'İnsanlar bu zincirleri kıracaklar'
ESKİ BAKAN ZEKERİYA TEMİZEL CHP İzmir Milletvekili ve eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, 16 Nisan'da yapılacak olan referandum kapmasında ilimizde gerçekleştirdiği ziyaretlerden sonra CHP İl Binası'nda basın mensupları ile bir araya geldi. İlimizdeki ziyaretler esnasında İnebolu, Abana ve Çatalzeytin'de vatandaşlarla bir araya gelen CHP İzmir Milletvekili ve eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel Çatalzeytin ilkokulundan mezun...
ESKİ BAKAN ZEKERİYA TEMİZEL; CHP İzmir Milletvekili ve eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, 16 Nisan’da yapılacak olan referandum kapmasında ilimizde gerçekleştirdiği ziyaretlerden sonra CHP İl Binası’nda basın mensupları ile bir araya geldi. İlimizdeki ziyaretler esnasında İnebolu, Abana ve Çatalzeytin’de vatandaşlarla bir araya gelen CHP İzmir Milletvekili ve eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel; Çatalzeytin ilkokulundan mezun olduğunu vurgulayarak; “Yürütülen referandum bir Anayasa referandumu. Anayasa referandumunun seçim mitingleri gibi yürütülmesi dünyanın hiçbir yerinde olan bir olay değil. Seçim kampanyası sırasında insanlar yaptıklarıyla, yapacaklarıyla, propagandalarıyla, vaatleriyle var olurlar. Birbirlerini yıpratmak içinde kendilerinin iyi yanlarını, başkalarında zayıf yanlarını söylerler. Çalışmalarımız sırasında gördüğümüz kavranamayan olay, Anayasa değişikliğinin halkı aydınlatmak için anlatılması yerine, sürekli olarak birilerinin birilerini suçlaması. Kişilere yönelik olarak yapılan seçim kampanyalarını bir Anayasa referandum kampanyası olarak algılayamıyoruz. Böyle bir şey olmaz. Anayasalar toplumsal katılım ile yapılması gereken, hukuk metinleridir. Dolayısıyla da bu tartışmalarla bu olgu ortaya çıkacak. Halbuki hiç kimse çıkıp ta, Anayasa maddeleri ile ne getirildiğini söylemiyor. Onun yerine herkes birilerini suçluyor. Zannedersin ki bir seçim olacak. Hayır bir seçim olmayacak. İktidar değişmeyecek, Cumhurbaşkanı değişmeyecek. Dolayısıyla bir referandumdan ne çıkarsa, çıksın hükümetin mevcut durumundan yeni bir meclis kararı ya da referandum kararı olmadan herhangi bir değişiklik olmayacak. O zaman yapılan ne ve neden böyle yapılıyor, anlamak mümkün değil. Bu Anayasa’nın meşrutiyetini zedeleyen bir olay” ifadelerini kullandı. “11 MADDE YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILIYOR” Anayasaların aleniyet ilkesine uygun şekilde yapılması gerektiğini vurgulayan Temizel; “Bizim Anayasa’mızdaki 2 madde Anayasa’daki maddelerin aleniyeti ilgili olarak çok net hükümler taşır. Anayasa’nın her bir maddesi ayrı ayrı teklif edilecek. Her birisi ayrı ayrı oylanacak. Bu iki nitelikle gelecek. Bir madde de virgülün yerini bile değiştirseniz, onun mutlaka tek madde olması gerekiyor. Bu Anayasa değişikliğinde ilk maddelerde Anayasa hükümlerine uyulmuş olsa da, daha sonraki maddelerde iç çığırından çıkıyor, 16’ncı maddede mevcut Anayasa’nın 54 maddesi birden değişiyor. 11 madde yürürlükten kaldırılıyor. Bu rejim değişikliğinden dolayı ortaya çıkacak, Anayasa değişikliğinden ibaret değil. Oraya konulan tek bir kelime, onun olduğu gibi işlevini değiştiriyor. Danıştay’ın işlevini değiştiriyor. Tüzük bizim Anayasamızdan çıkartıldı. Halbuki kanunlar hiyerarşisinde kanunlar, tüzük, kararnameler olarak gider. Bunların her birisi kendi içerisinde ortaya çıkmış açıkları ortadan kaldırır. Tek kelime ile tüzük ibaresi kaldırılmıştır diyor. Anayasa maddesi değişiyor, hiç kimse farkına bile varmıyor. Dolayısıyla bu katılımcılığı kesin olarak engelliyor. Herkes kendisine göre bir Anayasa değişikliği tarif etmeye başlıyor. Yani körlerin fili tarif ettiği gibi. Buradaki değişikliklerde çok net hatalarla karşı karşıya kalıyoruz. Günlerdir parti liderlerinin, Cumhurun başında olan insanların, başbakanın birbirini gerçekten hakarete varacak sözlerle birbirlerini eleştirdikleri bir olgu çıkıyor. Muhalefet her bir yetkinin tek kişide birleşmesi ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kalkacağını anlatabilmek için, dünyada meclisi feshetme yetkisi bir tek kişiye sadece bizim anayasa ile veriliyor diyor. O zamanda kıyamet kopuyor fesih yetkisi yoktur diye. Fakat fesih yetkisi yoktur veya fesih kelime olarak yoktur ama kurum olarak vardır olayı oturulup, konuşulmuyor. Meclisi fesheder yazsanız da aynı sonuç çıkıyor. Fesih o anda meclisteki vekillerin temsil yetkisinin ortadan kaldırılması ile ilgili. Kaldırdıktan sonra iş bitiyor. İster fesih deyin, ister seçimlerin yenilenmesi deyin. Bir tek kişinin vekillerin, milletvekilliği haklarını ortadan kaldırmaya hakkı yoktur. Çok özel durumlarda, hükümet kuramayan mecliste seçimler yenileniyor. Başka ülkelerde meclise yetki verilmiş diye bakıyoruz yok. Maddelerde cumhurbaşkanı seçimleri yenilemesi halinde diye bir ibare yer alıyor. Böyle Anayasa değişikliği olmaz. Bunu kimse anlamaz. Bunu kimse anlamadığından böyle tartışma olur. Eğer bu Anayasa kabul eder ve yürürlüğe girerse, partili Cumhurbaşkanı istediği zaman, hiçbir sebep göstermeksizin, meclisin seçimlerini yineleme, dolayısıyla milletvekillerinin görevlerini feshetme yetkilerine sahiptir. “BÖYLE DEMOKRASİ OLUR MU?” Cumhurbaşkanı’nın bir fesih yetkisinin daha olduğunu ifade eden Temizel; “O hiç dikkate alınmıyor. Cumhurbaşkanı’nın görevlendireceği Bakanlar ya meclis içinde ya da dışından seçiliyor. Milletvekilleri arasından Bakan ya da Cumhurbaşkanı Yardımcısı seçildiği zaman o insanların milletvekillikleri düşüyor. Belli bir süre sonra o insanları Bakanlıktan aldıktan sonra, o insanlar milletvekilliğe geri dönemiyorlar. Bu yetki ne? Tartışılması gereken bu. Meclisin tamamen ortadan kaldırılması düşüncesi en tehlikeli düşüncedir. Böyle bir teklif dahi verilemez. Anayasa tartışmaların hepsi kaos halinde sürüyor. Bu konudaki bilgisizlik halkı ciddi manada eziyor. Cumhurbaşkanı’na verilen yetkiler başka şekillerde de değerlendirebiliyor. Cumhurbaşkanı 20 kişiyi Bakan ve Cumhurbaşkanı yaptım diyebilir ve bunların vekillikleri düşer. Bunu birkaç defa yaparsa, meclisteki milletvekili sayısı 600’den 500’e iner. Bu yetki veriliyor mu? Veriliyor. Bir yetkinin kötüye kullanma ihtimali varsa, o yetki zaten verilmez. Meclisin devredemeyeceği en önemli yetkisi yasama yetkisi. Yasama yetkisi hiç kimseye devredemez. Bu mevcut anayasa yazıyor. Fakat yeni Anayasa’da meclisin yanına Cumhurbaşkanı’na yasama yetkisi veriyor. Bu durumda meclisin nerede gücü kalıyor? Bu da konuşulmuyor. Meclisin en temel haklarından biri bütçe yapma hakkıdır. Bütçesi ret edilen bir hükümet düşer. Hükümetler bütçeyi yaparken, halkın bütün ihtiyaçlarının görülmesi için çabalanır. Fakat yeni Anayasa’da meclisin bütçe yapma hakkı yok. Bütçeyi yapma yetkisi Cumhurbaşkanı’na veriliyor, kabul edilmezse bir önceki yılın bütçesini belli bir oranda artırarak, yürürlüğe koyuyor. Böyle demokrasi olur mu? Bu konuların toplumda kesin olarak bilinmediğini ve olayın bir genel seçim olarak yürütüldüğünü görüyoruz. Bütün yetkilerin bir insanda toplanmasının demokrasi olmadığı insanlar tarafından maalesef görülmüyor. Dolayısıyla bunun bir seçim olmadığı, ülkenin ve insanların geleceğinin tayin edileceği göründüğünde de kararsızlıkların ortadan kalktığını görüyoruz” şeklinde konuştu. “SERMAYE GİRİŞLERİ DURDU” İnsanların temel sorunlarının borçlu olmaları olduğunu vurgulayan Temizel; “14 yıl önce vatandaşların borçluluğu 366 milyar TL. Şu andaki borçluluğu 2,09 trilyon TL. Sadece kredi kartları borçları 102 milyar TL. İnsanlar bu borçlar nedeniyle tedirgin durumda. Bu insanların bu borçların nasıl ödeneceği yönde talepleri var. Yeni Anayasa taslağı bu borçların nasıl ödeneceğini gösteriyor mu? İşsizliğe nasıl çare olacağı gösterilmiyor. Bizim şu anda dış borcumuz 416 milyar dolar. Bu yıl içerisinde de yaklaşık 160 milyar dolar ödememiz var. 416 milyar dolar borcu olan ülke 32 milyar dolar da cari açık verdi. Sermaye girişleri durdu. Turizm çöktü. Bu ülkenin dış borçları nasıl ödenecek. İnsanlar bunun çözümünü istiyor. Doğrudan yatırımlar durdu. Ülkelerle dış politikada bozukluklar yaşanmaya başladı” dedi. “İNSANLAR ZİNCİRLERİ KIRACAKLAR” Kastamonu’nun referandum konusundaki tutumunu da değerlendiren Temizel; “Bu referandum 1987 yılındaki referanduma benziyor. O referandum bazı siyasilerin siyasi yasaklarının kaldırılmasına yöneliktir. Bu referandumda İstanbul’da ve Ankara’da siyasi hakların geri verilmemesi yönelik bir karar çıktı. Orta Anadolu’da başa baş çıktı. Türkiye’de referandumun kaderini İzmir belirledi. İzmir referandumda siyasi hakların geri verilmesi yönünde oy kullandı. Böylelikle siyasi haklar geri verildi. Buralarda yüzde 60 oy alan partilerin 50 bandının altına sıkıştığını göreceksiniz. Siyasi konjonktür dalgalanma gösterir. Bazen siyasi partiler birden dibe çakılır. Bazen de yumuşak geçişler olur. Türkiye’de böyle bir durum var. Kastamonu’da dahil olmak üzere insanlar bu zincirleri kıracaklar. Bu evet olayı durduruldu” ifadelerini kullandı.
Bakmadan Geçme





