Serap Oruç

Lütüfkâr Ve Hürmetkâr Kılacaktır

Serap Oruç

Avusturyalı bir filozof olan Ludwig Wittgenstein'e ait, okuduğumda beni sarsan şöyle bir söz var. "Gizemli olan dünyanın nasıl var olduğu değil, var olmasıdır.”

İlk okunuşta bu söz çok basit gibi duran ancak birkaç defa okuyup, biraz da durup düşününce insanı sarsan bir gerçekliğe dokunuyor bence: Varız.

Dünya var, evren var, hayat var. Ve biz bu varlığın tam ortasındayız. Oysa her şey çok farklı olabilirdi. Hiçbir şey de olmayabilirdi. Ancak buradayız. 

Gündelik hayatın içinde bunlara kafa yorup düşünür müyüz? Sanırım birçoğumuz hiç düşünmeyiz. Zira bizler daha çok nasıl yaşadığımızla meşgulüz. Ne yiyeceğiz, arabamızın modeli ne olacak, ne kazanacağız, ne olacağız, kaç puan alacağız gibi gibi gibi… 

İşte bizim bu meşguliyetlerimizin arasında beni sarsan bu söze çok da kafa yormayız. Gelelim söze; söz aslında "nasıl” değil, “neden” sorusuna işaret etmektedir.

Neden bir şey var da hiçbir şey yok? 

Bazı sorular vardır ki, onları sormak bile insanı derinleştirir. Bu da onlardan biri. Belki de bu yüzden Mevlânâ, “Aklın varsa bir başka akılla dost ol da işlerini danışarak yap,” derken yalnızca bilgiyi değil, hikmeti kasteder. Çünkü varlık sadece açıklanacak değil, hissedilecek bir sırdır.

Tasavvufa göre, varlık Allah’ın tecellisidir. Her şey O’nun bir yansımasıdır. Kudsi Hadis'te buyurulur: “Ben gizli bir hazineydim, bilinmeyi sevdim, mahlûkatı yarattım.” Yani bu varoluş, sadece rastlantı değil; ilahi bir muradın yansımasıdır. Bizler de bu muradın farkına vardıkça, varlığa hayretle değil, teslimiyetle bakmayı öğreniriz.

Ve Yunus Emre demiştir ki:

“İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir,

Sen kendini bilmezsin, bu nice okumaktır?”

Varlığın sırrı, insanın kendini bilmesinden geçer. Kendisini bilen, Rabbini bilir. Varlık bu yüzden sadece bir “bulunma” değil, bir “arayıştır".

Wittgenstein'in hayretle yazdığını düşündüğüm ve beni sarsan söz; bence bizi düşünmeye, derinleşmeye çağırıyor. Zira bazı hakikatler görerek, duyarak, koklayarak, dokunarak, tadarak yada kitaplarda okuyarak değil, kalple anlaşılır. Ve bazı sorular vardır ki cevaplanmaz, insanı sadece Yaratıcı'ya götürür.

Çünkü var olmak, çünkü düşünebilmek, çünkü arayışta olmak zaten cevaptır ve bu sorunun cevabını dertlerimize, telaşelerimize, koşturmalarımıza, benim dediklerimize, sevinçlerimize bir adım geri çekilip dışardan bakarak verebilmek bizi yaratılmışlara karşı lütufkâr, yaratana karşı hürmetkâr kılacaktır. Saygılar. 

 

Yazarın Diğer Yazıları