Serap Oruç

Bal Dolu Kavanoz

Serap Oruç

Bazen bir başkasının hayatına baktığımızda gözlerimiz kamaşır. Onun hayatı, dışarıdan bakıldığında adeta bal dolu bir kavanoz gibi görünür; tatlı, düzenli, pürüzsüz. Kendi hayatımıza kıyasla hep daha sakin, daha huzurlu, daha kolay, daha başarılı zannederiz. Ne var ki, o kavanozun içindekiler için manzara bambaşkadır.

Zira dâima “birinin hayatı diğerine bal dolu kavanoz gibi görünür. İçindeki dışarı sızmak ister, dışındaki içeri sızmak ister". Çünkü çoğu zaman insan, kendi yaşadığı sıkışmışlık içinde başkasının hayatına özenir. Başkasının hayatını idealize etmekle ilgilenenler kendi hayatının zorluklarını küçümseme veya kolaylıklarını büyütme eğilimi gösterir.

Ancak başkasının kavanozunun içi düşündüğümüz kadar tatlı değildir; bal yapışkandır, ağırdır, boğucudur. Orada da yalnızlık, baskı, yorgunluk vardır. Kavanozun içindeki de belki kendisini ifade edemeyen ya da farklı bir hayatın hayalini kuran bir bireydir.

Ancak biz sadece camın dışından bakarız. Hasılı kelam gördüğümüz de sadece parlak bir yansımadır ve dışarıdan görülen sadece bakan gözün sınırlı algısına dayanır. 

İnsanın kendi hayatını küçümseyip başkalarının hayatını büyütme eğilimi en kadim yanılgıdır. Sosyal medya çağında bu yanılgı artık bir alışkanlığa dönüştü. Paylaşılan anlar süzgeçten geçirilmiş, parlatılmış karelerden ibaret. Kimse, sıkıntılarını, yorgunluklarını, hayal kırıklıklarını sergilemiyor. Diğerleri ise gerçek olmayan o hayatlara özlem duyarak kendi mutlu anlarını kaçırıyor.
Velhâsıl her hayat aslında bal dolu bir kavanoz. Kiminin içindeki bal daha koyu, kimininki daha duru; ama hiçbir kavanoz tamamen boş ya da tamamen dolu değil. Hepimiz kendi balımızla, kendi cam duvarlarımızla mücadele ediyoruz.
Kıymetli olan, kendi kavanozumuzun içini sevebilmek. İçinde bulunduğumuz kavanozun farkına varmak, onun güzelliklerini, renklerini ve sınırlamalarını kabullenmek. Hayatın bize sunduğunu fark edip, başkasınınkine değil kendi iç huzurumuza odaklanabilmek. Çünkü içeriden dışarıya, dışarıdan içeriye bakan herkes, bir şeyleri eksik ya da fazla sanır. Oysa eksik yada fazla değiliz; sadece yanlış yerden bakıyoruz başkalarının hayatını idealize etmeden önce kendi hayatımızı derinlemesine anlamamız gerektiğini hatırı şerifimizden çıkartıyoruz. 

Her hayatın kendi yükü, kendi hafifliği, kendi tatlısı, kendi acısı var. Kendi kavanozumuzu sevmeyi öğrenelim dileğiyle. Saygılar.

Yazarın Diğer Yazıları