Halime Özdemir

Aile Olmak İstemeyenler İçin Önemli Formüller

Halime Özdemir

Dünyada ilk var olan kurum, aile kurumudur ve ister kabul edin ister kabul etmeyin aile olmak, “sünnetullahın” bir gereğidir. Bu süreç, Adem ve Havva ile başlamış olup son insana kadar da devam edecektir. Bunun sebebi; hem neslin hem de dünyanın varlığının kıyamete kadar devam etmesi gerçeğidir. Aile kurumunun vücud bulması için insanlık, Ve O, iki eşi, erkeği ve kadını yarattı.” (Necm 62/45) ayetini gözden kaçıramaz ve zaten böyle bir hakları yoktur. İki cinsin ne biri birinden üstün, ne biri birinden eksiktir. Sadece ve sadece erkek ve dişi şeklinde tanımlanmıştır. Bu iki kişi, ailenin kilit ve merkez noktasıdır yani ailedir eğer olmak isterlerse. Onlar aile olmak istediklerinde Allah nasip ederse eğer onlardan meydana gelen çocuklar da bu silsileyi devam ettirirler.

Dini referanslar aile olmanın üzerinde bu kadar durduğu halde kadın ve erkek denilen varlık, acaba neden bu konuya ehemmiyet vermemektedir? Veya aile olmayı ne veya nelerin engellediğinin bilincinde mi değillerdir? O zaman aile olmak istemeyenler için formüller söyleyelim.

  1. Farkında Olmamak…

Dünya denilen misafirhanenin en küçük ve en önemli birimi olan aile, iki farklı fıtrattaki kişinin tutum ve davranışlarıyla ayakta durmaktadır. Dolayısıyla bu durum, sadece ne kadının üzerindeki bir yük ve ne de sadece erkeğin üzerindeki bir sorumluluktur. Her iki cinsin de “farkındalık” bilincinde olmasıyla yürünen bir yoldur. Bu yoldan devam edildiği takdirde aile olunurken bu yoldan çıkıldığında aile olmayı başarmamış olur bireyler.

  1.  Sevgisizlik ve Merhametsizlik…

Evliliğin temeli sevgi üzerine inşa edilmiştir. Sevgi emek ister diyorlar ya işte bu emeği vermemek de aile olmamak için önemli bir köşe taşıdır. Geleneksel toplumlarda özellikle erkeklerin sevgi göstermekten mahrum kalması veya bunu gereksiz görme düşüncesi veya sevgi görmemiş olmaları veya sevgi göstermeyi öğrenmemiş olmaları -adına ne derseniz deyin- kadınları aile olmaktan uzaklaştıran en önemli sebeplerden biridir. Cenab-ı Allah; “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığı ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rûm 30/21) buyurur. O zaman sevgisizlik ve merhametsizlik hele hele hassas bir bünyeye sahip olan kadına karşı yapılan bu muamele, aileyi yıkar geçer ve gider. Kadın ve erkeğin arasında evlilikle birlikte Allah tarafından var edilen bir sevgi meydana gelirken bu sevginin devam ettirmek kadın ve erkeğe aittir. Her iki cinsin de azami ölçüde göstereceği çaba, aileyi oluştururken birinin kaçınması aileyi ortadan kaldırır. Bu sürece yardımcı olunacak en temel iş ise ortaya dökülen kelimeler ve davranışlardan başkası değildir. Kadın sevilmediğinde ve kadın merhamet görmediğinde aile bağları kopacaktır. Şu hadis-i şerifi yazmadan geçersem konu eksik kalır sanki. “Sevilmeye en layık nimetlerden biri, kadındır.” Kadın, eşi tarafından sevilmek için yaratılmıştır. Sevgisizlik ve beraberinde gelen merhametsizlik, kadının yuvasından uzaklaşmasına sebep olur. Erkeğe bahşedilen bir nimet olan kadının farkında olmayan ey erkek milleti! Siz, size bahşedilen bu nimeti sevmemek ve merhametsizce davranmak için neden azami gayret gösteriyorsunuz? Sevgi görmek, kadının kocası üzerindeki hakkıdır.

  1. Kadın Nimet mi Külfet mi?

İnsan, insan için en büyük nimettir. Bu nimete nankörlük etmek veya yok saymak, nimetin kaybolmasına sebep olur. İnsanın nimet karşısındaki tavrı, ona gözü gibi bakmaktır. Erkeklerin sahip oldukları en önemli nimet de eşleridir. Hz. Peygamber (sav) bu gerçeği ne güzel ifade etmiştir: “Dünya bir geçimden ibarettir. Bu geçim dünyasının en güzel nimeti de saliha kadındır.” (el-Mervezî, Müsned, 2/127, Hadis No: 6567) Şimdi buradan hareketle hangi erkek eşine bu duyguyu yaşatmak için çabalamaktadır? Geçim dünyasında kadına nimet değil “külfet” nazarıyla bakmak, evin geçiminden, işinden, idaresinden onu sorumlu tutmak, hatta gücünün üzerinde maddi ve manevi yük yüklemek ve hatta çalışmadığını yüzüne vurup onu çalışmaya mecbur etmek, onun parasını yemek ve ekonomik anlamda onu sömürmek de aile olmayı ortadan kaldıran en önemli etkenler arasındadır. Kadına kocası tarafından evinin en güzel nimeti olduğu düşüncesi yaşatılmadığı müddetçe aile olunmayacağını her erkeğin bilmesi gerekir.

  1. Anlamamak…

Hangi yaşta olurlarsa olsun kadınlar aşırı hassas ve duygusal varlıklardır. Bunun farkında olmayan erkekler, kadınların kendileri gibi olmasını bekleyerek olaylar ve durumlar karşısında kendileri gibi davranmamaları üzerine onları üzecek söz ve fiiller sergilemekten geri durmama cihetine gidebilmektedirler. Bu durumda da kadın aile olmaya yanaşmayarak kendini eşinden ve yuvasından uzaklaştıracaktır. Her kadın, anlaşılmak ve dahi anlatmak ister. Hz. Peygamber (sav) şöyle bir hadis buyurmuşlardır. Bu hadis kadın ve erkeğin her dönemde aynı dertlerden muzdarip olduğunu gözler önüne sermesi açısından dikkatimi çekmiştir: “Muhammed’in eşlerine kocalarından şikayetçi olan pek çok kadın gelmekte. Onlar (şikayet edilen kocalar) hayırlılarınız değillerdir” (Ebu Davud, Nikâh, 42) İlk dönem İslam kadınlarının eşlerini şikayet edecekleri bir merci olan Hz. Peygamber’in hayatta olması, o kadınlar için en büyük servetti. Kadın, bir erkeği yine bir erkeğe şikayet ediyor ve Hz. Peygamber’in tavrı kadınları koruyup gözetme esasına dayanıyor. Bu şikayetlere kulak kesilmeyip onları görmezden gelmek, aile olmamak için yapılan en büyük yatırımdır.

  1. İkram etmemek…

Adem’in var olduğu her yerde Havva’da var olmuştur. Bir erkeği eşi olmadan yalnız bir şekle büründürmeye çalışanlar –her kim yaparsa bunu- kadını öteleştirdiklerinde aile olmayı önlemiş olacaklardır. Kadınlar, kendilerine cömert davranılmasından hoşlanırlar. Bu onların fıtratında vardır. Bu konudaki şu hadis-i şerif de dikkatimi çekti. “Kadınlara ancak kerim olanlar ikrâm ederler. Onlara kötülük edenler ise leîm (kötü) kişilerdir.” Bu sebeple sevgide ve ihtiyaçları konusunda kadınlara zulüm olan ikram etmeme, aile olmayı engelleyen bir diğer mevzudur.

  1. İlgisizlik…

Aile olamama sorunsalının temelinde yatan bir diğer etken, eşlerin özellikle de erkeklerin eşlerine karşı ilgisizliğidir. İş yoğunluğu mu dersiniz modern hayatın stresi mi dersiniz ilgi görmemiş olmak mı dersiniz adı ne olursa olsun özellikle kadına yönelik olan ilgisizlik, o evde aile olmayı engelleyen en önemli unsurlar arasındadır. İnsan ilgiyle yeşerir fakat kadın ilgiyle ayakta kalır, can bulur. Bu dinin Peygamberi, her ne olursa olsun aileye yönelik sorumlulukların önüne geçen her şeyden men etmiştir erkekleri. Mesela gündüzünü ve gecesini ibadetle geçiren Abdullah b. Amr b. As’a; “Öyle yapma, bazen oruç tut, bazen tutma, biraz uyu, biraz kalk. Çünkü vücudunun senin üzerinde hakkı vardır. Gözlerinin senin üzerinde hakkı vardır. Eşinin senin üzerinde hakkı vardır.” diye buyurmuştur. (Buhari, Savm, 54) İster ibadet ister dünya meşguliyeti her ne mevzu olursa olsun kadını (burada kadın olduğu için kadın dedim bunun tersi durumlar da vardır) ihmal ettirecek her unsur yasaklanmıştır ve kabul edilmemiştir. İşte herhangi bir konudaki ilgi yoksunluğu da aile olmayı engeller.

  1. Yok Saymak…

Atalarımız, “Danışan yol aşmış danışmayan düz yolda şaşmış.” derler. Evlilikte de erkekler özellikle evliliğin ilk yıllarında eşleriyle her ikisini de ilgilendiren konuları istişare etmekten uzak durarak üçüncü kişileri olaya dahil edebilmektedirler. Oysaki aile olmak isteyen bir kişi, eviyle ailesiyle ilgili konuyu ilk önce eşiyle istişare etmesi gerektiğini akıldan çıkarmaması gerekir. Canım Peygamberimin şu sözünü size bildirmekten mutlu olacağım: “Kendilerini ilgilendiren hususlarda kadınlarla istişare edin.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/97, 4/192) Hayat bu şekilde yaşanırsa kadın, değer gördüğünü bilecek ve aile olmak için çabalayacak aksi durumda ise fikri sorulmadığı için kendini ailenin dışında tutacaktır. Yani erkek, kadını yok saydığında kendisinin de var olmasını ve çoğalmasını engelleyecektir. Tercih sizin…

  1. Aile Sırrını İfşa Etmek…

Aile olmak, özel olmaktır. Özel olan da özelde kalmalıdır. Aile olmak isteyen bireyler kendileriyle ilgili mevzuları başka kişilere anlattıklarında aile olunması engellenmiş olur. Senin ailen siz değildir. Hem kadın hem de erkek, aile olmak için çabalarsa ve kapının içerisindekileri özellikle kendi aile bireyleriyle paylaşmazsa aile olunur. Aksi takdirde güvenin kırılmasına sebep olan her şey, aileden uzaklaştırır Bu dinen de yasak mıdır? Evet. Delili? “Şüphesiz ki kıyamet günü Allah’ın en çok ehemmiyet vereceği emanet, karı koca arasındaki emanettir. Karı ile koca birbiriyle içli dışlı olduktan sonra hanımının sırlarını erkeğin etrafa yayması, o gün en büyük ihanettir.” (Müslim, Nikah, 123-124) Bugün aile olmayı başaramayan sebepler arasında “eşim her şeyimizi kendi ailesiyle paylaşıyor, onlar bizim evimizin her şeyinden haberdar oluyorlar.” cümlesi ilk sıralarda yer almaktadır. Bunun sorumlusu kim ise vebali de onun boynuna yüklenecek ve bundan dolayı da kendi yuvasını kendi elleriyle bozacaktır.

Sonuç olarak, Kur’an-ı Kerim evlilik ve onunla beraber meydana gelen sözleşmeyi “misâk-ı galiz” sözleşme yani ağır ve sorumluluk gerektiren bir durum olarak tanımlamıştır. Ve bu teminat, kadınların erkeklerden aldığı bir söz bir güvencedir. Bundan dolayı erkek bu sözünün gereğini yerine getirdiğinde aile olmak sağlanırken bu ahdinden döndüğünde ise aile olmamayı başarmış olur.

Yazarın Diğer Yazıları