Çanakkale Ruhu yaşatıldı
Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi düzenlediği 'Dünden Bugüne Çanakkale Ruhu' adlı konferans Bilgehan Bilgili Konferans Salonu'nda gerçekleşti. Konferansa Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve öğrenciler katıldı. 'OSMANLI DEVLETİ, DÜNYANIN BÜYÜK DEVLETLERİ ARASINDADIR' Açılış Konuşmasını yapan Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcı Prof. Dr. Mehmet Atalan 'Bazı tarihi olayların iyice anlaşılabilmesi,...
Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi düzenlediği “Dünden Bugüne Çanakkale Ruhu” adlı konferans Bilgehan Bilgili Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Konferansa Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve öğrenciler katıldı. “OSMANLI DEVLETİ, DÜNYANIN BÜYÜK DEVLETLERİ ARASINDADIR” Açılış Konuşmasını yapan Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcı Prof. Dr. Mehmet Atalan; “Bazı tarihi olayların iyice anlaşılabilmesi, o olayların çok yönlü incelenmesini gerektirmektedir. Yüz binlerin gazi ve şehit olduğu Çanakkale’de dinin, şehitlik, gazilik, vatan sevgisi gibi etki boyutuyla kendini gösterdiğini düşünmek mümkündür. Çanakkale Savaşı, insan unsurunun teknolojik gücün üzerinde olduğunu göstermiştir. Çanakkale’de Mehmetçik düşmanın sadece modern silahlarına karşı değil gelişmiş propaganda yöntemlerine karşı da bir zafer kazanmıştır. Mehmetçiğin kazandığı zaferde inancı, vatan sevgisi, dini duygu, düşünce, şuur ve moral motivasyonu incelenmesi gereken insani boyutu oluşturmaktadır. Osmanlı, seferberlik ve silahlı tarafsızlık ilanı yaptığı zaman halk ve yöneticiler karışık duygular yaşamaktadır. Ancak olan biten tüm bu sıkıntılara rağmen Osmanlı Devleti, dünyanın büyük devletleri arasındadır. Mehmet Akif ve Sait Halim Paşa gibi bazı gerçek aydın ve devlet adamları yabancıların Osmanlı Devleti için söyledikleri ‘hasta adam’ benzetmesinin kabul edilmemesini savunurlar. Çünkü bu isnadı kabul etmek milletin psikolojik açıdan tamamen ‘kazanılmış çaresizlik’ içine düşmesi demekti. Ancak o tarihlerde bazı aydınların, devlet adamlarının ve halkın, Osmanlı Devleti’ni ‘zayıf, güçsüz ve hasta adam’ olarak görmeleri, buna karşılık dünyanın bazı devletlerini de ‘düvel-i muazzama (büyük devletler)’ olarak tanımlamaları, kendilerinin bir aşağılık duygusu ve kazanılmış çaresizlik içinde olduğunu göstermektedir” dedi. “FEDAKARLIĞIN YERİDİR ÇANAKKALE” Düşman kuvvetlerinin Çanakkale Boğazı’nı zorlayarak geçebileceklerine inandıklarını ifade eden Atalan; “Ama Türk askerinden kararlı ve dirençli bir karşılık görmeleri bu işin o kadar da kolay olmayacağını göstermişti. Çünkü Mehmetçik için Allah’ın, ‘Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne de kötüdür! (Et-Tahrîm: 9)’ ayeti bilinç veya bilinçaltı düzeyinde motivasyon işlevi gördüğü söylenebilir. Tam bir şuur sadece bireyin yaşadığının farkında olması değil, onun aynı zamanda bu farkındalığın gerektirdiği davranışa yönelimini de içermektedir. Seyit Onbaşı cephenin ve ülkenin içinde bulunduğu tehlikeyi bilmektedir ve o anda boğazı geçecek düşman gemilerinin İstanbul’u işgal edeceğinin farkındadır. İşte o da böyle faal bir şuur ve imanla 275 kiloluk top mermisinin yanına gitti ‚Ya Allah‛ diyerek koca mermiyi sırtına vurdu. Topun namlusuna mermiyi sürebilmek için basamakları çıkmaya çalışırken kemiklerinin çatır-çatır çatırdadığını hissetti. Seyit Onbaşı sanki imkânsızı başarmıştı. O, Ocean’a nişan aldı ve topu ateşledi. Fromm’a göre, İnsanın hayattaki başlıca görevi, sahip olduğu potansiyeli ve gücü en üst düzeyde ortaya koymaktır. İşte Seyit onbaşı bu görevi hakkıyla yerine getirmiş ve koca bir savaşın zafere dönüşmesini sağlamıştır” şeklinde konuştu. “EVLATLARI ONLAR KONUŞMADILAR YAŞADILAR” Çanakkale ruhunun anlatan Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdem ise; “Çanakkale’yi Çanakkale yapan şehit ve gazi unvanı ile ebediyete intikal ettiren ve onları da bu kutsal görevlerinde anma şerefine giden ve onların yolundan gidilmesine vesile sağlayan bir özelliği vardı, onlar yaşadılar konuşmadılar, yaptılar. Çanakkale’de şehit olanlar vatanın asil evlatları onlar konuşmadılar yaşadılar. Onlar önce kendileri yaşadılar, örnek oldular sonrada arkasında gelenlerin benzeri bir duyarlılık ve sorumluğa sahip olmasını hatırlattılar” ifadelerini kullandı.