Kastamonu menfaati gözetilerek nezaketen belki Kastamonu Belediye Başkanının da bulunduğu bir ortam tercih edilebilir. Ama bu siyasi bir tasarruftur. Partilerin siyasi bir tasarrufudur. Belediye Meclisinin dışarısında cereyan eden bir olaydır bu.” dedi.
Toplantının devamında tartışmalar devam etti. Tartışmaların ardından gündem maddeleri görüşülerek karara bağlandı.