Down Sendromu Derneği günlerini kutladı

Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü nedeniyle Down Sendromu Derneği üyeleri, kutlama partisinde Hann & Sanat Cafe Restaurant'ta bir araya geldi. Down Sendromu hakkında bilgiler veren Down Sendromu Derneği Temsilcisi Neriman Karakurt, aileleri bilinçli olmaya çağırdı. Down sendromun tanımını yaparak konuşmasına başlayan Down Sendromu Derneği Temsilcisi Neriman Karakurt 'Down sendromu genetik bir farklılık, bir kromozom anomalisidir....

Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü nedeniyle Down Sendromu Derneği üyeleri, kutlama partisinde Hann & Sanat Cafe Restaurant’ta bir araya geldi. Down Sendromu hakkında bilgiler veren Down Sendromu Derneği Temsilcisi Neriman Karakurt, aileleri bilinçli olmaya çağırdı. Down sendromun tanımını yaparak konuşmasına başlayan Down Sendromu Derneği Temsilcisi Neriman Karakurt; “Down sendromu genetik bir farklılık, bir kromozom anomalisidir. En basit anlatımı ile sıradan bir insan vücudunda bulunan kromozom sayısı 46 iken Down Sendromlu bireylerde bu sayı üç adet 21’inci kromozom olması nedeniyle 47 olmaktadır. Down Sendromu tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil, genetik bir farklılıktır. Hücre bölünmesi sırasında yanlış bölünme sonucu 21’inci kromozom çiftinde fazladan bir kromozom yer alması ile meydana gelir. Down Sendromuna sebep olduğu bilinen tek etmen hamilelik yaşıdır, 35 yaş üstü hamileliklerde risk artar. Ancak genel olarak genç kadınlar daha fazla bebek sahibi olduğundan Down Sendromlu çocukların yüzde 75-80'i genç annelerin bebekleridir. Ülke, milliyet, sosyo-ekonomik statü farkı yoktur. Ortalama her 800 doğumda bir görülür. Tüm dünyada 6 milyon civarında Down Sendromlu birey yaşamaktadır. Türkiye'de tam bir veri yok ama yaklaşık 70 bin Down Sendromlu kişi olduğu tahmin ediliyor” dedi. “DİSİPLİNLİ BİR EĞİTİM PROGRAMI ÖNEMLİ FAKTÖRDÜR” Karakurt, Down Sendromlularda görülen fiziksel özellikleri sıralayarak sözlerini sürdürdü. Karakurt; “Çekik küçük gözler, basık burun, kısa parmaklar, kıvrık serçe parmak, kalın ense, avuç içindeki tek çizgi, ayak başparmağının diğer parmaklardan daha açık olmasıdır. Bu özelliklerin hepsi veya birkaçı görülebilir. Down Sendromlu bebekler istisnalar olmakla beraber yaşıtlarından daha yavaş büyürler. Zihinsel gelişimleri geriden gelmektedir. Bu gerilik yaş büyüdükçe daha belirgin olarak gözükmekte, ama uygun eğitim programları ile Down Sendromlu çocuklarda pek çok başarıya imza atmakta ve toplum hayatı içinde anlamlı hayatlar kurabilmektedirler. Burada düzenli ve disiplinli bir eğitim programı ve bol tekrar en önemli faktördür. Down Sendromlu bireyler genel olarak yaşıtlarından daha kısa boylu olurlar ve metabolizmalarının yavaş çalışması nedeni ile doğru beslenme alışkanlığı edinmezlerse ileri yaşlarda kilo problemi yaşayabilirler” diye konuştu. “DOWN SENDROMLU BEBEKLER HER ŞEYDEN ÖNCE BEBEKLERDİR” Karakurt, zihinsel engelli olmak demenin duygusal engelli olmak anlamına gelmediğini vurgulayarak; “Down Sendromlu bebekler her şeyden önce bebeklerdir. Beslenme, temizlenme, sevilme ihtiyacı duyan, acıkınca, sıkılınca ağlayan, kızan, küsen, gülen, geceleri sizi uyutmayan bebekler. Down Sendromlu gençler de cinsel kimlikleri bulunan, ergenlik bunalımı yaşayan, aşık olan, kalbi kırılan, kardeşi ile kavga eden, kapıları vurup bangır bangır müzik dinleyen, gülen, dans eden gençlerdir. Bizler gibi onlar da tüm duyguları yaşarlar” şeklinde konuştu. “BAĞIMSIZ HAYATLAR SÜREBİLMEKTEDİRLER” Down Sendromu Derneği Kastamonu Temsilcisi Neriman Karakurt, eğitimin öneminden söz ederek ailelerin mutlaka çocukların eğitimiyle yakından ilgilenmeleri gerektiğini hatırlattı. Karakurt; “Her çocuk gibi Down Sendromlu çocuklar da farklı zeka seviyesine, yetenek ve kişiliğe sahiptirler. Burada kilit nokta çocuğunuzun kapasitesini maksimum düzeyde kullanabilmesi için zamanında ve doğru desteği alabilmesidir. Erken eğitim programları, fizyoterapi, dil terapisi, alternatif terapiler, oyun grupları gibi seçenekler aileler tarafından iyice değerlendirilmeli ve doğru kaynaklara ulaşılarak karar verilmelidir. Eskiden okuyamaz bile denilen bu bireyler artık lise, hatta üniversite bitirebilmekte, ikinci bir dil öğrenebilmekte, çalışabilmekte, bağımsız veya yarı bağımsız hayatlar sürebilmektedirler. Bu yüzden hayallerimize sınır koymamalıyız ama hayallerimiz sınırsız da olsa çocuğumuzu doğru değerlendirerek ayakları yere basan, gerçekçi gelecek planlar yapmanın onun mutluluğunun anahtarı olduğunu da unutmamalıyız” ifadelerini kullandı.

Bakmadan Geçme