• Haberler
  • Genel
  • 'Kastamonu, İslam hayatının önemli merkezlerinden'

'Kastamonu, İslam hayatının önemli merkezlerinden'

BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş dün 26'ncı Şeyh Şaban-ı Veli ve Kastamonu Evliyaları Anma Haftası'nın açılışı ile Kastamonu Üniversitesi'nin mezuniyet törenine katılmak için ilimize geldi. Sabah saatlerinde ilimizde olan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ilk olarak Kastamonu Üniversitesi Bilgehan Bilgili Merkez Kütüphanesi'nde düzenlenen 4'üncü Uluslararası Şeyh Şaban-ı Veli Sempozyumu'na katıldı.  Kurtulmuş'u Vali Yaşar...

BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ; Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş dün 26’ncı Şeyh Şaban-ı Veli ve Kastamonu Evliyaları Anma Haftası’nın açılışı ile Kastamonu Üniversitesi’nin mezuniyet törenine katılmak için ilimize geldi. Sabah saatlerinde ilimizde olan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ilk olarak Kastamonu Üniversitesi Bilgehan Bilgili Merkez Kütüphanesi’nde düzenlenen 4’üncü Uluslararası Şeyh Şaban-ı Veli Sempozyumu’na katıldı.  Kurtulmuş’u Vali Yaşar Karadeniz, AK Parti Milletvekilleri Metin Çelik, Murat Demir, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın, Belediye Başkanı Tahsin Babaş, AK Parti İl Başkanı Halil Uluay, kurum ve kuruluş temsilcileri katıldı. BİZİM ÖNDE GELEN BİRKAÇ UNSURUMUZ VAR” Programda açılış konuşmasını gerçekleştiren Prof. Dr. Mehmet Atalan, Hanefilik ve Maturidilik hakkında bilgi vererek; “Biz bu sempozyumu Sayın Rektörümüzün katkıları ile tertip etmiş bulunuyoruz. Destek verenlere teşekkür ediyoruz” diyerek sempozyumun hayırlı olmasını diledi. Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın’da selamla konuşmasını gerçekleştirerek, sempozyumun hayırlara vesile olması temennisinde bulundu. Vali Yaşar Karadeniz, söz konusu sempozyumun Kastamonu için çok kıymetli olduğunu vurgulayarak; “Bizim önde gelen birkaç unsurumuz var. Onları ön plana çıkarırsak, Kastamonu olarak biz diğer illerle birlikte yarışabileceğiz. Onların ulaşmak istedikleri hedeflere bizde hem inanç turizmi açısından, hem ekonomik açıdan hem de bilimsel açıdan ulaşmış olacağız” ifadelerini kullandı. “HANEFİLİK VE MATURİDİLİK TÜRK DÜNYASI’NIN YOLLARIDIR” Eski Milli Eğitim Bakanı, Yeni Türkiye Stratejik Araştırma Merkezi Başkanı Hasan Celal Güzel; “Hanefilik ve Maturidilik meselesi Şeyh Şaban-i Veli Hazretleri önemli bir konudur. Zaten Kastamonu denilince akla Şaban-i Veli Hazretleri geliyor. Birçok evliya Ahmed Yesevi Ocağı’ndan yetişmiş ve Hanefilik ve Maturidilik inancına sahip insanlardır. Hepsi Müslüman’dır. Biz mezhep ayrımı yapmıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’mız hiçbir şekilde mezhep ayrımı yapmadığını bütün dünyaya söylüyor. Fakat şunu da kabul etmek lazım, Hanefilik ve Maturidilik Türk Dünyası’nın yollarıdır. Türk Dünya’nın İslam’ı anlama şekli, Hanefilik ve Maturidilik şeklidir. Öbür mezheplerde başımızın üzerindedir. Böyle bir sempozyumda 30’dan fazla ülkenin katılımı ile bu konuyu ele alması bizi memnun etmiştir” şeklinde konuştu. “KASTAMONU İSLAM HAYATININ ÖNEMLİ BİR MERKEZİ OLMUŞTUR” Sempozyumda katılımcılara hitap eden Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş; “Kastamonu önemli bir şehir. Kastamonu’nun Müslüman Türk Tarihi’nde çok nezih bir yeri var. Moğol istilalarında sonra 2’nci büyük göç hareketlerinin yaşandığı nokta Kastamonu ve çevresidir. Aşağı yukarı Oğuzların 24 boyu bu çevrede yerleşmiştir. Karakterini bu topraklara ve çevresine vermiştir. Bugün bile tarihimizin ve kültürümüzün en canlı yaşandığı yerlerden biri de burasıdır. Ayrıca sadece Türk kültürünün yerleşmesinden değil, büyük İslam medeniyetinin en önemli yerlerinden birisi de burası olmuştur. Medreseleri ile dergahlarıyla Anadolu’da yeşeren İslami hayatında önemli bir merkezi olmuştur. Bugünde ciddi bir şekilde bu özelliğini korumaktadır. Ayrıca Kastamonu’nun önemli özelliklerinden birisi de fetih edildikten sonra herhangi bir işgalle karşı karşıya kalmamış olmasıdır. 13 yüzyıldan beri bir Müslüman beldesi olarak varlığını korumaktadır. Ayrıca Kastamonu’nun İstiklal Yolu üzerinden Türkiye’nin İstiklal Mücadelesine vermiş olduğu katkıda hafızalardadır” diye konuştu. “KİM KENDİNİ BİLİRSE, O RABBİNİ BİLİR” Sempozyumun fikir hayatına katkıda bulunmasını temenni ederek konuşmasını sürdüren Kurtulmuş; “Şeyh Şaban-ı Veli Hazretleri Halveti’nin Şaban-i kolunun kurucularındandır. Kendisi bir İslam büyüğüdür. Hadiste ve fıkıhta eğitim görmüştür. Şeyh Şaban-ı Veli Hazretleri’nin bir diğer önemli özelliği de Türk tasarrufunun önemli simalarından biri olmasıdır. Kastamonu ve çevresinde irşad görevini sürdürmüştür. Şeyh Şaban-ı Veli Hazretleri’nin ‘Şeriat bir bademin kabuğudur. Tarikat ise, onun özüdür’ cümlesini unutmamak lazım. Yani şeriat olmadan, tarikatın bir anlamı yok. Aslında bugünün meselelerine çözüm gösteren bir ifade de bulunuyor. Anadolu’da yaşanan İslam geleneğinin tam adını koymak gerekirse, irfan geleneğidir. Sadece bilmek herhangi bir şekilde değerli olsaydı; insanlık tarihinin en çok bilgi üretilen çağı, yaşadığımız bu çağdır, bu çağın bir asrısaadet olması gerekirdi. Bu çağda bu kadar bilgi var iken, insanların dünyada huzur içerisinde, barış içerisinde, özgürlük içerisinde, dünya nimetlerinden yararlanan bir denge içerisinde yaşaması gerekiyor. Fakat ilim tek başına yeterli değildir. Bu ilmin hikmetle, irfanla kuşatılmış olması lazım. Hikmet bilginin insanların ve bütün yaratılanların hayrına kullanılması demektir. Hikmet sadece bilgiyi aktarmak değil, onu insanların faydasına olacak bir şekilde ortaya koymak demektedir. İrfan ise bilmenin en üst mertebesidir. İrfan insanın kendisinin bilmesi, mahlukatı bilmesi, yaradılışın sırrına ermesi anlamındadır. Bu anlamda irfan insanın Rabbini, kainatı, kendisini bilmesi eylemidir. Kim kendini bilirse, o Rabbini bilir. Bugün insanlığın temel sıkıntısı kendisini bilmemektir. Kendisinin sınırlarını, vaziyetini bilmemesi, kendisini Yaradan ile bir yarışa koymasıdır. İşte bundan dolayı dünyada birçok kavga ve gürültüyü birlikte izliyoruz. Halbuki hikmet ile kuşanmış ve hikmet mertebesine ulaşmış olan bir bilgi, insanlığın hayrına olan, insanlığa yol gösteren bir bilgidir. Onun için Anadolu’daki irfan eylemi sadece hikmetten olan bir şey değildir. Bir eylemler bütünüdür. Şeyh Şaban-ı Veli Hazretleri de büyük hayat pınarlarımızdan birisidir” diyerek irfan geleneğinden örnekler verdi. “HERKES YARADILIŞTA EŞTİR” İslam Tarihinin 2 tane büyük çıkışı olduğunu söyleyen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş; “Bunlardan birisi, Hz. Peygamber ve sahabelerinin dönemi, yani İslam’ın altın çağı. Ne yazık ki Hz. Peygamber’in vefatından sonra, İslam dünyasında ve yaşayışında belli sapmalar ortaya çıkmıştır. Bir dönemden sonra saltanat ve dünyaya meyil başlıyor. Bir takım siyasi oyunlar, bir takım ayak oyunları başlıyor. O sapmalar bugün bile devam eden büyük kırılmaların başlangıcı oluyor. Mezhep çatışmaları, saltanat ve etnik çatışmalar, soy sopla övünerek yapılan mücadeleler, ne yazık ki bugüne kadar devam bir yanlışlığı ortaya koyuyor. İşte bu İslam’daki sapmalar, fitneler, bir takım yanlış uygulamalar sonucu İslam’ın 2’nci büyük hareketi Horasan’daki evliyalar tarafından mayalanmış ve oradan yükselmiştir. Bizim lügatimizde öteki yoktur. Anadolu toprakları fethedilmeden önce Horasan erenleri Anadolu’ya gelmiş, Anadolu’nun Müslüman yurdu olması için kapıları açılmıştır. Herkes yaradılışta eştir. Türkiye’nin her taşında, toprağında bu birikim duruyor. Bu birikimlerden faydalanacak üniversitelerimiz, fikir hayatımız, düşünce hayatımız ve İslam hayatımız var” ifadelerini kullandı. “İSLAMİFOBİ BİR İSLAM DÜŞMANLIĞIDIR” İslam Dünyası’nın 2 önemli tehlike ile karşı karşıya olduğunu söyleyen Kurtulmuş; “Bunlardan birincisi Müslümanları güç, izzet ve şeref kaybetmesi ile birlikte, Osmanlı Cihan Devleti’nin çözülmesi ile birlikte, sürekli içine kapanmasının sonucu, maalesef uluslararası alanda Müslümanların güçsüz kalması sonucu oluşturulan bir İslam karşıtlığıdır. Son günlerde İslamifobi deniliyor. Lütfen bu tabiri kullanmayın. Bu emperyalist bir dilin parçasıdır. Fobi kendiliğinden olan bir korkudur. Fakat bugün dünyada var olan ve adına emperyallerin adına İslamifobi koyduğu şey üretilmiş bir İslam düşmanlığıdır. Üniversitelerde, araştırma merkezlerinde bir takım İslam karşıtlarının üretmiş olduğu postmodern bir tabirdir. Hz. Adem’den kıyamete kadar tevhit dininin adı İslam’dır. Zaman zaman emparyalci, küresel ölçekteki, siyasi ve ekonomik rekabeti görerek; Müslümanların zihinlerini ve gönüllerini kırmak için bir sürü terim üretirler. Yıllardır bu terimlerle İslam Dünyası’nda zihinleri karıştırdılar. Bu İslam düşmanlığıdır. Bu İslam karşıtlığıdır. Bilinçli bir şekilde üretilmektedir. Maalesef dünyanın her yerinde etkin olmaya başlamıştır. Fakat en acısı İslam karşıtlığı Müslüman topluluklar arasında da yayılmaya başlamıştır. Buna karşı dikkatli olmamız, irfan geleneğini doğru atlamamış lazımdır” dedi. “BU TOPRAKLAR İSLAM’IN 3’ÜNCÜ BÜYÜK ÇIKIŞI OLACAKTIR” İslam Dünyası için 2’nci büyük tehlikeye değinen Kurtulmuş; “Başta DEAŞ, Boka Haram gibi örgütler İslam’ın mukaddes adını kullanarak, maalesef bütün dünyada İslam aleyhine bir devrin gelişmesine vesile olanların ürünü olan unsurlardır. İslam ne terörle, ne cinayetle dahil değildir. İslam ile cinayetler, terörler yan yana gelemez. İslam’ın temeli barıştır. İslam yaradılışta insanı ya kardeş ya da eş olarak kabul eder. Ayrıca İslam dünyasında bin 300 yıl önce uygulanmış bir mezhep çatışması ortaya konulmaya çalışılıyor. Bununda bir takım siyasi amaçlarla beslendiği, yürütüldüğü ve mezhep çatışması üzerinden İslam dünyasının lime lime edildiğini görüyoruz. Ortadoğu lime lime olmuş vaziyette. Suriye bölünmüş vaziyette. En kısa zamanda bir barış olmasını temenni ediyor, Türkiye olarak bir barış sağlamak için üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getiriyoruz. İslam dünyasındaki mezhebi ve etnik bölünmeye karşı uyanık olalım. Bu topraklardan İslam Dünyası 3’üncü büyük çıkışına hazırlanmaktadır. Türkiye büyüdükçe, ilerledikçe etrafındaki Müslümanlarda yürüyecektir. Bu topraklar İslam’ın 3’üncü büyük çıkışı olacaktır” ifadelerini kullandı.

Bakmadan Geçme