Felakette Hayatta Kalmanın Anahtarı: Sakinlik Ve Dayanışma
Kastamonu'nun Bozkurt ilçesinde meydana gelen sel felaketinde yaşadıklarını anlatan sel mağduru Kadir Kasap (23), vatandaşların panik halinde bilinçli davranması gerektiğine vurgu yaptı.
Kastamonu'nun Bozkurt ilçesinde meydana gelen sel felaketinde yaşadıklarını anlatan sel mağduru Kadir Kasap (23), vatandaşların panik halinde bilinçli davranması gerektiğine vurgu yaptı.
Bozkurt Sel Felaketi gecesi yaşadıklarını anlatan Kadir Kasap; “ Ben Kadir Kasap Kastamonu Bozkurt ilçesinde 11 Ağustos 2021 sel felaketi mağduruyum. Sel felaketi ile ilgili yaşadığım olayları anlatacağım ki şuan ülkemizde yaşanan yangınlarda mağdur olan insanlarında hem bilinçlenmesi hem de nasıl hareket etmesi gerektiğine dair yardım amaçlı anlatmak istediklerim bunlar. Öncelikle sel felaketi yaşadığım geceyi anlatmak istiyorum; o sel felaketi yaşanan gece bizim hiçbir şeyden haberimiz yoktu. Yağmur yağdı. Hani belki Bozkurt’un ve benim şimdiye kadar gördüğü en fazla yağmurlardan biriydi. Selden bir gün önceki yağmurdan bahsediyorum. O gece zaten elektriklerde kesilmişti. Ama hani böyle büyük bir felaket beklemiyorduk. Bizim çayımız var, Bozkurt çayı, Ezine çayı deriz biz buna. Orası en fazla ne kadar taşabilir diye düşünüyorduk. Kimse umursamadı açıkçası. Sel Felaketinin olduğu günde bizim kasap dükkânımız vardı. Babadan kalma. Bende o gün oradaydım sabah 10.00 civarlarında. Babam Kastamonu Merkezde mezbahanede hayvan kesiyordu. Geç geldi ve dükkânda değildi. Bende dükkândaydım. Babam sabah 10.30- 11.00 gibi gelince bende eve geçtim. O sırada hala bir problem yoktu. Hatta dayımı aradık birkaç defa aradıktan sonra kendisi geldi.
Kahvaltıdan sonra bir saat sonra polis ve zabıtalar anons geçmeye başladı. ‘ çay kenarında durmayın’ gibisinden. Herkesin ağzında bir yer patladı, şura taştı, HES patladı gibi bir panik havası yaşanmaya başladı. Kaçın kurtarın kendinizi diye söylemler duyulmaya başlandı. Herkes çok panikti. Çünkü hiç kimse haberin doğruluğu hakkında kesin bir bilgiye sahip değildi. Doğru kaynak bilinmediği için kimse nasıl davranacağını bilmiyordu. Küçük bir ilçe olduğu için insanlar her şeye hemen yapmaya çalışıyordu. Her kulaktan bir ses geliyordu. Birlikte ve beraber hareket edilmiyordu” dedi.
‘Biz Köprüden Geçtik, Köprü Yıkıldı Zaten’
Sel felaketinin yaşandığı anları anlatmaya devam eden Kasap; “Babam bizleri aradı ve evleri terk edin dedi. Bizde şuan yıkıldı ama çayın yanında 10 katlı bina derler Bozkurtta. Dışı camlı o binada kalıyorduk. Oradaydık ve apar topar eşyalarımızı aldık. Kişisel eşyalarımızı ve 2 yaşındaki küçük kardeşimizi de yanımıza aldık. Arabaya bindik ve çıktık. Zaten arabaya biner binmez etrafa da bildirdik çıkmaları gerektiğini. Bizde bugün aslında düşününce o panik halinde hata yaptık. Haberin doğruluğu yüzde yüz doğru değil ancak bizler kaçın diye bağırdık. Bizimde orda yaptığımız doğru bir davranış değildi. Arabayla beraber bizim bir tahta evimiz var. Biraz daha yukarda kalıyor. Çayın karşı tarafında kalıyor. Biz köprüden geçtik. 10 saniye oldu olmadı köprü yıkıldı zaten. Arkadan işte baraj patladı. Ardımızdan böyle tonlarca su geliyor. Bütün meydan sular altında ve Kadınlar pazarı vardı hepsi sular altında. Sular bütün Merkeze kadar ulaştı. Ve yüzme bilsen de bilmesen de akıntıya karşı hiçi bir şansın olmuyor. Çünkü suyun altında o an ne var bilmiyorsun. Bir duvara da bir arabaya da çarpabilirsin. Çok tehlikeliydi biz oradan kaçtık. Fakat geri indiğimde tekrar ailemi bırakıp dükkânda ne varsa alayım ve çıkayım diye düşündüm. Dükkâna gelip gittiğimde bir 800 metre falan uzaktı. Birazda böyle eğilimli ve su falan her yer. Ben dükkâna girdiğimde su belimde idi. Dükkândan alabildiğimi alıp çıktım. Herkes benim gibi ilk defa yaşadıkları bir felaket. Herkes şokta ve panik haldeydi. Başımızda bizi yönlendirecek kimse yok. Herkes kafasına göre hareket ediyor. Ve önüne gelen kendince kurtarma çalışması yapıyor. Ekipler geç geldi. Bu olaylar 12.30 civarı yaşandı. Kimsenin günahını almayım. Belki erken geldiler ancak yine de bize göre oldukça geçti. Bence oradaki Bozkurt Belediyesine olayların söylenmesi gerekiyordu. Bizler Bozkurt halkı olarak birbirimize kenetlenmeye çalıştık. Bir güvenli bölge yapmaya hazırlamaya başladık kendimize. Bir benzinliği hazırladık. Orada da sağ olsun sigara harici insanlara yiyecek ve içecek ücretsiz verdi. Kimse aç kalmadı bu sayede. Kendi kafamıza göre suya girip çıkmaya ve insanlara yardım etmeye çalıştık. Bizlerde şok halindeydik. Hepimizin hayatının geçtiği bir yer yok oldu ve sular altında kaldı. 15 dakika içinde gözümüzün önünde yok oldu” ifadelerine yer verdi.
‘Öfke Ve Paniği Kenara Bırakmak Çok Önemli’
Son olarak öfke ve paniği bırakmak gerektiğini söyleyen Kadir Kasap; “İnsanları kurtarmaya çalışıyoruz. Cesetleri görüyoruz. Bazı insanlar evlerinde mahsur ve dışarı çıkamıyor. Hemen onlara dönüp rica ve uyarılarda bulunduk. Lütfen dikkat edin cesetlere bakmayın özellikle çocuklar görmesin. Cesetlerin üzerine kıyafetleri taşlarla örtüyoruz özellikle çocuklar görmesin diye. Etkilenmesin diye. Bazı yerlerde ise su çok fazla insanlar içeride mahsur kalıyor. Şok ve panik içindeyiz. Tabi o dönem yaşım küçük 18 yaşındayım. Ama maalesef yaşımdan fazla bir yere odaklanıyorum. Özellikle hızlı ve elimizden geldiğince tedbirli davranmaya çalışıyorum. Her ne kadar küçük bir ilçede olsa bizim için büyük bir yerdi. Yaşadığımız ve hayatımızın geçtiği bir yer gözümüzün önünde mahvoldu. Ekipler sonrasında geldi. Onların koordine bir şeklide hareket etmesi ve olayı düşünmesi gerekti. Karşı tarafta köprü yıkıldığı için geçilmiyor. Karşı tarafta yine bir bina vardı. Aynı binayı yine aynı müteahhit yapmıştı. Maalesef o bina çöktü. Göçen binada yaşlılar ve küçük çocuklar vardı. Hayatta kalan kimse olmadı diye hatırlıyorum. Biz bir, iki saat boyunca felaketle tek başımıza halk olarak mücadele ettik. O tarafa geçmek biraz güçtü. Biz karşı ertesi gece geçtik. Geçiren kişi de benim zaten o zamanın İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu’ da gelmişti. Kendisine söylemiştim hatta ‘ben bir yol biliyorum. İsterseniz ekipleri oradan geçiremeye yardım edeyim ve göstereyim’ Ancak yol dar ve tehlikeli idi. Abana ilçesi tarafından geçiliyor oraya. Ben köy yolundan onları ve ekipleri geçirdim. 20 dakikalık yolu büyük araçlarla bir iki saat içinde anca geçirdik. Ekipleri yolun karşısına geçirdim. Enkaz altındaki cesetleri bulmaya başladılar. Bundan dolayı ekipler müdahalesi biraz geç sonuçlandırıldı. İnsanlar ilk üç gün ne yapacağını bilmiyordu. Çünkü insanlar ve ekipler tam koordine olamadı. Ekipler orda olsa bile küçük bir ilçe insanlar şaşkın. Kimse hiçbir şeyi kestiremiyor. Bizim oradaki insanlar birbirine gönüllü olarak yardım etti. İş inşaları yarım kolileri gönderdi. İnsanlar birbirine kenetlendi. A-B parti fark etmeden birbirine yardıma koştu. Bu durumlarda önemli olan da budur zaten. El ele verdin mi bir kişi için bile fark ediyor bu tür durumlarda ve felaketlerde. Bu tür durumlarda asla panik olmayacak ve soğukkanlılığınızı koruyacaksınız. Önemli olan sakin olmak ve çözüm odaklı bakmak. Ekipler gelene kadar hayatta kalmak önemli. Çevrendeki insanları sakinleştireceksin. Kimseyi suçlamadan biri birine destek olmak ve o an öfke ve paniği kenara bırakmak çok önemli. En önemli şey sakinlik. Çözüm oradaki yangını söndürmekse bile hayatını tehlikeye atmadan söndüreceksin” şeklinde konuştu.



