Tarih Unutmayacak
Serap Oruç
Gazze soykırımı, bir insanı hayvandan ayıran meziyetin aynasını tuttu bizlere. Çünkü bu vahşet karşısında kimin insanlığını koruyabildiği, kiminse içindeki merhameti kaybettiği çok net bir şekilde ortaya çıktı. Bu süreçte hepimiz insanlığımızdan utandık; çünkü haksız yere çile çekenlere, aç bırakılan çocuklara, evleri yıkılan ailelere tüm dünya tanıklık etmek zorunda kaldı. Gözlerimizin önünde yaşanan bu zulüm karşısında sadece sessiz tanık olmanın acizliğiyle yüzleştik. Gözetemedik, gözlerimizle seyretmek zorunda bırakıldık.
Korkunç haksızlığa tanıklık etmenin utancını ruhumuzda hissettik. Bazılarımız geceleri uyuyamadı, bazılarımız dualarına sarıldı, bazılarımız ise kalemiyle, sözüyle, paylaşımıyla ses olmaya çalıştı. Ancak yine de içimizdeki büyük çaresizlik yangını azalmadı, inadına arttı ve bu çaresizlik bize insanlığımızı hatırlattı.
Çocukların katledildiği, aç bırakıldığı, temel insani haklardan yoksun bırakıldığı bu süreçte kimimiz sadece kalp kırıklığımızın sesini yükseltebildik; çünkü elimizden daha fazlası gelmedi, çünkü siviller olarak gerçekten çaresizdik. Ancak bu çaresizlik bize, hâlâ içimizde küçücük de olsa bir empati, bir vicdan ışığı taşıdığımızı hatırlattı. Bu vicdanımıza tanıklık etmek bizi ayakta tutmaya yetti. Çünkü o kötülüğü yapan insanların empatilerini, merhametlerini, vicdanlarını kullanmadığı bu zamanda, bizim kalbimizdeki sızı en azından insanlıktan çıkmadığımızı fark ettirdi.
Tarih unutmayacak.
Kelimelerimiz soykırımı durdurmaya yetmese de, kaleme alınan her satır, söylenen her söz, açılan her pankart, edilen her dua nerede durduğumuzu bize tarihin dönemeçlerinde bildirecek. Çünkü bu çağın sessizliği, yarının utancı olacak. Son yüzyılın bu en acımasız katliamına Müslüman liderlerin bile hiçbir şey yapmadığı bu vakitlerde sadece kınamakla, sadece açıklama yapmakla yetinmek utancımızı büyütmekten başka bir işe yaramıyor. Hiçbir şey yapmamaktansa ses çıkartmaya çalışmak, kınamaktan fazlasını yapmak, elden gelen ne varsa ona sarılmak gerekiyor.
Bugün Müslüman olduğunu iddia eden tüm devletler birleşse, gerçekten el ele verseler, bu mevzuda tek bir yürek, tek bir ses olsalar, İsrail denilen haysiyet yoksunu devleti tükürüklerinde boğabilirler. Sahi, artık İsrail diplomatlarının sınır dışı edilme vakti gelmedi mi? Gerçekten sağlam, güçlü yaptırımlar yapacak güçte değil mi bu devletler? Ekonomik ilişkilerden vazgeçmeyecek kadar mı zayıflar?
Neden hâlâ spor müsabakalarında onlarla aynı sahaya çıkılıyor?
Neden kültürel ve sanatsal faaliyetlerde yan yana poz veriliyor?
Neden uluslararası platformlarda bu haydutlara meşruiyet kazandırılıyor?
Dünya bu barbarlara gereken cezayı vermek için neyi bekliyor?
Bugün yapılanlara suskun kalmak, yarın bu vahşetin suç ortağı olarak anılmak demektir. Bizler belki dünyayı değiştiremeyiz ancak sadece vicdanımızı susturmazsak, işlevsel olarak kullanırsak, tarihin doğru tarafında, onurlu alanında yer alabileceğiz.
Unutmayalım ki Gazze’deki insanlar için adalet talep etmek sadece bir coğrafyanın değil, insanlığın geleceğinin meselesidir. Saygılar.