Anlamlı Anlamı Aramayacak Mıyız?
Serap Oruç
"Ömründen eksilir bir nefes her dem,
Çok gitti, az kaldı, uslan ey sersem!
Elli sene geçti, uyursun hala,
Şu beş günü olsun verme hebaya.
Boş vakit geçiren dâr-ı dünyada,
Elbet mahcup olur rûz-i cezada.
Piyade yolcuya kurmuştur pusu,
Rıhlet sabahının tatlı uykusu.
Dünyayı her gelen imaret etti,
Sonra başkasına bıraktı gitti.
O sonra gelen de, evvelki gibi,
Aldandı, çünkü yok hayatın dibi.
Payidar olmayan yârı yar sayma,
Dünyanın vefası yoktur, aldanma.
İyi kötü herkes ölecek bir gün,
Mesuttur olmayan dünyaya düşkün.
Sağ iken kabrine gönder ki azık,
Ölünce kalanlar demezler yazık.
Ömür kara benzer yaz güneşinde,
Eridi az kaldı koşma peşinde.
Eli boş gidersen böyle pazara,
Eli boş dönersin ey bahtı kara.
Ekinin çiğ iken yiye bir adam,
Harman vakti başak toplar demadem.
Sadi'nin pendine iyi ver kulak,
Yol budur, adam ol, yol almaya bak!"
Şeyh Sadi Şirazi Hazretlerinin kalbinden süzülen, zamanın bile eskitemediği kelimelerle çağları aşan ve bize ulaşan bu şiiri önüme düştü ve bana kendimi değil ömrümü sorgulatıp düşündürdü.
Sanki çağlar evvelinden bugüne sesleniyor bu şiirinde. Yukarıdaki mısralar, bir insanın ömrüyle olan hesabını açıkça ortaya koyuyor: Ömür dediğin şey nefes, nefes azalan bir sermayedir. İnsan, farkında olmadan tükettikçe farkında bile olmadan her nefeste kendinden eksilir.
Günler geçiyor, mevsimler tükeniyor ancak biz her şeyi hâlâ yarına erteliyoruz, en çokta kendimizi erteliyoruz.
“Bugünlük böyle olsunlarla" geçiştirdiğimiz nice kıymetli anı, bir daha asla yakalayamayacağız oysa.
Bu dünya, ne kadar cazip görünse de bir aldanıştır. Şöhret, mal, mâkâm… Hepsi gelip geçici, hepsi bir rüya ve elbette bitecek. Sonra sen, uyanıp “ne kazandım" yada "ne kaybettim” diyeceksin. İşte o gün elin boşsa, pişmanlık yakanı bırakmayacak.
Sadi diyor ki: Sağken azığını hazırla. Kabre girince geride kalanlar sadece dua eder; onu da ederlerse tabii bu küçük bir ihtimal… İnsan, kendine yatırım yapmalı. Bu yatırım ne sadece maddi birikimdir ne de geçici başarılar.
Zira her gelen “imaret etti”, yani bir şeyler kurdu, yaptı, yaşadı başardı ancak sonunda hep bir başkasına bıraktı ve gitti.
Sadece yolda adam gibi yürüyüp vefa sahibi olanlar hayırla anıldı.
Hasılı kelam yol budur. Adam ol. Vefa ile yol almaya bak. Hırsla, kibirle, kinle, öfkeyle, dünyalıkla ruhunu tüketmemeye bak.
Geçici olanı kalıcı sanma dünyanın ışıltısına da, karanlığına da aldanma.
Dünya insana hep yâr olur gibi görünür.
Ama ne dostluğu vefalıdır ne de verdikleri.
Dünya bir gün verdiklerini geri alır, hem de habersizce senin sandığın evi, ocağı, sevdayı, evladı, şöhreti, makamı…
O zaman neyin peşinde sahip olmak için koştuğumuzu sorgulamayacak mıyız? Silkelenip, bir derlenip toparlanmayacak mıyız?
Koşuşturduğumuz şeylerin anlamı kalmayacaksa bir gün koşuşturduğumuza değecek anlamlı anlamı aramayacak mıyız? Saygılar.