
Kurban Sizi Ne(Re)Ye Yaklaştırıyor?
Halime Özdemir
Kamerî takvim… Zilhicce ayı… Allah katındaki en makbul, en değerli, en önemli günler… Hac günleri… Vakfe günleri… Kurban günleri… Allah’a sunulan hediye günleri… Allah’a sorgusuz sualsiz teslim olma günleri… Ve Allah’a yaklaşmak için kula verilen bayram günleri…
Kamerî takvime göre aylar, her mevsime gelecek şekilde bir döngüye sahiptir. Dini günler, bazen ilkbahar bazen yaz bazen sonbahar ve bazen de kış mevsimine denk gelmektedir. Bu sebeple Müslümanlar ömürleri olduğu müddetçe dini günleri ve bayramları her mevsimde yaşarlar.
İnsan, Allah’a kul olup olamadığı tespit edilmek için dünyaya gönderilmiştir. Kullukta da Allah’a yakın mı yoksa uzak mı diye bir sınıflanmaya tabi tutulmuştur. Buna imkân sağlayan bir zaman dilimine daha girdik. Zilhicce’nin ilk on günü… Başka bir ifade ile kulu, Allah’a yaklaştırmak için insana verilmiş kıymetli zaman dilimleri… Ve bugünlerin sonunda gelecek olan kurban günleri…
Kurban nedir? Kurban, öncelikle bir ibadettir. Kurban; emek, çaba, imkân ve imtihandır. Kimi, imkânı ve imtihanı neticesinde başarılı olur kimi de kaybederek günlerini tamamlar. Bir kurban bayramı daha yaklaşırken sizin gayeniz hangisi? Allah’a yakınlaşmak mı yoksa Allah’tan uzaklaşmak mı? Ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşmayacak olan kurbanla acaba siz ne(re)ye yaklaşmanın derdindesiniz? Takvaya ulaşmak gibi bir gayeye hizmet etmek gibi bir amacınız var mı? Kurban (günleri), sizin için hangi amaca hizmet ediyor ve edecek?
Kurban, bir yıl boyunca bekleyip Allah’a hediye takdim etmek için kula verilen birkaç gündür. Bu sebeple kurban, maddi ve manevi olarak kulun bağışta bulunup bulunmayacağının imtihan edilmesidir. Emekle, gayretle ve günleri Allah’a has kılarak bayram edebilmektir. Bu anlamda kurban, İbrahim (AS) gibi kulların verdikleri sözde durup durmamalarının imtihan edilmesidir. Aslında kurban, Allah’a itaat edilip edilmediğinin bir göstergesidir. Kurban, sözle değil eylemle konuşmaktır. Bu açıdan kurban, söz değil amel işidir. Kulun, Allah’a vereceği hediyesini en güzel şekliyle sunabilmesidir. Kurban, Allah’ın rızasını elde etmeleri için kullarına sunulan müstesna zaman dilimlerinde gerçekleştirilen bir ibadettir. Ve kurban, “Rabbin için kurban kes” emrinden dolayı sadece ve sadece Allah’a has kılınası bir hediyedir. Ve kurban, imkânı olduğu halde bayram günleri kan akıtmayanların Peygamber (sav) tarafından namazgâha yaklaşmalarının yasaklandığı bir ibadettir. (İbn Mâce, Eḍâḥî, 2) Bu sebeple kurban, aynı zamanda Peygamber’e itaat edilip edilmediğinin de bir göstergesidir.
Kurban, Adem’in oğullarından ikisinin de yerine getirdiği ama sadece birinin kurbanının kabul edildiğinin ilanıdır. (Mâide 5/27) Acaba bizim kestiğimiz kurbanlar Adem’in hangi oğlunun kurbanıyla aynı kategoride yer alacak? Her şeyin albenisinin ve cazibesinin bizi kuşattığı ve nefislerin arzularıyla imtihan edildiği şu çağda Adem’in oğulları ve kızları, kurbanın ne anlama geldiğinin bilincinde mi?
Kurban, teslim olabilmekti… İbrahim ve İsmail misali… Sahi Allah sadece İbrahim ve İsmail’i mi imtihan ediyor şu dünya denilen yerde? Teslim olmayı başarabilenlerin müjdelendiği (Hacc 22/34) bir bayramdı kurban. O sebeple kul, neye teslim olduğunu kurban günleri gelmeden kendisine sormak zorundadır.
Kurban bayramı günleri ne için var? Tatil için mi? Gezmek için mi? Piknik için mi? Mangal için mi? Öncelikle kurban, bir bayram ve daha da önemlisi bir ibadettir. Bu sebeple kurbana hakkını verebilmektir bayramı yaşamak. Ne yapılması gerektiğini Hz. Peygamber (SAV) şu şekilde açıklamıştır: “Bugün ilk işimiz, (bayram) namazı kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş olur.” (Buhârî, Îdeyn, 3) Sünnete tabi olmak gibi bir gayesi olan, bayram günlerinde ne yapmaları gerektiğinin de farkına varır. Aksi halde kurban bayramı günü geç saatlere kadar uyumak, uzun süren kahvaltı sofraları ve tatil planları ile bezenirse sünnete aykırı davranılmış olur. Kaç kişi sünneti gerçekleştirmek için çaba sarf ediyor? Bilmiyorum…
Kurban günü hangi ameli neden yapmalıyız sorusunun cevabını Hz. Peygamber’in (SAV) dilinden duyalım mı? Ama, fakat, lakin, belki, vs vs. demeden şu hadis-i şerife dikkat çekelim. Eğer Hz. Peygamber’in sözleri sizin için kıymete sahipse buyurunuz: “Ademoğlu kurban günü Allah katında kurban kesmekten daha güzel bir amel işlemez. Kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla (sevap olarak) gelir. Kurban, henüz kanı yere düşmeden, Allah tarafından kabul edilir. Bu sebeple kurban kesme konusunda gönlünüz hoş olsun, (bu iş size zor gelmesin).” (Tirmizî, Edâhî, 1) Ah gönüller! Bir sürü kargaşanın olduğu sükûnete ulaşamamış gönüller!
Kadın-erkek bütün Müslümanların bilmesi gereken bir konu daha var. Üzerine kurban vacip olan herkesin kurbanıyla meşgul olması gerektiği. Ve fakat şu da bilinen bir gerçektir ki, bizim toplumumuz son on yıllarda kesilen kurbanla uğraşmayı kendilerine yakıştıramıyorlar mı yoksa yoğun zaman dilimlerinde başka önemli işlerle (!) mi meşgul oluyorlar bilinmez fersah fersah kurbandan kaçınıldığı da bilinen bir başka durumdur. Oysa ne demişti Peygamber kızı Fâtıma’ya: “Kurbanın kesilirken orada hazır bulun. Zira işlemiş olduğun her günah, kurbanın kanından ilk damlası yere düştüğünde, bağışlanır.” (Et-Tergib ve’t-Terhîb, Beyrut, 1968, II, s. 154)
Ve bir kurban günleri daha geldi… “Benim kurbanım Allah’ın rızası içindir.” demedikten yani kurbana ibadet bilinciyle yaklaşmadıktan sonra biz Allah’a yaklaşabilir miyiz? Asıl öncelikli ve önemli soru ise şu: Bizim şu hayatta Allah’a yaklaşmak gibi bir gayemiz var mı? Vesselam...