Arş. Gör. Yıldırım: 'Benim İçin Film Yapmak, Motivasyon Aracı'
Kastamonu Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümü Arş. Gör. Mehmet Oğuz Yıldırım çekimlerini tamamladığı 'Kudret' isimli kısa filmi hakkında açıklamalarda bulundu.
Kastamonu Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümü Arş. Gör. Mehmet Oğuz Yıldırım çekimlerini tamamladığı “Kudret” isimli kısa filmi hakkında açıklamalarda bulunarak film çekmenin insanın kendisini ifade edeceği iletişim araçları arasında olduğunu belirtti.
Arş. Gör. Mehmet Oğuz Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen Kudret kısa filminin yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendi. Kısa filmin çekimlerini ise 2024 Eylül ayında İstanbul’da tamamladıklarını ifade etti.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü tarafından Kudret kısa filminin destek almaya hak kazandığını belirten Arş. Gör. Mehmet Oğuz Yıldırım; “Kastamonu Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümünde araştırma görevlisi olarak görev yapıyorum. Yaklaşık bir buçuk yıldır Kastamonu’ndayım. Ankaralıyım. Lisans eğitimimi Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölümünde tamamladım. Yüksek Lisans Eğitimimi ise Anadolu Üniversitesi Sinema Anabilim Dalında tamamladım. Şu anda Kastamonu Üniversitesi'nde İletişim Bilimleri alanında doktora yapmaktayım. Buraya atanma sürecimle aynı dönemde, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü tarafından son projem olan Kudret kısa filmi destek almaya hak kazandı. Ancak Kastamonu'ya atanmamın ardından doğal olarak akademik sorumluluklar ve görevler öncelik kazandı. Bu nedenle, öncelikle yüksek lisans tezimi tamamlamaya odaklandım. Bu durum, filmin prodüksiyonunu bir yıl ertelememe neden oldu” dedi.
‘Türkiye'deki Çeşitli Kısa Film Fonlarında Projemiz Finale Kaldı Ve Yarıştı’
Yüksek lisans tezini bitirmenin kendisi için daha öncelikli olduğunu söyleyen Arş. Gör. Mehmet Oğuz Yıldırım; “Yüksek lisans tezimi bitirmek ve üniversitedeki görevlerim benim için daha öncelikliydi. Bu nedenle filmin çekim sürecini erteledik ve nihayet 2024 yılının Eylül ayında çekimleri tamamladık. Bu erteleme sürecinde, Türkiye'deki çeşitli kısa film fonlarında projemiz finale kaldı ve yarıştı. Bu platformlarda sektör profesyonelleri, senaristler ve yönetmenlerden projemizi geliştirmek adına olumlu geri bildirimler aldık. Bu eleştiriler doğrultusunda projemizi şekillendirdik ve sonunda filmin prodüksiyon sürecini İstanbul'da tamamladık” ifadelerine yer verdi.
‘Türkiye’de Film Yapma Çekim Maliyetleri Oldukça Yüksek’
Senaryonun ortaya çıkışı hakkında konuşan Arş. Gör. Oğuz Yıldırım; “Bu senaryonun ortaya çıkışı, İstanbul’da çalıştığım dönemlerde arkadaşımdan duyduğum bir anının üzerine anlatmak istediğim derdi de içine katarak inşa ettiğim hikâye ile oluştu. Film çekme motivasyonu ise insanın içinde sürekli var olan bir dürtüye benziyor; sanki içini kaşıyan bir kaşıntı gibi. Aslında film çekmenin tam olarak neye dayandığını bilseydim, belki de çekmeye devam etmezdim. Çünkü bu iş, özellikle kısa film çekmek, akılcı bir uğraş değil. Ne yazık ki ülkemizde ekonomik bir getirisi yok, aksine ciddi maliyetler gerektiriyor. Bugün profesyonel düzeyde uluslararası bir kısa filmin Türkiye’de çekim maliyetleri bir milyona TL’ye ulaşabiliyor hatta aşıyor. Bu, geri dönüşü olmayan bir yatırım. Ancak sanatsal kaygılarla, bir hikâye anlatma arzusuyla yapılan bir iş. Sadece bunu yapmak istediğiniz için film çekiyorsunuz” dedi.
‘Benim İçin De Film Yapmak, Rahat Hissettiğim Bir Alan Ve Motivasyon Aracı’
Film çekmenin kendisini ifade etmenin bir yolu olduğunu söyleyen Arş. Gör. Mehmet Oğuz Yıldırım; “Bazen kendinizi ifade etmekte zorlandığınız alanlar olur. Kendinizi daha iyi ifade edebilmek ya da bir söz söylemek için sinema gibi sanat dallarını kullanabilirsiniz. Benim için de film yapmak, hem kendimi rahat hissettiğim bir alan hem de bir motivasyon aracı. Aslında temel motivasyonum şu; HAYATTA hepimizin uğraştığı bir işi var, okul, iş hayatı, aile ilişkileri, arkadaşlıklar. Bu alanlarda bir sürü işle meşgul oluyoruz. Ancak bu süreçlerin hiçbirinde gerçekten heyecanlandığımı hissetmiyorum. Film yapma süreci ise beni bambaşka bir şekilde heyecanlandırıyor. Ortaya koyduğum bir filmi başkalarının izlediğini görmek, beyaz perdede izlemek, bu hayatta beni en çok heyecanlandıran şey sanırım. Bu yüzden motivasyonumu en çok buradan alıyorum” ifadelerini kullandı.
‘Sinema Filmi Yapmak, Tamamen Kolektif Bir İş’
Sinema filmi çekmenin bir ekip işi olduğunu vurgulayan Arş. Gör. Mehmet Oğuz Yıldırım; “Sinema filmi yapmak, tamamen kolektif bir iş. Bu süreç, bir ekiple gerçekleştirilebilen bir şey; tek başına üstesinden gelebileceğiniz bir alan değil. Bu yüzden film yapmanın maliyeti oldukça yüksek. Görsel anlatımı tasarlarken iş birliği yaptığım birçok departman var. Görüntü yönetmeni, sanat yönetmeni, oyuncular ve reji gibi temel unsurlar bir araya geldiğinde, filmin görsel estetik dili ortaya çıkıyor. Bu unsurların her biri, güzel bir bütünün parçası olduğunda anlam kazanıyor” dedi.
‘Anlatımızda Estetik Üslup Kullanmayı Tasarladık’
Bu projede standart ya da klasik anlatımın dışında bir estetik üslup kullanmaya özen gösterdiğini belirten Arş. Gör. Mehmet Oğuz Yıldırım; “Bu projede, standart ya da klasik anlatımın dışında bir estetik üslup kullanmaya özen gösterdim. Duran bir kamera yerine, daha hareketli bir kamera tercih ettim çünkü karakterin dünyasını hareketli bir kamerayla daha iyi yansıtabileceğimi düşündüm. Filmin başında, karakterin ruhsal durumuna paralel olarak kameranın hareketleri daha durağan. Ancak, çatışmanın arttığı sahnelere doğru kameranın hareketi de giderek artıyor. Kamera dilimizi bu şekilde ifade edebilirim. Görsellik açısından ise şehrin karmaşık yapısını ve kaotik atmosferini yansıtmaya çalıştık. Günümüz şehir yaşamı, betonlaşma ile eşdeğer bir hal aldı ve bu boğuculuğu görsel olarak filme yansıtmayı amaçladık. Bu açıdan, şehrin kaotik doğasını filmimizin atmosferine dahil ederek, karakterin hikayesiyle bütünleşen bir anlatım yaratmaya çalıştık” ifadelerine yer verdi.
‘Başkarakterimiz Yazarken Tamamen Fırat Kaymak’ı Düşünerek Hareket Ettim’
Filmin baş karakteri hakkında konuşan Arş. Gör. Mehmet Oğuz Yıldırım; “Filmimizin adı Kudret. Başkarakterimiz Kudret’i yazarken tamamen Fırat Kaymak’ı düşünerek hareket ettim. Yazım sürecinin başından itibaren aklımda onun imajı vardı ve senaryoyu bu doğrultuda şekillendirdim. Senaryoyu tamamladıktan sonra kendisiyle sosyal medya üzerinden iletişime geçtim. Çok olumlu ve sıcak bir şekilde yaklaştı; senaryoyu beğendiğini ve projede yer almak istediğini söyledi. Böylece başrolümüz Fırat Kaymak oldu. Diğer oyuncularımıza da yine Fırat Kaymak vesilesiyle ulaştık. Süleyman Kabaali’ye onun aracılığıyla teklif götürdük ve olumlu dönüş aldık. Sonrasında, yan rolleri canlandıran Orkun ve Ömer ile de Fırat ve Süleyman sayesinde tanıştık. Bu süreç, bir arkadaşlık ve dostluk ilişkisi üzerinden şekillendi. Tüm ekip, en az benim kadar senaryoyu sahiplendi. Bu noktada onlara bir kez daha teşekkür etmek istiyorum; senaryoyu sırtlayıp sahiplenmeleri, projemizin samimiyetini ve gücünü artırdı. Bir işin başarılı ve içten olabilmesi için ekibin büyük bir kısmının, yönetmen ve senarist kadar projeye inanması ve sahip çıkması gerekiyor. Bu filmde bunu başardığımızı düşünüyorum” dedi.
‘Çekim Sürecindeki En Büyük Zorluk, Motivasyonunuzu Canlı Tutmaktadır’
Çekim sürecindeki zorluklara değinen Arş. Gör. Mehmet Oğuz Yıldırım; “Çekim sürecindeki en büyük zorluk, maddi yetersizliklerdi. Kısa film bile olsa, karşılaştığınız pek çok sorunu para ile çözebilirsiniz. Daha fazla bütçe, daha az sorun demektir. Ancak bunun yanında, insanın kendiyle olan mücadelesi de var. Önemli olan, kendi motivasyonunuzu ve inancınızı koruyabilmek. Bu benim için en zorlayıcı kısmıydı. Prodüksiyonla ilgili zorluklar çoğu zaman para ile çözülebilir, ancak burada asıl mesele yeterli fonu bulmak. Bunun yanı sıra, kendi motivasyonunuzu ve azminizi diri tutmak, sürecin en önemli ve en zorlayıcı kısmı. İnancınızı ve hayalinizi koruyarak bu zorlukları aşabilirsiniz. Film yaparken, bitmiş halinin beyaz perdede izlendiğini hayal etmek, o görüntüyü zihninizde canlandırmak motivasyonumu diri tuttu benim adıma. Eğer bu hayali kaybederseniz, hedefinizden sapabilirsiniz. Hayalinizi, filminizin son halini ve sinemada izleyenleri düşünerek kendinizi motive etmeye devam etmek, tüm sürecin en kritik unsuru olduğunu kendimce düşünüyorum” diye konuştu.
‘Öncelikli Hedefimiz, Kudret Filminin Prodüksiyon Sürecini Tamamlamak’
Yeni projeleri hakkında bilgi veren Arş. Gör. Mehmet Oğuz Yıldırım; “Şu anda yeni bir kısa film projesi üzerinde çalışıyorum ve senaryosunu yazmaya başladım. Kudret filminin festival süreciyle eş zamanlı olarak, bu yeni projenin de fonlanması için gerekli çalışmaları başlatmayı planlıyorum. Ancak öncelikli hedefimiz, Kudret filminin post prodüksiyon sürecini en sağlıklı şekilde tamamlamak ve ardından festival sürecine başlamak” dedi.
‘Yaklaşık 35-40 Kişilik Bir Ekiple Çalıştık’
Yapılan bir projeye ekibi inandırmanın önemine değinen Arş. Gör. Mehmet Oğuz Yıldırım; “Bu süreç oldukça zorluydu çünkü yaklaşık 35-40 kişilik bir ekiple çalıştık. Sette bize eşlik eden ve hayalimize ortak olan Kastamonu Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümünden iki öğrenci arkadaşımız da ekibimizin bir parçası olarak çalıştılar. Dediğim gibi, önemli olan projeye tüm ekibi inandırabilmek ve özellikle kritik rollerdeki kişileri projeye ikna edebilmek. Görüntü yönetmeni, sanat yönetmeni, oyuncular, yönetmen ve yapımcı gibi kilit pozisyonlardaki kişileri projeye inandırdığınızda, ekip ruhu doğal olarak oluşuyor” şeklinde konuştu.
‘Set Ortamı Ve Çekim Şartları Oldukça Zorlayıcı Olabiliyor’
İnsanlara iyi çalışma koşulları ve şartlar sunmanın da çok önemli olduğunu söyleyen Arş. Gör. Mehmet Oğuz Yıldırım; “Tabii ki insanlara iyi çalışma koşulları ve şartlar sunmak da çok önemli. Biz sette, Sinema ve Televizyon Sendikası’nın belirlediği çalışmalara koşullarına uyduk. Sette çalışan ve sigortalanmak isteyen herkesi sigortaladık. Bunun yanı sıra, insanların iyi hissettirmek de gerekiyor çünkü set ortamı ve çekim şartları oldukça zorlayıcı olabiliyor. Çekimlerimizin büyük bir kısmı gece gerçekleşti, bu da süreci daha da zorlu hale getirdi. Ancak güler yüzlü bir yaklaşım sergilemek ve herkesin değerli, önemli olduğunu ve güzel bir işin parçası olduğunu hissettirmek, ekip ruhunun oluşmasında büyük bir rol oynuyor” ifadelerine yer verdi.
‘Bizi En Çok Zorlayan Şey, Gece Çekimleri Oldu’
Çekimlerde en zor kısmın gece çekimleri olduğunu belirten Arş. Gör. Mehmet Oğuz Yıldırım; “Çekimlerimizi Eylül sonu gibi gerçekleştirdiğimiz için ciddi bir olumsuz hava koşuluyla karşılaşmadık. Ancak bizi en çok zorlayan şey, gece çekimleri oldu. Filmimizin yaklaşık yüzde 75’i gece sahnelerinden oluşuyor ve bu durum, hava koşullarından çok daha zorlu bir süreç yarattı. Gece çekimleri sırasında metabolizma düzenimiz tamamen bozuldu; uyku saatlerimiz değişti ve bu da ekibi oldukça yordu. Ayrıca filmi sadece 3 gün gibi kısa bir sürede tamamlamak zorundaydık, bu da zaman yönetimi açısından ekstra bir baskı oluşturdu. Tüm bu zorluklara rağmen ekip olarak yoğun bir çaba sarf ettik ve çekimleri planlandığı gibi tamamladık” ifadelerini kullandı.
‘İletişim Fakültemize Kısa Film Alanında Üç Ödül Kazandırdık’
İletişim Fakültesi’nde var olan uygulamalı birimlere dikkat çeken Arş. Gör. Mehmet Oğuz Yıldırım; “Üniversitedeki görevime başlayalı bir buçuk yıl oldu. İletişim Fakültesi olarak birçok uygulamalı birimimiz bulunuyor: Gazete Kampüs, Kampüs TV, Kampüs Radyo ve Fotoğraf Atölyesi, Reklam Atölyesi gibi. Bu birimlere ek olarak, yeni bir Sinema Atölyesi kurduk. Böyle bir atölyenin fakültemizde bulunması gerektiğine inanıyoruz. Birçok kısa film projesine danışmanlık yaptık, öğrencilerimizin projelerini hayata geçirmelerine destek olduk ve bu süreçte fakültemize üç ödül kazandırdık. Bu ödüllerden en önemlisi, Ramazan Yakut’un Döngü filmiyle Antalya Altın Portakal Film Festivali Öğrenci filmleri kategorisinde aldığımız Jüri Özel Ödülü oldu” dedi.
‘Öğrencilerimizin Pratik Deneyimlerini Arttırmak İçin Çalışıyoruz’
Amaçlarının öğrencilerin ilgilendikleri alanlarda pratiklerini geliştirmelerine olanak sağlamak olduğunu söyleyen Arş. Gör. Mehmet Oğuz Yıldırım; “Bu başarıdan aldığımız motivasyon ve inançla Sinema Atölyesi'ni hayata geçirdik. Atölyemizde senaryo geliştirme, kısa film yapımı, film okumaları, kısa film gösterimleri, dünya ve Türk sinemasından klasik filmlerin gösterimi ve film müzikleri üzerine etkinlikler düzenlemeyi planlıyoruz. Uygulamalı birimlerde görev alan kıymetli araştırma görevlisi arkadaşlarımızla birlikte, farklı dallarda öğrencilerimizin pratik deneyimlerini arttırmak için çalışıyoruz. Bu yoğun pratik ve uygulama sürecini yürütürken akademik çalışmalarımızı yapmak ve kendimizi akademik olarak geliştirmek için de ekstra çalışıyoruz. Amacımız, öğrencilerin ilgilendikleri alanlarda pratiklerini geliştirmelerine olanak sağlamak. Fakültemizde aktif öğrencilerimiz olduğu kadar, bir şeyler yapmak isteyen fakat çekingen öğrencilerimiz de var. Görevlerimizden biri de bu tarz öğrencileri cesaretlendirmek, hiç aktif olmayan öğrencileri ise uygulama alanlarına çekmek olarak düşünüyorum. Öğrenci arkadaşlarıma verebileceğim en büyük tavsiye şu şekilde olur; Hevesleri hemen kırılmasın ve hevesleri hemen değişmesin. Bizim sektörümüz ısrarı ve istikrarı gerektiren bir alan. Büyükşehirden uzak olmanın dezavantajını çok çalışarak ve ekstra vizyon geliştirerek çok rahat kapatabileceklerine inanıyorum. Kendilerine inanmalarını ve bu inancın gereği olarak çok çalışmalarını onlardan rica ediyorum” şeklinde konuştu.