• Haberler
  • Genel
  • Eğitim-İş Şube Başkanı Bal: 'TBMM Adeta Sembolik Hale Getirilmiştir'

Eğitim-İş Şube Başkanı Bal: 'TBMM Adeta Sembolik Hale Getirilmiştir'

Eğitim-İş, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) tarafından 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Atatürk ve Şehit Şerife Bacı Anıtı'na çelenk sunumu gerçekleştirildi.

Eğitim-İş, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) tarafından 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Atatürk ve Şehit Şerife Bacı Anıtı’na çelenk sunumu gerçekleştirildi.

Çelenk sunumlarının ardından günün anlam ve önemine binaen ÇYDD adına konuşan Adnan Kara; “Bugün kutlu bir devrimin 105’inci yılını kutluyoruz. 23 Nisan 1920 Milli Egemenlik demektir. Beni ilgilendiren her konuda ben karar veririm, ben kul değilim demektir. 23 Nisan 1920 hürriyet demektir. Hürriyet başkasına zarar vermeden istediğim her şeyi yaparım demektir. 23 Nisan 1920 eşitlik demektedir. Dil, din, ırk, mezhep hiçbir farklılık gözetmeksizin, herkesin her türlü özgürlüğünü rahatça kullanması demektir. Ülkemizin içinde bulunduğu koşullarda birlikte olmamızın mutluluğunu yaşıyorum” dedi.

Eğitim-İş Şube Başkanı Bal: 'TBMM Adeta Sembolik Hale Getirilmiştir'

‘Cumhuriyet Çocukların Omzunda Yükselecektir’

Atatürkçü Düşünce Derneği Şube Başkanı Serkan Karayılan ise; “23 Nisan 1920 sadece bir meclisin açılışı değil, milletin iradesinin, bağımsızlığının ve cumhuriyetinin temellerinin atıldığı, Türk Milleti’nin kaderini kendi ellerine aldığı büyük bir devrim günüdür. Bu kutlu gün aynı zamanda geleceğimizin teminatı olan çocuklara cumhuriyetin emanet edildiği gündür. Kastamonu olarak bizler, Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiğimiz destansı mücadele ile bu tarihin en onurlu sayfalarında yerimizi aldık. Şerife Bacı’nın donmuş bedeninde taşıdığı cephaneler İstiklal Yolu’ndaki özgürlük yürüyüşü bu toprakların bağımsızlık aşkının simgesidir. Bugün burada özgürce konuşabiliyorsak, işte o cesaretin, o fedakarlığın sayesindedir. Atatürk’ün çocuklara bayram hediye etmesi sıradan bir jest değil, bir inanç beyanıdır. O çocuklara güvenmiş, onları sadece yarınların değil, bugünlerinde öznesi olarak görmüştür. Bu nedenle bizlere düşen en önemli görev çocuklara özgür düşünceyi, bilim, sanat sevgisini, Atatürk’ün ilke ve devrimlerini benimseterek, onları çağdaş bir geleceğe hazırlamaktır. Bu topraklar emperyalizme karşı boyun eğmeyenlerin vatanıdır. Bu bayrak Şerife Bacı’nın donarak koruduğu namusumuzdur. Ve Cumhuriyet çocukların omzunda yükselecektir” ifadelerini kullandı.

‘Bayramımız Kutlu Olsun’

Eğitim-İş Şube Başkanı Ahmet Tevfik Bal da; “23 Nisanları tekrar bayram haline getirmek için çocuklarımıza ve geleceğimize sahip çıkalım. Bugün, 23 Nisan 1920’de, bizi köleleştirmek isteyen emperyalizme ve işbirlikçi saltanat rejimine karşı mücadele azmiyle TBMM’nin Ankara’da açılışının 105. yılı; bu toprakların insanlarının tebaa olmaktan kurtularak yurttaşa dönüşmesinin, birlikte yaşama iradesiyle bir ulus olmasının tescillendiği, geleceğimiz çocuklara bayram olarak adanmış olan kutlu bir gün. Bayramımız kutlu olsun! Ancak bugün ulusal egemenliğin ne yazık ki içi boşaltılmış, ulusal egemenliğin başlıca tecelligâhı TBMM adeta sembolik hale getirilmiştir. Cumhuriyet değerlerinden her geçen gün daha fazla uzaklaşılırken, çocukların eğitiminden ve geleceğe hazırlanmasından sorumlu olan Milli Eğitim Bakanlığı üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemektedir. Siyasi iktidar tarafından, itaatkâr, uysallıkla yönetilebilir bir toplum yaratmak için ideolojik bir aygıt olarak kullanılan eğitim, hiç olmadığı kadar niteliksiz hale getirilmiştir.  Siyasi iktidarın bilinçli bir tercihi olarak eğitim, Diyanet, tarikat, cemaat iş birliğinde fiili işgale uğramıştır. Laik, bilimsel, kamusal, çağdaş ve karma eğitim tasfiye edilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Nitelikli eğitime erişim bir ayrıcalık haline dönüşmüş; eğitim gericileştirilmiş, ticarileştirilmiş; eğitimde eşitsizlik hiç olmadığı kadar artmıştır. İktidarın 23 yılda diğer alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirmemesi, Cumhuriyet’in halkçı felsefesiyle bağdaşmayan bir manzara yaratmıştır. Devlet okulunda eğitim görmek bile ciddi bir masraf haline gelmiştir. Özel okulların oranı yüzde 1’den yüzde 20’ye çıkmış, devlet okulları fiziki ve donanım olarak yetersiz bırakılmış, tarikat ve cemaatler okullarda cirit atar hale gelmiş, zenginin ve yoksulun okulları ayrıştırılmış, eğitimde kast sistemi oluşturulmuş, karma eğitim tartışmaya açılmış, okullar adeta medreseye dönüştürülmüştür” dedi.

‘Çocuk İşçi Sayısı Her Geçen Gün Artmaktadır’

Açıklamalarına devam eden Bal; “Türkiye’de öğrencilerin okuduğunu anlamada, matematik ve fen bilimi alanlarında OECD ülkeleri içinde alt sıralarda yer almasını, merkezi sınavlarda yüzbinlerce öğrencinin sıfır çekmesini, okullarda çocukların aç ve susuz kalmasını, diplomalı işsizlerin artmasını dert edinmeyen iktidar, Diyanet İşleri Başkanlığını alternatif bir eğitim bakanlığı haline getirmiş, tarikat ve cemaatleri eğitim ortamlarına dahil etmiş, din derslerinin sayısını artırarak çocuklarımızı laik bilimsel çağdaş eğitim hakkından mahrum bırakmıştır. Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Vatanı korumak çocukları korumakla başlar’ sözlerinde vurgulandığı gibi, tüm çocuklarımızın eğitim ve sağlık hakkından eşit koşullarda yararlanmasını, her türlü istismar ve baskıdan uzak gelişimlerini sağlamak devletin birincil sorumluluğudur. Ancak çocuklarımızın haklarını yok sayarak ideolojik hedefleri doğrultusunda tarikat ve cemaatlerle çocuklarımıza bu zulmü yapan siyasi iktidar, sermayeyle iş birliği içinde de başka bir zulmün taşlarını örmektedir. Yoksulluk ve denetimsizlik sebebiyle çocuk işçi sayısı her geçen gün artmaktadır. Devlet eliyle yasal bir kılıf oluşturularak MESEM’ler aracılığıyla binlerce çocuğun ucuz işgücü olarak sömürülmesine ve tehlikeli koşullarda çalıştırılmasına yol açılmıştır. MESEM kapsamında çalıştırılan çocuklarımızdan bugüne kadar 14’ü hayatını kaybetmiş, onlarcası da yaralanmıştır. Okulda olması gereken çocukları sermayeye teslim eden Milli Eğitim Bakanlığı, adeta çocuk işçi bulma kurumuna dönüşmüştür. Çocuklara günde bir öğün yemek vermeyenler, çocukları ucuz iş gücü olarak kullanmakta, kamu kaynaklarını sermayeye aktarmaktadır” şeklinde konuştu.

‘Çocuk İşçi Sayısı 3.5 Milyona Yaklaştı’

Ahmet Tevfik Bal son olarak; “Okul çağında olmasına rağmen bugün 1 milyon 584 bin öğrenci eğitim dışındadır. Sokaklarda, tarlada, fabrikada çalıştırılan, şiddetin, istismarın, zorla ve erken yaşta evliliklerin kurbanları olan milyonlarca çocuk bulunmaktadır. TÜİK’in verilerine göre 2024 yılında 16-17 yaş grubunda bulunan 9 bni 354 kız çocuğu farklı yaş gruplarındaki erkekler ile evlendirilmiştir.  Yine TÜİK’in verilerine göre 2024’te, kayıtlı toplam çocuk işçi sayısı 1 milyon 474 bine ulaştı. Kayıt dışı çalıştırılan çocuklar da dikkate alındığında çocuk işçi sayısı 3.5 milyona yaklaştı. Siyasi iktidarlar devletin sahibi değildir; seçildikleri dönem için Anayasaya, insanlığın evrensel değerlerine, hukuka göre hareket etme, ülkenin bugünü ve geleceği olan çocuklara karşı, bütün topluma karşı sorumlu davranma görevleri vardır. Laik ve bilimsel eğitimin ve laik toplumun çok daha önem kazandığı bu süreçte, öğretim birliğine son vererek, eğitimi gerici ve piyasacı anlayışın kıskacına alan, medrese-mektep ikiliğini günümüze taşıyan anlayışa karşı, çocuklarımıza ve onların laik, bilimsel, demokratik, eşitlikçi ve parasız eğitim hakkına, Atatürk ilke ve devrimlerine, Cumhuriyetimizin kazanımlarına sahip çıkmak bugün çok daha büyük önem taşımaktadır. 23 Nisan, Çocuk bayramı olmanın yanı sıra kutsallaştırılmış hanedan ve kişiye dayalı bir egemenlik anlayışından ulusal egemenliğe geçişin günüdür. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve olmaya devam edecektir. Ulusal egemenlik ilkesini özüne uygun olarak güçlendirmedikçe geleceğimiz tehdit altındadır. Çünkü ulusal egemenlik, ulusal birlik ister; ulusal birlik, yurttaşlar arasında güven ve geleceğe dair birlikte yaşama arzusu, özgür iradeli bireyler, yurttaş olma bilinci ister. Özgür iradeli bireyler, yurttaşlar, laik, çağdaş, bilimsel, demokratik, ulusal, kamusal ve parasız eğitimle yetişir.  Eğitim bir ülkenin geleceğini belirler. Eğitime ve çocuklarımıza hep birlikte sahip çıkacağız, sahip çıkmalıyız.  Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, aydınlık geleceğimizin güneşi ve güvencesi çocuklarımız başta olmak üzere, bütün Türk ulusunun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz”  dedi.

Eğitim-İş Şube Başkanı Bal: 'TBMM Adeta Sembolik Hale Getirilmiştir'

Eğitim-İş Şube Başkanı Bal: 'TBMM Adeta Sembolik Hale Getirilmiştir'

Eğitim-İş Şube Başkanı Bal: 'TBMM Adeta Sembolik Hale Getirilmiştir'

Eğitim-İş Şube Başkanı Bal: 'TBMM Adeta Sembolik Hale Getirilmiştir'

Eğitim-İş Şube Başkanı Bal: 'TBMM Adeta Sembolik Hale Getirilmiştir'

Eğitim-İş Şube Başkanı Bal: 'TBMM Adeta Sembolik Hale Getirilmiştir'
 

 

Bakmadan Geçme