Kastamonu'da 24 Kasım Gururla Kutlandı
Öğretmenler Günü programı kapsamında Cumhuriyet Meydanı'nda Atatürk ve Şehit Şerife Bacı Anıtı'na İl Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından sunulan çelenk töreniyle başladı.
Öğretmenler Günü programı kapsamında Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk ve Şehit Şerife Bacı Anıtı’na İl Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından sunulan çelenk töreniyle başladı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından kutlamalar Halk Eğitim Merkezi’nde devam etti. Akabinde devam eden programda “Canım Öğretmenim” adlı klip gösterimi, şiir ve oratoryo sunumları, müzik dinletisi, aday öğretmenlerin yemin töreni ve Hizmet Şeref Belgeleri takdimi yer aldı.
Açılış konuşmasını gerçekleştiren İl Millî Eğitim Müdürü Hasan Gümüş; “Millet Mekteplerinin açıldığı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Başöğretmenlik unvanının verildiği bu anlamlı gün olan 24 Kasım Öğretmenler Günü’nüzü tebrik ediyorum. Tarihsel süreç içerisinde bakıldığında milletlerin hedeflerini ve hayallerini gerçekleştiren en baş aktörün öğretmenler olduğunu görmekteyiz. Yine geçmiş ile gelecek arasındaki en sağlam köprüleri atanların da öğretmenler olduğunu görmekteyiz. Aşkın, heyecanın, sevginin, anne olmanın, baba olmanın, kardeş olmanın ve dost olmanın adı öğretmenliktir. Yine öğretmenlik; geleceği zarafetle, sabırla, ilmek ilmek işleyen büyük bir zanaatkârın adıdır. Dünyanın bütün renklerini birleştirerek müthiş bir tablo ortaya çıkaran bir ressamın adı da iyi bir öğretmendir. Bizler, medeniyetimizden aldığımız ilhamla Türkiye Yüzyılı’nın mimarı olan öğretmenlerimizle geleceği şekillendirecek gençlerimizi; millî ve manevi değerlerine bağlı, ilim ve irfan sahibi, yeteneklerinin farkında olan, üreten ve geleceğine sahip çıkan nesiller olarak yetiştirme gayreti içerisindeyiz. Yetiştireceğimiz bu gençler büyük bir emanetin sahibi olacak ve bu emaneti kıyamete kadar taşıyacaklardır. Binlerce yıllık medeniyetimizi, dünyanın en şerefli ve en saygın medeniyetini; bu medeniyetin bayrağını, milletimizi, dilimizi ve aile değerlerimizi bu gençlere emanet edeceğiz. Bu gençlere sadece fiziki coğrafyamızı değil, gönül coğrafyamızı, tüm dünyayı ve bütün insanlığı emanet edeceğiz. Sizlerin elinde şekillenen bu gençler, bu emanete en iyi şekilde sahip çıkacak ve ülkemizin Türkiye Yüzyılı’nı imar ederek geleceğe güvenle taşıyacaklardır. Yine bu gençlerimiz aldıkları bu bayrağı dünyanın her bir köşesinde şanla ve şerefle kıyamete kadar dalgalandıracaklardır. Bizler de elimizde şekillenen bu gençliğin bu idealleri gerçekleştireceğine yürekten inanıyoruz. Elbette dünya hızlı bir değişim ve dönüşüm içerisindedir. Teknoloji, yapay zekâ ve dijitalleşme hızla gelişmektedir. Bu değişim ve dönüşüm yaşanırken bir şeyin yok sayılmaması gerekir: Değişmeyen tek şey, öğretmenin insana dokunuşu ve öğrenciye rehberliğidir. Hangi çağda olunursa olunsun, ne kadar değişim yaşanırsa yaşansın, öğretmenin kalbe ve zihne olan dokunuşu ve rehberliği asla önemini ve yerini kaybetmeyecek; saygınlığını yitirmeyecektir. Derdi vatan ve millet sevgisi olan kıymetli öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü gönülden kutluyorum. Kastamonu Millî Eğitim ailesi olarak bu kutlu yürüyüşte bizlere her zaman destek olan başta Sayın Valimiz Meftun Dallı olmak üzere milletvekillerimize, kurum ve kuruluşlarımıza teşekkür ediyorum. Bu duygu ve düşüncelerle başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şehitlerimizi rahmetle ve minnetle yâd ediyorum. Aramızdan emekliye ayrılmış kıymetli öğretmenlerimize bundan sonraki hayatlarında sağlık, mutluluk ve huzur dolu bir yaşam diliyorum. İyi ki varsın öğretmenim, iyi ki varsın öğretmenim” dedi.
‘Çok Şükür Her Türlü Teknolojiye Ve İmkâna Sahibiz’
Vali Meftun Dallı ise; “Bütün öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutluyorum. Başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, ahirete irtihal etmiş bütün öğretmenlerimizi rahmetle, şükranla ve minnetle yâd ediyorum. Emekli olmuş hocalarımıza ve öğretmenlerimize sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir emeklilik hayatı diliyorum. Görevde olan öğretmenlerimize de başarılı, sağlıklı ve mutlu bir çalışma hayatı temenni ediyorum. Ben her Öğretmenler Günü'nde bir alışkanlık haline getirdiğim üzere, hayatımı şekillendiren iki öğretmenimden bahsederim. Biraz önce Mustafa Bey'in ve İl Millî Eğitim Müdürümüzün de söylediği gibi, nerede bir başarı varsa orada mutlaka bir öğretmenin dokunuşu vardır. Ben de o iki öğretmenime duyduğum minneti ve şükranı ifade etmek amacıyla her yıl onlardan bahsetmeyi alışkanlık haline getirdim. Bu Öğretmenler Günü’nde de kısaca onlardan söz etmek istiyorum. Hem gençlerimize hem de göreve yeni başlayan öğretmenlerimize belki oradan bir ilham çıkacaktır. Böylece ben de minnet borcumu bir nebze olsun ödemiş olurum diye düşünüyorum. Ben Sinop'un Boyabat ilçesinin Paşalıoğlu Köyü isimli bir köyünde, Küre Dağları’nın üzerinde orman içinde bir orman köyünde, 1966 yılında dünyaya geldim. O yıllarda köyde okul vardı ancak yol yoktu. Yağmur yağdığında ulaşım tamamen kesiliyordu. Köye henüz ham yol bile açılmamıştı. Öğretmen yılda en fazla 2-3 ay köyde duruyordu; onun dışında bir şekilde gelir giderdi. Sınıflarda öğretmen bulunmuyordu. İlkokulun ilk iki sınıfını bu şartlarda okudum. Daha sonra rahmetli babam ki aslında benim ilk öğretmenimdir çok gayret etti. Bu şekilde olmayacağını görünce beni İstanbul’da yaşayan halamın yanına götürdü. Halımın altı çocuğu vardı; beni de yedinci çocuk olarak yanına bıraktı. Eyüp ilçesinde şimdiki Eyüp Sultan, İslambey adlı bir okula kaydettirdi ve ardından geri döndü. Orada Saliha Yıldırım isimli bir öğretmenim vardı, kulakları çınlasın. Daha sonra izini sürdüm fakat bulamadım. Eğer hayattaysa Allah’tan kendisine sağlıklı, hayırlı ve uzun ömürler diliyorum. Düşünün; bir ve ikinci sınıfları köy okulunda okumuş, sonra İstanbul gibi büyük bir şehre gitmiş, diğer öğrencilerin çok gerisinde bir çocuk var karşınızda. Öğretmenler bu durumun ne demek olduğunu çok iyi takdir edeceklerdir. Bu öğretmenim, ‘Ben bununla mı uğraşacağım?’ diyebilirdi. Fakat her gün, istisnasız her gün derslerden sonra bana özel vakit ayırdı. Yarım saat, bir saat; ne kadar ayırabiliyorsa… Her gün benimle özel olarak ilgilendi. Bir süre sonra aradaki farkı yavaş yavaş kapattım. Diğer öğrencilerle eşit hale geldim ve sonraki sınıflarda onları geçtim. Öğretmenim bir süre sonra diğer öğrencilere beni örnek gösterir, ‘Siz Meftun’un tırnağı olamazsınız’ derdi. Ben de emeğinin karşılığını verdiğimi düşünüyorum. Birincisi bu… Eğer İstanbul’a gitmemiş olsaydım ve öğretmenim bana o özel ilgiyi göstermemiş olsaydı, büyük ihtimalle sonraki yıllarda-ortaokulda ve lisede-gösterdiğim başarıyı gösteremezdim. İkinci öğretmenim ise Taşköprülü olan ve rahmete yürüyen Lütfi Yılmaz Hocamdı. Cenab-ı Hak makamını cennet eylesin. Kendisi benim Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenimdi. Bu kıymetli hocam, lise ikinci sınıfta beni ve diğer 5-6 arkadaşımı bir gün topladı. Temayüz ettiğimizi fark etmiş olacak ki ‘Çocuklar, üniversite eğitimi olarak ne düşünüyorsunuz? Ne okumak istiyorsunuz?’ diye sordu. Hepimiz fikirlerimizi söyledik. Dinledikten sonra bana, ‘Sen kaymakam olacaksın’ dedi. Bu söz lise 2’de söylenmiş bir sözdür. Diğer arkadaşlara da ‘Sen tıp yaz, sen hukuk yaz’ gibi yönlendirmelerde bulundu. Hepimizi adeta paylaştırdı. Şunu da söyleyeyim: Hepimiz onun tayin ettiği bölümlere gittik ve kazandık. Peki nasıl kazandık? Kendisi, matematik, fizik, biyoloji öğretmenlerimizle birlikte bir organizasyon kurdu. Her hafta sonu o zamanlar kendisine ‘hocam’ derdik hiçbir karşılık beklemeden, üstelik bir de ev ayarlayarak bize iki yıl boyunca her hafta sonu özel ders verdiler. Hayatta olanlardan Allah razı olsun, hepsine uzun ömürler diliyorum. Lütfi Yılmaz Hocama da bir kez daha rahmet diliyorum. Hayatımızı şekillendiren öğretmenlerimiz işte bu öğretmenlerdir. Başta da Lütfi Yılmaz Hocamızdır. Bu iki öğretmenimin dokunuşu olmasaydı bugün nerede olurdum bilmiyorum. Bugün bir ilin valisiyim ve bunu en başta bu iki öğretmenime borçlu olduğuma inanıyorum. Demek istediğim şudur; bütün öğretmenlerimiz çok rahat bir şekilde aynı etkiyi oluşturabilirler. Bugün elimizdeki imkânlar, kaynaklar benim anlattığım yıllara göre çok daha iyi durumdadır. Çok şükür her türlü teknolojiye ve imkâna sahibiz. Sadece biraz ilgi, biraz alaka, biraz özveri ve fedakârlıkla çok daha güzel işler yapılabilir. Çocuklarımız ve gençlerimiz çok daha iyi yerlere yönlendirilebilir. Onların güzel bir başlangıç yapması, Türkiye Yüzyılı dediğimiz hedeflere ulaşmamız açısından çok önemlidir. Ülkemizin hak ettiği noktalara gelmesi için hep birlikte çok güzel işler başarılabilir. Bu fedakârlığı sizlerin gönlünde taşıdığınızdan eminim. Ben yine de hocalarıma duyduğum şükranı ifade etmek ve sizlere de belki bir ilham olması amacıyla bunları paylaşmak istedim. Sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Sizleri tekrar en içten saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. Allah’a emanet olun” şeklinde konuştu.