Eczacılar geçerli protokolü uzatmayacak

Eczacılık alanının 2004'lerden bu yana son derece ciddi bir ekonomik daralma ile karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Yılmaz, sözlerini şu şekilde sürdürdü: ' Eczacının tüm geliri ilaç fiyatlarına bağlıdır. İlaç fiyatları son on yılda 572 kez düşmüştür. Fiyatlar azaldıkça eczacının geliri de düşmektedir. Üstelik eczacının ne ilaç satışını artırmak gibi bir çabası ne de ilaç...

Eczacılık alanının 2004’lerden bu yana son derece ciddi bir ekonomik daralma ile karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Yılmaz, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “ Eczacının tüm geliri ilaç fiyatlarına bağlıdır. İlaç fiyatları son on yılda 572 kez düşmüştür. Fiyatlar azaldıkça eczacının geliri de düşmektedir. Üstelik eczacının ne ilaç satışını artırmak gibi bir çabası ne de ilaç fiyatlarının yükselmesini istemek bir gayesi olamaz. Eczacı toplumun akılcı ilaç kullanımını sağlamak için çalışan bir sağlık meslek mensubudur. Bu nedenle eczacılar, sürekli daha çok çalışıp az kazanan bir konuma düşürülmüştür. Ve son üç yılda ekonomik olarak herhangi bir iyileşme de yaşamamıştır. Toplumun tüm diğer çalışan kesimlerinin gelirleri en azından enflasyonla bağlı olarak artarken, eczacının gelirleri düşmektedir. Bu durum, pek çok eczanemizi kapanma noktasına getirdiği gibi günden güne de kapanan eczane sayısını artırmaktadır.”   “ECZANELERDEKİ KAN KAYBI HALA SÜRMEKTEDİR” Nüfusun artması, yaşlanması, kronik hastalıklardaki artış ile son 13 yılda hekime gitme sıklığının 2,1’den 8,3’e çıktığını dile getiren Yılmaz, eczaneler tarafından karşılanan reçete sayısının da yıllık 337,30 milyona ulaştığını ifade etti. Eczanelerden günlük 1 milyona yakın reçete karşılandığını ifade den Ecz. Yılmaz, şunları kaydetti: “Karşılanan reçete ve hasta sayısının artmasıyla birlikte, eczanede istihdam edilen eğitim düzeyi yüksek personel sayısı yükselmiş, bu tablonun sonucunda da eczanelerin iş yükü ve giderleri artmıştır (Örneğin; kira, su, elektrik, telefon, işçi ücretleri vb). Buna mukabil eczane ekonomilerini düzlüğe çıkaracak herhangi bir gelişme olmamıştır. Üstelik eczanelerdeki kan kaybı hala sürmektedir. 25 binden fazla eczanenin yüzde 63,8’i gibi büyük bir çoğunluğu ekonomik bakımdan kırılgan bir dengede varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Eczacıların yüzde 54,8’i kredi kullanmakta; kredi kullanan eczacıların yüzde 66’sı ise sürekli olarak kredi almak zorunda kalmaktadır. Eczacı, eczanesinin ekonomik sürekliliğini sağlayabilmek için borçla yaşamaktadır.” “KISMİ VE CÜZİ İYİLEŞTİRMELERLE ECZANELERİMİZİ YAŞATABİLMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR” Türk Eczacıları Birliği olarak, sosyal güvenlik kuruluşlarının tek çatı altında birleştirilmesinden itibaren Sosyal Güvenlik Kurumu ile İlaç Alım Protokolü imzaladıklarını söyleyen Yılmaz; “Kurum ile 2005, 2007, 2008, 2009 ve 2012 yıllarında protokol yaptık. 2012 yılında imza atmış olduğumuz Protokol’ün süresi 2015 Haziran ayında sona erdi. 7 Haziran ve 1 Kasım’da yaşanan seçimler dolayısıyla iki kez Protokol süresinin uzatılmasını kabul etmek zorunda kaldık. 31 Aralık’ta ise seçimler sonrası hem yeni hükümetin kurulmasıyla birlikte bakan deşikliğinin yaşanması hem de geçici bütçe yapılmış olması nedeniyle 31 Mart 2016’da sona erecek, ekonomik hükümler içermeyen geçici bir Protokol imzaladık. Geçici Protokol’ün yürürlükte olduğu süre boyunca Türk Eczacıları Birliği ve eczacı odaları eczacılar olarak defalarca SGK yetkilileri, Kurum Başkanı ve Sayın Çalışma Bakanı ile, son olarak da Ekonomi Koordinasyon Kurulu ile görüşmeler gerçekleştirip taleplerimizi ve taleplerimizin gerekçelerini ayrıntılı bir biçimde sunduk. 2013 Eylül ayında yapılan Protokol revizyonundan bugüne üç yıla yakın bir süredir eczacıyı ve eczane işleyişini rahatlatacak hiçbir iyileştirme olmadığını; eczane ekonomilerinde yaşanan erimeyi rakamlarla ortaya koyduk. Ancak gelinen aşamada Birliğimizin tüm iyi niyetli çabalarına, üyelerimizin üç yıldır gösterdikleri sabra rağmen beklentilerimizin çok altında kalan bir tablo ile karşılaştığımızı üzülerek ifade etmek isteriz. Oysa eczanelerin varlığını sürdürebilmesi açısında taleplerimizin kabulü yaşamsal derecededir. Sayın Çalışma ve Sağlık Bakanlarımızın da eczanelerin içinde bulunduğu durumu gayet iyi bildiklerini, makul ve haklı taleplerimizin karşılanması için Ekonomi Koordinasyon Kurulu nezdinde çaba harcadıklarını görüyoruz. Ancak EKK’da yapılan görüşmeler neticesinde dün Sayın Çalışma Bakanı Süleyman Soylu’nun ifade ettiği teklifte olduğu gibi, sadece reçete başına hizmet bedelinde yapılacak kısmi ve cüzi iyileştirmelerle eczanelerimizi yaşatabilmek mümkün değildir. Eczacının tahammül kapasitesinin çok ötesine geçilmiştir. Yaygın eczane ağını korumak ve halk sağlığına hizmet etmeye devam etmemiz için hep beraber bir adım atmanın zamanı çoktan gelmiştir” şeklinde konuştu. “İLAÇ FİYATLARINI DÜŞÜREN TÜM ÜLKELER, ECZACILARINI KORUMAK İÇİN ÖZEL ÖNLEMLER ALMAKTADIR” Eczanelerin, Türkiye’nin 25 bin 500 noktasında 78 milyon vatandaşa ve sayıları 3 milyona yaklaşan mülteciye yaygın- kesintisiz sağlık hizmeti sunduğuna dikkat çeken Yılmaz, sözlerini şy şekilde sürdürdü: “ Diğer yandan eczanelerin 2005’ten bugüne kamu adına tahsil ettikleri muayene katılım payları dolayısıyla kamuyu her yıl en az 276 milyonluk personel maliyetinden kurtardığı asla göz ardı edilmemesi gereken bir husustur. Büyük özveriyle ülkenin dört bir köşesinde nitelikli sağlık hizmet sunumu veren eczanelere bu yıl için ayrılan 21 bin 406 Milyar ilaç bütçesinden nefes aldıracak bir pay aktarılabilir. Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun ilaç sanayicilerine 1,2 milyar gibi bir rakam aktarırken kaynak olmadığı gerekçesiyle eczacılara bunun onda biri kadar rakamlar reva görmesi hakkaniyet adına açıklanmaya muhtaç büyük bir çelişkidir. İlaç harcamaları sağlık harcamalarının geçmiş yıllarda yüzde 45’lerindeyken bugün bu oran yüzde 20’lere gerilemiştir. GSMH içindeki payı yüzde 1.6’dan yüzde 1’e düşmüştür. Bu haliyle OECD ülkeleri arasında kişi başına ilaç harcaması en düşük ülkelerden bir tanesi konumundayız. İlaç fiyatlarını düşüren tüm ülkeler, eczacılarını korumak için özel önlemler almaktadır. Çünkü eczacıları, sağlık hizmet sunucularını, paydaşlarını korumak; tüm hastaları, yani tüm yurttaşları korumak demektir. “AMACIMIZ ASLA BİR KAOS YARATMAK DEĞİLDİR” Eczanelerin basit birer ticari işletme, eczacılarında tacir olmadığına dikkat çeken Orkun Yılmaz; “Eczane halka en yakın sağlık bakım merkezi; eczacı da profesyonel bir sağlık meslek mensubu, toplum sağlığı danışmanıdır. Bu doğrultuda sağlık ve sosyal güvenlik sisteminin yapıtaşı olan eczaneleri koruyacak, eczacıya kazanımlar getirecek ve halkımızın ilaca sorunsuz bir biçimde erişmesini sağlayacak bir protokol talep ediyoruz. 29 Mart 2016 tarihinde yaptığımız Başkanlar Danışma Kurulu toplantısında tüm Eczacı Odalarımızın başkanlarıyla birlikte süreci değerlendirdik. Bu toplantı sonucunda tam bir mutabakatla aldığımız kararla; Sayın Çalışma Bakanı’nın kamuoyuna da açıkladığı teklifin eczanelerimizi içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmakta yetersiz kaldığını; haklı taleplerimizin kabul edilmemesi halinde 31 Mart’ta sona erecek Protokol’ü bir kez daha uzatmayacağımızı, Protokol hükümleri gereğince sözleşmeyi feshedeceğimizi 1 Nisan itibariyle noter kanalıyla Kurum’a bildireceğimizi üzülerek ilan ediyoruz.  Altını özenle çizmek isteriz ki; amacımız asla bir kaos yaratmak değildir. Biz ayakta kalmak için, yaşamak için sadece hakkımız olanı istiyoruz. Eczacıya bir can suyu kaynağı yaratmak istiyoruz. Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz. Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun da bu çerçevede taleplerimizi yeniden değerlendirmesini umduğumuzu kamuoyuna saygılarımızla duyuruyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Bakmadan Geçme