
Ramazan ayına hakkını verebilenlere
Halime Özdemir
Müslümanlar, aynı zamanda ama farklı zeminlerde, farklı durumlarda, farklı bir şekilde bir mübarek ayın daha sonuna geldi. Kimi oruçlu kimi oruçsuz, kimi Ramazan geldi diye sevinirken kimi ise mübarek ayın gelişinden gafil bir şekilde geçirdi bu mübarek ayı. Ve Müslümanlar, bir ayın sonunda bayrama ulaştı, şükürler olsun.
Bir mübarek ay geldi geçti üzerimizden. Kimine göre hiç farkı yoktu diğer günlerden ve aylardan, kimi ne oruca ne de oruçluya saygı gösterdi. Aleni bir şekilde elinde çayı çorbası, kahvesi yemeği dolaştı Ramazandan bîhaber bir şekilde. Kimi ise elinden geldiğince gücü nispetinde bu aya hakkını verdi en güzelinden ve en özelinden. Aslında mesele tam da burada gizliydi belki de. Yani Allah’ın mübarek dediği bir aya kullarının da hakkını verebilmekte.
Bu ayın ilk ve en önemli hakkı; oruç idi. Kim bu aya ulaşırsa oruç tutsun ayetini merkeze alarak imsaktan iftara niyet etmeyi becerebilmekti. Kendini oruca saygısızlıktan uzak tutarak mübarek ayda üzerine vazife olanları yapabilmekti. Belki de çoğu Müslüman, ne kendine ne oruca ne de diğer Müslümanlara bu hürmeti gösterdi bilinmez veya bilinir de söylenmekten imtina edilir. Ama bilinen bir gerçek var ki o da Müslüman bir kişinin öncelikle kendisine bu ayın hakkını verebilmekti. Verenlere ne mutlu…
Bu ayın gayesi; Ramazan-ı şerifin sonuna gelindiğinde yani son iftarı yapıp dualarda “seneye görüşmeyi nasip et Yarabbi” cümleleri dillerden vücut bulduğunda cehennem azabından azad olmayı hedef almaktı. Kaç kişi bu ayı bu şekilde düşündü veya yaşadı bilinmez ve lakin cehennem azabından azad olanlara ne mutlu…
Ramazanda kim ne yaptı, kim amel defterine ne yazdırdı, kim sevap ve günah hazinelerini artırdı, Allah-u alem. Fakat sevap hazinesi bol olanlar bu ayda kazançlılar kervanına katıldı. Verilen iftarlar, fitreler, sadakalar, okunan mukabeleler, kılınan teravihler ve tutulan oruçlarla bir ramazan-ı şerif ayı daha geldi geçti Müslümanların üzerinden. Allah kabul etsin…
Ramazan, kendini bilen kişinin kendini muhasebe yaptığı bir ay idi. Bu ayda tefekkür edebildiyse kişi, sahip oldukları ile huzura varacağının da bilincinde olarak bayrama ulaştıysa işte o kurtuluşa doğru yol aldı demektir. Bu aydan daha doğru bir ifade ile kendisinden gafil olan, belki de pek çok şeyden de gafil oldu. En çok gafil olduğu ise kendisi ve amelleri yani kaçırdığı bir mübarek ay idi belki de.
Şimdi Ramazan-ı şerifi uğurlama zamanı… Bir mübarek ayın kıymetini bilerek ve bu mübarek aya kıymetini vererek uğurlama zamanı. Sevinçle ve huzurla bayrama ulaşma vakti. Gelecek sene de görüşelim diyerek veda etme zamanı… Sağlık ve sıhhat içerisinde gelecek yıl da nasip et ki orucumuzu tutalım diyerek adeta gelecek senenin orucuna niyet ederek uğurlama zamanı…
Ve bayram… Hz. Peygamber’in devrinde neşe ve eğlence olarak kutlanılan zaman dilimleri… Birlik ve beraberlik içerisinde kinden ve nefretten uzak durarak kalp kırmadan gönül incitmeden gerçekleşecek üç gün… Şimdi vakit, buna niyet etme vakti…
Bayram, “sevinç ve eğlence günü” anlamlarına gelir. Bu itibarla “neşeyle konuşup eğlenme, yiyip içme meclisi” anlamlarında kullanılır. O halde bayram; surat asmaya, kavga dövüş çıkarmaya hakkın olmadığı, ikram edilenlere hayır demeden yiyip içmeyle karşılık verildiği, yemekten içmekten kaçınılmadığı izzeti ikramın yapıldığı günlerdir. Bu sebeple bayram; yüze tebessüm; gönle huzur; kalbe rahatlık ve güne sevinç gelmesi gereken müstesna zaman dilimleridir. Yani vakit, Ramazan ayına hakkını verebilenlerin bayrama hakkını verme vaktidir.
Bayram, sevinç ve neşe günleridir. Mutluluk, huzur, hatırlama, beraber vakit geçirme, sevinme ve sevindirme günleridir. Bayramlar; itaat edene ve Rabbinin emrine boyun eğen kullara hediye edilen müstesna günlerdir. Bayramlarda eğlenmek, Hz. Peygamber (sav)’in sünnetidir. Bu sebeple Müslümanlar, bayramlarda çocuklar gibi neşeli ve şen olmak zorundadır. Müslüman acıyı ve kederi bir kenara bırakarak bir ayın sonunda bayrama ulaştım diyebilerek sevindiğinde bayrama hakkını vermiş olur. Sevdiklerimizle geçireceğimiz ve birbirimize sevgi-muhabbet besleyeceğimiz, kısaca birbirimize iyi geleceğimiz ve zaman geçireceğimiz nadide anlardır. Bu sebeple hakkına girmeden ve hak ettiği değeri ona vererek bayram edelim.
Ve bayram… Rabbi tarafından Müslümana hediye edilen zaman dilimleridir. O halde bu hediyeye hakkını vermek de her Müslümana düşen bir görevdir. Ramazan ayına hakkını veren ve bayramı hak eden herkesin bayramı mübarek olsun…