Halime Özdemir

Kur'an'a göre Kur'an

Halime Özdemir

Ramazan-ı şerif ayı, Kur’an ayıdır. Kur’an ne için nâzil olmaya başladı? Kimin için inmeye başladı? Bilmeden ve öğrenmeden Kur’an’ı anlamak olabilir mi? İşte Kur’an’ı Kur’an’la tanımlayabiliriz. Bu sebeple bu yazımızda mübarek aya hürmeten Kur’an’da Kur’an nasıl anlatılıyor bunu öğrenelim istedim.

Kur’an, insan hayatının nasıl olması gerektiğini düzenleyen bir yol göstericidir. Kur’an, Allah’tan geldiği için Allah’ın bizden ne istediğini ve ne istemediğini bize bildirir. Mesela şu ayet, inananlara davranış şekillerine göre mükafat verileceğini bildiriyor: “Şüphesiz, bu Kur'an, en doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan mü’minlere, onlar için gerçekten büyük bir ecir olduğunu müjde verir.” O zaman Kur’an’a şeksiz ve şüphesiz iman etmek gerekir. Akabinde de salih amelde bulunmak elzemdir. Salih amel olmayan bir hayatı Kur’an bizden istememektedir. Yine başka bir ayette de inananın da inanmayanın da kendisi için yatırım yaptığını da bildirir. Yani Allah (cc), kimseyi zorlamamakta aksine herkesin iradesiyle karar vermesini ve sonuçlarına da katlanacağını beyan eder. (Ey Muhammed!) Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) insanlar için, hak olarak indirdik. Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar. Sen onlara vekil değilsin.”

Kur’an’ın en temel gayelerinden biri; düşünülüp öğüt alınmasıdır. Düşünüp ondan öğüt almadan sadece okunmuş olmak için okunulması, onun anlaşılması noktasında eksik kalmasına sebep olur. Nitekim şu ayet-i kerime bize bunu haber vermektedir: “Andolsun, Biz bu Kur'an'da çeşitli açıklamalar yaptık, öğüt alıp-düşünsünler diye…” Müslümanın düşünmeden hayat yaşaması, Kur’an’a aykırı bir durumdur. Öğüt ve düşünme eylemleri, insanda olması gereken iki önemli haslettir.

Kur’an, insanların ihtiyaç duyduğu her konuda örnekler içerir. Mesela; “Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için Biz her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk....” O zaman Kur’an, yaşayan ve nefes alan insanlar için nâzil olmuştur. Öncelik ve devamlılık, nefes alanlar için olmasıdır. Çünkü nefes alan herkesin hayatını bu örneklerle tezyin etmesi esası vardır. Kişiyi kendi kendine ve kendi kurallarıyla baş başa bırakmamıştır. Başka bir deyişle Kur’an örnek alınmazsa insanlar hayatlarında anlaşmazlığa düşeceklerdir. Çünkü Kur’an, hayat nizamıdır. Yine şu ayet-i kerimeyi de görmezden gelemeyiz: “Andolsun, Biz bu Kur’an’da, belki öğüt alıp-düşünürler diye, insanlar için her bir örnekten verdik.” Bu ayet, bize bir gerçeği de göstermektedir ki, Kur’an-ı Kerim’i okurken okuduklarımızı ve dinlediklerimizi öğüt alarak yani hayata uygulayarak, amele dönüştürerek okumak gerektiği gerçeğidir. Aynı sahabenin Kur’an-ı Kerim’i okumada gösterdiği anlayış misali gibi.

Kur’an-ı Kerim, müminlere şifadır. Onun, maddi-manevi her türlü hastalıklardan koruma özelliği vardır. Ama öncelikle buna inanmak gerekir. “Biz Kur’an’ı mü’minlere şifa ve rahmet olarak indiriyoruz. O, zâlimlerin ise ancak ziyânını artırır.” O zaman mümin ile zalimin Kur’an karşısındaki durumu birbirinden farklıdır. Kişi, kendisine hangi sıfatı vereceğini yani Kur’an’ın kendisine şifa mı yoksa ziyan mı olacağını kişi bizatihi kendisi tercih etmektedir.

Kur’an, dünya ile ahiretin varlığını ve orada nelerle karşılaşılacağını haber vermek üzere gelmiştir. İnanan ve inanmayan için ahirette nelerin karşısına çıkacağını da şimdiden bildirmektedir. Yani sürprizli bir son yoktur aslında. Ayrıca azap ve ödülü haber vermek ve müjdelemek için gelmiştir: “(O Allah ki, insanları) kendi tarafından gelecek çetin bir azap ile uyarmak, dünya ve âhiret için yararlı işler yapan müminlerin, içinde ebedî kalacakları güzel bir mükâfata (cennet) erişeceklerini müjdelemek için kuluna sağlam ve kusursuz kitabı indirmiş, onda hiçbir bozukluğa yer vermemiştir.”

Kur’an-ı Kerim, herhangi bir kitabın okunuşu gibi dinlenilmez. Onun dinlenilme şekli de yine ayette belirtilmiştir. Mesela bir ayet-i kerimede şöyle emredilir: “Kur’an okunduğu zaman, hemen onu dinleyin ve susun. Umulur ki esirgenmiş olursunuz.” Buradaki dinlemeyi nasıl anlamalıyız? Hem konuşmama hem de okunan ayete kulak verme ve hayatına uygulama şeklinde olabilir. Kur’an’ı dinleyip de kendi ölçülerine göre yaşayan, onu sadece dinlemiş ve nasiplenmemiş olur belki de. Dinlenilip kulak verildiği takdirde Kur’an, dinleyeni koruma altına almış olur.

Kur’an-ı Kerim’i okurken dikkat edilmesi gereken nokta ise şudur: “Kur’an'ı, insanlara ağır ağır okuman için, bölüm bölüm indirdik ve onu gerektikçe indirdik.” Kur’an, ağır ağır okunur. Her bir bölümün anlaşılması gerekir. Bu sebeple, okunanı anlamadan ve hayata uygulamadan hızlı ve çabuk bir okuma doğru değildir.

Kur’an, herkese tüm insanlığa bir uyarıdır. “… İşte bu Kur’an bana, onunla sizi ve eriştiği herkesi uyarayım diye vahyolundu.” Allah, hangi konuda insanı uyardı ise ona dikkat etmek gereklidir. Dikkatten kaçtığı takdirde dünya ve ahiret hayatında bozulmalar ve kargaşalar meydana gelecektir.

Kur’an, insan için ve onun karanlıkta kalmaması aydınlığa ulaşması için nazil olmuştur. Yani Kur’an, bir yol gösterici ve hayatın içinde yer alır. Kur’an, yaşanılan hayattan uzak kaldığında kişinin hayatı içinden çıkılmaz bir hâl alır. Yüce Allah (cc) şöyle buyurur: “Elif Lâm Râ. Bu Kur’an, Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, mutlak güç sahibi ve övgüye lâyık, göklerdeki ve yerdeki her şey kendisine ait olan Allah’ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Şiddetli azaptan dolayı vay kâfirlerin hâline.”

Ve ne zaman inananlar, darlığa düşerse onların inançlarını sağlamlaştırmak ve doğru yolu göstermek için gelmiştir Kur’an. Nitekim bu durum, ayette şöyle bildirilir: “Ey Muhammed! De ki: “Ruhu’l-Kudüs (Cebrail), inananların inançlarını sağlamlaştırmak, Müslümanlara doğru yolu göstermek ve onlara bir müjde olmak üzere Kur’an’ı Rabbinden hak olarak indirdi.” Hayat, inişli çıkışlıdır ve insan bazen nerede, ne yapacağını, nasıl davranacağını bilmekten uzaklaşabilir. İşte inananlara indikleri o dip kuyudan çıkışı gösterecek ve onları tekrar hayata döndürecek olan yine inandıkları kitaplarıdır. Bu sebeple inananlar, kendilerini Kitap’tan ayrı gayrı tutmamayı bildiklerinde hayat onlar için daha güzel, anlamlı ve yaşanır olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları