Kadriye Doğan

Başınızın Üstünde Dönüp Duran Akbabalara Yem Olmak İstemiyorsanız Leş Olmayı Reddedin

Kadriye Doğan

Yaratanımız dört kez yemin ederek duyurdu kainata, ahsen-i takvîm oluşumuzu (Tin, 95/1-4). Şan ve şeref sahibi eyledi bizi (İsra, 17/70), arzın halifesi. Gönül sahibi kıldı bizi, arş-ı ala misali. Kainat bizim için var edildi, eşya hizmetimize tahsis edildi, emrimize amade kılındı.

İlim, makam, mevki, servet sahibi olmakla ya da bunlara sahip olan kimselere yakınlığıyla nefsine pay çıkaran, bunu şeref vesilesi addeden insan, asıl onur ve şerefin âlemlerin Rabbine kul, alemlere rahmet Nebiye ümmet kılınmakta olduğunu idrak edebilse! 

Rabbimiz bize böylesine değer vermişken, biz insan onurunu maddi kriterler, sosyal statülerle ölçer olduk. Artık insanın değeri değil, bedeli konuşulur oldu. Bakın Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri ne diyor:

Çün cisminle sığmışsın cihâna Sanma ki tensin, Gönülden içre gel Kim cihânın cânı sensin 

Yüce Allah cc. insanı bu dünyada en şerefli ve en değerli varlık olarak yaratmış, insanı yeryüzünde kendi halifesi yapmış, bütün nimetlerini insanın önüne sermiş ve onu bu kainatın efendisi yapmıştır.

İnsana akıl, fikir, mantık, düşünme gibi pek çok üstünlükler de vermiştir. Bütün bu nimetlerin karşılığı olarak da kendisinin tanınmasını, kendine iman edilmesini ve bu imanlarını da güzel amellerle korumamızı, bu dünyada mutlu bir ömür sürüp ahireti burada kazanıp cennete, cemale ulaşmamızı da bizlere emir ve tavsiye etmiştir.

Bu sınavın en zor olanı da azgın nefsimizin bizlere olan düşmanlığıdır.

Nefis bizi sahte, geçici dünya zevklerinin peşine düşürür. İçki, kumar, zina, haksızlıklar, fitne, fesat, haset, kin, nefret duygularını körükler ve alevlendirir. Nerede fiziki ve ahlaki pislik varsa insana onu iyi gösterir. İnsanlar nefsin tuzağına bir düşerlerse nefsinin esiri olurlar. Dünyalarını, ahiretlerini yıkma pahasına nefsinin tuzağından kurtulamazlar. Kumara alışmış, içkiye, uyuşturucuya bulaşmış, zinaya ve diğer kötülüklere karışmış olanlar bir ömür boyu bu pisliklere devam etseler nefis yine doymaz. O insanların bu acıklı hali ölümlerine kadar devam eder.

Nefis ve şeytan tuzağına düşürdüğü müminleri, rezil eder. Allah’ın emirlerine karşı devamlı tembelleştirir. Sudan bahanelerle insanı ibadetten, namazdan, oruçtan alıkoyarlar. Bu kötü haller insanda kronikleşir ve huy haline gelir ki işte insanın mahvolması böyle olur.

Bizim gıdamız imanımız ve güzel işlerimizdir. Nefsin gıdası ise; dünya zevkleri, dünya sevgisi, 

mal, mülk, makam-mevki sevdası, ben-benlik, kibir, kendini beğenmişlik, şehvet, şöhret aşırılığıdır. Çaresi ise enaniyetten kurtulup güzel ahlak sahibi olmak, ibadetlerimizi eksiksiz yapmak, haramdan kaçmak, şefkat, merhamet, acıma hissi sahibi ve yardımsever olmaktır. Bunlar nefsin ve şeytanın tuzaklarına birer engeldir.

Nefsinin tuzağına düşmüş ruhunu ve benliği ölmüş öz saygısı kalmamış insanlar, yaşayan birer ölüdürler. Adeta bir leş gibi akbabalara yem olurlar. Değerli okuyucularım başınızın üstünde dönüp duran akbabalara yem olmak istemiyorsanız leş olmayı reddetmeniz gerekir unutmayın.
 

Yazarın Diğer Yazıları