SMMMO'da Seçim Heyecanı Devam Ediyor
Kastamonu Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Odası (SMMMO) 25'inci Olağan Genel Kurul Toplantısı, Kastamonu SMMMO Yahya Arıkan Toplantı Salonu'nda yapıldı. Mevcut Başkan Numan Serdar Kulaksızoğlu genel kurulda tekrar aday olurken, Sinan Demirci oda seçimlerine bağımsız aday oldu. Kastamonu Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Odası (SMMMO) başkanlık seçiminde oy kullanma işlemi sürüyor.
Kastamonu Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Odası (SMMMO) 25’inci Olağan Genel Kurul Toplantısı, Kastamonu SMMMO Yahya Arıkan Toplantı Salonu’nda yapıldı. Mevcut Başkan Numan Serdar Kulaksızoğlu genel kurulda tekrar aday olurken, Sinan Demirci oda seçimlerine bağımsız aday oldu. Mustafa Bayrak ise oda seçimlerinde Disiplin Kuruluna bağımsız aday olduğunu açıkladı.
Kastamonu Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Odası (SMMMO) başkanlık seçiminde oy kullanma işlemi sürüyor.
Dün gerçekleştirilen Olağan Genel Kurula AK Parti Milletvekili Halil Uluay, Belediye Başkanı Hasan Baltacı, Defterdar Mehmet uslu, Gelir Müdürü Cengiz Kara, CHP İl Başkanı Dilek İlke Karabacak, Kastamonu Esnaf ve Sanatkârları Odaları Birliği Başkanı Yücel Gedik ve çok sayıda davetli katıldı.
Genel Kurulda önceki dönem hizmet veren yöneticilere katılımcı protokol tarafından plaketleri verildi. Yeni Mali Müşavirlik Ruhsatı almayı hak eden Ümmühan Yaylacıoğlu ve Serpil Ergül’e ruhsatları Halil Uluay ve Hasan Baltacı tarafından verildi.
Genel kurulda açılış konuşmasını yapan Numan Serdar Kulaksızoğlu, “2022 yılı temmuz ayında gerçekleştirdiğimiz seçimli genel kurulun ardından üstlenmiş olduğumuz bu kutsal görevi, büyük bir sorumluluk ve kararlılıkla yerine getirmenin gururuyla bugün huzurlarınızdayız. 2022 yılında göreve geldikten sonra ilk organizasyon İstanbul odamızın düzenlemiş olduğu görevi bırakan ve yeni seçilen oda başkanlarının katılım sağladığı bir veda ve tanışma toplantısıydı. Toplantıda söz alan bir oda başkanımız 2019/2022 yıllarını kast ederek bizler zor bir dönemde görev yaptık pandemi sürecini yaşadık bizim dönemizi efsane bir dönemdi bizlerde efsane oda başkanlarıyız demişti. Bende konuşma sırası bana geldiğinde biraz önce bir başkanımız bizler efsane başkanlarız dedi, bizlerde bilgi ve becerimizle sizden az kalmayız yeter ki Allah hayırlı belalar versin demiştim. Sanırım dua yerine geçti bu dönem başımıza gelmeyen kalmadı değerli katılımcılar. Meşhur fıkradır sayın vekilim siz bilirsiniz Kastamonu’nun bir dağ köyünden bir kızımız şehre gelin gelir, düğünden sonra adet üzere sürekli damadın akrabalarına el öpmeye götürülür. Bir müddet sonra kızın sıkıldığını düşünen damadın ablası gözü gönlü açılsın rahatlasın diye kızı sinemaya götürür. Sinemada sıra-sıra oturan insanları gören kızımız yine el öpeceğini düşünerek damadın ablasına nerden başlayın a hanım abla der. Bizimde durumumuz aslında tam olarak bu değerli katılımcılar. Bu dönem neler oldu neler yaptık neler yaşadık anlatayım da nereden başlayacağımı inanın bende bilmiyorum. Hepsini saysam anlatsam burada vaktimiz yetmez ancak 3 ana başlıktan bahsetmek istiyorum” dedi.
‘Meslek Mensuplarımızın Karşılaştığı Sorunlara Çözüm Odaklı Yaklaştık’
Konuşmasına devam eden Kulaksızoğlu; “Birincisi; öncelikle bu dönemde tabiri caizse enflasyon düzeltmesi belasını yaşadık. En son 2004 yılında yaptığımız bu uygulama 20 yıl sonra tekrar gündemimize girdi. Son 3 yılın enflasyon oranı yüzde 100’ü son yılın enflasyon oranı yüzde 10’u geçerse enflasyon düzeltmesi uygulanır diyor kanun. Bu dönem biz bu karmaşık uygulamayı hayata geçirdik. Bu konuda aslında gelir idaresinin de biraz kafası karıştı. Önce tüm itirazlara karşı yıl içinde uygulansın dendi, uyguladık. Sonra vazgeçtik yaptığınız düzeltmeleri silin beyanlara da düzeltme verin dendi verdik ve biz bunu iş insanlarına anlatma zorlandık ve halen zorlanmaktayız. İkinci önemli konu ise deprem, Görev süremiz içinde çok acı bir hadise olan deprem felaketini yaşadık. Tabi bunun sosyal etkilenin yanında mesleğimiz gereği bizleri en çok ekonomik boyutu etkiledi. Deprem sonrası vergi gelirlerinin artırılması depremin ekonomik etkilerinin azaltılması adına kanunlarda 50’nin üzerinde önemli değişiklik yapıldı. Bu dinamik süreçler de bizleri gerçekten çok yordu ve yıprattı. Son bahsetmek istediğim konu ise dijital gelişmelerin mesleğimiz üzerindeki etkileri yapay zekanın hayatımıza girmesiyle kurumlar özellikle gelir idaresi yapay zekayı kullanarak denetim ve analizler yapmak istedi. Tabi bunun yapılabilmesi için dijital veri ihtiyacı ortaya çıktı. Bunun sonucu olarak ta 2024 yılı itibari ile tutulmakta olan tüm defterler elektronik defter haline getirildi. Bizler için bu değişiklik en basit haliyle şunu ifade etmekte; Yılda 1 defa yaptığımız yılsonu iş ve işlemlerini artık yılda 4 defa yapmaktayız. Bu yoğun dönemde yönetim kurulu olarak bizler neler yaptık. Meslek mensuplarımızın bilgi düzeyini artırmak ve değişiklikleri anlatmak amacıyla toplam 11 mesleki eğitim programı düzenledik. Dijital çağın gereklerine ayak uydurmak adına üç ayrı WhatsApp iletişim grubu kurduk. Bu sayede, üyelerimizle hızlı ve güncel bilgi paylaşımı sağlayarak, mesleki iletişimde önemli bir ilerleme kaydettik. Sadece meslektaşlarımıza hizmet vermedik. Sivil toplum kuruluşu bilinci ile mükelleflere ve halkada hizmetler sunduk Öteden beri devam eden e imza satış hizmetimizin yanında Mali Mühür ve kep satış hizmeti, yabancı işçi başvurusu, UTTS başvurusu, EKAP üyelik başvurusu, dijital süreçlere ilişkin meslektaşların üzerine yük olan birçok iş ve işlemi odamız bünyesinde yapmaya başladık. Bu hizmetleri iktisadi işletmemiz üzerinden yaparak odamız ek gelir elde etme fırsatı bulduk. Sunulan hizmetlerin etkinliğini artırmak amacıyla, odamıza çeşitli teknolojik ve fiziksel donanımlar kazandırdık. Eğitim salonuna ki büyük ekrandan, yazıcı, fotokopi cihazlarına, bilgisayar ve çip okuyuculardan klimalara birçok ekipman temin ederek hizmet kalitesi arttırdık. Odamızı her platformda en iyi şekil de temsil etmeye çalıştık. 40’a yakın organizasyon ve toplantıya katılım sağladık. Tüm üyelerimizi ofislerinde ziyaret ettik. Odamıza çok sayıda yapılan ziyaretlere ev sahipliği yaptık, iade’i ziyaretlerini gerçekleştirdik. Yemek, kahvaltı, iftar, eğlence gibi birçok etkinlik düzenledik ve meslek camiamızdaki aile bilincini arttırmaya çalıştık. Esnaflarla ve bankalarla özel indirim anlaşmaları imzaladık. Mesleğimizi gençlere tanıtmak ve onlara rehberlik yapmak adına ilkokul lise ve üniversite düzeyinde 7 farklı oturum düzenledik. Üyelerimize evrak hizmetlerini dijital ortamda ve ücretsiz sunan tek oda olma öncülüğümüzü sürdürdük. Üyelerimizin ücret politikalarını daha sağlıklı ve sürdürülebilir şekilde planlamasına yardımcı olmak üzere çok sayıda istişare toplantısı düzenledik, toplu kararlar aldık, basın açıklamaları yaptık. Bu sayede haksız rekabetin önüne geçerek yapılan işin hakkının daha kolay alınmasına öncülük etmeye çalıştık. İl protokolü ve kamu kurumları ile kurduğumuz güçlü ilişkiler sayesinde, meslek mensuplarımızın karşılaştığı sorunlara çözüm odaklı yaklaştık. Özellikle vergi dairesi denetim süreçlerinde, üyelerimizle idare arasında köprü görevi üstlenerek sağduyulu bir diyalog ortamı oluşturduk. Değerli meslektaşlarım değerli katılımcılar Bu üç yıl boyunca, odamızda sadece rutin işler yürütmedik; Birlikte bir aile olduk, bir dayanışma ortamı oluşturduk. Bu birlikteliğin, odamızı daha da ileriye taşıyacağına inancımız tamdır. Sözlerime son verirken; bizlere güvenen, destek olan, katkı sunan her bir meslektaşıma şahsım ve yönetim kurulum adına en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Genel kurulumuzun mesleğimiz, odamız ve tüm camiamız için hayırlı olmasını temenni ediyor; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum” diye konuştu.
‘Mevzuatların Güncellenmeye İhtiyacı Olduğu Konusunda Herkes Hemfikir’
AK Parti Milletvekili Halil Uluay ise, “Belki yeniden tanımlanması gereken bir kavram aslında. Vergi sistemi uzun uzun konuşulabilir. Revizyona tabi tutulması gereken yönleri olabilir. Ancak ülkemizde reform yapmak da pek kolay değil. Muhasebeyle ilgili mevzuatlar da dahil olmak üzere birçok alanda mevzuatlarımızın güncellenmeye ihtiyacı olduğu konusunda herkes hemfikir. Bu reformların yapılması gerekiyor. Süreç içerisinde meslek mensuplarının da önemli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz. Önümüzdeki dönemde bu reformların hayata geçeceğini umut ediyoruz. Ancak şöyle bir gerçek de var: Az önce başkanımızın da belirttiği gibi, ülkemizi etkileyen doğal afetler, ardından gelen küresel savaş ortamları, devletlerin iç işlerine odaklanmasını zorlaştırıyor. Çünkü devletler, kendi iç dinamiklerini harekete geçirerek bazı reformları gerçekleştirmeyi planlarken, uluslararası krizlerle karşı karşıya kalabiliyor. Pandemi bunun farklı bir boyutuydu. Şimdi dünyanın birçok bölgesinde savaş tehditleri var. Ülkeler, ‘Acaba biz de bu savaşa girer miyiz?’ kaygısıyla hareket ediyor. Bu da ister istemez, ‘Kasada bir şeyler olsun, kötü günler için lazım olur’ refleksiyle mali politikaların belirlenmesine neden oluyor. Bu, sadece bizim değil, tüm ülkelerin gerçeği. Umarız bu süreçler tamamlandığında, muhasebecilerin de işini kolaylaştıracak reformlar gerçekleşir. Yapay zekâ mesleğimizi kolaylaştırsa da gelişen ve değişen dünyada hiç beklenmedik aktörler devreye giriyor. Muhasebeciler, mükelleflerin adeta her işini yapar hale geliyor. Onların çözüm ortağı gibi çalışıyorlar. Bu durum, meslek içindeki rekabetle de yakından ilgili. Bir muhasebeci kendi sorumluluğunda olmayan bir işi yapıyorsa, diğerleri de mükellefi kaybetmemek için aynı yükü üstlenmek zorunda kalıyor. Bu da iş yükünü artırıyor. Az önceki serzenişlere bir yanıt olarak bunu belirtmek istedim. Dünya değişiyor, ülkemiz değişiyor, Kastamonu değişiyor, muhasebecilik mesleği değişiyor. İnşallah daha rahat ve adil çalışma ortamlarına kavuşuruz. Bu değişime hep birlikte uyum sağlarız. Paranın tanımıyla ilgili sorunlar ise her alanda karşımıza çıkıyor. Öğrencilik yıllarımızda biraz iktisatla ilgilenmiş olsak da, muhtemelen sizin okuduğunuz kitapların sadece içindekiler kısmı kadar bilgiye sahiptik. Ancak bize şöyle bir hikâye anlatılırdı: Küçük bir beldeye bir pazarlamacı gelir ve otele bugünün parasıyla örneğin bin lira bırakır, odasına çıkar. Otelci bu parayla manava olan borcunu öder. Manav bakkala, bakkal berbere, berber kasaba olan borcunu öder. En son para, otelciye borcu olan kişiye ulaşır. O da parayı otelciye vererek borcunu kapatır. Bu sırada pazarlamacının işi çıkar, otelden ayrılmak ister ve parasını alıp gider. Böylece aslında kimseye dışarıdan gerçek bir para girişi olmadan herkes borcunu ödemiş olur. Ama o zincirde herhangi biri parayı cebine koyup harcasa ya da otelci parayı elinde tutmasaydı, döngü tamamlanamazdı ve kriz çıkardı. Türkiye’de yaşadığımız ekonomik mesele, bu hikâyenin binle, milyonla çarpılmış halidir. Ekonomi biraz da böyle bir şey. Genel kurulun hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Yeşil pasaport konusuna gelirsek, mevcut meclis süreci hakkında net bir bilgim olmadığı için bu konuda yorum yapamıyorum. Ancak bu gibi talepler, fevri bireysel girişimlerle değil; meslek kuruluşlarının, mecliste grubu bulunan siyasi partilerle kurumsal bir diyalog kurarak yürüttüğü takdirde daha sağlıklı sonuçlar verir. Ferdi olarak verilen kanun tekliflerinin yasalaşması oldukça zordur. O nedenle bu süreci tüm siyasi partilerle birlikte yürütürseniz daha başarılı olursunuz. Son olarak, yeşil pasaport aldıysanız gezmeye de zaman bulabiliyorsunuz demektir” diye konuştu.
‘Ülkenin Ekonomisinin Kırılgan Olmaması İçin Yapılması Gerekenler Var’
Belediye Başkanı Hasan Baltacı da, “Az önce oda başkanımızı ve sayın vekilimizi dinledik. Buraya gelmeden önce, yukarıda oda başkanımızla birlikte sohbet ediyorduk. Muhasebeciler Odası Başkanlığı’nı dinleyince halimize şükrettim. Dedim ki: ‘Sizin bu kadar sorununuz varsa, biz belediye olarak halimize şükretmeliyiz.’ Gerçekten de işiniz çok zor. Başkanımız az önce anlattı. Bu ülkede ne zaman bir bakan, bir bürokrat ya da Merkez Bankası Başkanı değişse, bunun ekonomiye ağır etkileri oluyor. Çünkü ekonomimiz kırılgan. Bunu kabul etmek lazım. Sel felaketi, pandemi, deprem gibi olaylar yaşanıyor; dünyada savaşlar çıkıyor. Bir gün kalkıyorsunuz, ‘nas’ politikası var; ertesi gün bakıyorsunuz, bu politika rafa kaldırılmış. Tüm bu gelişmeler, ekonomiye yeni yükler bindiriyor. Bu yükün önemli bir kısmını ise yerelde muhasebeciler taşıyor. Enflasyon düzeltmesinden bahsedildi. Muhasebeciler uzun zamandır enflasyon düzeltmesiyle uğraşıyor. Bana kalırsa, enflasyon düzeltmesiyle uğraşmak yerine, enflasyonun kendisini düzeltsek işler daha kolay olur. Bu ülkenin ekonomisinin kırılgan olmaması için yapılması gerekenler var. Her şeyden önce, adalet sistemini ve hukuku güçlendirmek gerekiyor. Güçlü bir adalet sisteminiz varsa ve yönetenler bu çizgiden ayrılmıyorsa, hukuk sistemine uyuluyorsa, ekonominiz her türlü krize karşı daha dirençli olur. Anayasal bir düzende, demokratik ilkelere bağlı bir şekilde yönetiliyorsanız, hem ekonomi düzelir hem de muhasebecilerin yeşil pasaportla gezmeye bolca vakti olur diye düşünüyorum. Örneğin, 19 Mart’ta Türkiye’nin ve hatta dünyanın en büyük metropollerinden birinin belediye başkanı haksız ve hukuksuz şekilde tutuklandı. Aynı dönemde Merkez Bankası’ndan 45 milyar dolarlık bir rezervin eridiğini görüyoruz. Bunun ekonomiye ciddi olumsuz etkileri olacaktır. Siz de mükelleflerinizin dosyalarını hazırlarken bu etkileri mutlaka hissedeceksiniz. Israrla vurgulamak isterim: Adalet ve hukuk sisteminden ayrılmamak gerekir. Bir ekonomi profesyoneline, ‘Bu ülkede ekonomiyi nasıl toparlarız?’ diye sorduklarında, ‘Önce Siyasi Partiler Kanunu’nu değiştirmek gerekir’ diyor. Çünkü Siyasi Partiler Kanunu ne kadar demokratikleşirse, ülke o kadar demokratik yöntemlerle yönetilir ve ekonomi de o kadar güçlü ve dirençli olur. Son olarak, belediyemizle ilgili birkaç söz söyleyip fazla vaktinizi almak istemiyorum. Yaklaşık bir yıldır Kastamonu Belediyesi’ni yönetiyoruz. Gördüğümüz şey şu: Eğer açık, şeffaf olursanız, kaynaklarınızı israf etmez, yolsuzluğa izin vermezseniz, ihtiyaçları doğru tespit eder, kaynakları önceliklere göre harcarsanız, ekonominizi toparlayabilirsiniz. Görevi devraldığımızda belediyemizin yaklaşık 650 milyon TL borcu vardı. Kastamonu ölçeğinde bu çok yüksek bir borçtu. Bugün bu borcu 220 milyon TL’ye düşürdük. Sigorta borçlarımızı ödedik, vergi borçlarımızı yapılandırıyoruz. Esnafa olan 230 milyon TL’lik borcumuzu ise 60 milyon TL’ye kadar indirdik. Bunu nasıl başardık? Bir yandan çalışıp hizmet ettik, bir yandan da kaynaklarımızı doğru yerlere harcayarak tasarruf ettik. Önceliklerimizi doğru belirledik, mali disiplin sağladık. Türkiye de bunu başarabilirse, ekonominin üzerindeki en büyük yük kalkmış olur. O zaman sizlerin de bolca vakti olur diye düşünüyorum. Seçimden önce sizleri ziyaret ettiğimizde, az önce fotoğrafını da gösterdiğiniz gibi, önemli bir şey söylemiştik: Seçilmemiz durumunda bu süreci beş yıl boyunca açık ve şeffaf bir şekilde yürüteceğimizi belirtmiştik. Hâlâ aynı sözümüzün arkasındayız. Hatta muhasebeciler odasından arkadaşlarımız isterse, belediyenin bilançolarını inceleme hakkına sahip olduklarını söylemiştik. Bugün de aynı şekilde arzu ederseniz gelip inceleyebilirsiniz. Belediyemizin bütçesinin, kaynağının nereye harcandığını görebilirsiniz. Zaten Belediye Meclisi toplantılarında bu verileri kamuoyuyla paylaşıyoruz. Ama sizlerle de paylaşmaktan memnuniyet duyarız. Bu açıklık ve şeffaflığı başarabildiğimiz ölçüde, Türkiye’de başaramayacağımız hiçbir iş olmadığını düşünüyorum. Hepinizi tekrar saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Yeşil pasaport konusunda da sayın vekilimize takılmadan edemeyeceğim. Muhalefetin önergesini geri çekelim, iktidarın önergesi olarak sunalım; böylece muhasebecileri de yeşil pasaporta kavuşturalım. Teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.