Halime Özdemir

Âyetü'l Kürsî'nin Büyüsüne İnanır Mısınız?

Halime Özdemir

Büyülü sözler vardır, her bir kelimesi kişide ayrı bir etki ve ayrı bir güzellik bırakır. Bu sözleri duymak, hem gönle hem kulağa hoş gelir. Bazı sözler de vardır ki insanoğlu, her daim onun kapsama alanında olursa kendisinde güç ve kuvvet bulur. Onun etkisiyle bazen ne olduğunu bazen de ne olmadığını anlayamaz. Mesela tam ayağı kayacakken, tam düşecekken, tam kaybolacakken, tam yıkılacakken bir bakmıştır ki düşmeden kalkmış, kaybolmadan görünmüş ve tekrar gün yüzüne çıkmıştır. O anda anlamaz dünyanın koruma altında olduğunu. Ve anlamaz dünyanın sahibinin mülkünü koruduğunu... Oysa O, mâlikü’l-mülk’tür ve dünyaya gönderdiği her bir kulunu sahipsiz ve korumasız bırakmadığını yaşatır kuluna. Her ne durumda olursa olsun, O kulunu korur. Yani ister inansın ister inanmasın her insan ve her canlı koruma altındadır. Ve bu korumalar nerede, nasıl, ne şekilde ortaya çıkar bilinmez sadece hayat denilen serüvende yaşanır gider kimi anlamlandırılarak kimi anlamadan. Bir tılsım gibi görünür ve göründüğü an insanı bir huzur sarar. İşte kutsal kitap Kur’an’da da böyle muhteşem bir koruyucu vardır okumak/inanmak isteyen için…

O da sadece tek bir ayet ile ifade edilmiştir: Âyetü’l-Kürsî... Bakara Suresi’nin 255. ayeti... Ve Allah’ın Elçisinin Kur’an-ı Kerim’deki en büyük ayet olarak nitelendirdiği “Âyetü’l-Kürsî” (Müslim, Müsâfirîn, 258). Dolayısıyla bu kadar büyük bir ayetin kapsayıcılığı da aynı oranda büyük olacaktır. Ayetin önemi, içerisinde Allah’ın en yüce isimlerini barındırıyor olmasından kaynaklanır. Bu sebeple Rasulün dilinden Kur’an ayetlerinin efendisi (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân, 2) olarak nitelendirilmiştir.

Bu ayetin en önemli etkilerinden biri, kişiye Allah’ın himayesini elde ettirmesidir. Çünkü Allah’ın esmâsından biri el-Hafîz’dir. Yani Allah, dünyaya gönderdiği bütün insanları korur. Çünkü sahibidir bu dünyanın ve dünyadakilerin. Ve dünyadakilerin bunu daha çok elde etmesi için de ellerine bir anahtar verilmiştir. “Her kim yatmak için yatağına uzandığında Âyetü’l-Kürsî’yi okursa kendisini sabaha kadar korumak için iki tane melek görevlendirilir.” (İbnü’z-Zureys, Fazailü’l-Kuran, Dâru’l-Fikir, 190) Bu müjdeyi görmezden gelirsek halimiz nice olur... İman eden için…

Ayrıca Âyetü’l-Kürsî’nin şeytana karşı koruyucu bir özelliği olduğu müjdesi de vardır. Mesela, “Yatağına girerken Âyetü’l-Kürsî’yi okuyanı Allah Teâlâ’nın koruyacağını ve şeytanın ona yaklaşamayacağı” (Buhârî, Vekâlet, 10) hadis-i şerifini kaç kişi hayatında inanarak uyguluyor? Şunu da hatırlatmakta fayda görüyorum ki, inanmak ve akabinde davranışa geçirmek bu usul olmazsa bir şeyler eksik kalır. Çünkü Rab Teala, kullarından “iman+amel” ister. Yani eylemsiz söylemler eksik kalır hayatta.

Gün içerisinde de koruma devam ediyor isteyen ve inanan için. Yönünü Allah’a dönenlerin koruyucusu hazır beklemede... Tabi iman edenler için... Mesela namazın önemi ayrı bir de namaz sonunda okunan ayetin önemi nasıl bilir misiniz? “Farz namazın ardından Âyetü’l-Kürsî’yi okuyan kimse, sonraki namaza kadar Allah’ın himayesi altındadır.” (Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, III, 83) müjdesi bir mümine yetmez mi? Beş vakit namazını eda eden kimse Allah’ın koruma zırhını da giymiş olur. İman eden için…

Peki ya evlerimiz, köylerimiz, yuvalarımız da her türlü tehlikeden korunmaya muhtaç değil mi? Tabi ki muhtaç… Hani derler ya her türlü kem gözden korumak lazım evleri yuvaları. İşte bu ayet, evleri de koruma altına almaktadır. Ne güzel bir müjde yine Allah’ın Rasulü’nün dilinden dökülmüş: “Kur’an’ın en faziletli ayeti Bakara Sûresi’ndeki Âyetü’l-kürsî’dir. Bu ayet bir evde okunduğu zaman şeytan oradan uzaklaşır.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’an, 2) Belki de evlerimizi şeytan dışındaki mahlukatın zararlarından korunmak Kur’an’ın en önemli ayetiyle evleri şenlendirme ve yuvaları/aileleri koruma altına almak için çabalama vakti gelmiştir. Kim bilir?

Kim ne amaçla ve ne için okur veya okumaz onu bilmiyorum ama gücüne inananlar için buyrunuz Âyetü’l-Kürsî:

“Allah, O’ndan başka ilah yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez. Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir. O’nun ilminden hiçbir şeyi -dilediği müstesna- kimse bilgisi içine sığdıramaz. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır. Onları korumak kendisine zor gelmez. O yücedir, mutlak büyüktür.” (Bakara 2/255)

 

Yazarın Diğer Yazıları