Gastronomi Turizmini Geliştirecek Önerilerde Bulunuldu
Kastamonu Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alev Sökmen, Kastamonu'nun zengin gastronomi kültürünün kültürel miras kapsamında değerlendirilmesinin önemine dikkat çekti.
Kastamonu Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alev Sökmen, Kastamonu’nun zengin gastronomi kültürünün kültürel miras kapsamında değerlendirilmesinin önemine dikkat çekerek, üniversitenin bu alandaki belirleyici rolü hakkında açıklamalarda bulundu.
Kastamonu'nun gastronomi zenginliğinin kültürel miras olarak değerlendirilmesinde üniversitenin yapacağı çalışmaların önemi hakkında konuşan Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alev Sökmen; “Üniversitemizin tabiat turizmi ve ormancılık alanlarında ihtisaslaşma misyonu bulunmaktadır. Bu bağlamda üniversitemizin, gastronomi mirasının belgelenmesi, araştırılması ve gelecek kuşaklara aktarılmasında öncü bir rol üstlenmesi beklenmektedir. Kastamonu’nun gastronomi zenginliğinin kültürel miras kapsamında değerlendirilmesi, bölgenin tarihsel, sosyolojik ve ekonomik dokusunun korunması ve tanıtılması açısından büyük önem taşımaktadır. Kastamonu Üniversitesi gibi bölgeyle doğrudan ilişkili kurumlar; akademik bilgi birikimi, disiplinler arası araştırma olanakları ve toplumsal katkı misyonu sayesinde bu sürece çok boyutlu katma değerler sunabilir. Üniversite bünyesinde yürütülecek etnografik araştırmalar, arşiv çalışmaları ve saha incelemeleri aracılığıyla yerel yemeklerin tarihçesi, üretim yöntemleri ve kültürel sembolleri ortaya konulabilir. Ayrıca bu bilgi birikimi hem akademik yayınlarla hem de uygulamalı eğitim faaliyetleriyle toplumla paylaşılabilir. Böylece gastronomi değerleri yalnızca ticarileşen unsurlar olarak değil, aynı zamanda yaşayan birer kültürel miras öğesi olarak korunabilir. Üniversitenin bu alanda yürüteceği iş birlikleri, projeler ve çalıştaylar da yerel halkın katılımını teşvik ederek kapsayıcı bir kültürel sürdürülebilirlik modeli oluşturabilir” dedi.
‘Ürünlerin Ulusal Ölçekte Markalaşma Süreci Sınırlı Kalmıştır’
Kastamonu mutfağının Türkiye genelinde bilinirliği ve edindiği yer hakkındaki bilgiler hakkında detay veren, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alev Sökmen; “ Kastamonu mutfağı, sahip olduğu zengin ürün çeşitliliği, geleneksel pişirme teknikleri ve tarihsel sürekliliğiyle Türk mutfağının önemli alt bileşenlerinden biri olmasına rağmen, Türkiye genelinde yeterince tanınmayan yöresel mutfaklar arasında yer almaktadır. Özellikle pastırma, siyez bulguru, çekme helva, etli ekmek ve banduma gibi yerel lezzetler, hem besin değeri hem de kültürel arka planı bakımından dikkate değer olmasına rağmen, bu ürünlerin ulusal ölçekte markalaşma süreci sınırlı kalmıştır. Tanıtım faaliyetlerinin görece yetersizliği, gastronomi turizmi altyapısının tam anlamıyla gelişmemesi ve yerel mutfakların metropol merkezli mutfak anlatılarında geri planda kalması, Kastamonu mutfağının Türkiye genelindeki bilinirliğini sınırlayan başlıca etkenler arasında yer almaktadır. Buna karşın son yıllarda gastronomi turizmine olan ilginin artması, coğrafi işaretli ürünlerin önem kazanması ve sürdürülebilir mutfak anlayışlarının yaygınlaşması, Kastamonu mutfağı için önemli fırsatlar sunmaktadır. Özellikle UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı'nda gastronomi kategorisinde öne çıkan kentlerin deneyimlerinden hareketle, Kastamonu’nun da benzer bir perspektifle yerel mutfağını ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtabilmesi mümkündür. Bu doğrultuda, akademik kurumların, yerel yönetimlerin ve STK’ların eşgüdüm içinde yürüteceği çalışmalarla Kastamonu mutfağının görünürlüğü ve kültürel değeri daha geniş kitlelere ulaştırılabilir. Bu noktada eşgüdümlü çalışmanın önemini özellikle vurgulamak isterim, zira benzer örnekler incelendiğinde Adana, Kayseri, , Gaziantep, Balıkesir vb. illerde oldukça net bir şekilde sonuçları görülmektedir” ifadelerine yer verdi.
‘Kastamonu Mutfağının Rekabet Gücünü Sınırlandırmaktadır’
Çok zengin geçmişi olan Kastamonu mutfağının neden yeterince tanıtılmadığı konusuna değinen, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alev Sökmen; “ Bu noktada birden fazla yapısal ve stratejik neden bulunduğunu söyleyebilirim. Öncelikle, yöresel mutfakların tanıtımında etkili olan profesyonel gastronomi iletişimi ve pazarlama faaliyetlerinin Kastamonu özelinde sınırlı düzeyde kalması, bu kültürel mirasın ulusal ve uluslararası düzeyde görünür olmasını engellemektedir. Kastamonu mutfağının sahip olduğu otantik lezzetler, tarihsel birikim ve coğrafi çeşitlilik, sistematik bir tanıtım ve markalaşma süreciyle desteklenmediği sürece geniş kitlelere ulaşamamaktadır. Buna ek olarak, yerel aktörler arasında (belediyeler, turizm işletmeleri, STK’lar, üniversiteler) ve bu aktörlerin kendi içlerinde yeterli düzeyde koordinasyon ve iş birliği sağlanamaması da tanıtım sürecinin parçalı ve dağınık bir şekilde ilerlemesine neden olmaktadır. Medya ve dijital platformların aktif kullanılmaması, gastronomi festivallerinde Kastamonu’nun yeterince temsil edilmemesi ve gastronomi turizmine yönelik altyapının henüz gelişmemiş olması da bu durumu pekiştirmektedir. Ayrıca, yöresel ürünlerin ticarileşme sürecinde kalite standartlarının ve sürdürülebilir üretim modellerinin yeterince yerleşmemiş olması, Kastamonu mutfağının rekabet gücünü sınırlandırmaktadır. Tüm bu nedenler, zengin bir kültürel geçmişe sahip olmasına rağmen Kastamonu mutfağının potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirememesine yol açmaktadır. Bu bağlamda, bütüncül ve çok aktörlü bir tanıtım stratejisi geliştirilmesi; akademi, yerel yönetim ve özel sektör iş birliklerinin artırılması büyük önem taşımaktadır” değerlendirmesinde bulundu.
‘Üretim Süreçleri Belgelenerek Turistik İçeriklere Dönüştürülmelidir’
Kastamonu gastronomi turizmini geliştirmek için neler yapılması gerektiği hakkında bilgi veren Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alev Sökmen; “Kastamonu’da gastronomi turizmini geliştirmek amacıyla atılabilecek adımlar, hem somut hem de sürdürülebilir stratejiler içermelidir. Bu stratejiler kapsamında öncelikle bölgenin zengin mutfak kültürü sistematik bir şekilde envanter haline getirilmeli, coğrafi işaretli ürünlerin sayısı artırılmalı ve bu ürünlerin üretim süreçleri belgelenerek hem akademik hem de turistik içeriklere dönüştürülmelidir. Bu amaçla üniversitelerin gastronomi, turizm ve halkbilimi gibi disiplinlerinde yürütülecek saha araştırmaları ile Kastamonu’nun mutfak mirası kayıt altına alınarak turizm sektörüne bilimsel bir zemin sunulabilir. İkincisi, gastronomi turizmine yönelik altyapı ve hizmet kalitesi güçlendirilmelidir. Yöresel yemeklerin sunulduğu tematik restoranların, butik otellerin ve köy pansiyonlarının artırılması; ziyaretçilere otantik deneyimler sunmak açısından önem taşımaktadır. Ayrıca, yöresel ürün satış noktaları ve üretici pazarlarının kurulması hem kırsal kalkınmaya katkı sağlar hem de ziyaretçilere doğrudan yerel tatlarla etkileşim imkânı sunar. Bir diğer husus olarak, gastronomi festivalleri, atölye çalışmaları, tadım etkinlikleri ve şef buluşmaları gibi organizasyonlarla Kastamonu mutfağı, hem yerel hem ulusal hem de uluslararası düzeyde tanıtılmalıdır. Bu etkinliklerin dijital medya ve turizm portalları üzerinden etkin biçimde duyurulması, görünürlük açısından büyük katkı sağlar. Ayrıca, şehirde gastronomi temalı tur güzergâhlarının oluşturulması ve rehberli turların düzenlenmesi, ziyaretçilere bütüncül bir deneyim sunar. Son olarak, kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler ve özel sektör arasında güçlü iş birlikleri geliştirilerek stratejik bir gastronomi turizmi politikası oluşturulmalıdır. Uzun vadeli geliştirilecek bu politika çerçevesinde hem yerel halkın sürece aktif olarak katılması sağlanmalı hem de genç nesillerin bu alanda eğitim alması desteklenmelidir. Bu çok boyutlu yaklaşım, Kastamonu’nun mutfak kültürünü yalnızca korumakla kalmaz, aynı zamanda ekonomik ve kültürel bir kalkınma aracına dönüştürür. Bunların bir kısmı parçalı olarak gerçekleştirilmekle birlikte bütüncül bir sinerjik çalışma prensibi ile uygulanmadığı için katma değeri olan kalıcı çıktılar elde edilememektedir” bilgilerini paylaştı.
‘Gelecek Kuşaklara Doğru Bir Biçimde Aktarılması Büyük Önem Taşımaktadır’
Geleneksel tariflerin bilimsel yöntemlerle kayıt altına alınması önemine dikkat çeken Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alev Sökmen; “ Geleneksel tariflerin bilimsel yöntemlerle kayıt altına alınması, hem kültürel mirasın korunması hem de gelecek kuşaklara sağlıklı ve doğru bir biçimde aktarılması açısından büyük önem taşımaktadır. Sözlü kültüre dayalı olarak nesilden nesle aktarılan tarifler, zaman içinde unutulma, bozulma veya ticarileşme nedeniyle özgünlüklerini kaybetme riskiyle karşı karşıyadır. Bu nedenle, geleneksel yemeklerin içeriklerinin, yapım aşamalarının, pişirme tekniklerinin ve kültürel bağlamlarının bilimsel yöntemlerle belgelenmesi, bu mirasın sistematik ve güvenilir bir biçimde arşivlenmesini sağlar. Bilimsel kayıt süreci, yalnızca tariflerin yazıya dökülmesinden ibaret değildir; aynı zamanda bu yemeklerin tarihsel, sosyolojik, beslenme bilimleri ve antropolojik açılardan analiz edilmesini de içerir. Bu çok disiplinli yaklaşım sayesinde tariflerin içerdiği malzemelerin besin değerleri belirlenebilir, kullanılan tekniklerin sağlık üzerindeki etkileri incelenebilir ve yemeklerin ritüel, kimlik ve toplumsal aidiyet boyutları daha net anlaşılabilir. Bu bilgiler, akademik araştırmaların yanı sıra gastronomi turizmi, gıda endüstrisi ve eğitim alanlarında da kullanılabilecek nitelikli çıktılar alınmasını sağlar. Yanı sıra geleneksel tariflerin standardize edilerek bilimsel veri tabanlarına kaydedilmesi, bu yemeklerin ulusal ve uluslararası platformlarda tanıtımını kolaylaştırır. Coğrafi işaret başvurularında, gastronomi festivallerinde veya sürdürülebilir mutfak girişimlerinde bu tür belgelenmiş tarifler somut kanıt niteliği taşımaktadır. Dolayısıyla, bilimsel kayıt altına alma süreci; kültürel mirasın korunmasını, ekonomik değer yaratılmasını ve yerel kimliğin güçlendirilmesini mümkün kılan stratejik bir araç olarak görülmelidir” diye konuştu.
‘Yerel İşletmelere Eğitimini Vereceğimiz Hazırlanmış Projelerimiz Var’
Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alev Sökmen, yöresel yemeklerin belgelenmesi ya da derslerde incelenmesi gibi projeler hakkında konuşarak; “Özellikle lisansüstü derslerimde bu konudaki çalışmalara önem veriyorum ve çalışmalarımızı projelendirme çabasındayım. Örneğin bir yüksek lisans öğrencimin tez çalışmasında, Kastamonu bölgesindeki yenilebilir yabani otların kullanımı üzerine araştırma yaparak tezi tamamladık. Yöre halkının bu otları ne düzeyde ve nasıl kullandıklarını ayrıca bu otlara yerel işletmelerin menülerinde ne kadar yer verdiklerini tespit etmeye çalıştık. Oldukça çeşitli reçeteler elde ettik, bu reçetelerin gastronomik anlamda sürdürülebilirliğine katkı sağlamak üzere yerel işletmeler ile birlikte yürütebileceğimiz bir proje çalışması yapıyoruz şu an. Yine benzer konuda bir tez tamamladık. Yanı sıra bölgede yetişen ürünleri kullanarak bölgeye kazandırmak istediğim ürün geliştirme çalışmalarımız var devam eden. Ayrıca coğrafi işaretli yemekleri geleneksel sunumlarından biraz daha cazip, gençlerin ve ziyaretçilerin ilgisini çekecek servis önerileri ile hazırlayarak yerel işletmelere eğitimini vereceğimiz bir proje de hazırladık. Proje kapsamında coğrafi işaretli ürün sayısını artırmaya dair içerikler de yer alıyor. Ancak şunu da belirtmeliyim, projeler için üç koşul söz konusudur. Fikir, ekip ve bütçe. Proje bir fikir ile başlar, ekip ile hazırlanır, bütçe ile uygulanır. Kısmet olursa ilerleyen zamanlarda projelerimizi gerçekleştirmeyi planlıyoruz ” dedi.
‘Kültürel Derinliğe Önem Veren Genç Bireyler Arasında Yeniden Keşfedilmekte’
Genç kuşakların yöresel mutfağa olan ilgisini değerlendiren Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alev Sökmen; “Genç kuşakların geleneksel mutfaklara, dolayısıyla Kastamonu mutfağına olan ilgisi, son yıllarda değişen yaşam tarzları, dijitalleşme ve küreselleşme gibi etkenlerle dönüşüm geçirmektedir. Genel olarak gençlerin hızlı tüketime dayalı modern mutfaklara yönelme eğilimi ağır basıyor olsa da sağlıklı beslenmeye duyulan ilginin artması, yerel ve doğal ürünlere olan farkındalığın yükselmesi ve sürdürülebilir yaşam pratiklerinin yaygınlaşması, geleneksel mutfaklara olan ilgiyi yeniden canlandırmaktadır. Bu noktada, Kastamonu mutfağı gibi yerel ve otantik değerlere sahip mutfaklar, özellikle bilinçli ve kültürel derinliğe önem veren genç bireyler arasında yeniden keşfedilmekte ve ilgi görmektedir. Ancak bu ilginin kalıcı bir düzeye ulaşabilmesi için, geleneksel mutfağın genç kuşaklara hitap edecek şekilde sunulması büyük önem taşımaktadır. Özellikle gastronomi eğitimi alan öğrenciler, sosyal medya platformlarında yerel lezzetleri tanıtan içerik üreticileri ve slow food hareketi gibi girişimlerde yer alan genç bireyler, bu mutfak mirasının yeniden anlam kazanmasında önemli rol oynamaktadır. Kastamonu mutfağının hikâyesi, estetiği ve sağlıklı yönleri dijital araçlarla anlatıldığında; gençlerin hem tüketici hem de taşıyıcı olarak bu mutfağa ilgisi artacaktır. Genç kuşakların Kastamonu mutfağına olan ilgisi potansiyel taşımakla birlikte, bu potansiyelin harekete geçirilmesi için eğitim, tanıtım ve katılım odaklı stratejilere ihtiyaç vardır. Yerel mutfağın modern sunum teknikleriyle yeniden yorumlanması, genç şeflerin ve girişimcilerin desteklenmesi ve gençlerin mutfağa aktif olarak dahil edildiği projelerin geliştirilmesi, bu ilgiyi sürdürülebilir kılacaktır” şeklinde konuştu.
‘Strateji Geliştirme Açısından Güçlü Bir Role Sahiptir’
Kastamonu Gastronomi Turizmi açısından üniversitenin ve yerel yönetimin iş birliği hakkında açıklama yapan Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alev Sökmen; “ Kastamonu’nun gastronomi turizmini geliştirebilmesi için üniversite ile yerel yönetim arasında etkin ve sürdürülebilir bir iş birliği kurulması kritik öneme sahiptir. Gastronomi turizmi, yalnızca yemek tüketimiyle sınırlı olmayan; kültürel mirasın tanıtımı, yerel kalkınmanın desteklenmesi ve sürdürülebilir turizm politikalarının uygulanması gibi çok boyutlu bir süreci içermektedir. Bu çok katmanlı yapının sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ise akademik bilgi üretimi ile yerel yönetimlerin uygulama kapasitesinin bütünleşmesini zorunlu kılmaktadır. Üniversiteler, bilimsel araştırma altyapısı, disiplinler arası bakış açısı ve nitelikli insan kaynağı ile gastronomi turizmine ilişkin veri üretme, analiz yapma ve strateji geliştirme açısından güçlü bir role sahiptir. Kastamonu Üniversitesi gibi yerel üniversiteler, geleneksel yemeklerin belgelenmesi, coğrafi işaretli ürünlerin tanıtımı, gastronomi festivalleri için akademik içerik desteği sağlama ve sektörel eğitim programları düzenleme konularında önemli katkılar sunabilir. Yerel yönetimler ise bu akademik birikimi sahaya taşıyacak kurumsal yapıya ve toplumsal erişim imkanlarına sahiptir. Tanıtım kampanyalarının yürütülmesi, altyapı yatırımlarının yapılması, kültürel etkinliklerin düzenlenmesi ve yerel halkın sürece dahil edilmesi gibi pratik uygulamalar yerel yönetimlerin sorumluluğundadır. Bu iki kurumun sinerji içerisinde çalışması, hem bilimsel doğrulukla hareket edilen hem de yerel ihtiyaçlara cevap veren bir gastronomi turizmi modelinin kurulmasına olanak tanıyacaktır. Dolayısıyla, üniversite ve yerel yönetim iş birliği; Kastamonu’nun zengin mutfak kültürünün korunması, tanıtılması ve ekonomik değere dönüştürülmesi açısından vazgeçilmez bir stratejidir. Bu iş birliği yerel kimlik güçlendirilmesi ve bölgenin turizm potansiyelinin sürdürülebilir biçimde geliştirilmesi bakımından önem arz etmektedir” ifadelerine yer verdi.
‘Kültürel Anlamda Dikkate Değer Nitelikler Taşımaktadır’
Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alev Sökmen, Siyez buğdayı, etli ekmek, çekme helva gibi ürünlerin besin değeri ve kültürel önemi hakkında ise; “Kastamonu’nun özgün mutfak mirasını oluşturan temel ürünler arasındaki bu lezzetler hem besin değeri açısından hem de kültürel anlamda dikkate değer nitelikler taşımaktadır. Bu ürünler, yüzyıllar boyunca şekillenen yerel bilgi birikiminin ve coğrafi koşullara uyumlu üretim biçimlerinin birer yansımasıdır. Siyez buğdayı, dünyadaki en eski buğday türlerinden biri olarak kabul edilir ve genetik yapısı binlerce yıldır değişmeden günümüze ulaşmıştır. Bu özelliği sayesinde siyez, modern buğdaylara göre daha düşük glisemik indekse sahiptir ve lif, protein, B vitamini, antioksidan ve mineral açısından zengindir. Aynı zamanda gluten oranı daha düşük olduğundan hem sindirimi daha kolaydır hem de gluten hassasiyeti olan bireyler tarafından tüketilebilir. Besin değeri yüksek olması, onu hem sağlıklı beslenme açısından hem de sürdürülebilir tarım uygulamaları bakımından kıymetli kılmaktadır. Kültürel olarak ise siyez, Kastamonu’nun tarım geleneklerinin yaşatılmasında ve yerel ekonominin desteklenmesinde merkezi bir rol oynar. Etli ekmek, Kastamonu mutfağının temel yemeklerinden biridir ve hem doyurucu bir ana yemek olarak hem de sosyal birlikteliği pekiştiren bir paylaşım kültürü öğesi olarak önem taşır. Yavaş pişirme teknikleri ve geleneksel taş fırın kullanımı gibi unsurlar, yemeğin lezzet profilini zenginleştirirken aynı zamanda yemek kültüründe sürekliliğin sağlanmasına katkı sunar. Et, un ve soğanın dengeli birlikteliğiyle hazırlanan bu yemek, temel besin gruplarını bir arada sunarak dengeli bir öğün oluşturur. Çekme helva, Kastamonu'nun tatlı kültüründe özgün bir yere sahip olup, üretim süreci ustalık ve sabır gerektiren bir el emeği ürünüdür. Un, tereyağı ve şekerin dikkatli bir şekilde kavrulmasıyla elde edilen bu tatlı, hem enerji yoğunluğu hem de kültürel temsiliyet gücü bakımından değerlidir. Çekme helva; düğün, bayram, misafir ağırlama, hediyeleşme gibi sosyal ritüellerde önemli bir yer tutar ve nesiller arası kültürel aktarımda araç işlevi görür. Bu üç ürün ve diğer yöresel gıdalar Kastamonu’nun gastronomik kimliğinin temel taşları olmasının yanı sıra besin değerleri bakımından da çağdaş beslenme yaklaşımlarıyla örtüşen nitelikler taşıyorlar. Bu yönleriyle sadece geleneksel mutfak unsurları değil, aynı zamanda bölgesel kalkınmayı ve kültürel sürdürülebilirliği destekleyen önemli değerlerdir” dedi.
‘Coğrafi İşaret, Kültürel Sürekliliği Teşvik Eder’
Coğrafi işaretli ürünlerin bölgeye olan katkısı bilgi veren Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alev Sökmen; “Coğrafi işaretli ürünler, belirli bir bölgeye özgü üretim bilgisi, doğal koşullar ve kültürel mirasla bütünleşmiş tarım, gıda veya el sanatları ürünlerini tanımlar. Bu bağlamda, Kastamonu gibi zengin yöresel üretim çeşitliliğine sahip bir bölge için coğrafi işaretler stratejik öneme sahiptir ve çok yönlü katkılar sunmaktadır. Ekonomik katkıları açısından bakıldığında; coğrafi işaretli ürünler, katma değeri yüksek, pazarlanabilir markalar haline getirilerek yerel üreticilere önemli ekonomik faydalar sağlar. Ürünün ait olduğu bölgeyle özdeşleşmesi, tüketicide güven duygusu oluşturur ve bu durum hem yerel hem ulusal pazarda ürünün tercih edilmesini kolaylaştırır. Böylece küçük ölçekli üreticilerin gelirleri artar, kırsal kalkınma desteklenir ve istihdam olanakları genişler. Aynı zamanda coğrafi işaretler kültürel koruma ve kimlik oluşturmaya dair katkılar verir. Sadece bir ürünün kalitesini değil, onun üretim sürecine gömülü olan geleneksel bilgiyi, kültürel belleği ve yerel kimliği de korur. Kastamonu'nun siyez buğdayı, çekme helvası veya Taşköprü sarımsağı gibi ürünleri, yörenin tarihsel, kültürel ve toplumsal dokusunu yansıtır. Coğrafi işaret, bu ürünlerin geleneksel üretim biçimlerini koruma altına alarak kültürel sürekliliği teşvik eder. Coğrafi işaretli ürünler en önemli katkılarından biri de bölgenin turizm gelişmesine ve tanıtımına sağladıklarıdır. Yöreye özgü ve tescilli ürünlerin tanınırlığı arttıkça, bölge turizm destinasyonu olarak da ilgi çekici özellik kazanır. Turistler hem otantik lezzetleri tatmak hem de üretim süreçlerini yerinde gözlemlemek ister. Bu da restoran, konaklama, el sanatları ve ulaşım gibi turizm bileşenlerine olumlu yansıyacaktır. Bir diğeri coğrafi işaret sisteminin ürünlerin belirli standartlara uygun olarak üretilmesini gerektirdiğinden kalite ve güvence garantörü olmasıdır. Diğer bir ifade ile hem kalite güvencesi sağlar hem de sahte veya düşük nitelikli üretimin önüne geçer. Tüketici için bu tescil, ürüne olan güveni artırırken, üretici için kaliteyi sürekli kılmak adına bir motivasyon oluşturur. Son olarak sürdürülebilirliğe olan katkısından bahsedebiliriz. Coğrafi işaretler, yerel tohumların, geleneksel üretim yöntemlerinin ve çevreyle uyumlu tarımsal uygulamaların devamını teşvik eder. Bu sayede biyolojik çeşitlilik korunur, kimlikli üretim sürdürülür ve çevreye duyarlı bir ekonomik model gelişir. Tüm bu yönleri ile ele aldığımızda coğrafi işaretli ürünler; ekonomik kalkınmadan kültürel mirasın korunmasına, sürdürülebilir tarımdan turizm gelişimine kadar Kastamonu gibi yerel özelliklere sahip bölgeler için bütüncül faydalar sunan stratejik bir araçtır” şeklinde konuştu.