Serap Oruç

O Hesap Vermez

Serap Oruç

Tarihin ders alınası rivayetlerinden birisidir

Hz. Ömer’in gömlek rivayeti ve şöyle anlatılır bizlere:

Hz. Ömer bir gün hutbe vermek üzere minbere çıkar. Üzerinde de bir gömlek vardır. O günlerde devlet hazinesinden halka dağıtılan kumaşlar sınırlıdır ve herkese küçük birer parça düşmüştür. Ömer’in gömleği ise tek bir parçadan dikilemeyecek kadar uzundur. Cemaatten birisi sesini yükseltir:

“Ey Müminlerin Emiri! Biz hepimiz bir parça kumaş aldık, fakat senin gömleğin onlardan uzun. Bunun bize hesabını ver!”

Düşünebiliyor musunuz? İslam coğrafyasının en güçlü ve adil diye bilinen lideri… Ancak sıradan denilen birisi karşısında hesap vermek durumunda kalıyor. Hz. Ömer öfkeye kapılmıyor, gür sesini kullanarak soruyu bastırmıyor. Soruyu soran söz sahibinin susmasını bekliyor. Beklerken şunu da biliyor adalet suskunlukla sağlanmaz, cevapsız bırakılmaz ve açıklamayı hak eder.

Rivayet şöyle devam ediyor; Oğlu Abdullah kalkıyor ayağa. “Ben kendi payıma düşen kumaşı babama verdim” diyor. “Gördüğünüz gömlek, ancak iki parça kumaş birleştirilerek yapılabildi.” Halk tatmin oluyor. Ve hutbe de kaldığı yerden devam ediyor.

Bu rivayetten ben şunu anladım: Adalet, küçük gibi görünen şeylerden başlar. Bir gömleğin bile hesabını verebilen bir liderden bahsediyor bu rivayet. Bir gömleğin hesabını vermek; adalet denildiği vakit neden Hz. Ömer işaret ediliyor anlayışını bizlere ne muazzam bir şekilde özetliyor değil mi?

Bugün bizler, küçük büyük demeden birçok şeyin hesabını bırakın lidere, yöneticiye, sevdiklerimize bile sormaktan ve hesap vermekten vazgeçtik. “O, bana-bize hesap vermez”  diye kabullendik "Sana- size hesap vermem" diye sorgulanmamayı kabullendirdik. Oysa gerçek liderlik, gerçek babalık, gerçek annelik, gerçek evlatlık, gerçek eşlik, gerçek dostluk, gerçek arkadaşlık, gerçek öğretmenlik, gerçek öğrencilik, gerçek sevgi ve saygı diğerinden güçlü olup güçsüzü susturduğumuzda değil, bize olan zaafını kullandığımızda değil, adil bir tevazu ile muhatap aldığımızda ve alındığımızda doğar, gelişir; bize iyi gelir ve iyileştirip güzelleştirir. Hz. Ömer’i adil yapan, fetihleri olmamıştır, hesaba çekilebilirliliği olmuştur.

O bir gömleğin hesabı, aslında dürüst bir vicdanın hesabıdır. Şimdilerde bizler sesimizi bir çok insana karşı duyurmaktan, hakkımızı aramaktan vazgeçtik. Çünkü hiç kimse Hz. Ömer gibi bize kulak verip sabırla dinlemiyor ve dürüstlükle cevap vermiyor. Keza bizlerde öyle. 

Şimdilerde bizlerin toplumun adaletsizliğinden şikayet etmeden evvel en başta yakinen irtibat içinde olduklarımızla kaybolan adalet duygusunu böyle küçük sorulardan başlayarak sormaya, cevaplamaya, yeniden bulmaya, buldurmaya, hakkımızı aramaya ve hak arayana, saygı duymaya ihtiyacı var.

Zira zihni bulandıran bir gömleğin hesabı ile zedelenen güven yeniden inşa oluyorsa; varın gerisini siz düşünün. Saygılar.

 

Yazarın Diğer Yazıları