- Haberler
- Genel
- Vali Yardımcısı Kubalı: 'Kastamonu Esnafı, Ahilik Kültürünü Taşıyan Lider Bir Esnaftır'
Vali Yardımcısı Kubalı: 'Kastamonu Esnafı, Ahilik Kültürünü Taşıyan Lider Bir Esnaftır'
Ahilik Haftası kutlamaları kapsamında esnaf ziyaretlerinin ardından Belediye Başkanlığı ve Valilik ziyaretleri gerçekleştirildi.
Ahilik Haftası kutlamaları kapsamında esnaf ziyaretlerinin ardından Belediye Başkanlığı ve Valilik ziyaretleri gerçekleştirildi.
Program, Kastamonu’da ahiliğin sembolü haline gelen Ahi Şorba Türbesi önünde devam etti. Kastamonu Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cevdet Yakupoğlu, burada yaptığı konuşmada ahilik geleneği ve Ahi Şorba hakkında detaylı bilgiler verdi. Etkinliğe, Kastamonu TSO Başkanı, Ticaret İl Müdürü, Esnaf Odası Başkanı, Taşköprü Başkanı ve diğer oda başkanları ile beraberindeki heyet katıldı.
‘Temennimiz, Türbenin Aslına Uygun Sosyal Tesislerle Desteklenmesidir’
Kastamonu Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cevdet Yakupoğlu konuşmasında; “İçinde bulunduğumuz bu mekan, Kastamonu’nun en az 700 yıllık maziye sahip olan sosyal, kültürel, iktisadi ve dini hizmetler sunmuş Ahi Şorba Türbesi’nin önüdür. Eskiden burada bir tekke, yani zaviye bulunmaktaydı. Burası bir külliye, bir kampüs şeklindeydi; sosyal tesisleri de vardı, ancak günümüze yalnızca türbe ulaşabilmiştir. Ahi Şorba’nın asıl adı Ahi Zahreddin Rasul’dur. Babası Fahrettin Muhammed, dedesi ise Zülkadir’dir. Yaklaşık 700 yıl önce Kastamonu’da yaşamış ve hizmet vermiştir. Ahi Şorba lakabıyla tanınır. Babasının da büyük olasılıkla aynı lakapla anıldığı söylenebilir. Bu lakap, belki de tekkede çorba ikramından kaynaklanmıştır. O dönemde Kastamonu’nun burası, şehrin giriş ve çıkış noktası konumundaydı. Şehir, Selçuklular döneminde büyük bir gelişim göstermiştir. Özellikle Atabey Gazi Hüsamettin Çoban Bey, kendi adıyla anılan Atabey Gazi Camii’ni yaptırmış, medrese ve hamam inşa ettirmiştir. Şehir dışında kervansaraylar kurulmuş ve çevresinde Atabey Gazi Mahallesi ile Atabey Gazi Medresesi Mahallesi şekillenmiştir. Bu bölgedeki tarihi eserler arasında İbni Neccar Camii, Alparslan Camii, Saraçlar Camii, Muzaffereddin Gazi’nin türbesi ve mescidi ile Dede Sultan Hamamı sayılabilir. Ayrıca, bugün İmam Hatip Lisesi’nin bulunduğu yerde Candaroğlu Süleyman Paşa döneminde yaptırılmış bir mevlevihane vardı; ancak günümüze ulaşmamıştır. Bu alanlar, Çobanoğulları döneminde şehrin güney istikametinde gelişimini sürdürmüştür. Ahi Şorba, kendi üzerine vazife bilerek ve devletin izniyle bir tekke ve zaviye inşa ettirmiştir. Burada konaklayan misafirlerin yanı sıra esnaf birimlerine mensup çıraklar, kalfalar ve ustalar kendi iç sorunlarını, meslek gelişimlerini ve ahilik kültürünü tartışabilecekleri bir mekan bulmuşlardır. Bu sistem, günümüz anlamında esnaf ve sanatkarlar odasının öncüsü niteliğindedir. Yamaklar, çıraklar, kalfalar ve ustalar, dört nesil bir arada toplantı yaparak kültür alışverişinde bulunmuş, meslek adabı ve kaliteli ürün üretiminin kurallarını öğrenmişlerdir. Kimler çırakları eğitecek, kim cezaları uygulayacak, kaliteyi kim denetleyecek, bunları en iyi kalfalar ve ustalar öğretmiştir. Tekkelerin, zaviyelerin yöneticileri olan şeyhlerden, pirlerden ve mütevellilerden de bu eğitim desteklenmiştir. Bu sistem, Ahi Şorba’dan 30-40 yıl önce Ahi Evran tarafından Kırşehir ve Kayseri’de de uygulanmış, özellikle derici esnafının piri olarak kabul edilmiştir. Ahilik sistemi içinde 32 ana meslek grubu belirlenmiş, dericilik ise özel bir öneme sahip olmuştur. Ahi Şorba zamanında Kastamonu’da dericiler, nalbantlar, kuyumcular, fırıncılar, tatlıcılar ve pastırma üreticileri faaliyet göstermiştir. Saraçlar Mahallesi, serraç esnafının çevresinde kurulmuş ve debbahaneler (tabakhaneler) Anadolu’nun eski mahallelerinde yaygın olmuştur. Ahi Şorba’nın türbesi eskiden oldukça bakımsız bir durumdaydı. Bu durum Kastamonu’ya yakışmıyordu, ancak her şeyin bir zamanı vardır. Konuyu tarihçiler olarak dile getirdik, sayın muhtarımız, önceki valilerimiz, sivil toplum örgütlerimiz ve siyasilerimiz sahip çıktı. El birliğiyle türbe ortaya çıkarıldı ve bugün ziyaret edilebilir durumda. Temennimiz, çevresindeki konak ve bahçelerle birlikte türbenin aslına uygun sosyal tesislerle desteklenmesidir. Ayrıca, Ahi Şorba’ya yakın olan Muzaffereddin Gazi Türbesi ve mescidi de günümüzde bakımsızdır. Bu türbenin de restore edilmesi, Kastamonu’nun tarihi mirasına katkı sağlayacaktır” dedi.
‘Ahi Şorba'nın Vakfiyesinin Orijinali Kastamonu'ya Getirilmeli’
Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cevdet Yakupoğlu Ahilik Haftası’nın önemine değinerek; “Ahi Şorba’nın vakfiyesi, 6-7 yıl önce Kastamonu’daki bir aile aracılığıyla gün yüzüne çıktı. Mahmut İslamoğlu sayesinde çevirisi yapıldı ve bir nüshası alındı. Vakfiyenin orijinali ise maalesef İstanbul Büyükşehir Belediyesi arşivinde bulunuyor. Orijinalinin Kastamonu’ya kazandırılması, Ahi Şorba’ya vefa borcumuzun bir nebze ödenmesi anlamına gelecektir. Çünkü her şeyin orijinali yerinde kıymetlidir. Şehir dışına giden el yazması Kur’an-ı Kerimler, kılıçlar, şamdanlar, yatağanlar, beratlar ve fermanlar, Kastamonu’nun tarihini ve kültürünü yansıtıyor. Eğer uygun bir müze veya koruma mekanı oluşturabilirsek, bu eserler bağış veya satın alma yoluyla şehrimize kazandırılabilir. Böylece Kastamonu’ya gelen misafirler, tarih ve kültür belgelerini orijinal eserleriyle yerinde görebilirler. Bunun için hepimize görev düşüyor” ifadelerine yer verdi.
‘Kastamonu Esnafı, Ahilik Kültürünü Taşıyan Lider Bir Esnaftır’
Vali Yardımcısı Hakan Kubalı konuşmasında; "Tarihi mekânlara saygı duyuyoruz. Kastamonu, tarihi mekânlarıyla Anadolu’nun en nadide şehirlerinden bir tanesi. Bu konuda yapılan çalışmalar daha da ileriye gidecektir. Kastamonu’yu bir kültür, tarih ve turizm kenti olarak göreceksiniz. Anadolu’da çok meşhur, daha da meşhur bir yer olacak. Ahi Şorba, Türk kültürünün ve Türk tarihinin onurla andığı değerli bir şahsiyettir. Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde Kastamonu’ya geldiğini, oradaki esnafın gösterdiği ilgiden, üretilen malların kalitesinden ve ucuzluğundan memnun kaldığını yazıyor. Gösterilen misafirperverlikten de çok memnun kaldığını belirtiyor. Hatta Kastamonu esnafına iki sayfa yer ayırıyor. Kastamonu esnafı, ahilik kültürünü tarihsel olarak taşıyan ve bu konuda lider olan bir esnaftır. Cumhuriyet döneminde de Kastamonu esnafının tarihî önemi sürmüştür. Büyük Önder Atatürk, Cumhuriyet’le birlikte o dönemde esnaflıkta ağırlıkta olan gayrimüslim azınlık esnafını millîleştirmiştir. Bugün gururla söylüyoruz ki, esnaflığı tüm vatandaşlarımız temsil etmektedir. Bu açıdan Büyük Önder Atatürk’e borçluyuz. Yine Atatürk’ün çok önemli bir sözü vardır: ‘Herkes Cumhurbaşkanı, milletvekili, devlet adamı, politikacı olabilir ama herkes sanatkâr olamaz.’ Dolayısıyla esnaflık bir sanattır. Büyük bir yetenek ve özveri gerektirir. Hangimiz esnafı bir güven unsuru olarak görmeyiz ki? Esnaf, yöresine sahip çıkan en temel meslek grubudur. Esnaf bir şehrin sembolüdür. Kastamonu Valiliği olarak, Ahi Şorba’nın önünde şunları da dile getirmek istiyorum: 2023 yılında Ticaret İl Müdürlüğümüz, esnafımızı tek tek dolaşarak ihtiyaç analizi yaptı ve bunu yayımladı. 2024 yılında müdür vekilimiz döneminde esnafımıza yönelik aklınıza gelebilecek her alanda eğitimler düzenlendi. Dijital okuryazarlıktan işletmeciliğe, pazarlamacılığa kadar geniş bir yelpazede esnafımızı geliştirdik. 2025 yılında ise sayın müdürümüzle birlikte esnafımızı ziyaret ediyor, hizmetlerde kalite standardını yakalamaları konusunda onlara yardımcı oluyoruz. Valilik olarak, ilimizde esnaflığın ve ekonominin iyileştirilmesi için elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz” şeklinde konuştu.

