'Milletimiz egemenliğini kimseye vermesin'

AVUKAT ÜMİT KOCASAKAL Yaklaşan referandum kapsamında ilimize gelen İstanbul Eski Baro Başkanı Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal ve İstanbul Barosu Eski Genel Sekreteri Av. Hüseyin Özbek, Cumhuriyet Halk Partisi İl Gençlik Kolları'nın Kastamonu Belediyesi Nikah ve Konferans Salonu'nda düzenlediği etkinlikte Kastamonululara bir araya geldi. Açılış konuşmasını yapan CHP İl Başkanı Muzaffer Bıyıklı 'İki hukukçumuz olan...

AVUKAT ÜMİT KOCASAKAL; Yaklaşan referandum kapsamında ilimize gelen İstanbul Eski Baro Başkanı Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal ve İstanbul Barosu Eski Genel Sekreteri Av. Hüseyin Özbek, Cumhuriyet Halk Partisi İl Gençlik Kolları’nın Kastamonu Belediyesi Nikah ve Konferans Salonu’nda düzenlediği etkinlikte Kastamonululara bir araya geldi. Açılış konuşmasını yapan CHP İl Başkanı Muzaffer Bıyıklı; “İki hukukçumuz olan Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal ve Av. Hüseyin Özbek bugün aramızda, Anayasa referandumu değişikliği ile ilgili açıklamalarda bulunacaklar. Ortada bir gerçek var ki, bunu sadece CHP olarak söylemiyorum, Türkiye’de sadece CHP değil, sadece diğer siyasi partiler değil, Anayasa değişikliğinin ülkemize ne getireceğinin bilincine varmış bütün duyarlı kesimler, hukukçular, sanatçılar, siyasetçiler ve diğerleri ile bütün vatandaşlar topyekun birlikte bir mücadelenin içindeyiz. Çalışmalarında artık sonuna geliyoruz. Çalışmalarımızın sonucunu alacağımıza dair inancımız güçlendikçe yorgunluğumuzda azalıyor. Bu referandumda hep anlatmaya çalıştığımız gerçek eğer evet çıkarsa hiç kuşkusuz hukuk işlemez hale gelecek. Meclis işlemez hale gelecek. Devlet bir parti devleti haline gelecek, bütün yetkiler bir kişide toplanacak, bütün kararları o kişi verecek, böylesine dünyada hiçbir ülkede görülmeyen bir tek adamlık sisteminde ülkemiz yönetilmeye başlanacak” dedi. “MEYDANLARDA MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ” CHP İl Gençlik Kolları Başkanı Hülya Metinoğlu ise; “Bizler mücadelemize söz konusu vatansa gerisi teferruattır diyerek başladık. Hiçbir baskı ve tehdide boyun eğmedik, korkmadık, yılmadık, sinmedik, yıllarca özgür, bağımsız ve kimsenin ölmediği bir ülkede yaşamak istediğimizi haykırdık, diktaya karşı direndik, direniyoruz ve direneceğiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün biz gençlere emanet ettiği Türkiye’yi savunmak ve korumak için mücadele ediyoruz. Meydanlarda, sokaklarda, parklarda ve salonlarda da mücadelemize devam edeceğiz. Özellikle genç arkadaşlarımdan rica ediyorum, geleceğimiz için, ülkemiz için, Cumhuriyetimiz için mücadelemize omuz verin. 17 Nisan’da güneşli bir bahar sabahına uyanmak umuduyla diyor tüm katılımcılarımıza da teşekkür ediyorum” dedi.   “BU MODEL BİR HÜKÜMET SİSTEMİ DEĞİL” Şu ana kadar 30 il dolaştığını ifade eden İstanbul Eski Baro Başkanı Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal; “Ben hiçbir yere ‘hayır’ propagandası yapmaya gitmiyorum. Ben ‘evet’çiler, ‘hayır’cılar diye iki grubu da kabul etmiyorum. Benim için ‘evet’ demeyi düşünen, ‘hayır’ demeyi düşünen yurttaşlarım vardır ve hepsi bizim yurttaşlarımızdır. Tek yapmak istediğim şu bir yurttaşım ‘evet’ demeyi düşünüyorsa neye ‘evet’ diyeceğini bilsin ve ona göre değerlendirme yapsın. ‘Hayır’ diyecek bir yurttaşımız da ona göre bir değerlendirme yapsın. Çünkü öncelikle ne olduğunu bilmek lazım. Bir aydır bu konuları anlatmaya çalışıyorum. Önümüze getirilen bu model bir hükümet sistemi değil. Bir hükmetme sistemi. Bir kişinin 80 milyona nasıl hükmedeceğinin bir modeli. Dünyada demokratik 3 tane hükümet sistemi var. Bulunabilmiş dördüncü bir sistem yok. Başkanlık, yarı başkanlık ve parlamenter sistem. Dolayısıyla bu bir hükümet sistemi değil. Bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı kurulmuş küresel bir tuzak. Hepsini belgeleriyle anlatıyorum” dedi. “BURADA BİR İLLÜZYON VAR BUNU İYİ GÖRMEK LAZIM” Kocasakal, Anayasa değişikliğinde bir illüzyon olduğunu ifade ederek; “Burada 'evet' dendiğinde bilerek ya da bilmeyerek Türkiye'nin parçalanmasına 'evet' denecektir, Büyük Kürdistan'a 'evet' denecektir, Türkiye'nin bir hukuk devleti olmaktan çıkmasına 'evet' denecektir. 16 Nisan’da gerçekleştirilmek istenen anayasa değişikliğinin Türkiye'yi tek bir kişi üzerinden teslim alma operasyondur. Bu getirilen sistemde tek kişilik bir yürütme, yasama ve yargı var. Burada bir illüzyon var bunu iyi görmek lazım. İnanın Zati Sungur hayatta olsaydı 'Böyle bir illüzyonu ben bile yapamam' der kahrından ölürdü. Metin üstünde öyle bir çalışmışlar ki sanki kağıt üstünde bir denetim varmış gibi yapılmış ama fiilen imkansız kılınmış. Sanki bir meclis varmış gibi gösterilmiş ama zerre kadar bir yetkisi ve etkisi olmayan bir hale dönüştürülmüş. Egemenlik milletten alınıp koparılıyor. Anayasada 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.' diyor. 'Egemenlik kayıtsız şartsız seçmenindir.' demiyor. 'Meclisindir' de demiyor. Yani millet dediğiniz şey seçmenden ibaret olmadığı gibi belli bir partiye oy vermiş seçmenden ibaret hiç değil. Millet daha büyük bir şeydir. Burada egemenlik milletten alınıp koparılıyor ve bir kişiye devrediliyor. Çünkü bir milletin egemenliği elinde bulundurabilmesi için kuvvetler ayrılığı bulundurması gerekiyor. Bir ülkede kuvvetler ayrılığı varsa egemenlik millettedir. Bir ülkede eğer kuvvetler ayrılığı yoksa bütün kuvvetler bir kişide toplanmışsa bilin ki egemenlik artık millette değil tek bir kişidedir. İşin özü ve özeti budur” diye konuştu. “ÜLKEMİZLE GELECEĞİMİZ ÜZERİNE KUMAR OYNAYAMAYIZ” Sözlerine şu şekilde devam eden Kocasakal: “Başbakan '80 milyonun patron olduğu yerde diktatörlük olmaz.' dedi. Bu doğru. Ama işte tam da burada bu sistemle 80 milyon patron olmaktan çıkıyor, tek bir kişi patron yapılıyor. 80 milyonda onun tebaası haline geliyor. Bu getirilen sistemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvenliği açısından büyük güvenlik açıklığı ve zaafları var. Devletin savunma refleksleri, bağışıklık sistemi ve sigortaları yok ediliyor. Bütün bir ülkenin geleceği, herkesin hak ve özgürlükleri tek bir akla emanet ediliyor. 'Vesayet odakları gidiyor' diyorlar ama hayır asıl tam şimdi tek bir kişinin 80 milyon üzerinde bir vesayeti tesis ediliyor. Aslında bu bir vesayet sistemi. Bunları her yerde yurttaşımıza anlatacağız. Yurttaşlarıma sadece şunu söylüyorum. Siz bir genel seçimde elbette ki oyunuzu istediğinize verirsiniz ve bunun telafisi de var. Bir dahaki seçimde beğenmeyip değiştirirsiniz. Ama bunun telafisi yok. Vebali büyük. Ülkemiz üzerine kumar oynayamayız. Bu sandıktan evet çıkarsa hiçbir siyasi parti kazanmayacak ya da kaybetmeyecek. ‘Hayır’ çıkarsa da kazanan veya kaybeden bir siyasi parti olmayacak. Bunun sonunda ya Türkiye kazanacak ya da Türkiye kaybedecek. Ortası yok. Ve Türkiye kaybettiği takdirde evet diyenler de hayır diyenler de aynı gemide olduğumuz için hep birlikte batacağız ya da hep beraber düzlükte devam edeceğiz. Bu düşünceyle sandığa gidilmesi gerekir. Burada bir partiye bağlılık ya da karşıtlık veya bir kişiye duyulan güven, sevgi, öfkeyle hareket edemeyiz. Tamimiyle sadece Türkiye'yi düşünerek hareket etmeliyiz. Ülkemizle geleceğimiz üzerine kumar oynayamayız. Benim söylediklerimizin doğru olma ihtimali binde bir olsa ben kimsenin bu riski göze almaması gerektiğini düşünüyorum. Türk milleti büyük bir sınavdan geçecek. Dosta düşmana bizimde hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, hukuk güvenliği ve demokrasiye layık olduğumuzu egemenliğimizi kimseye devretmeyeceğimizi göstermek durumundayız” ifadesini kullandı. “ŞEHİT ŞERİFE BACI’NIN HANEDANLIK KAMPANYASINA ALET EDİLMESİNE KARŞIYIZ” İstanbul Barosu Eski Genel Sekreteri Av. Hüseyin Özbek ise 16 Nisan’da Türkiye’nin bir tercihte bulunacağını kaydetti. Referandumda oylanacak olan anayasa değişikliklerinin tam olarak anlatılmadığı için insanların kafasında bir takım soru işaretleri olduğunu kaydeden Hüseyin Özbek: “16 Nisan’da tutsaklığı mı tercih edeceğiz, esareti mi? Milli bir devletten tek adamlık devletine mi gideceğiz? Oylanacak olan gerçek budur. Sevr Anlaşması’nın benzerine 90 sene sonra ‘evet’ diyeceğiz.  Kaldırılan saltanatı 100 yıl sonra adı farklı bir şekilde halkın önüne sunularak kabul mü edeceğiz? Bu teslimiyet kampanyasına alet edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Hanedanlık kampanyasına Şehit Şerife Bacı’nın memleketi razı olmayacaktır. Nene Hatunların, Şehit Şerife Bacıların, Hasan Tahsinlerin, Halime Çavuşların bu hanedanlık kampanyasına alet edilmesine karşıyız. Tüm baskılara rağmen tek adamlık rejiminin önünü açmaya çalışan anayasa değişikliğini kabul etmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

Bakmadan Geçme