Kadriye Doğan

Allah Bizimle

Kadriye Doğan

Bir yılı aşkın zamandır hayat yolunda ayağımıza takılan taşları konuşuyoruz, bu gün bu taşlarla canı acıyanlara Rabbimiz ne demiş onu konuşalım değerli dostlar.

Diyelim başınıza istemediğiniz bir olay geldi.

Yıkık, perişansınız. Kimse ile görüşmek istemiyorsunuz. Yalnızlığınızın karanlık mağarasına şu ayet bir güneş gibi doğuyor: (Rabbin sana ne darıldı, ne de seni bıraktı) (Duha-3) Kim kırılırsa kırılsın, kim darılırsa darılsın, kim terk ederse etsin. Rabbim terk etmiyor, kırılmıyor ya, ne gam! Bu ne büyük ferahlık değil mi?

Diyelim ki başınızda ağır bir dert var. Sanki hiç bitmeyecek gibi geliyor.

İşte o an ayet yetişiyor imdada:

(Şüphesiz ki, zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var! Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var!) (İnşirah-5/6)

Garantiyi veren Allah!.. Hem de ne garanti, her zorlukla beraber bir de kolaylık geleceği mutlaka ifadesi ile pekiştirilip ikna olalım diye iki kere tekrarlanıyor.

Diyelim ki maddi sıkıntıdasınız. İflas ettiniz. Ayet yetişiyor. (Eğer yoksulluktan korkarsanız, ALLAH dilerse lütfuyla sizi zengin kılar. Şüphesiz ALLAH hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.) (Tevbe-2)

 Allah korusun diyelim bir yakınınız ölümcül hastalıkla yakalandı. Onu nasıl teselli edeceğinizi bilemiyorsunuz. Eyyub Nebi var Kur'an da. Hastalıkların, dertlerin en ağırına müptela olmuş ama sıhhate kavuşmuş. Onun hali size dayanak oluyor: (Kulumuz Eyyub u da an, o zaman Rabbine Şeytan bana sıkıntı ve acı vermektedir diye nida etmişti: ona, bütün ailesini ve beraberlerinde bir mislini daha tarafımızdan bir rahmet olarak bahşettik ki, temiz akıllılar için bir ibret olsun.) (Sad-41/43)

Ama yine de bazı şeyleri yediremiyorsunuz kendinize. Ayet el veriyor size: (Olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa o, hakkınızda hayırlıdır. Olur ki, siz bir şeyi seversiniz; ama o, sizin hakkınızda bir fenalıktır. ALLAH bilir, siz bilmezsiniz.) (Bakara-216)..

Her ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın zafer ve başarı bizim.

Kur'an konuşuyor: Vel Akıbetü lil Müttakin (Kasas-83): Akıbet (hayırlı son, güzel sonuç)

Müttakiler (takvayı kuşananlar, korunanlar, inanca sarılanlar) içindir!..

Yazarın Diğer Yazıları