KÜ, tescilli 3'üncü patentini aldı

Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Soner Bilen tarafından, Kastamonu Üniversitesi (KÜ)'ye 3'üncü tescilli patent kazandırıldı. Rektör Prof. Dr. Seyit Aydın, Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mahmut Elp ve Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Adem Yavuz Sönmez ve patent sahibi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Soner Bilen katılımı ile...

Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Soner Bilen tarafından, Kastamonu Üniversitesi (KÜ)’ye 3’üncü tescilli patent kazandırıldı. Rektör Prof. Dr. Seyit Aydın, Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mahmut Elp ve Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Adem Yavuz Sönmez ve patent sahibi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Soner Bilen katılımı ile Kastamonu Üniversitesi Prof. Dr. Mevlüt  Beyribey Konukevi’nde konuyla ilgili basın bilgilendirme toplantısı yapıldı.   Kendisinin de öğrencisi olan Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Soner Bilen’in böyle bir çalışmaya imza atmasından son derece memnun olduğunu belirten Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın,  antibakteriyel veya antimikrobiyel üretiminde özellikle balık hastalıkları sahasında Türkiye’de yapılmış nadir üretim ve patentlerden bir tanesinin tanıtımını yaptıklarını kaydetti. Ülkemizin yaklaşık 9 bin farklı endemik bitki türüne sahip olduğunu belirten Aydın; “Bu bitkilerin bir kısmı tıbbi bitki olarak değerlendirilmektedir. Etkileri çok farklı olan bu bitkiler çok farklı sağlık sorunlarının giderilmesinde yardımcı olabileceği gibi bazılarında temel tedavi edici unsur olarak da değerlendirilmektedir. Dünyada su ürünleri üretimi giderek artmaktadır. Ülkemizde de 2000 yılında 79 bin ton olan kültür üretimi, 2014 yılında 235 bin tona ulaşmıştır. Bununla birlikte su ürünleri üretiminde en önemli kısıtlayıcı faktör balık hastalıkları olarak göze çarpmaktadır. Hastalıkların tedavisinde antibiyotik ve birtakım kimyasallar kullanılmaktadır. Bakteriler tarafından antibiyotiklere karşı oluşturulan direnç, kimyasalların çevreye olan olumsuz etkileri gibi sebeplerle bu yöntemlere alternatif uygulamalar araştırılmaktadır. Aşı en uygun yöntem olarak göze çarpmakla birlikte, kullanılan türe özgü olması, uygulama zorluğu gibi nedenlerle başka alternatiflere yönelinmesine sebep olmuştur. Bu durumda en önemli çözüm aracı olarak immunostimulantlar yani bağışıklık uyarıcılar ortaya çıkmıştır” dedi. “TETRA BİTKİSİ KASTAMONU SAHİLİNDE BOL MİKTARDA BULUNMAKTA” Bugüne kadar bakteriyel türevler, polisakkaritler, hayvansal ve bitkisel içerikler, besinsel faktörler ve hormonların bağışıklık uyarıcı olarak kullanılmak maksadı ile denendiğini ifade eden Aydın, patente konu olan Tetra bitkisi ile ilgili açıklamalarını şu şekilde sürdürdü: “Patente konu olan, bilimsel adıyla Cotinus coggygria yerli adıyla Tetra, Peruka Çalısı, Duman Ağacı, ülkemizde alt Akdeniz iklimi olan bölgelerde ve özellikle Karadeniz' in batı sahil kıyılarında bol olarak yetişmektedir. Sadece ülkemizde değil balkanlarda da ilaç olarak kullanılan Tetra, özellikle yara iyileştirici olarak kullanılmaktadır. Kastamonu sahilinde de bulunan Tetra bitkisi bize bu manada bir üretim tesisi kurma noktasında avantaj sağlamaktadır. Patent kapsamında bu bitki ile ilgili olarak yaptığımız çalışmalarda, bitkinin kurutularak toz haline getirilip, belli oranlarda yeme katılması sonucu alabalıkların bağışıklık sistemini önemli derecede uyardığı ve hastalıklara karşı direnci arttırdığı tespit edilmiş ve bu kullanım yöntemi koruma altına alınmıştır. Bu bitkinin diğer önemli özelliği sulu özütünün çıkarıldıktan sonra yine balık havuzlarında anti bakteriyel dezenfekten olarak kullanılabilmesidir. Bu sayede kimyasal kullanılmadan yetiştiricilik ortamının dezenfeksiyonu sağlanabilecektir.  Dolayısı ile hem bağışıklığı güçlendirici hem de mikrop öldürücü olarak kullanılabiliyor. Her iki unsur patent kapsamında koruma altına alınmıştır. Bu sayede kimyevi madde kullanımına ihtiyaç duymuyoruz. Kimyevi maddenin hem kullanıcılara, hem kullanılan canlılara önemli derecede zararlı tesirleri bulunmakta. Patentini aldığımız bu madde organik bir madde. O özelliği itibari ile de sağlığa ve çevre sağlığına da zararlı değil.” “KASTAMONULU BİR YATIRIMCIYA BU PATENTİ TESLİM ETMEK İSTİYORUZ” Üniversite olarak amaçlarının patenti alınmış olunan bu bitkinin, sanayi ürünü haline getirilmesi için çalışmalar yapacaklarını sözlerine ekleyen Rektör Prof. Dr.  Seyit Aydın; “Bu ürünün gereken işlemlerin tamamlanması ve ülkemiz su ürünleri sektörüne kazandırılarak, antibiyotik kullanımının en aza indirilmesi, balık kayıplarının azaltılması ve ülkemize yurtdışından ithal edilen bağışıklık uyarıcı ürünlerin yerini almasını istiyoruz. Yatırımcı bulabilirsek tabi ki öncelikli olarak Kastamonulu bir yatırımcı olmak kaydı ile yatırımcıya bu patenti devretmeye gidebiliriz. Alternatif üretim şekillerini de kendi içimizde geliştirmeye çalışacağız” şeklinde konuştu. “2017 YILINDA PATENT SAYIMIZI 10’A ÇIKARTACAĞIZ” Bu patenti uluslararası hale getirmek için de çalışmalarının da olacağını kaydeden Rektör Aydın, hedeflerinin 2017 yılında 10 tane tescilli patente ulaşmak olduğunu ifade etti. Aydın konuyla ilgili gelişmeleri şu şekilde aktardı: “Makine Mühendisliği Fakültesi’nin enerji alanlarında aldığı 2 patentin ardından Su ürünleri Fakültemiz 3.patentini aldı.4’üncü patentimiz de yine su ürünleri fakültesinden çıkacak. Orman Fakültesi’nden bir patentimiz çıkacak. 5’incisi de su ürünlerinden çıkacak. 3 tane daha incelemede olan patentlerimiz var. 2017 yılında inşallah patent sayısında 10’u buluruz.” “EN ÖNEMLİSİ BALIĞI HASTALANDIRMAMAK” Patent sahibi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Soner Bilen,  balık üretiminde alabalık, levrek ve çupura olmak üzere 3 tür olduğunu belirterek konuyla ilgili denemeyi  özellikle alabalık üzerinde yaptıklarını dile getirdi. Balık üretiminde karşılaştıkları en büyük sorunun hastalıklar olduğunu ifade eden Bilen; “Balıkları hastalıklardan korumak için de kimyasal ürünler ve antibiyotikler kullanıyoruz ama en önemlisi balığı hastalandırmamak. Buna nasıl çözüm yolu bulabiliriz diye düşündük. Bir bağışıklık sistemi geliştirmeye çalıştık. Şu anda balıkları hastalandırmamak için aşı uygulanıyor. Fakat aşı uygulamaları kısıtlı, tek bir türe çalışılıyor ve uygulaması çok zor. Tüm türlere tek tek uygulamak zor.  Çok zahmetli bir iş. Buna alternatif olarak balıkları hastalandırmayacak alternatif bir yöntem geliştirmeye başladık. Bu Tetra bitkisini topladık. Mikrobiyel aktivitesine baktık. Bu bitkide yaptığımız çalışmalarda bizim en son başvurduğumuz antibiyotikle eş değerde özellikleri olan bir antimikrobiyel bir aktivite gördük” şeklinde konuştu. “AMACIMIZ BU TARZ ÜRÜNLERDE DIŞA BAĞIMLILIĞI AZALTMAK” Ürünün kullanım miktarının ne kadar olacağının şu anda kendi bilgileri dahilinde olduğunu kaydeden Bilen sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu tarz ürünlerin en önemli özelliği kullanım kolaylığı. Yemin içerisine katıyorsunuz, gündelik olarak balıkları yemliyoruz. Balık yemi yediği zaman bunu vücuduna alıyor ve çeşitli sistemlerini aktivite ediyor. Balık bu sayede her türlü yabancı organizmalara karşı aktif hale geliyor. Yemin içerisine ne kadar koyduğumuz önemli. Fazla koyarsanız zararları oluyor, az koyarsanız etkileri olmuyor. Balık üretiminde özellikle yavru üretiminde bazen suları, ortamları dezenfekte etmek için kimyasallar kullanıyoruz. Bunun önüne geçmek için diğer bir özelliği olan ortam dezenfektanı olarak kullanılması içinde test ettik. Ve bu özelliğine de patent ettik. Yeme ne kadar ekleneceği şu an bizim bilgimiz dahilinde. Umut ediyorum ki Teknokentimiz kurulduktan sonra da bu ürünün su ürünleri sektöründe gerçek manada bir değer bulmasını sağlayarak üretime geçirip sektöre kazandırırız. Şu anda bağışıklık güçlendiriciler yurtdışından geliyor ve yüksek meblağlara alıyoruz. İnşallah bu çalışmalarla bu tarz ürünleri ülkemizde üreterek dışarıya bağlılığı yok etmek istiyoruz. Çiftlik hayvanları üzerinde de etkisini araştırmak isteyen bilim insanlarına da deneme konusunda yardımcı olmaya destek vermeye hazırız.”

Bakmadan Geçme