• Haberler
  • Genel
  • 'Dere yataklarında rüsubatlar birikmiş durumda'

'Dere yataklarında rüsubatlar birikmiş durumda'

MHP İGM ÜYESİ HÜSNÜ DINGILOĞLU İl Genel Meclisi Kasım ayı toplantıları dünkü oturumla devam etti. İGM'nin gündeminde İl Özel İdaresi 2018 Gelir Bütçesi ve komisyon raporu yer aldı. İl Özel İdaresi 2018 Gelir Bütçesi kalem kalem okunarak meclisin bilgisine sunuldu. Toplantının diğer gündem maddesinde ilimiz sebze ve meyve ihtiyacını karşılayan ve Taşköprü sarımsağının yetiştirildiği bölge...

MHP İGM ÜYESİ HÜSNÜ DINGILOĞLU; İl Genel Meclisi Kasım ayı toplantıları dünkü oturumla devam etti. İGM’nin gündeminde İl Özel İdaresi 2018 Gelir Bütçesi ve komisyon raporu yer aldı. İl Özel İdaresi 2018 Gelir Bütçesi kalem kalem okunarak meclisin bilgisine sunuldu. Toplantının diğer gündem maddesinde ilimiz sebze ve meyve ihtiyacını karşılayan ve Taşköprü sarımsağının yetiştirildiği bölge olan Karaçomak ve Gökırmak Ovası üzerinde bulunan tarım arazilerinin sulamasında kullanılan dere yataklarına sanayi atıkları ve şehir kanalizasyonunun arıtma yapılmadan bırakıldığı, bu sulama suyunun tarım arazilerine ve ürünlerine ne kadar olumsuzluklara, toprakta verimsizliğe ve diğer nedenlere yol açtığına dair hazırlanan Çevre ve Sağlık Komisyon raporu görüşüldü. “YERALTI SULARININ KİRLENMESİNE SEBEP OLABİLMEKTEDİR” Raporda; “Karaçomak ve Gökırmak deresi üzerinde yüzeysel olarak gezdik ve incelemelerde bulunduk. Ancak ilgili makamlar Çevre Şehircilik ve DSİ Bölge Müdürlüğ’ünden görevlilerin bulunmadığı görülmüştür. Komisyon olarak suyun bazı bölümlerinin yüzeysel olarak kirli olduğunu, gördük ve fotoğrafladık. Suların kirliliğini genel olarak 4 ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar nüfus artışı, kentleşme, sanayileşme ve tarımsal mücadele ilaçları ve kimyasal gübreler olarak sıralanabilir. Sanayi ve Endüstri artıklarının arıtılmadan akarsulara verilmesi veya bu atıkların toprağa gömülmesi sonucu bu atıklar yağmur sularına karışarak yeraltı sularının kirlenmesine sebep olabilmektedir. Günümüzde içme ve sulamada kullandığımız sularda lağım suları ile kirlenirse hastalık daha çabuk bulaşacağı gibi, bakteri ve virüs oranı artarak tifo, dizanteri, hepatit, kolera gibi diğer hastalıklara yol açabilecektir. Toprak kirliliğinin önlenmesi için verimli tarım alanlarına sanayi tesisleri ve yerleşim alanları kurulmamalı ve sanayi atıkları arıtılmadan toprağa verilmemelidir. Besinlerin bileşiminde doğal olarak bulunan nikel maddesinin kirli atıkların sulara karışması ve bitkiler tarafından alınmasıyla bitki yapısındaki miktarı önemli derecede artmaktadır” denildi. “SANAYİ ATIKLARI ARITILMADAN SU KAYNAKLARINA BOŞALTILMAMALIDIR” Söz konusu suların insan sağlığına etkisine değinen raporda: “Bu bitkilerin tüketilmesiyle fazla miktarda nikel maddesi vücuda alınmakta ve buna bağlı olarak böbrek yetmezliği, karaciğer bozukluğu ve bazı kanser türlerinin oluşumuna neden olabilmektedir. Havada yoğun olarak bulunan kurşun oksit havadan su kaynaklarına dolayısıyla besinlere bulaşarak insan sağlığına zaralar verebilir. Bu elementin özellikle ağız, yemek borusu, akciğer, meme ve kalın bağırsak gibi önemli kanser türlerinde önemli rol oynadığı görülmüştür. Eski su dağıtım sistemlerinde kullanılan kurşunun çocukların sinirsel gelişimi ve davranış bozukluğuna yol açtığı görülmüştür. Canlı yaşam ve dünyanın doğal dengesi için gerekli olan suyun çeşitli nedenlerle kirlenmesi sonucu gerek çevreye ve gerekse insan yaşamına verdiği zararlar oldukça önemlidir. Bu bilinçten yola çıkarak yaşamımızı önemli oranda etkileyen su kirliliğini önleyebilmek için yapılması ve alınması gereken önlemler bulunmaktadır. Öncelikle tarım ilaçları ve yapay gübreler yetkili kuruluşların önerisine göre kullanılmalıdır. Sanayi atıkları arıtılmadan su kaynaklarına boşaltılmamalıdır. İçme suyu olarak kullanılan su kaynakları dışarıdan hayvanların girmesini engelleyecek biçimde çevrelenerek kirlenmenin önlenmesi gerekmektedir. Kaynak sularına yakın bölgelerde endüstri kuruluşu, hayvan çiftlikleri kurulmamalıdır. İçme suyu havzaları yakınında suların kirlenmesine yol açacak faaliyetler yapılmamalıdır. İçme suyu şebekeden verildiğinde klor ve ozon gibi dezenfekte edici maddelerle mikroplardan arındırılmalıdır” ifadelerine yer verildi. “ÇOCUKLARIMIZIN SAĞLIĞINDAN ŞÜPHELİYİZ” Konuyla ilgili olarak bir sunum gerçekleştiren MHP İGM üyesi Hüsnü Dıngıloğlu; birilerini töhmet altında bırakmak gibi bir niyetinin olmadığını vurgulayarak; “Dere yataklarında rüsubatlar birikmiş durumda. Bu durumda endişe verici. Çünkü bu rüsubatlar yüzünden toprak altına su geçmiyor. Çocuklarımızın sağlığından şüpheliyiz. En çok tedirgin olduğumuz topraklardır. Torunlarımıza bırakacağımız topraktır. Karaçomak’ta, kalıcı bir rüsubat tabakası oluşuyor, çalışmalar halde su toprağın altında kalmıyor. Dere yatağına atılan sanayi atıkları ve kimyasalların tamamı tabaka olarak oluşuyor. Yaşadığımız sorun uzun süredir devam etmektedir. 3 ya da 5 aylık bir durum değil. Bu toprakları kaybettiğimizde, torunlarımıza bırakacak bir şeyimiz kalmayacak. Vatandaşlar bu rüsubatlar yüzünden tarım topraklarının verimsiz hale geldiğin ve bittiğini söylüyorlar” diyerek söz konusu duruma acil çözüm bulunması gerektiğiniz söyledi. Söz konusu komisyon raporu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne, Belediye Başkanlığı’na ve Devlet Su İşleri Müdürlüğü’ne gönderildi.

Bakmadan Geçme