• Haberler
  • Genel
  • Memur Hatası Hayat Boyu Süren 'Aşka' Dönüştü

Memur Hatası Hayat Boyu Süren 'Aşka' Dönüştü

Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Muhammet Bilgen, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescillenen tasarımlarından birisi olan Aşk Konulu Yazısı Hakkında açıklamada bulundu.

Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Muhammet Bilgen, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescillenen tasarımlarından birisi olan Aşk Konulu Yazısı Hakkında açıklamada bulundu. 

Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Muhammet Bilgen, kendi sanat yolculuğunu ve tezhip ile hat sanatının ifade gücünü anlatarak; “Bir memurun hatasıyla bu bölüme kaydım yapılmıştı. Ancak Türk sanatlarını tanıdıktan sonra bölüm değiştirmedim, devam ettim. Bir hatayla başlayan şey, hayatımın tamamını etkileyen bir sürece dönüştü. Türk sanatları bir derya. Hani ‘levi derya’ denilir ya; o kadar büyük bir umman, bir deniz ki… O denizden kepçenize ne gelirse ne alabilirseniz kârdır. Türk sanatları içerisinde, Türk tezhip sanatı, hat sanatı, kalem işi, çini gibi alanlar vardır. Bu sanat alanlarında kullanılan motiflerin, tekniklerin kökeni tarihi açıdan oldukça eskiye; Hunlara, Göktürklere hatta Sakalara kadar uzanır. Ancak tezhip sanatı kitabın ortaya çıkışıyla gelişmiş bir sanat ve bir ifade biçimidir. Kitaplarda genellikle süsleme sanatı olarak tanımlansa da ben bu tanıma katılmıyorum. Çünkü sanatçının derdi, bir şeyleri ifade etmektir. Sanat, sanat diliyle konuşmaktır. Siz sanat diliyle konuşurken elinizde hangi malzeme varsa onunla düşüncelerinizi ifade edersiniz. Daha önceki röportajımızda bir tabloyu ve onun ortaya çıkış sürecini anlatmıştık. Örneğin, çocuk sahibi olma isteğim gibi yaşadıklarımın bir dışavurumuydu. Benim malzemem Türk sanatlarında kullanılan motifler, yazılar, doğaüstü simgesel şekiller. Bunları kullanarak bir tablo yapıyorsunuz ve o tabloyla insanlara bir şey anlatmaya çalışıyorsunuz. Hat sanatı da böyledir. Arap harfleriyle oluşturulan bir sanattır. Günümüzde Latin harfleriyle yapılan yazı tasarım çalışmalarına kaligrafi deniliyor. Hat sanatı ise Eski Türkçe Yada Osmanlıca metinlerde gördüğümüz, Kur’an-ı Kerîmlerin içinde tanık olduğumuz Arap harfleri ile yapılan sanat ve Arap harflerinin anatomileri, sanatsal biçimde işlenmeye Latin harflerine göre daha elverişli. Dolayısıyla Arap harfleriyle hat sanatında muazzam istifler (tasarımlar) yapılmış, sanat değeri fevkalade yüksek, soyut sanat örnekleri olarak ifade edebileceğimiz levhalar, tablolar üretilmiştir.

‘Duygularımı, Elimdeki Bu Malzemelerle İfade Etmeye Çalışıyorum’

Geçtiğimiz yıl Âşık Veysel için düzenlenen sergiye hazırladığı ‘Aşk’ temalı özel çalışmasının ortaya çıkış sürecine değinen, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Muhammet Bilgen; “Ben de Türk sanatlarıyla uğraşan bir akademisyen olarak akademik çalışmalarımı sürdürürken, aynı zamanda kalem işi, tezhip, hat ve çini; özellikle de kalem işi ve çini restorasyonu alanında çalışmalar yürütüyorum. Restorasyonun yanı sıra sanatçı kişiliğimi ortaya koyarken kendi duygularımı, elimdeki bu malzemelerle yani Türk motifleriyle, hat sanatıyla, tezhip sanatıyla ifade etmeye çalışıyorum. Bu ifade tarzlarından biri de bu röportajımıza konu olan ‘Aşk’ yazısıdır. Çalışma şu şekilde ortaya çıktı: Geçen sene Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde ‘Aşık Veysel’ konulu bir sergi düzenlendi. Benden de bu sergiye bir çalışma yapmam istendi, hatta bu konuda ısrarcı oldular. Yoğunluğum nedeniyle kararsız kalsam da düşünmeye başladım. Âşık Veysel kimdir? Aşıklık geleneğinin bir temsilcisi, bağlamasıyla bir söz üstadıdır. Şiirlerinde aşkı, insanı ve ilahi aşkı konu alır. Böyle olunca, Aşk sözcüğünden yola çıkarak bir şeyler üretmeye karar verdim. Nasıl yapabilirim diye düşünürken, gözümün önünde hep Âşık Veysel’in enstrümanı olan bağlaması vardı. ‘Aşk’ sözcüğünü talik hattıyla yazarken, harflerin bazı anatomik özelliklerinden faydalanarak sözcüğü bağlama biçiminde tasarlayabilir miyim diye düşündüm. Yaklaşık bir aylık çalışma sürecinden sonra tasarım ortaya çıktı” ifadelerine yer verdi. 

‘Derslerimde Öğrencilerle Sık Sık Aşk Kavramı Üzerine Konuşurum’

Sanatta kuralları kendine özgün dokunuşlarla yeniden yorumlayan, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Muhammet Bilgen; “Normal yazımda ‘Ayn’ ve ‘Şin’ harfi birbirine bağlanır, ‘Şin’ harfinin çanağı yapılmaz. ‘Kaf’ harfine doğrudan bağlandığı için bu kuralı biraz esnettim. ‘Şin’ harfinin çanağını uzatarak ‘Kaf’ harfinin çanağıyla birleştirdim. Ortadan çizgiler çekince bağlama şekli ortaya çıktı. Hem ‘Aşk’ yazısını yazdım hem de bağlamanın görselini vermeye çalıştım. Ayrıca, ‘Şin’ harfinin çanağının ucundan Türk tezhip sanatında kullanılan hançer motiflerini çıkardım. Böylece Âşık Veysel’in bağlamasından dökülen güzel nağmeleri ve sözlerini simgeledim. Bu çalışma sergide büyük beğeni topladı. Ardından Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nden bir hocamız, 30 Ağustos ya da 15 Temmuz temalı bir sergi için benden yeni bir çalışma istedi. Bu kez ‘Aşk’ sözcüğünden yola çıkarak küfi yazı tasarımları yaptım. Ben derslerimde öğrencilerle sık sık aşk kavramı üzerine konuşurum. İnsanın işine aşık olması, işini iyi yapmasını sağlar. Bir insan işine aşıksa zorluklar ona ağır gelmez, işinde başarılı olur. Eşine aşıksa mutlu bir yuvası olur. Hak aşkıyla doluysa ruh dünyası güzelleşir. Demek ki aşk, insan hayatında çok önemli bir kavramdır. Tezhip sanatı çok ince ve zahmetli bir sanattır. Eğer bu sanata aşık olmazsanız yapamazsınız. Aslında bu, tüm güçlük gerektiren işler için geçerlidir. İşine aşık olmayan kişi onun kahrını çekemez. Bu nedenle aşk sözcüğü üzerine yoğunlaştım” dedi. 

Memur Hatası Hayat Boyu Süren 'Aşka' Dönüştü

‘Bayrağımızdaki Renk Uyumuna Göndermede Bulundum’

Sanat yolculuğunu ‘aşk’ kavramı üzerinden şekillendiren Bilgen; “Bu kez ‘Aşk’ sözcüğündeki harfleri ayrı ayrı ele aldım. Talik yazıdaki harflerin çanaklarının bayrağımızdaki hilale benzediğini fark ettim. Üç harfin üç çanağı vardı ve bu da bizim eski sancaklarımızdaki ‘üç hilal’i hatırlattı. Şin harfindeki üç noktayı ve Kaf harfindeki iki noktayı yıldız şeklinde yapınca, ‘Aşk’ sözcüğü hem bayrağımıza bir gönderme oldu hem de vatan aşkı, millet aşkı, görev aşkı gibi anlamlar kazandı. Yazıyı kırmızı mürekkeple yazdım ve şın ile kaf harflerinin yıldız şeklindeki noktalarında da kırmızı renk kullandım. Sadece ‘Ayn’ harfinin çanağının üstüne yerleştirdiğim yıldızı beyaz yaparak ‘aşk’ sözcüğünün okunmasında bu yıldızın herhangi bir görevi olmadığını, bu yıldızın bayrağımızdaki hilalin yıldızı olduğunu anlatmaya çalışarak bayrağımızdaki kırmızı beyaz renklere de göndermede bulundum. Bu tasarım da çok beğenildi. Üniversitemiz, Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvurarak tasarımın tescillenmesini sağladı. Altı aylık inceleme sürecinin ardından tasarım tescillendi. Şu anda ‘Esmaül Hüsna’ üzerine küfi yazı tasarımları yapıyorum. 60 kadarını tamamladım. Daha okunabilir, estetik ve tasarım derinliği olan kufi yazı çeşidi ile hat tasarımları oluşturmayı hedefliyorum. Öğrencilerimin de içinde yer alacakları bir TÜBİTAK projesiyle bu hedefimi gerçekleştirmeye yönelik çalışmalarım var. Görüldüğü gibi, aşk sözcüğüyle çıktığınız bir yol sizi bambaşka yerlere götürebiliyor. Aslında, aşkla yola çıktığınız zaman yorulmuyorsunuz. Çok güzel şeyler başarıyorsunuz. Yeter ki yaptığınız işi aşkla yapın” şeklinde konuştu.
 

Bakmadan Geçme