Cumhuriyet Halk Partisi'nden Durum Değerlendirmesi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kastamonu Merkez İlçe Danışma Kurulu Toplantısı Kastamonu Belediyesi Grandmoni Nikah ve Konferans Salonu'nda yapıldı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kastamonu Merkez İlçe Danışma Kurulu Toplantısı Kastamonu Belediyesi Grandmoni Nikah ve Konferans Salonu’nda yapıldı. 

Konuşmaların ardından CHP Merkez İlçe örgütü Yönetim Kurulu çalışmalarını içeren video katılımcılara gösterildikten sonra basına kapalı bölüm ile toplantı devam etti.

Cumhuriyet Halk Partisi'nden Durum Değerlendirmesi

Toplantıda açılış konuşmasını gerçekleştiren CHP Merkez İlçe Başkanı Damla Yılmaz Özcan; “Cumhuriyet Halk Partisi Kastamonu Merkez İlçe Danışma Kurulu toplantısında bir araya gelmekten büyük bir onur ve aynı zamanda ağır bir sorumluluk hissediyorum. Bugün burada sadece bir toplantı yapmak için değil, birlikte düşünmek, birlikte üretmek ve birlikte yürümek için toplandık. Bu salondaki herkesin ortak hedefi; Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak, halkın iktidarını inşa etmektir. 31 Mart seçimleri, halkın yıllardır biriken öfkesinin, umudunun ve değişim talebinin sandığa yansıdığı tarihi bir dönüm noktasıdır. Bu sesin Kastamonu’daki yankısı, Hasan Baltacı’nın halkçı ve mücadeleci duruşu olmuştur. Bu başarı, sadece bir adayın değil, tüm örgütün güçlü ve erdemli dayanışmasının ortak emeğidir. Emeği geçen her bir yoldaşıma buradan bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi.

‘Partimizi Her Sokağa, Her Eve, Her Yüreğe Taşıyacağız’

Eleştirilerine devam eden Damla Yılmaz Özcan; “Bugün Kastamonu, ne yazık ki Türkiye’nin en geri bırakılmış ve en yoksul illerinden biri haline gelmiştir. AKP iktidarı, bu şehri görmezden gelirken şehrin kaynaklarını yandaşa aktarırken Kastamonu halkını yalnız bırakmıştır. Onlar zenginleşmiş Kastamonu yoksullaşmıştır. Yıllardır ‘hizmet’ söylemiyle yola çıkanlar, ne yazık ki sarayın gölgesinden bir adım öteye geçememiş, Kastamonu halkının gerçek sorunlarına kulaklarını tıkamıştır. AKP Merkez İlçe Başkanı Sayın Şenol Kızılabdullah’ın da zenginleşmek için kapıları zorladığını duyuyoruz ama öyle ki sıra bekleyeceğe benziyor. Sitemini, hani bana hani bana tavrını istifa etmeye kadar vardırdığını duyuyoruz. Göreve geldiği ilk günden bu yana sadece Kastamonu’ya hiç bir somut faydasını görmediğimiz hayali tramvay projesiyle gündeme gelmiş, sonunda da, ‘küstüm oynamıyorum’ dercesine, görevinden istifa etme telaşına düşmüştür. Sayın Kızılabdullah, Kastamonu Türkiye'nin en yoksul üç ili arasındayken, pahalı ve gerçeklikten uzak hayallerle vakit geçirmek yerine, keşke bu memlekete nasıl katkı sunarım diye düşünseydiniz. Hatta ihtiyaç duyduysanız, ilham kaynağınız olan yapay zekâya bile sorabilirdiniz ama önce halkın sesini duymaya niyetli olmalıydınız. Keşke görevinizin hakkını vererek; yıllardır sözü verilen ama bir türlü hayata geçirilmeyen projelerin peşine düşseydiniz. Kastamonu’nun gerçek sorunlarıyla yüzleşip, bu şehir için samimi bir mücadele verseydiniz. Ama siz tercihinizi, halkın değil, iktidarın memnuniyetini kazanma ve nimetlerinden faydalanma yönünde kullandınız. Şimdi ise halkın hafızasında hayali projelerle bile değil, boşa geçen bir görev süresiyle yer alıyorsunuz. Biz buradan açıkça söylüyoruz; Kastamonu sahipsiz değil! Cumhuriyet Halk Partisi Kastamonu halkının yanında, sorunlarının tam ortasındadır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin en büyük gücü örgütüdür. Biz, kararları yukarıdan dayatılan değil, birlikte tartışılarak alınan bir anlayışın temsilcileriyiz. Genel Merkezimizin vizyonu, İl Başkanlığımızın öncülüğü, İlçe Örgütümüzün sahadaki gücüyle; Kadın Kollarımızın azmi, Gençlik Kollarımızın coşkusu, Mahalle Temsilcilerimizin özverisiyle; partimizi her sokağa, her eve, her yüreğe taşıyacağız” ifadelerini kullandı.

‘Cumhuriyet Halk Partisi, 100 Yıllık Koca Bir Çınardır’

Cumhuriyet Halk Partisi’nin 100 yıllık koca bir çınar olduğunu söyleyen Özcan; “Partimizi yeniden ayağa kaldıran Cumhuriyet Halk Partisi’ni ‘sadece eleştiren değil, çözüm üreten’ bir yapıya kavuşturan, örgütümüzle birlikte hareket eden, meydanlarda halkla omuz omuza duran Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in liderliğinde umut büyüyor. Özgür Başkan, sadece bir genel başkan değil, örgütün sesine kulak veren, tabanı merkeze alan bir dönüşümün mimarıdır. İşte bu dönüşümün en önemli ayaklarından biri değişim ateşini yakan Kastamonu’dur. Bu salondaki her yol arkadaşım dönüşümün Kastamonu’daki taşıyıcı kolonları, değişimin bir parçasıdır. Cumhuriyet Halk Partisi, 100 yıllık koca bir çınardır. Bu çınarın kökleri Kuvayı Milliye'de, gövdesi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tedir. Dalları, bizleriz. O dallar bugün her ilde, her ilçede, her mahallede adaletin, eşitliğin ve halkın sesidir. Ve ne mutlu ki, bu çınar bugün Ekrem İmamoğlu gibi, Hasan Baltacı gibi, halkla iç içe, dürüst, çalışkan ve mert belediye başkanları ve onların hamiyetli ve erdemli kadroları sayesinde daha da gürleşmekte, daha da büyümektedir. Ekrem Başkan, İstanbul’u bir avuç rantçının elinden alıp yeniden halka kazandırmıştır. İhaleleri şeffaflaştırmış, israf düzenine son vermiş, belediye kaynaklarını önce yoksulun, emekçinin, öğrencinin hizmetine sunmuştur. Ve işte bu yüzden hedef alınmaktadır! Bugün Ekrem İmamoğlu’na ve onun yol arkadaşlarına açılan davalar hukukun değil, siyasetin ürünüdür. Yargı sarayın sopasına dönüştürülmüştür. Düzmece dosyalarla, savunma hakkı çiğnenerek, mahkeme salonları adeta siyasi hesaplaşma arenasına çevrilmiştir. 15,5 milyon vatandaşımızın oyuyla Cumhurbaşkanı adayımız olan Ekrem Başkan’na yapılanlar, hukuk tarihimize bir utanç vesikası olarak yazılmaktadır. Bu, hukuk değil. Bu, adalet değildir. Bu yaşananlar, sandıktan korkan, halktan kopmuş saray rejiminin çırpınışlarıdır. Unutulmasın ki; yargı, bir iktidarın bekçisi değil, halkın adalet umududur. Ve biz bu umudu asla kirli ellerde bırakmayacağız! Biliyorlar ki, Kastamonu’da, İstanbul'da, Ankara'da ve daha pek çok şehirde halkın iradesiyle yükselen sosyal belediyecilik, sarayın saltanatına karşı bir halk cephesidir. Ve bu cephede Ekrem İmamoğlu gibi başkanlarımızın varlığı, sadece iktidarın değil, saray düzeninin tamamının temellerini sarsmaktadır. Millet büyüktür. Ve bu millet, adalet terazisini bir gün sandıkta kuracak; halktan kopanlardan, sarayda karar alanlardan, yargıyı araçsallaştıranlardan sandıkta hesabını soracaktır. Genel Başkanımız Özgür Özel yalnız değildir. Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu yalnız değildir. Bu halkın iradesi yalnız değildir. Cumhuriyet Halk Partisi asla yalnız değildir! Ve hiçbir yoldaşımız asla yalnız yürümeyecektir. Bu hukuksuzluklara karşı susmayacağız, sinmeyeceğiz, geri durmayacağız. Adalet yerini bulana kadar mücadelemize devam edeceğiz! Bugün burada net bir mesaj vermek istiyorum. Biz seçime hazırız! Adayımızı yanımızda, sandığı önümüzde istiyoruz. Her sandık için görevlimiz belirlenmiş, her mahallede çalışmalarımız planlanmıştır. Tüm kadrolarımız, tam bir disiplin ve kararlılıkla görevinin başındadır” şeklinde konuştu.

‘Üye Sayımızı Yüzde 50 Oranında Artırdık’

Damla Yılmaz Özcan son olarak; “Örgütümüzün gücü her geçen gün büyüyor. Son bir yıl içinde üye sayımızı yüzde 50 oranında artırdık. Aramıza katılan her bir yol arkadaşımızla birlikte daha da güçlendik. Bu sadece bir sayı değil; bu, halkın partimize duyduğu güvenin, geleceğe olan umudun göstergesidir. Cumhurbaşkanı adayımızı ön seçimle belirleme kararımız, örgütümüzde büyük bir heyecan yaratmış; bu süreçte sandıklara yoğun bir katılım sağlanmıştır. Partililerimiz, değişimin ve halk iradesinin temel taşı olan bu tarihi süreçte oylarıyla sözünü söylemiştir. Ayrıca başlattığımız imza kampanyasına olan büyük ilgi, toplumun bize olan inancını bir kez daha ortaya koymuştur. Sadece partililerimiz değil, yurttaşlarımız da demokrasiye, adalete ve özgürlük mücadelesine destek vermek için adeta seferber olmuştur. Artık hiç kimse şüphe etmesin; Cumhuriyet Halk partisi, örgütüyle, üyeleriyle, gönüllüleriyle, Türkiye’nin dört bir yanında iktidara hazırdır. Birlikte başaracağız. Bu düzeni hep birlikte değiştireceğiz. Çünkü bu düzen değişmelidir. Yoksulluk kader değil. Kadına şiddet sıradan değil. Gençlerin hayalleri yurt dışına mahkûm edilemez. Bu ülke saray rejiminin keyfiyetine teslim edilemez! Bu ülkenin ihtiyacı olan şey; kutuplaştırma değil, barış; yalan değil, hakikat; keyfilik değil, hukuk; karanlık değil, aydınlıktır. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin aydınlık yarınlarının teminatıdır. Bu salondaki her bir yol arkadaşım bu mücadelenin öncüsüdür. Yolumuz aydınlık, hedefimiz iktidar! Kastamonu’da yerel seçim başarısını, genel seçim zaferine dönüştüreceğiz! Tarihi Biz Yazacağız! Bizim tarihimiz 19 Mart gibi, 30 Haziran gibi günübirlik hesaplarla değil; 9 Eylül’ün onuruyla, 23 Nisan’ın umuduyla, 19 Mayıs’ın cesaretiyle, 30 Ağustos’un kararlılığıyla yazılır. Ve 31 Mart’ta halkın iradesiyle birinci parti olmanın gururu, bize yol gösterir. Ama asıl tarih, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Atatürk’ün partisini iktidar yapacağımız gündür” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi'nden Durum Değerlendirmesi

‘Gönülden Gönüle Köprü Kuruyoruz’

Merkez İlçe Danışma Kurulu Toplantısı’nın hayırlı olmasını dileyerek sözlerine başlayan CHP İl Başkanı Dilek İlke Karabacak; “Danışma kurullarımız; sadece bir durum değerlendirmesi, fikir alışverişi değil, ortak aklı, cesareti, sorumluluğu ve örgütlü mücadeleyi büyüttüğümüz partimizin kurumsal zeminidir. Dolayısıyla danışma kurulu üyelerimizin sunacağı her bir katkı çok önemlidir, çok kıymetlidir. Saha ziyaretlerimize tüm enerjimizle devam ediyoruz. İlçe ilçe mahalle mahalle, köy köy, sokak sokak geziyor; hemşerilerimizle buluşuyor, gönülden gönüle köprü kuruyoruz. Gittiğimiz her yerde bir şey çok net: Bu ülkenin insanı umut istiyor, adalet istiyor, hakkını arıyor. Biz de tam bu yüzden buradayız. Dinliyoruz, not alıyoruz, çözüm üretiyoruz. Her bir vatandaşımızla kurduğumuz samimi diyaloglar bize güç veriyor. Bu yolu birlikte yürüyeceğiz, çünkü bu memleketin kaderini halkın iradesi belirleyecek. Sokakta, pazarda, çarşıda gördüğümüz ilgi ve güven, doğru yolda olduğumuzu, önümüze gelen anketler de açıkça söyleyebilirim ki; partimizin iktidarın şafağında olduğunu gösteriyor. 14 Mayıs seçimlerinde Kastamonu genelinde yüzde 21,78 olan oy oranımızın son anketlerde yüzde 35’ler seviyesine yaklaşması bize açıkça gösteriyor ki; yapılacak ilk seçimlerde Kastamonu’da 2 milletvekilliğini zorlayacağımız ve Türkiye’yi yönetecek kadroların Atatürk’ün partisinden çıkacağı bir süreci hep birlikte yaşayacağız. Ama bunun için her zamankinden daha çok çalışmalıyız. Kadın-erkek, genç-yaşlı demeden bu mücadelede omuz omuza olmak zorundayız. Hep birlikte daha çok çalışacağız. Her geçen gün biraz daha güçlenerek, dayanışma ruhu içinde, omuz omuza Halkın partisini mutlaka iktidara taşıyacağız. Sarayın, iktidarın hukuksuz, adaletsiz uygulamalarına, partimizi yıpratmaya dönük kirli, pespaye oyunlarına rağmen Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in önderliğinde parti meclisimizden her bir üyemize kadar baş eğmez bir kararlılıkla mücadele edecek bunu başaracağız” ifadelerini kullandı.

‘Yolumuz Gazi Mustafa Kemal’in Yoludur’

Sözlerine devam eden Karabacak; “Mustafa Kemal Atatürk, işgal altındaki topraklarda dahi halkın iradesine güvenerek yola çıkmıştı. Onu durdurmak isteyenler, ‘meşruiyet’ tartışmalarıyla işgal karşıtlarını yaftalayanlardı. Onların adı tarihe, teslimiyetin, suskunluğun ve iş birlikçiliğin temsilcileri olarak yazıldı. 1919’da Anadolu işgal altındayken bir yanda işgale razı gelenler, halkı susturmak isteyen saray uşakları… Öte yanda milletin bağrından doğan, bağımsızlık için ayağa kalkanlar vardı. Biz, susanlardan değil; direnenlerdeniz. Biz, işte o Ankara’yız. Biz kurtuluş için İstiklal Yolu’nu koşanlarız. Biz, işte o Kastamonu’yuz. Bugün, kurultayımızı hedefe koyanlar, belediyelere dönük yargı kıskacını yok sayanlar, mühürsüz oyları meşru sayan ama değişimi ‘şaibeli’ ilan edenler… Hepsi aynı tarihsel hizaya düşmüştür. Bu hizaya düşmeyeceğiz! Çünkü bizler, Cumhuriyet Halk Partisi’nin yalnızca bir siyasi gelenek değil; bu halkın geleceği olduğunu biliyoruz. Çünkü bizler, o koltuklara oturanların, İstanbul Hükümeti tarafından hakkında idam fermanı çıkarılan bir devrimcinin cüretini taşıması gerektiğine inanıyoruz. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi, milletin umut kapısı olma eşiğindedir. Bu eşiği geçip geçemeyeceğimiz, hangi safta durduğumuza bağlıdır. Bugün burada kurduğumuz her cümle, geçmişin mirasını, geleceğin direncini temsil ediyor. Bizim yolumuz, işgal kuvvetlerinin himayesine sığınanların değil, Mustafa Kemal’in yoludur. Bizim mücadelemiz, bir iktidar kavgası değil, halkın egemenliğini yeniden hâkim kılma mücadelesidir. Geçmişte işgal kuvvetlerinin himayesine sığınanlar nasıl tarih önünde mahkûm olduysa, bugün halk iradesini hiçe sayıp perde arkasında vesayet odaklarıyla ittifak kuranlar da aynı akıbetten kurtulamayacaktır. Bugün bazıları yine benzer tercihler yapıyor olabilir. Kurtuluşu millette değil, vesayetlerde, perde arkası pazarlıklarda, günü kurtaran uzlaşılarda arıyor olabilirler. İşte bugünün ihtiyacı tıpkı o gün olduğu gibi güçlü ve erdemli bir dayanışmadır, mertliktir, cesarettir. Biz o cesareti kuşanarak yürüyoruz. Bugün görevimiz; partimizi yeniden halkın iktidarına taşıyacak kadroları, söylemleri ve iradeyi büyütmektir. Bugün görevimiz; cumhuriyetin tasfiyesine karşı mücadeleyi örgütlemek, değişimi kararlılıkla sürdürmektir. Yolumuz Gazi Mustafa Kemal’in yoludur. Biz halkın, cumhuriyetin ve tam bağımsızlığın tarafıyız. Ne saraya, ne onun dalkavuklarına, ne de halkı unutan iş birlikçilere selam dururuz. Bugüne kadar durmadık, bundan sonrada durmayacağız, durmayacağız, durmayacağız… Asıl olanın millet olduğunu asla aklımızdan çıkarmayacağız. Ama nasıl geldiğini, milleti unutanlar var. Hatırlayın. Recep Tayyip Erdoğan, İBB başkanıyken yargılandı, yargılanırken görevinin başındaydı. Yargılama bitti cezaevine girdi. O zaman yerine tüm Meclis gruplarının oylarıyla partisinden bir isim Ali Müfit Gürtuna getirildi. Ama işte dün neler yaşadığını unutanlar, bugünün zalimi oldu. Asıl olanın millet olduğunu unuttu. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı olduğu için, İstanbul’da AKP’yi tam 4 kez yendiği, bir sonraki seçimde tekrar yenip iktidarı alacağı için Ekrem Başkanımızı cezaevine attılar. Ekrem İmamoğlu ve yol arkadaşlarımız bugün suçsuz bir şekilde cezaevinde yatıyor. Ekrem İmamoğlu artık yalnızca siyasi bir kişilik değildir. Çünkü 23 Mart’ta Kastamonu’da 27 bin, Türkiye genelinde ise 15 buçuk milyon yurttaşımız sandıklara koşup, Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak belirledi. Mehmet Akif Ersoy Mahallemizden 91 yaşındaki Emine teyze de sandığa gitti, karnında 5 aylık bebeği olan Ayşe’de oyunu kullandı. Abana’dan, Devrekani’den, Doğanyurt’tan, Küre’den Tosya’dan binlerce hemşehrimiz Cumhurbaşkanı adayım Ekrem İmamoğlu dedi. İşte bu 15 buçuk milyon insan Ekrem İmamoğlu’na bir görev verdi. ‘Bu ülkeyi sen yöneteceksin. Bizi düze sen çıkaracaksın’ dedi. Ekrem başkanın omuzlarında büyük bir sorumluluk var. Bizde onun yol arkadaşları olarak onun bu mücadelesine omuz vereceğiz. Diğer taraftan Gaziosmanpaşa’da yaşananları biliyorsunuz. Gaziosmanpaşa Belediye Başkanımız Hakan Bahçetepe uydurma iddialarla görevinden uzaklaştırıldı. Daha sonra mecliste başkanvekilliği için seçim yapıldı. Milli iradeyi dilinden düşürmeyenler, gözlerini bile kırpmadan Gaziosmanpaşa halkının iradesine çöktüler. Binlerce Gaziosmanpaşalının iradesine karşı 21 kişinin oyuyla AKP’li meclis üyesi Eray Karadeniz’i başkan vekili seçtiler. Buna da aslen Kastamonulu olan AKP İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir aracılık etti. Bir de utanmadan, sanki yargı darbesiyle, haksızca değil de sandıkta milletin iradesiyle kazanmış gibi kutlama yaptılar. Yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun” diye konuştu.

‘Bu Şehrin Yoksulluğuyla Gurur Duyuyor Musunuz?’

AK Parti İl Başkanı Ahmet Sevgilioğlu’nu eleştiren Karabacak; “Birkaç konuya daha değinmek istiyorum. AKP İl Başkanı Ahmet Sevgilioğlu’nun belediye başkan yardımcılığı yaptığı dönemde konaklar üzerinden kurduğu çarkı paylaşmıştım. 1 ay öncede yani 27 Mayıs’ta da Cumhuriyet Başsavcılığına giderek suç duyurusunda bulunmuştum. Ahmet Bey o gün sorduğumuz hiçbir soruya cevap veremedi. Zaten vermesini de beklemiyorduk. Sonra çıktı ‘Sayın Karabacak, millete hizmetkâr olmanın ne anlama geldiğini bize anlatabilir mi?’ diye bir açıklama yaptı. Konakçı başkan... Anlatıyorum kulaklarını aç beni iyi dinle… Sizin iktidar olarak bu şehre değil kendinize hizmet ettiğinizi biz çok iyi biliyoruz. Bak geçen gün TÜİK açıkladı. Kastamonu’yu, Sinop ve Çankırı ile birlikte Türkiye’nin en yoksul 3 ilinden biri yaptınız. Bu şehrin yoksulluğuyla gurur duyuyor musunuz? Yıllarca bu ülkeye hizmet eden, alın teri döken emeklimizi 14 bin liraya mahkum ettiniz. Yaş almışlarımız, başımızın tacı olan büyüklerimiz torunlarına harçlık veremez hale geldi. Eşi, dostu, arkadaşıyla oturup, bir bardak çay içemez oldu. 22 bin lira verdiğiniz işçimiz, emekçimiz kirayı ödeyemediği için ev sahibine görünmeden eve girmeye çalışıyor. Borç aldığı ama ödeyemediği arkadaşını görünce başını çevirmek zorunda kalıyor. İşte sizin bu kadim şehre reva gördüğünüz bu. Türkiye’nin en yoksul 3 ilinden biri yapmak. Kastamonu’ya hizmet etmek; Cengiz Holding’e Kastamonu’nun ballı kaymaklı ihalelerini peşkeş çekmek midir? Pazarlık usulü 11 milyarlık iş bağlamak mıdır? Yoksa bu şehirde süt içemeyen tek bir çocuk kalmasın diye süt dağıtmak, onların eğitimiyle dertlenip Akademi Kastamonu projesini hayata geçirmek midir Kastamonu’ya hizmet etmek? Bu şehrin konakları üzerinden zenginleşmek, milyonluk rant kapısı oluşturmak mıdır? Yoksa şehir içi ulaşım rahatlasın diye köprü projeleri yapmak, sarı otobüsler getirmek midir? Bu şehre hizmet etmek şehrin bağrına 4 tane demir kazık dikmek midir? Yoksa Ankara’ya giden hastalarımız, refakatçilerimiz başını sokacak bir çatı, içecek bir tas sıcak çorba bulsun diye derman evi açmak mıdır? Bu şehre hizmet etmek altyapısı bile tamamlanmamış bölgelere, 20’şer kat imar vermek midir? Yoksa şehrin 50 yıllık altyapısını yenilemek için sorumluluk almak, elini taşın altına koymak mıdır? İşte Kastamonu, 31 Mart’ta bu iki anlayış arasında bir tercih yaptı. Kararını verdi. Bu şehirde yaşayan her iki kişiden biri, bu şehri evladınız, kardeşiniz, arkadaşınız bizim Hasan, Hasan Baltacı yönetsin, Cumhuriyet Halk Partisi yönetsin dedi. Belediye Başkanımız Hasan Baltacı’da gecesini gündüzüne katmış, 31 Mart öncesi Kastamonu’nun her sokağında söz verdiği gibi büyük bir gayretle bu şehir için çalışıyor. Ona ve çalışma arkadaşlarına bir kez daha teşekkür ediyorum. Ahmet Sevgilioğlu’na tavsiyem kendilerinin yönettikleri ilçelerdeki vatandaşların sesine kulak vermesidir. Kastamonu Belediyesi üzerinden siyaset yaparak, kendi sorumluluğunu, görevlerini unutturmaya gizlemeye çalışmaktan vazgeçmesidir. Doğan Ünlü’yle parti içi çıkar çatışmasına ayıracağı zamanı, çabayı Kastamonu için göstermesidir” şeklinde konuştu.

‘O Gün Ne Dedilerse Bugün Genel Başkanları Aynısını Yapıyor’

Eleştirilerine devam eden Karabacak; “Sesi soluğu çıkmayan biri daha var. MHP İl Başkanı Emre Şahin yok gibi. Arkadaşlar şunu içtenlikle söylüyorum. Ben Emre Şahin’e gerçekten üzülüyorum. Seçim döneminde bu şehrin sokaklarında, caddelerinde; ‘Bunlar DEM’le demleniyor. CHP gelirse Abdullah Öcalan’la temas başlayacak. CHP gelirse DEM parti Apo’yu ziyaret edecek, Apo’yu çıkartacak’ diyorlardı. O gün ne dedilerse bugün genel başkanları aynısını yapıyor. Abdullah Öcalan’a ‘kurucu önder’ diyor. DEM parti heyetini kapılarda karşılıyor. Şimdi sormak istiyorum. Emre Şahin, sen bunları kabul ediyor musun? İçine sindirebiliyor musun? Ben biliyorum ki sindiremiyorsun. Ama elinden de bir şey gelmiyor. Sonuçta devlet aklı deyip sineye çekiyorsun. Bu suskunluğunun altında yatan sebep bu. Farkındayım. Ama sana tavsiye. Bundan sonra büyük lokma ye, büyük laf konuşma. Kastamonu’dan başlayarak güçlü ve erdemli bir dayanışmayı büyütmeliyiz. Erdemli bir dayanışmanın ne olduğunu gözden geçirmeliyiz. Bunu başarabildiğimizde, hepimiz üzerimize düşenleri yaptığımızda, Türkiye'yi yönetecek kadroların CHP’den çıkacağı bir süreci hep birlikte yaşayacağız. Ve inşallah Ekrem İmamoğlu'nu da Cumhurbaşkanı yapacağız” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi'nden Durum Değerlendirmesi

‘Bugün İki İrade Karşı Karşıyadır’

Toplantının hayırlı olmasını dileyen Belediye Başkanı Hasan Baltacı; “Bugün iki irade karşı karşıyadır. Bir tarafta bu düzenin bir gün daha sürmesini isteyen sarayın iradesi, diğer tarafta ise bu düzenin değişmesini isteyen milletin iradesi var. Şunu bilmenizi isterim: Tarihte hiçbir zaman milletin iradesiyle karşı karşıya gelen bir yapı kazanamamıştır. Her zaman millet kazanmıştır. ‘Süreç uzar, halk yorulur, arkadaşlarını unutur, biz de bu arada bir çıkış yolu bulup bu düzeni devam ettiririz’ diye düşünenler varsa bilsinler ki, bizim bu zalim düzene terk edeceğimiz hiçbir arkadaşımız yoktur. Hiçbirini unutmayacağız. Artık böyle olacak! Değerli arkadaşlarım, sevgili Kastamonulular; On beş ayı geride bıraktık. Bu süreçte Kastamonu Belediyesi’ni yönetme görevini üstlenerek, gece gündüz demeden canla başla çalıştık. Yaptığımız her çalışmada heyecanımıza ortak olan, bizimle birlikte yürüyen, hayallerimize inanan ve görevini dört elle sarılarak yapan Kastamonu Belediyesi'nin emekçilerine teşekkür ediyorum. Görevlerini hakkıyla yerine getiren müdürlerimize ve belediye başkan yardımcılarımıza da ayrıca teşekkür ederim. Belediye meclis üyelerimiz yalnızca meclis toplantılarına gelip imza atmakla yetinmediler; her gün, her an yanımızda oldular. Hepsine şükranlarımı sunuyorum. Karşılaştığımız her sorunda, ‘Bu benim görevim değil’ demeden bize yol gösteren değerli parti meclisi üyemize, il başkanımıza ve merkez ilçe başkanımıza da teşekkür ederim. Eğer bir başarıdan söz ediyorsak, bunu hep birlikte başardık. Herkesin bu başarıda payı olduğunu bilmenizi isterim. Peki, ne başardık? Elbette bir buçuk yıl kısa bir süredir. Ancak bu sürede Kastamonu Belediyesi'nin yerlerde sürünen itibarını ayağa kaldırdık. Belediyeye olan güveni yeniden tesis ettik. Artık bu şehirde kimse, biz görevde olduğumuz sürece belediyeyle ilgili endişe duymuyor. Sokakta karşılaştığım insanlar bana ‘Başkanım artık belediyede ne olup bittiğini biliyoruz’ diyorlar. Çünkü bu milletin bilme hakkı vardı ve o hak daha önce onlardan esirgenmişti. Biz, bu hakkı onlara iade ettik. Artık herkes belediyede ne olup bittiğini biliyor ve bize güveniyor. Bu güveni boşa çıkarmayacağız. Göreve geldiğimizde söz verdiğimiz gibi, seçim sürecinde ayakları yere basmayan projeler sunmadık. Bu şehri ve halkını tanıyoruz. Çocukların, gençlerin, kadınların neye ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Bu doğrultuda projelerimizi hazırladık. Rehberimiz seçim beyanlarımız oldu. Hedefimiz; bu şehirdeki her çocuğun mutlu olması, hayal kurabilmesi, her kadının kendini güvende hissetmesi. Bu şehirde yaşam mücadelesi veren herkesin yanında Kastamonu Belediyesi var. Belediyemizin tüm imkânlarıyla halkımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Bu süreçte önemli projelere imza attık. ‘Akademi Kastamonu’ projesini hayata geçirdik ve ilk mezunlarımızı verdik. LGS ve YKS sınavlarına giren öğrencilerimizle mezuniyet töreninde buluştuk. Onlara, ‘İnşallah istediğiniz üniversite ve bölümleri kazanırsınız. Hayatınıza Kastamonu Belediyesi'nin bir katkısı olsun’ dedik. Kreş açtık ve kapasitelerini artırdık. Ankara’da tedavi için giden vatandaşlarımızın konaklama ve temel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için ‘Derman Evi’ projesini hayata geçirdik. Bu projeye katkı sağlayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mansur Yavaş’a da teşekkür ediyorum. Belediyecilikte neler yaptığımızı anlatmak bu toplantının sınırlarını aşabilir, affınıza sığınıyorum. Ama ‘Konuşan Kastamonu’ demiştik; işte bu hedefte önemli mesafe kat ettiğimizi düşünüyorum” ifadelerini kullandı. 

‘Yakında Hayata Geçecek Projelerimiz Arasında Sarı Otobüsler Yer Alıyor’

Şeffaf belediyecilik anlayışlarına vurgu yapan Başkan Baltacı; “Belediye meclis toplantılarını düzenli olarak yapıyor, tüm gelişmeleri halkımızla paylaşıyoruz. Bugün ne yaptık, yarın ne yapacağız, hangi sorunla karşı karşıyayız, hepsini şeffaf şekilde açıklıyoruz. Yakında hayata geçecek projelerimiz arasında sarı otobüsler yer alıyor. İnşallah Eylül ayında devreye alacağız. Yeni yol ve köprü projelerimizin ihaleleri de tamamlanmak üzere. Okullar açılmadan önce önemli bir kısmını tamamlamayı hedefliyoruz. Kastamonu artık daha temiz, daha düzenli bir şehir. Temizlik işçilerimize de ayrıca teşekkür ediyorum. Hep birlikte bir şehir kültürü inşa ediyoruz. Değerli arkadaşlar, Sizler bizim gözümüz, kulağımız, elimiz ayağımızsınız. Gören gözümüz, hisseden kalbimizsiniz. Bizimle Kastamonu arasındaki en güçlü bağ sizlersiniz. Eleştirilerinizi ve önerilerinizi lütfen esirgemeyin. Yanlış gördüğünüz bir durumu bana ya da belediye başkan yardımcılarımıza, meclis üyelerimize ya da parti yöneticilerimize mutlaka iletin. Çünkü bu şehir hepimizin yuvasıdır ve bu yuvadan hepimiz sorumluyuz. Sözlerimi bitirmeden önce önemli bir konuya daha değinmek istiyorum: Bugünlerde Cumhuriyet Halk Partisi ve ülkemiz çoklu bir saldırıyla karşı karşıya. Belediye başkanlarımız, milli iradenin temsilcileri hedef gösteriliyor. Ama bugüne kadar ikna edici hiçbir delil ortaya konulamadı. Kastamonu’daki kadrolarımız ne kadar erdemli ve çalışkansa, Türkiye genelindeki kadrolar da aynı şekilde güçlü ve kararlıdır. Biz var oldukça, partimize ve milli iradeye sahip çıktıkça, başaramayacağımız hiçbir şey yoktur. Mayıs seçimlerinden sonra umutların kırıldığı bir anda bayrağı düşürmeyip bu partide değişimi başaran kadrolara bedel ödetmek istiyorlar. İşte bu kadrolara sahip çıkmalıyız. CHP değişirse Türkiye değişir dedik, bunu onlar da biliyor. Bu yolda bir adım dahi geri atmayacağız. Değişimin kadrolarına, Hikmet Başkan’a, Ekrem Başkan’a ve Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’e sahip çıkmaya devam edeceğiz. Danışma Kurulu toplantımızın başarılı ve hayırlı olmasını diliyorum. Teşekkür ederim” diye konuştu.

Cumhuriyet Halk Partisi'nden Durum Değerlendirmesi

‘Partimiz Saldırı Altında’

CHP Parti Meclis Üyesi Hikmet Erbilgin; partilerinin saldırı altında olduğunu söyleyerek; “Cumhuriyet Halk Partisi, partimiz saldırı altında. Topyekûn bir saldırı bu. Rejim, bütün araçlarıyla partimizi felç etmek amacıyla saldırıyor. CHP’yi devre dışı bırakmaya ya da teslim almaya niyetlenen bir senaryo adım adım hayata geçiriliyor. 19 Mart darbesi, partimizin milletimize yüzünü dönme, iktidara gelme iradesine yönelik bir saldırıdır. Biz geri adım atmadıkça, saldırı daha da şiddetleniyor. Direncimizi kırmaya, kadrolarımız üzerinde terör estirmeye çalışıyorlar. ‘Kayyum’ ya da fırsatçı ‘butlan siyaseti’ de bunun bir parçası. CHP’de kurultay iradesini hiçe sayarak, rejim mahkemelerinden çıkacak karara umut bağlayanları, yol gözleyenleri gördük ne yazık ki... Dostlarım, bu arayış bir tür mandacılıktır. Gücün himayesine girerek, iradesini teslim, varlığını inkâr, geleceğini ipotek etmektir. Rejimin kendisine sunduğu sınırlar içerisinde kalarak, zat-ı şahanelerinin siyaset oyununun parçası olmaktır. Cumhuriyet tarihi, milli mücadele tarihi çok sayıda yol ayrımına, kavşağa sahiptir. Ülkesini yüceltme ülküsünü vazife belleyenler olduğu kadar, kişisel hedeflerine kilitlenmiş muhterisleri de tarih not etmiştir elbette. Her yol ayrımında bedeller ödenmiş, unutulmaması gereken dersler çıkarılmıştır. Cumhuriyet Halk Partili olmak, sadece siyasi bir kimliğe sığmaz. CHP’li olmak; siyasi, ahlaki, vicdani bir bütünsellik içerir. Rejimin acımasızca, düşman hukuku anlayışıyla oynadığı bu oyun, bir siyasal şiddet sarmalıdır. Partimiz, sermaye, yargı, medya desteğiyle ve devletin güç kullanma ayrıcalığına dayanan sistemli bir saldırı altındadır. Çoktan beri farkındayız. Ama gördük ki onlar yalnız değilmiş. Böyle zamanlarda, mücadeleye omuz vermek yerine teslimiyeti, mandacılığı seçenler olur, olacaktır. Rejimle birlikte yeni Türkiye’yi inşa etmeye niyetlenmişler belli ki. CHP’yi diz çöktürmek isteyen küresel güçlerle birlikte, rejimin kullanışlı muhalefet aparatı olmaya heveslenmişler demek ki… Kontrollü olun. Siyasetin size sunduğu nimetlerden ve ayrıcalıklardan faydalanın ama asla rejimin tekerine çomak sokmayın. İstenen bu. Böyle kriz anları, aynı zamanda bir sınavdır: Mertçe tutum sergileyenler, ‘Aman bir aksilik olmasın’ diyerek sütre gerisine sığınanlar, ‘Gelen ağam, giden paşam, biz işimize bakalım’ diyenler... Tarih, zaman, herkesi bir şekilde kayıt altına alacak. Tarih bize bir görev veriyor. Bize yakışanı gösteriyor. Bizi biz yapan değerlerin ışığında bize bir yol haritası tarif ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi, kifayetsiz muhterislerin particilik oynayacağı bir yer değildir. İktidara yürüyen bir partinin enerjisini düşürmek isteyenler tarihin önünde not edilmektedir. Halkın umudunu dağıtmayı vazife belleyenler, halkımızdan ağır ve tarihi bir tokat yiyecektir. Partimizin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’dur. Genel Başkanımız Özgür Özel’dir” dedi.

‘Kurultayımızı Lekelemeye Çalışıyorlar’

Kurultaylarına değinerek sözlerine devam eden Erbilgin; “Bundan yaklaşık 2 yıl önce, 13 Haziran 2023 tarihinde Kastamonu, 9 il başkanımızın toplantısına ev sahipliği yapmış; partimizin değişim iradesini henüz o günlerde, Anadolu’da yalnızca Kastamonu’dan yükseltmiştik. Ve 4-5 Kasım Kurultayı’nda, Kastamonu CHP’si, değişimin Türkiye’de iktidar meselesi olacağını öngörmüş; Kastamonu kurultay delegelerimiz de bu iradenin yanında yer almıştır. Şimdi o kurultayımızı kirletmeye çalışıyorlar. O kurultayımızı lekelemeye çalışıyorlar. Ben bu vesileyle, o kurultayda Kastamonu’yu temsil eden kurultay delegesi arkadaşlarımızı buraya davet ediyorum. O günlerde 6’sı seçilmiş, biri doğal 7 milletvekilimiz vardı. Biz o arkadaşlarımızdan değişim irademizden razı mıyız arkadaşlar? Buradan bir kez daha ifade etmek için yol arkadaşlarımızı davet ettim. Bizim kurultay irademiz açıktır, biçimlenmiştir. Genel Başkanımız Özgür Özel’dir. Bu görevi, Kastamonu’yu; bir istiklal şehrini; temsil etmenin bilinciyle onurla yerine getirmiş bütün kurultay delegesi arkadaşlarıma, Kastamonu’muz adına tekrar teşekkür ediyorum. Elbette konuşacak çok meselemiz var. Ancak her birimiz, tarihin önemli bir eşiğinden geçtiğimizi hatırlamalıyız. Devrekani Danışma Kurulu’nda ifade etmiştim; Kastamonu’da siyasi görüşü her ne olursa olsun; ister MHP’de, ister AKP’de, ister diğer partilerde yönetici olsun; oy tercihini hangi partiden yana kullanmış olursa olsun, Kastamonu’ya 3 fotoğrafı bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bugün belediye başkanlarımız, iktidarın gizli tanıkları aracılığıyla yargılanmaya çalışılıyor. Ancak hatırlayalım: Erdoğan’ın bakanları Yüce Divan’a sevk edilmişti. O dönemde Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı bir Kastamonu Milletvekili, Hakkı Köylü’ydü. Bu fotoğraf karesini unutmayın arkadaşlar; suçüstü yapılmış, Yüce Divan’a sevk edilmek üzere olan bakanların yargılanması, Meclis eliyle gerçekleşecekken… Gelen bir telefon üzerine komisyon toplantısından ayrılmış, görüşmesini yaptıktan sonra dönüp bakanların yargılanmasına engel olmuştu. AK Parti Milletvekili, Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü’dür bu kişi. Bizler, bu ülkenin kuruluşunda ter dökmüş, İstiklal Yolu’nu katetmiş Kastamonulular olarak bu fotoğrafı içimize sindiremedik arkadaşlar. İkinci fotoğraf neydi? Milletin oylarıyla Kastamonu Belediyesi’ni yönetme hakkını elde etmiş Tahsin Babaş’ın, ‘pudra şekercisi’ bir danışmanı vardı. O gencin fotoğrafı ulusal basına düştüğünde, yine milli değerleriyle bezenmiş Kastamonu’da, siyasi tercih her ne olursa olsun bütün Kastamonuluları üzmüştü. Şimdi üçüncü kare yine AK Parti eliyle Kastamonu’nun hafızasına nakşedildi. Milletin 110 bin oyuyla seçilmiş Gaziosmanpaşa Belediye Başkanımızı, 21 AK Parti Meclis üyesinin oyu ile kendi Belediye Meclis Üyesini belediye başkanı yaparak, milletin iradesini çalmış bir anlayışın fotoğrafı. Üzülerek ifade ediyorum ki, bu kare kamuoyuna Kastamonulu ama AK Partili bir kişi eliyle, Abdullah Özdemir eliyle servis edilmiştir. Bu 3 fotoğrafı da Kastamonulular hak etmiyor! Bu 3 fotoğrafı unutmamamız gerekiyor. Unutursak eğer, Kastamonu’nun şanlı tarihine, onuruna, İstiklal Yolu’na sahip çıkmamış oluruz. Bu 3 fotoğrafı gittiğimiz her yerde, memlekete değer veren herkese yeniden yeniden anlatmamız gerekiyor. Bu 3 fotoğraf bize şunu söylüyor: Adalet ve Kalkınma Partisi’nde üst düzey siyaset yapan hiç kimsenin milletle bağı yoktur. Onların tek bağı, sarayda gözlerinin içine baktıkları reisleri ve kendi cepleridir. AK Parti’de üst düzey siyaset yapan insanların Kastamonu’yla, Kastamonu’nun dertleriyle herhangi bir bağı yoktur. Eğer bu şehri seviyor olsalardı, Kastamonu Türkiye’nin en yoksul ili olmazdı. Bunu unutmayacağız” ifadelerini kullandı.

‘Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı Olacak’

Seçimler üzerinden sözlerine devam eden Erbilgin; “2018 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi Kastamonu’da yüzde 52, CHP ise yüzde 16 civarındaydı. Yıl 2023’e geldiğinde AKP yüzde 45’lere, CHP ise yüzde 22’lere ulaşmıştı. Ve bugün gerçekleştirilen anketlerde, CHP ile bu ülkeye zulmeden AKP arasında sadece 7-8 puanlık fark kalmıştır. Artık Kastamonu CHP’sinin birinci olması gereken illerdendir. Yapılan çalışmalar; İl Başkanımızın, İlçe Başkanlarımızın, Belediye Başkanlarımızın yürüttüğü halkçı, milletini seven, Kastamonu’ya düşkün, insanını dinleyen, anlayan, gayretli tutum; bizi birinci parti olmanın eşiğine getirmiştir. Peki Kastamonu’da birinci parti olduğumuzda ne olacak arkadaşlar? Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı olacak. Bu nedenle el birliğiyle daha çok çalışmamız gerekiyor. Kastamonu’da birinci parti olduğumuzda ne olacak arkadaşlar? Bu ilden CHP’li 2 kardeşiniz, sizleri TBMM’de temsil edecek. Peki CHP, Kastamonu’da birinci parti olduğunda ne olacak? Kastamonu, Türkiye’nin en yoksul ili olmaktan kurtulacak, hep birlikte zenginleşeceğiz. Bu ülkenin, bu şehrin yer üstü ve yer altı kaynaklarını yandaşlarına peşkeş çeken anlayış sona erecek. Eğer Küre’de bir imkân varsa, o Mardin Mazıdağı’na değil; Küre’nin topraklarında kalacak. Bunu muhakkak bilmemiz gerekiyor. Biraz önce Merkez İlçe Başkanım, AK Parti Merkez İlçe Başkanının trencilik oyununu anlattı. Ama bir şeyi atladık. Tren meselesi Çorum’a kadar geldi. Bunu yürekli ifade edebilecek iktidar partisi milletvekilleri görebiliyor muyuz? Göremiyoruz. Peki iktidar partisi milletvekilleri ne yapıyor? Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde nöbet tutan bakanlarla ve bakan yardımcılarıyla fotoğraf çektirmek için kapılarda bekliyor. Evet milletvekilleri bakanlarla görüşür. Evet milletvekilleri kendi seçmenine mesaj vermek için bakanlarla fotoğraf çektirir. Ama bugüne kadar bu bakan ve bakan yardımcılarıyla yapılan görüşmelerde Kastamonu’nun hayrına bir iş gerçekleşti mi? Hastalarımızı burada muayene ettirebiliyor muyuz? Arif kardeşimize, Derya kardeşimize, Kübra kardeşimize hasta meselesi için günde onlarca telefon geliyor. Daha bugün yoğun bakımda yer olmadığı için Ankara Hacettepe’de yer bulunması için bizi arayan arkadaşlarımız oldu. Hastalarını tedavi ettirmeyenler Karabük’te, Ankara’da kendilerine yardımcı olması için gayret ediyorlar. Bereket versin ki bu memleketin bizim Hasan’ı var. Ankara’da derman evi açtı. Bereket versin ki bu memleketin evladı, kardeşi, arkadaşı mevcut imkanlar dahilinde Ankara’da kardeşlerimizi derman evi ile buluşturdu. Hele bir iktidara gelelim. O zaman Hasan Baltacı’yı hiç kimse tutamayacak. Bu ülke, bu şehir çok güçlü bir şekilde ayağa kalkacak” diye konuştu.

‘Milletimizin Dertleriyle Dertleneceğiz’

Açıklamalarına devam eden Erbilgin; “Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu ile ilgili süreci el birliği ile izliyoruz. Ancak yanılmayalım ki bu süreç altı aydır yürüyor. İktidar iktidarını teslim etmemek üzere çok yönlü bir saldırıyı el birliği ile gerçekleştiriyor. Halk TV’ye, Tele1’e sudan gerekçelerle ceza yazıyor. Hatta öyle ki Manisa Büyükşehir Belediye Başkanımız Ferdi Zeyrek’e hareket etmiş Akit Gazetesi’nin tutumunu eletirdi diye Tele1’e ceza veriyor. Diğer yandan belediye başkanlarımızı, onların yardımcılarını, bürokratlarımızı tutukluyor. Öte yandan bu ülkenin kadim çınarı Cumhuriyet Halk Partisi’ni butlan tartışmalarıyla meşgul etmeye çalışıyor. Bize düşen görev içerden bir tartışma yürütmek asla değildir. Gözümüzü milletten ayırmayacağız. Milletimizin dertleriyle dertleneceğiz. Parti içi tartışmaları ancak ve ancak milletimizin bizden beklentileri ile örtüştürebilirsek anlamlı olur. Bunu başaramazsak yeniden içe kapanmış bir Cumhuriyet Halk Partisi aracılığıyla bizim milletimizle kurduğumuz güçlü bağları koparmaya çalışanlara hizmet ederiz. Eğer bunu başaramazsak. Mahkeme karar verirse bende görevimi yapar durumuna düşeriz. Bu tartışmayı aşmanın yegane yolu şudur. Gür sesle ifade edeceğiz. Genel Başkanımız Özgür Özel’dir. Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu’dur. İlçeleri bir süredir geziyoruz. El birliği ile oradan milletimize ulaşmaya çalışıyoruz” dedi.

‘Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’de İktidar Olacaktır’

Erbilgin son olarak; “3-5 meseleyi bir kez daha hatırlatmakta fayda var. Elbette siyasi partiler yönetimler aracılığıyla yönetilir. Ancak o partiyi iktidara getirecek olan milletin tavrıdır. O millete ulaşmakta bu salonda bulunan her birimizin görevidir. Sizlerin bu dayanışma kuruluna emek vermek, katılmak için gelen sizlerin görevi sadece danışma kurullarına katılmak değildir. Mahallelerde, köylerde yapılabilecek her türlü görevi ilçe başkanımız ve il başkanımız aracılığıyla talep etmek, millete gönlümüzü açacağımız işlerde el ele olmaktır. Cumhuriyet Halk Partisi, her köyde, her sokakta güçlü örgütlenme ağları kurabilirse önce Kastamonu’da sonra Türkiye’de iktidar olacaktır. Bu partiye yeni katılmış genç kardeşlerime, bu partiye ömrünü vermiş büyüklerimizin temel görevi ‘bizim üstümüze düşen bir şey var mı?’ sorusunu ilçe başkanımıza, il başkanımıza sormaları ve onların verdiği görevler aracılığıyla elimizden gelen gayreti göstermektir. Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanı adayımız için başlatılan imza kampanyamız devam etmektedir. Bu imza föylerini millete ulaştırmak ancak sizlerin aracılığıyla mümkün olabilir. Bütün ilçe yöneticilerimizin, il yöneticilerimizin gayretle çalıştığına şahidiz. Ancak tüm yönetim kurulunun toplamı 50 kişi Kastamonu’ya yetmez. Dolayısıyla bu partide geçmiş yıllarda hangi görevi almış olursak olalım, hatta parti ile bağımız sadece üyelik düzeyinde olsa bile bir yurtseverlik bilinciyle bu imza föylerini millete ulaştıracak gayreti sizlerden bekliyorum. Böylesi önemli kavşaklarda, önemli iktidar yürüyüşlerinde kadınlar olmadan olmaz. Dolayısıyla bu toplantıların tekrarlarında gençlerimizin ve değerli büyüklerimizin eşleriyle beraber salona gelmeyi kendilerine bir görev saymalarını rica ediyorum. Genç kardeşlerim. Bu Kastamonu’da, genç nüfusun en az olduğu illerden birisi olan Kastamonu’da sizlerin tutkulu mücadeleniz, sizlerin kararlılığınız Cumhuriyet, onun partisine ve onun genel başkanına olan inancınız bizim geleceğimizi tayin edecektir. Gençlerimizden beklentimiz, sadece Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy veren bir tutumdan öte, yarın bu ülkeyi yönetecek kadroların içerisinde olma kararlılığını ve azmini ortaya koymaları gerekmektedir. Gençlerimiz arasında hakikatli bir dayanışma, bir birini anlayan, kucaklayan bir dil kurabildiğimiz zaman Kastamonu’nun önü açılır. Bu iktidar toplumu kutuplaştırmaya gayret ederken, Cumhuriyet Halk Partisi’nin önündeki en önemli görev toplumu birleştirecek adımları atmaktır. Dolayısıyla bu tür toplantılarda her seferinde ifade ediyorum. Eğer biz güçlü ve erdemli bir dayanışmaya inanıyorsak. Büyük ve güçlü bir aileysek. Ülkede buna hukuksuzluk varken seyredemeyiz. Bu ülkenin cumhurbaşkanı adayı cezaevindeyken, Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini tasfiye etme girişimleri sürerken bu salonda bulunan hiçbir arkadaşımız süreci seyredemez. Her birisi sürecin ucundan tutmakla kendisini mükellef sayması gerekir. Her bir kardeşimizin sahada çalışıyor olması gerekir. Her kardeşimizin bu milletin gözlerinin içine baka baka milletine olan yüksek sevgisini bu topluma geçiriyor olması gerekir” ifadelerini kullandı. 

Bakmadan Geçme