Halime Özdemir

Nasibiniz (Kazancınız) Nerede Hiç Soruyor Musunuz?

Halime Özdemir

Herkes, bir(çok) şeyi elde etmek için çaba ve zaman harcıyor. Kimi mal-mülk, kimi makam-mevki, kimi itibar, kimi servet, kimi gösteriş, kimi evlat, kimi anne-baba, kimi eşya, kimi güzellik, kimi ev-köy vs vs... Hepsinin ortak noktası, bir amaç uğruna dünyada var olmak ve sonuçta herkes oyun ve eğlence olan dünyada oyununu oynuyor ve oyalanıyor. Bu çabalamalar sürecinde insanın yaptıkları ve yapmadıkları, nefes aldığı dünya ile ilişkisi bittiğinde gün yüzüne çıkacak. Her eylem ve söylem, hiç şüphesiz sonuçlarıyla birlikte anlamlı hale gelecektir. Ve dünya denilen sürecin anlamı, hem toprağın altına girince hem de ahirette görülecektir. Hayatını bu doğrultuda idame ettiren her bir birey, mükafatını da eksiksiz elde edecektir. Bunu düşünerek yaşamanın yolu ise, ahirete olan inançtır. Ahireti düşünmeden yaşanılan ve yapılanlar, kendi bencil dünyamızdan başkası değildir. Bu açıdan insanın hayatının anlamı, onun imanı ve insanlığı ile de doğru orantılıdır.

İman… İnandığımız şey uğruna hayatımızın şekil almasıdır. Mesela Kitaba iman eden, onun konuları ve kurallarını ihmal etmemeye çabalar. Peygambere iman eden, onun buyruklarını göz ardı etmez. Ve neticede ahirete iman eden, bu dünyanın sonlu olduğunu ve ahiret hayatının hesap ile başlayacağını düşünerek yaşam sürdürür. Bu açıdan kazancının nerede olması gerektiğini düşünerek hayatını yani amellerini, davranışlarını ve sözlerini insan kendisi seçer. İnsan, yaşarken ve yaşatırken şunu kendisine sormak zorunda: “Ben nerede kazanayım?” Bu sorunun ehemmiyeti o kadar önemlidir ki, insanın hem dünyasını hem ahiretini ilgilendirir. Hangi uğraş, nerede, ne işe yarayacak? Bu soruya verilen cevap, insanın hayatını anlamlı veya başıboş şekilde yaşayıp yaşamayacağını da belirler.

Buradan yola çıkarak kazancının neresi olması gerektiğini düşünen her bir Müslümanın şu ayeti kendisine rehber edinmesi gerekir: “Kim ahiret kazancını isterse onun bu kazancını artırırız. Kim dünya kazancını tercih ederse ona da bundan veririz. Ama onun ahirette hiçbir nasibi olmaz.” (Şûrâ 42/20) Bu ayet, çok önem verdiğim “nasipli olmak” kavramını tekrar düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor bana. Çünkü kimin nasib(sizliğ)i nerede, nasıl görünür olacak bu gerçek, Müslüman açısından önemli hale geliyor. Dolayısıyla her bir eylem, bir nasip işidir. Ve insan, bu davranışının ve sözümün sonucunda “kazancım ne olacak?” diye sorgulamadan günü tükettiğinde sadece ve sadece “anı” yaşayarak belki de ahiretini kaybedecek. Bu noktada neyi kazanç olarak gördüğümüz de anlamlı hale geliyor.

Kazanç sadece para pul mudur? Maddiyatın zirvede olduğu bir çağın şahitleri olarak görsel olanın peşinde ömür tüketiyoruz. Bu, bu çağın görünür bir gerçeği. Oysaki insan bir kazançtır, arkadaş bir kazançtır, eş bir kazançtır, kardeş bir kazançtır, tecrübe bir kazançtır, yaş ilerledikçe insan fark etmeli ki zihin, duygu ve düşünceler açısından kendisine yaptığı en büyük yatırım, insanın kendisine yaptığı en büyük kazancıdır.

Yapılan ve yapılmayan, söylenen ve söylenmeyen her bir şey, bir kazançtır. Aslında gün aydınlığa kavuştuğu andan gün karanlığa büründüğü ana kadar alınan ve verilen her bir nefeste her şey iyi veya kötü bir kazançtır veya kayıptır. Ömür, insan için bir kazançtır görmesini bilen için. İşte bu süreçte amel defterine yazılanlar da ya kazançtır ya kayıp.

Şimdi modern çağın bazı eylemlerine bir bakalım. Bugün kadınlar üzerinden gidelim. Görünür olunan dünyada bir sürü eylem icat olunuyor. Kime ne faydası var bilmediğim ve anlamadığım davranış türleri anı tüketmeye ve orijinal olmaya (!) yönelik olarak vücut buluyor. Mesela kına gecelerinde gelin hanımların giydiği en az 5 kıyafet ne kazandırıyor veya ne kaybettiriyor israf ve gösterişten başka? Mesela gelin hanımlara kına yakılırken davul çalan iki genç kızın ortaya damat beyi alıp sahneye girmelerindeki kazanç nedir mahremiyeti yok saymaktan başka? Mesela kayınvalide olduğunu partilerle, pastalarla, taçlarla kutlayan kadının bu davranışındaki kazanç nedir kıskançlık ve görünür olmaktan başka? Mesela sünnet çocuğunun annesinin gelinlikle salonda olmasının kazancı ve amacı nedir benlikten başka? Benim bilmediğim ve görmediğim daha başka kim bilir neler neler var? Görünür bir dünyada yaşadığımızı kabul ediyoruz ve yapılan her bir eylem, beraberinde o eylemin bir tıkla tüm dünyada yapılmasına sebep oluyor. Birçok şey, anlamsız bir şekilde herkeste gerçekleşiyor. O zaman burada kazanç nereye hizmet etmektedir?

Bu durumlarda şu hadisi şerifi hatırlamak beni üzüyor. “Peygamberlerinden sonra dinlerinde bid’at uyduran her ümmet, sünnetten de o bid’at kadar bir sünneti zayi etmiş olur.’ (Et-Tergîb ve’t-Terhîb Trc, I/109) “Ne olacak ki? Yenilik işte” diye ortaya atılan ve herkesin yapmaya başladığı her bir eylem ve söylem, toplum nezdinde yapılan bir sünnet-i seniyyeyi ortadan kaldırıyor. Düşündüğümde sünnet olarak neyi yapıyoruz ki şu çağda? Hiç düşündük mü en son hangi sünneti yapmaya devam ediyoruz? Bundan 10 yıl öncesinde var olan ve toplumumuzla özdeşleşmiş pek çok sünnet çoktan hayatımızdan çıktı. Buna sebep olarak korona dedik, modası geçti dedik, şimdiki zaman dedik ama asla ahirete yönelik zerre kadar kazancı olmayan bidatlerden kaynaklanıyor demedik.

Oysa sünnet ne kadar da önemli idi. Allah Resulü’nün sımsıkı sarılırsanız yolunuzu şaşırmazsınız diye bize miras bıraktığı bir kaynak idi. Allah’a itaatin gerçekleşmesindeki en önemli kaynak idi. Bu sebeple her bir Müslüman yaptığı her bir eylem ve söylemin sonuçlarını ve kendisine kazandırdığı kazancı düşünmek zorunda. Toplumun değişmesinde ve dönüşmesinde sizin katkınız ne oluyor? Bunu düşünerek davranışta bulunma zamanı gelmedi mi? “Ben yaptım oldu, canım böyle istedi” dediğimiz her şey, bizim nasibimize ne elde ettirecek diye sormanın zamanı gelmedi mi?

Neyi istiyoruz geçici dünyayı mı yoksa baki olan ahireti mi? Dünyayı isteyenler kaybedecek, kınanacak ve Allah’ın rahmetinden uzaklaşarak kovulmuş olarak cehenneme girecektir. Ama kim de ahiret için çabalarsa ve çalışırsa Allah Teala onlara rahmetinden kesintisiz olarak ihsanda bulunacaktır. (İsrâ 17/18-20) Tercih sizin? Nerede kazanmak sizi mutlu eder?

 

Yazarın Diğer Yazıları