
Kaybetmekten korktuğumuz şeylere tutunmak
Kadriye Doğan
Dönen bir dünyada yaşıyoruz fark etmiyoruz ama bastığımız yerin döndüğünü biliyoruz aslında. Düşmemek için sıkı sıkı tutunuyoruz bir şeylere. Sanki hiç düşmeyecekmişiz gibi, sanki bırakırsak kaybedecekmişiz gibi sıkı sıkı tutuyoruz. Tutunduğumuz şeyler belki ana babamız, eşimiz, çocuğumuz, belki de işimiz, evimiz. Onları kaybedebilme ihtimali içimizi yakıyor. Korkuyoruz korktukça da daha sıkı tutuyoruz onları. Halbuki herhangi bir şeye sıkıca tutunmak nefesini tutmaya benzer sonunda boğulursun.
Madde evreninde bir şeyi elde etmenin yolu serbest bırakmaktır. Hayal edin bir deniz kenarındasınız eğilip sımsıcak kumlardan bir avuç alıyorsunuz elinize. Nasıl narin tutuyorsunuz değil mi kumları? Elinizi sıkıp avucunuzu kapatırsanız o kumlar elinizden dökülür gider. Elinizi tamamen açsanız da avucunuzda kum kalmaz. Kumları elinizde tutmanın tek yolu narin bir şekilde fazla sıkmadan çok da açmadan elinizi tutmaktır. Hayatta sevdiğiniz, kaybetmekten korktuğunuz tutunduğunuz her şey de işte böyledir. Ne kadar sıkı tutarsanız sizden o kadar kaçarlar. Sadece Allah hariç. O siz ona yaklaştıkça size yaklaşır. Siz ona adım attıkça ve onu andıkça o daha da yakınlaşır size. Ahzap suresi 3 ayeti kerimesinde: Allah'a güven dayan, ona tutun. Vekil olarak Allah yeter buyuruyor Allahu Teala.
Böyle daha ne kadar çok ayeti kerime var. Allah'a güvenip dayanmak ona tutunmak, sadece ondan medet ummakla alakalı.
Kapınıza gelip sizden yardım isteyen dilenciden para dilenmek kadar saçmadır kullardan yardım beklemek. Oysa Allah hayat sahibidir, sonsuz güç ve kuvvet sahibidir, her şeyi görür ve bilir. Ve ol dediği her şeyi oluverir. O zaman bırakın artık örümcek ağından örülmüş dünyaya bağlayan halatlarınızı; sadece Allah'ın ipine sımsıkı sarılın ve sadece Allah'a güvenin dayanın.