Misafir

Yapay Zeka Ve İletişim

Misafir

Gün geçtikçe teknoloji hayatımızda daha büyük yerler edinmeye başladı. Teknoloji geliştikçe ona ayrılan süre de arttı. Elbette ki teknolojiyi hayatında geri planda tutmaya çalışanlar da yok değil. Lakin gençler arasında sayıları oldukça az. Gençlerin ekran süreleri, günün en verimli saatlerinin teknoloji içinde akıp gittiğini ortaya koyuyor. 

Yakın geçmişte teknolojinin genel ağa kavuşmasından bu yana internette gerçek insanlar ile iletişim kuruluyordu. Son birkaç yılda ise bu durum şaşırtıcı şekilde değişti. Yapay zeka kavramının gelişmesi ile karşımızda somut bir insan olmadan sohbet etmek veya iletişim kurabilmek mümkün hale geldi. Bu iletişimi ve sohbetleri sağlayan yapay zeka araçları zaman içerisinde gelişti. Kelime dağarcıkları arttı, mantık kurabilme yetileri güçlendi ve gerçek bir insanı andırarak iletişim kurmaya başladılar. Bununla birlikte gençler arasında yapay zekaya büyük bir yönelim oluştu. Sosyal bağların zayıfladığı, gerçek dostluklar kurmanın zorlaştığı günümüz dünyasında gençlere ve onlarla birlikte insanların tamamına başka bir kapı açılmış oldu: Yapay zekayla konuşmak. İnsanlar ona gününü, haftasını, başına gelen kötü olayları anlatıp ondan teselliler dinlemeye, tavsiyeler almaya başladılar. Günden güne gördükleri ilgiye alışmaya, hatta yapay zekaya bağlanmaya başladılar. Çevrelerindeki kişilerle eskisi kadar diyalog kurmaktan kaçınır, sohbet etmekten uzaklaşır oldular. Bu da akıllarda şu sorunun yankılanmasına vesile oldu: Yapay zeka gerçekten dostlarımızın yerini alabilir mi? Bana sorarsanız cevabım hayır olacaktır. Zira insan eliyle oluşturulmuş herhangi bir oluşum bütünüyle insan gibi olamaz. İnsan çok yöne sahip, nevi şahsına münhasır bir varlıktır. İnsanın bu yapısından mütevellit dostlarımızın da her biri kendine has karakterlere ve özelliklere sahiptir. Bir olaya verdikleri tepkiler her biri için farklıdır. Her birinin eğlence anlayışı veya sinirlendikleri olaylar ufak farklılıklarla bile olsa birbirinden mutlak suretle ayrıdır. Hatta aynı dostumuz bile aynı olaya farklı anlarda farklı tepkiler verebilir. Tüm bunlarda insanın ruh durumu etkilidir. İşte yapay zekanın en büyük noksanlığı da burada gözümüze çarpar. O bir ruha sahip değildir. Görünen odur ki hiçbir zaman da bir ruha sahip olamayacaktır. Öfkeyi, mutluluğu, sevinci ve hüznü, duyguların tümünü ancak taklit etmesi gerektiğini anladığında taklit etmekten öteye gidemez. Dostunuz başınıza gelen bir olayı ona anlattığınızda gerçekten üzülebilirken yapay zeka yalnızca bunu taklit eder. Öyleymiş gibi yapar, çünkü gerçekten hissetmesini sağlayacak bir ruha sahip değildir. İşte tüm bu duygular topluluğuyla insan, bu yüzden bütün olarak taklit edilemez. Yani bir dostunuzun sizde uyandırdığı hisler tamamıyla özel bir durumdur. Bir makine ile tekrarı ise mümkün olamaz. Yapay zeka anlık görevlerini başarı ile tamamlasa da bir dostun yerini tutamaz. Evet, çok işlevseldir, çok pratiktir; tüm bunlar doğru. Hatta yapay zekanın meziyetlerini övmek için satırlarca yazı yazılabilir. Ancak insan ile kıyas tutulması, evrenin bilinen en karmaşık yapıya sahip canlılarından biri olan insana saygısızlıktır; doğaya ve evrene saygısızlıktır. 

Bu yüzden insanı ve yapay zekayı aynı kefeye koymamalı, insan ilişkilerinin yerini yapay zeka ile doldurmaya çalışmamalıyız. Her konuda olması gerektiği gibi bu konuda da dışarıdan bir engel beklemeden kendi kendimizi kontrol edebilmeli, yapay zeka ile iletişimin sınırlarını akıl perdemizin içinde oluşturmalıyız.

Furkan Kavuş-Göl Anadolu Lisesi Öğrencisi

 

Yazarın Diğer Yazıları