Serap Oruç

Bir Dolabın Çilesi

Serap Oruç

Yunus Emre, asırlar önce bu dizeleri kaleme almış.

Dolap niçin inilersin

Derdim vardır inilerim

Ben Mevlâ’ya âşık oldum

Anın için inilerim

 

Benim adım dertli dolap

Suyum akar yalap yalap

Böyle emreylemiş Çalap

Derdim vardır inilerim

 

Beni bir dağda buldular

Kolum kanadım yoldular

Dolaba lâyık gördüler

Derdim vardır inilerim

 

Ben bir dağın ağacıyım

Ne tatlıyım ne acıyım

Ben Mevlâ'ya duacıyım

Derdim vardır inilerim

 

Dağdan kestiler hezenim

Bozuldu türlü düzenim

Ben bir usanmaz ozanım

Derdim vardır inilerim

 

Dülgerler her yanım yöndü

Her âzım yerine kondu

Bu iniltim Haktan geldi

Derdim vardır inilerim

 

Suyum alçaktan çekerim

Dönüp yükseğe dökerim

Görün ben neler çekerim

Derdim vardır inilerim

 

Yunus bunda gelen gülmez

Kişi muradına ermez

Bu fânide kimse kalmaz

Derdim vardır inilerim

Rivayete göre Yunus Emre, bu şiirini su çeken bir dolabın inleyen gıcırtısından ilham alarak yazmış. Kimi sesler vardır ki sadece kulağımıza değil, yüreğimize de dokunur. İşte bu dolap da, her dönüşünde suyu alçaktan çekip yükseğe dökerken sanki Yunus'la konuşmuş ve dolabın gıcırtı sesini Yunusun kulağı değil yüreği duymuş: “Derdim vardır inilerim.”

Dolap, Yunus’un kaleminde insanın ta kendisine dönüşmüş. Çünkü biz insanlar da hayatın çarkında döner dururuz; yük taşırız, alırız, veririz, kimi zaman yükselir, kimi zaman alçalırız.

Hayat, bize ne getireceğini bilmediğimiz uzun bir yolculuktur. Bizden bazen sabır ister, bazen yorulmak, yılmak bilmeyen bir çaba ister. Gün gelir cesaretimizi sınar, ertesi gün korkularımızla yüzleştirir. Sevinç de verir, keder de verir.

Düşüşler yaşatır ki kalkmanın kıymetini bilelim; kalkışlar gösterir ki düşsek bile yeniden ayağa kalkabilelim diye.

Dolap, bu döngüyü bize gösterir. Onun sesi gıcırtı değil dert inleyişi, yani insanın yüreğinin kimseye duyuramadığı sesidir. Suyunu alçaktan çekip yükseğe döken dolap gibi biz de yaşadığımız acıları sabra ve umuda bırakırız. 

Bir dolabın gıcırtısını kimisi rahatsız edici bulur, kimisi ise orada derin bir derdin inleyişini duyar. Hayatta da böyledir. İnsanların seslerinin, bakışlarının, duruşlarının, suskunluklarının ardında daima bir sebep vardır. O sesleri duymayı, anlamayı bilmek aklı başında insanların meziyetidir.

Şimdilerde hepimiz, görünmez bir çarkın içinde dönüp duran dolaplarız. Kimi zaman kırık dökük, kimi zaman mecburen sağlam duran. 

Bugün bizler “Derdim vardır inilerim.” diyemesekte dünyadan geçerken kendimizi inşa etmek uğruna saçındaki kırağı sayısı çoğalan, çoğaldıkça daha çok dönüp duran varlıklarız. Saygılar 

 

Yazarın Diğer Yazıları