Kastamonu Belediyesi, TDBB'den Ayrılıyor
Kastamonu Belediye Başkanı Hasan Baltacı, Özel Uğurlu Hastanesi ruhsatı ile ilgili Belediye Meclisi'nde açıklamalarda bulundu.
Kastamonu Belediye Başkanı Hasan Baltacı, Özel Uğurlu Hastanesi ruhsatı ile ilgili Belediye Meclisi’nde açıklamalarda bulundu. Ruhsatın ikinci kez satılamayacağını belirten Baltacı, Sağlık Bakanlığı ile görüşmelerin sürdüğünü ve hukuki engellerin aşılması için çeşitli yollar sunduklarını ifade etti.
CHP Belediye Meclis Üyesi Serkan Mütevelli, Türk Devletleri'nin Semerkand'ta düzenlediği zirveden çıkan bildiriye tepki gösterdi. Mütevelli, bu konunun tüm Türkiye'yi ilgilendirdiğine vurgu yaparak; "23 yıllık AK Parti iktidarının dış politikada yaşadığı büyük bir kayıptan daha doğrusu utançtan bahsedeceğim. Bu mesele sadece Ankara'daki koltukları değil Kastamonu'nun yiğit insanlarını, Türkiye'nin her köşesindeki insanı ve en önemlisi de Kıbrıs'taki kardeşlerimizi ilgilendiriyor. 4 Nisan 2025'te Özbekistan'ın Semerkand şehrinde bir zirve yapıldı. Avrupa Birliği bizim 'kardeş' dediğimiz Türk Devletleriyle Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan ile masaya oturdu. 2 gün süren bu zirve, ne yazık ki Türkiye için tam bir fiyaskoydu. Zirvenin sonunda yayınlanan bildiride, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yok sayan kararlardı. Kardeş dediğimiz Türk Devletleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımamayı taahhüt etti. Soruyorum size: bu milletin onuruna yakışır mı? Bu karar ne anlama geliyor? 1974'te merhum Bülent Ecevit'in uluslararası tüm baskılara göğüs gererek ambargolara meydan okuyarak soydaşlarımızı katliamdan kurtardığı KKTC'nin varlığını inkar demek. Kıbrıs Türklerinin haklarını, özgürlüklerini, hiçe saymak demektir. 541 ve 550 sayılı Birleşmiş Milletler Kararlarına güçlü bağlılık sözü veren bu bildiri, adada tek bir devlet tanınacağını söylüyor, yani Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yok sayıyor. Bu karar nasıl alındı? Elbette para konuşuyor. 12 milyar Euro'luk dev bir yatırım anlaşması bu utanç verici kararın yolunu açtı. Avrupa Birliği Türk Devletlerinin aklını çelmek için kesenin ağzını açtı. 10 milyar Euro'luk trans hazar taşımacılık koridoru taahhüdü de cabası. Avrupa Konseyi Başkanı Von der Leyen ne dedi biliyor musunuz? 'Sizin ülkeleriniz manganez, lityum, grafit gibi muazzam kaynaklara sahip. Bunlar geleceğin hazinesi' dedi. Anlayacağınız Avrupa kardeş bildiğimiz devletleri parayla satın aldı. Peki AK Parti ne yaptı? Koca bir hiç. Dış İşleri Bakanlığı'ndan çıt çıkmadı. Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallılar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım sessiz. Hatta Cumhurbaşkanı'ndan bile ses yok. Hani nerede o Türk Dünyası Lideri Türkiye nutukları... Hani nerede 'Kıbrıs Türk'ü yalnız değildir' sözleri. Hatırlayın 2022'de yine Semerkand'ta yine Türk Devletleri Teşkilatı KKTC'yi gözlemci üye yapmıştı. Erdoğan o gün ; 'Kıbrıslı kardeşlerimizin yalnız olmadığını gösterdik. Bu bir diplomatik zafer' demişti. Bol milliyetçilik soslu bu sözler, meğer havada kalmış. Bugün aynı Türk Devletleri, 12 milyar Euro için KKTC'yi tabiri caizse satmıştır. AK Parti ise bu rezalete tek bir kelime etmedi. Dış İşleri Bakanı kamuoyunu bilgilendirmek yerine bütün ulusu alakadar eden bu konuyu ailevi konu olarak nitelendirdi. Kamuoyunda tartışmamayı tercih ettiğini dile getirdi. Sizce bu milliyetçiliğe sığar mı? Bu hepimizin meselesi. KKTC sadece bir ada değil Türk Milleti'nin onuru, bağımsızlığının sembolü. 1974'te dedelerimiz, babalarımız, orada canı pahasına savaştı, can verdi. Şimdi o mirası Avrupa'nın parasına terk mi edeceğiz? Soruyorum, MHP'li AK Partili kardeşlerime bu sessizlik bu vurdumduymazlık vicdanınıza sığıyor mu? Türkiye'yi Kıbrıs'ı bu hale getirenlerin milliyetçilikten bahsetmeye hakkı var mı? AK Parti ve MHP buna sessiz kalarak unutturacaklarını zannediyorlarsa, çok yanılıyorlar. Kalbi vatan sevgisiyle çarpan tüm Kastamonulu hemşehrilerim ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin evlatları olarak bizler bu ayıbı, unutmayacağız unutturmayacağız. Genel Başkanımız Özgür Özel'in vurguladığı gibi herkes bilmelidir ki Kıbrıs davası bu ülkenin namusudur satamazsınız sattırmayacağız” dedi.
‘Adaletli Gelir Sağlanmadığı Takdirde, Bu Millet Refaha Ulaşamayacaktır’
Belediye Meclis Üyesi Tufan Seydioğlu söz alarak çıktığı kürsüde gelir eşitsizliğine değindi. Seydioğlu konuşmasında; "Gelir dağılımının eşit olmadığı zaman maalesef bundan Kastamonu da zarar görüyor. Dolaylı yoldan belediye de zarar görüyor. 23 yıl önceden geriye dönelim. Ecevit döneminde, cari açık 186 milyar dolardı. Şimdi ise 31.12 2024 itibarıyla cari açık 565 milyar dolar. Peki İktidara geldiğiniz günden beri 273 tane devlet yerleşkesini sattınız, Cumhuriyetin kazanımları tek tek satıldı, yerli ve milli ne kadar kamu kuruluşu varsa elden yok pahasına çıkarıldı. Şirketler, limanlar, oteller, enerji tesisleri bir bir satılırken, sıra cennet koylara, yeşil alanlara, tarım arazilerine ormanlara mı geldi? Türkiye Cumhuriyeti'nin kazanımlarını AK Parti yok pahasına, 65 milyar dolara sattı. Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanı adayımız, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, Ekrem İmamoğlu'nun 31 yıl önce almış olduğu diplomayı iptal ettiniz. Ondan sonrada, hak adalet hukuktan yoksun bir şekilde içeriye hapse attınız. Bu hukuksuzluğun sebebi ne kadar biliyor musunuz? 50 milyar dolar. Bu para Türk Milleti'nden çıkacak. 273 yeri sat 65 milyar dolara, bir hukuksuzluğun bedeli 50 milyon dolar. Bu yapılan hukuksuzluğun karşılığında şuan cari açık 600 milyar doları geçti. 86 milyon insanımızın, en fazla 15 milyonu, üst düzey refah içinde yaşıyor. Bu da bütçenin yüzde 45'ini alıyor. Geri kalan 71 milyon kişiye bütçeden düşen pay sadece yüzde 55. BU şartlarda emeklimiz, çalışanımız, esnafımız, köylümüzü perişan ettiniz. Emekliyi fakirleştirdiniz. Adaletli gelir sağlanmadığı takdirde, bu millet refaha huzura ulaşamayacaktır. Türk milletini 23 yıldır manevi duygularıyla oynayarak ezanlar susmasın, bayrak inmesin gibi sözlerle oyaladınız. Bu ülkeye Türk Milletine 23 yıldır ne verdiniz. Sattığınız yerlerle her geçen gün milletimizi fakirleştirdiniz. Üretimi bitirdiniz. Devletin geliri maalesef artık vergiler ve cezalar. Bir ülkeyi atom bombası, veya füze atarak bitirmeye gerek yok. Bir ülkenin 4 değeri vardır. Bunları bitirdiniz. Bunlar; eğitim, ekonomi, adalet, ahlak. 102 yıllık Cumhuriyetin maddi manevi değerlerini bitirdiniz. Ne düşüncede olursak olalım hangi görüşte olursak olalım. Cumhuriyet Halk Partisi olarak 86 milyon insanımızı kucaklayıp, huzur ve refaha kavuşturacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Hak hukuk adalet. Sözlerimi gençliğe hitabedeki şu sözlerle bitirmek istiyorum; 'Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur” şeklinde konuştu.
‘Dış Borcumuz İse 476 Milyar Dolar’
AK Parti Belediye Meclis Üyesi Mehmet Naci Terzi söz alarak CHP'li Belediye Meclis Üyesi Tufan Seydioğlu'na cevap vererek; "Tufan Bey az önce Türkiye’nin dış borcundan ve cari açığından bahsetti. 2002 yılında, AK Parti iktidara geldiğinde Türkiye’nin millî geliri 240 milyar dolardı. Dış borcu ise 130 milyar dolardı. Bugün, 2024 yılı itibarıyla millî gelirimiz 1,3 trilyon dolara yükseldi. Dış borcumuz ise 476 milyar dolar. Yani, 2002’de dış borcun millî gelire oranı yüzde 54 iken, bugün bu oran yüzde 43’e gerilemiş durumda. Oransal olarak borç yükümüz azalmıştır. 2002 yılında Türkiye’nin savunma sanayisine harcadığı bütçe 9 milyar dolardı. Bu rakam 2023 yılında 16 milyar dolara, 2024’te ise yaklaşık 3 kat artarak 40 milyar dolara çıktı. 2025 yılı için ayrılması öngörülen bütçe ise 45 milyar dolar olacak. Bir diğer önemli konu ise TOKİ. TOKİ 1984 yılında kuruldu. 2002 yılına kadar yapılan toplam konut sayısı 143 bindi. Ancak 2023 yılında, sadece deprem sonrası süreçte yapılan konut sayısı 160 bin. 2004 yılında 205 bin konut inşa edildi. Toplamda ise son 22 yılda TOKİ tarafından yapılan konut sayısı 1 milyon 352 bine ulaştı. Yani, 1984’ten 2002’ye kadar yapılan 143 bin konuta karşılık, sadece AK Parti döneminde 1 milyon 352 bin konut inşa edildi. Burada her konuşmada ekonomik sıkıntılardan söz ediliyor. Ancak şunu unutmayalım: AK Parti iktidara geldiğinde Türkiye, 2001 ekonomik krizinden çıkıyordu. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan hiçbir zaman ‘para yok’ ya da ‘imkân yok’ demedi. Aksine, ‘çalışırsak ve gayret edersek her şeyi başarabiliriz’ dedi. Bugün geldiğimiz noktada; Çanakkale Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, 3. Havalimanı, 3. Köprü, Avrasya Tüneli, Marmaray gibi birçok dev proje hayata geçirildi. Örneğin İstanbul Havalimanı’nın maliyeti 22 milyar dolardır. Bu havalimanı, dünyanın en büyüklerinden biridir. Üstelik dünyada, Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra aynı anda 3 uçak kaldırılabilen ikinci havalimanı Türkiye’dedir. Tüm bunlar ortadayken, sadece olumsuzlukları görüp Türkiye’nin gelişimini yok saymak doğru değildir. Türkiye, tüm zorluklara rağmen kalkınmasını ve istikrarını sürdürmektedir" dedi.
‘Her Şeyin Zamanı Var’
Kıbrıs konusunda da konuşan Terzi; "Kıbrıs konusunda da şunu belirtmek isterim: Türk Cumhuriyetlerinin yönetimi, Türkiye Cumhuriyeti’nin elinde değil. Bu cumhuriyetler, 1991 yılında Rusya'dan bağımsızlıklarını kazansalar da hâlâ tam anlamıyla bağımsız değiller. Ekonomik, sosyal ya da siyasi sebeplerle bir şekilde Rusya’ya, ABD’ye veya Avrupa Birliği’ne bağlılıkları sürüyor. Dolayısıyla bu bağımlılıkları aşamadıkları için Türkiye ile ilgili her konuda yeterli desteği veremiyorlar. Ancak ben, bu ülkelerin bize destek vermek istediklerini, bunu içtenlikle arzuladıklarını düşünüyorum. Her şeyin bir zamanı vardır. O zaman geldiğinde, şartlar oluştuğunda inşallah Kıbrıs’ın tanınması için de Türk Cumhuriyetleriyle birlikte gerekli çalışmalar yapılacak ve gereken destek sağlanacaktır" dedi.
‘Milliyetçilik Üzerinden İnsanları Etkilemeye Çalışıyorsunuz’
Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekili Alican Yılmaz; "Kıbrıs meselesi, Türk Dünyası Devletleriyle yapılan o toplantıda 2022 yılında anılması noktasında bir öncü adım olarak değerlendirildi. Ancak siz 22 yıldır yanlış öngörülerle hareket ediyorsunuz. Özellikle her seçim döneminde milliyetçilik üzerinden insanları etkilemeye çalışıyorsunuz. Ama sadece Kıbrıs meselesi değil, başka konular gündeme geldiğinde nedense milliyetçilik aklınıza gelmiyor, sessiz kalmayı tercih ediyorsunuz. Biz de bunları dile getirmeye çalıştık. Kıbrıs meselesinde keşke Türk Dünyası'nın lideri olduğunu iddia ettiğiniz Genel Başkanınız iki kelime edebilseydi. Dışişleri Bakanınız da bu konuyu ‘aile meselesi’ diye geçiştirmek yerine samimiyetle bir açıklama yapabilseydi... En azından biz de onların gerçek düşüncelerini, dış politikaya dair çözüm ve önerilerini duyabilirdik. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu konuda sessiz kalması bence bir utançtır. Serkan Mütevelli’ye bu noktada katılıyorum, bu bir utanç meselesidir. ‘Türkiye büyüyor’ diyorsunuz, ama büyüdükçe borç da artıyor. Bu anlayışa katılmıyorum. Ülke böyle yönetiliyorsa, vay halimize. Büyüyoruz ama borçlanıyoruz; bu, işin ehli olmayanların yaptığı bir büyüme tanımıdır. ‘Borç vardı ama şikayet etmedik’ diyorsunuz. Oysa bu memleketin insanları, siz IBAN numarası paylaştığınız zamanları da unutmadı. Hangi bahaneye sığınmadınız ki? Biz mazeret üretmiyoruz, ama sizin 20 yılı aşkın süredir yönettiğiniz bu süreçte siz sürekli mazeret ürettiniz. Dış güçler söyleminiz mesela... Asıl mazeret üreten sizlersiniz. AK Parti grubunda olduğunuz için cevap verme ihtiyacı hissediyorsunuz, bunu anlıyorum. Kendinizce haklı da olabilirsiniz. Ama lütfen olaylara böyle yaklaşmayın. Yaptığınız her suçlama, aslında sizin kendi içinizde hissettiğiniz duyguların yansıması. O suçlamaları yapan da, o duruma düşen de sizsiniz" ifadelerini kullandı.
‘Bir Kongreyi Bile Şaibesiz Yapamıyorsunuz’
AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Namlı; “Yine gündemi saptırma çabası içerisindesiniz. Kastamonu’da ne yapıldığı konuşulacağına, Türkiye genelinde ne olduğundan bahsediliyor. Bu kadar konuşmaya gerek yok, çünkü ağzı bantla kapatılmış, kulakları da adeta kesilmiş gibi; anlatmaya çalışsanız da anlamıyorlar. Siz niye uğraşıyorsunuz ki? Kastamonu’da uçan uçakları, yapılan tüneli görmeyen bu insanlar için konuşmanın bir anlamı kalmıyor. CHP zihniyetiyle ilgili olarak sadece şunu söyleyeceğim: Deveye sormuşlar ‘Neren doğru?’ diye, o da demiş ki ‘Nerem doğru ki?’ Yani bu CHP’de doğru olan ne var? Ben sizin yerinizde olsam, başım eğik gezerdim. Bir kongreyi bile şaibesiz yapamıyorsunuz. Hırsızlık iddiaları sizde. Belediyelerinizde terörle iltisaklı isimler yer alıyor. Bu şehirde nasıl rahatça gezebiliyorsunuz, inanın anlamıyorum. 60 milyon dolarlık kayıpla övünen bir zihniyet var karşımızda. Oysa bu kayıp, memleketin kaybıdır. Gençleri kışkırtarak, halkı sokağa dökerek bu zararı oluşturup sonra da övünüyorsunuz. Sayın Alican Yılmaz’ın ifadesiyle, bunu da kamuoyunun vicdanına bırakıyorum” şeklinde konuştu.
‘500 Milyon Doları Nereden Buldunuz Tufan Bey?’
Konuşmasında CHP'li Belediye Meclis Üyesi Tufan Seydioğlu'nun konuşmasına da yanıt veren Namlı; "Tufan Bey’in verdiği rakamlarla ilgili de şunu söylemek isterim: 10 milyon dolarlık cari açıktan söz ediyoruz. 500 milyon doları nereden buldunuz Tufan Bey? Lütfen bu kadar da abartmayın. Sallamayı, Özgür Özel’den ya da Ekrem İmamoğlu’ndan mı öğrendiniz? Onlar gibi siz sallıyorsunuz bırakın artık bu tarzı. Anlatmaya gerek olmadığını neden söylüyorum, biliyor musunuz? Çünkü karşımızda ‘Mavi Vatan’ gibi hayati bir meseleye 'safsata' diyen bir zihniyet var. Biz bunlara neyi anlatacağız? Hiçbir şeyi anlatamayız. İngilizlerden emir alan bir yapı var. Özgür Özel, gidip İngiltere’ye, Almanya’ya, Fransa’ya bizi şikâyet etmedi mi? Bu durumda hiçbir şey anlatmanın anlamı kalmıyor. Devlet, Kıbrıs konusunda ne yapacağını gayet iyi biliyor. Sayın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın dediği gibi: ‘Türkiye binlerce yıllık bir devlettir. Silkelemesini de bilir, zamanı geldiğinde gerekeni yapmasını da.’ Cumhurbaşkanımız susuyorsa, mutlaka bir bildiği vardır. Osmanlı’dan bu yana gelen Kıbrıs meselesini anlayamayanlara zaten bir şey anlatamayız. CHP İl Başkanlığı’nda liseli gençlerin yaptığı basın açıklamasına da değinmeden geçemeyeceğim. Gençleri açıklama yapmak için ön plana sürüp hayatlarını kararttınız. Siyasete gençleri sokarak neyi amaçladınız? Sizin hiç çocuğunuz yok mu? Kendi çocuklarınızı çıkarmadınız da o gariban çocuklara mı açıklama yaptırdınız? Sizin çocuklarınız çok mu kıymetli, onlarınki değersiz mi?” diye konuştu.
‘Uyguladığınız Faiz Politikası, Kastamonu’nun Bir Otobüsünü 'Yemiş' Oldu’
Belediye Başkanı Hasan Baltacı, AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Namlı'ya cevaben; "Ekonomimizin çok güçlü olduğunu söyleyebilmek ve yapılan hukuksuzlukların, adaletsizliklerin Türkiye’ye zarar vermediğini ispat edebilmek için Merkez Bankası'ndan 45 milyar dolar satıldı. Yetmedi, herkes faiz indirimi beklerken 3,5 puan faiz artırıldı. Biz, kredi çekerek ve finansman sağlayarak sarı otobüsler almayı planlıyorduk. Ancak 19 Mart’ta gerçekleşen bu siyasi operasyon ve faiz artışı nedeniyle, Kastamonu halkına hizmet edecek otobüslerden birini kaybetmiş olduk. Küçücük bir örnek veriyorum: Uyguladığınız faiz politikası, Kastamonu’nun bir otobüsünü 'yemiş' oldu. Elbette biz o otobüsleri yine alacağız, planladığımız sayıya ulaşacağız; ama artık çok daha fazla para ödeyerek almak zorunda kalacağız. Bu bağlantıyı kurabiliyor olmanız lazım. Ekonomik verilerle ilgili konuşurken çok şey söylenebilir. Ancak buradan çıktıktan sonra topluma karşı mahcup olmamak adına ekonomik verileri doğru yerden görmek ve doğru yorumlamak gerekir” ifadelerini kullandı.
‘Biz, Yol Arkadaşlarımızı Size Yem Etmeyiz’
Söz alarak mevkidaşı Ahmet Namlı'ya cevap veren Alican Yılmaz; "Sizin milli davanız Kıbrıs değil, hesaplarınıza akan kirli paralardır. Kıbrıs Türkü’nü dünyadan koparıp kirli para ağınıza hapsettiniz. Namık Tan’ı konuşacaksak bu sözleri hatırlatmakta fayda var. 'Silkeleme' meselesine gelince… Ahmet Namlı, senin gibi biri değil, milyonlarınız gelse bizi silkelemeye gücünüz yetmez. O kürsüden ‘Silkeleneceğiniz zaman silkeleneceksiniz’ demekle, sizin genel başkanınızın ‘Telef edeceğiz’ sözü aynı ölçüdedir, aynı dilden çıkmıştır. Kimsenin bizi, bağımlı yargıyı sopa gibi kullanarak yıldırmaya gücü yetmez. Daha önce söyledik, bir kez daha söylüyoruz: Biz, yol arkadaşlarımızı size yem etmeyiz. Etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz. Mücadelemizi sürdüreceğiz. Gerekiyorsa boykot, gerekiyorsa sahada, siyasette her alanda mücadeleye hazırız. Gençlerle ilgili söylediğiniz ‘hayatlarını kararttınız’ sözlerine gelince… O gençler siyasi bir tavır koymadı. Öğretmenlerine, özgürlüklerine, kimliklerine sahip çıktılar. Eğer hayatlarını karartan birileri varsa, o da sizin apar topar göreve getirdiğiniz kadrolardır. Ama siz kimin hayatını kararttınız? Destek verdiğiniz vakıf ve cemaatlerde tecavüze uğrayan çocukların hayatını kararttınız. O çocukların ailelerinin hayatını kararttınız. Önce bunun için çıkın bu kürsüden bir özür dileyin de yüreğinizin gerçekten var olup olmadığını görelim. Balyoz, Ergenekon diyerek yıllarca destek verdiğiniz yapılar, o gençlerin anne ve babalarının da hayatlarını kararttı. Bunun için de çıkın özür dileyin. Ama siz ne yapıyorsunuz? Buradan 'hırsız' diyerek iftiralar atıyorsunuz. Elinizde belge varsa, çıkın söyleyin. Biz söyledik mesela: Belediyenin yanındaki konağı 8 milyon liraya almışsınız, 100 milyon liralık arsayı hibe etmişsiniz. Niye cevap vermediniz? Hırsız diyorsanız belgeyle konuşacaksınız, bizim yaptığımız gibi. Üstelik o belgeleri, sizin yönettiğiniz bakanlığa da teslim ettik. Dilediğiniz zaman erişebilirsiniz, ama erişemiyorsanız bilemem. Öte yandan, bugüne kadar yapılan meclis toplantılarının yüzde 64’üne katılmamışsınız. 22 toplantının 14’ünde yoksunuz. 2025 yılında ilk kez kendi grup başkan vekilliğini yaptığınız toplantıya geliyorsunuz, sonra burada çıkıp laf ediyorsunuz. Daha vatandaşın size verdiği görevi bile yerine getirmemişsiniz. Vatandaş size ‘benim hakkımı savun’ demiş, siz bu oylara sahip çıkmamışsınız. Gelmiş bize 'kongreniz şaibeli' diyorsunuz. Kusura bakmayın, bunu söyleyecek konumda değilsiniz. Basın toplantısıyla ilgili de ‘bizi davet etmediniz’ diyorsunuz. Yalan söylemek ya da insanlara iftira atmak bu kadar kolay olmamalı. Ekrem Başkanımızın sürecinden beri aynı şeyi söylüyoruz. Sosyal medyayı açıp bakın, aslında siz de takip ediyorsunuz ama işinize geleni görüyorsunuz. Kim davet edildi, kim edilmedi açıkça ortada. Gelmiş olsaydınız, sorularınızı sorardınız. Neden gelmediniz? 'Duymadık, görmedik' bahanesi, bir meclis üyesine, özellikle de grup başkan vekilliği yapan birine yakışmıyor. Ve son olarak; hırsızlıktan bahsediyorsunuz ya… Önce 17-25 Aralık’ı bir temizleyin. O ayakkabı kutularını bir konuşun. O ses kayıtlarını bir açın da biz de burada duyup konuşalım. Ondan sonra çıkıp başkalarına hırsız demeye kalkarsınız. Teşekkür ediyorum” diye konuştu.
‘Dosyaları İstedik Dosyaları Vermiyorsunuz, Nasıl Şeffaflık Bu?’
AK Parti Grup Başkan Vekili Ahmet Namlı; "Ben sizden fazla gelmiştim meclise. Ekrem İmamoğlu 13 kere meclise gitmiş ya siz kim neden bahsediyorsunuz? Söyledim 'Kastamonu konuşmazsanız gelmem' dedim. Ondan sonra gelmedim. İkincisi öğretmenlerini savundu dediniz. O çocuklardan bir tanesi proje okulda okumuyor. Diğeri de proje okulunda okuyor ama o proje okulunda değişen öğretmen yok. Yani hiç alakası yok bu savunmaları ben zaten kabul etmiyorum. Siz her şeyi sorabilirsiniz diyorsunuz ama biz soruyoruz, hiçbir şey alamıyoruz. Hani belediye şirketi hakkındaki hiçbir bilgi gelmedi bize. Orada kaç kişi çalışıyor yeni kimler girdi bir sürü duyumlar alıyoruz biz. Bir sürü adam sokmuşsunuz belediye meclis üyeleri dahil oraya girmiş, oradan para alınıyormuş ne oldu bunları niye açık niye şeffaf değilsiniz. Bize verin o bilgileri kulağımızda aklımızda bir şey kalmasın. Ama şeffaf olmadığın sürece bu şaibeler çıkar. Dosyaları istedik dosyaları vermiyorsunuz, nasıl şeffaflık bu?" dedi.
‘Yönettiğiniz Bakanlıkta Kadrolarınıza Sorun Alın’
CHP Grup Başkanvekili Alican Yılmaz; "Yönettiğiniz bakanlıkta kadrolarınıza sorun alın. Bence bu konuyu artık bu şekilde cevap vermemek üzere kapatıyorum kendi istediği zaman kendi kadrolarından alabilirler. Öğrenciler o okullarda değiller. Ya illa bir kötülüğe itiraz etmek için o kötülüğü yaşamış mı olmak lazım? Arkadaşımız komşumuz Türkiye'deki her bir yurttaş bir kötülük yaşıyorsa ve buna ses çıkaran biri illa kendi başına mı gelmesi lazım ya hayata böyle bir bakış açısı olabilir mi? Siz yolda bir trafik kazası gördüğünüz zaman durmuyor musunuz? İlla kendiniz mi trafik kazası yapması lazım. Bir hastayı ziyaret etmiyor musunuz? İlla hastanın sizin mi olması lazım. Cenazeye gitmiyor musunuz illa bir yakınınızın mı ölmesi lazım? Merak ettikleri konulardan biri de belediye şirketiyle ilgili. Ulaşabildiğimiz verilere göre konuşuyorum. 2019 yılındaki şirket zararı, bugünün parasıyla yaklaşık 1 milyon 469 bin 943 lira 44 kuruş. Bunları aslında Necati Bey’den de öğrenebilirlerdi çünkü o dönem meclis üyesiydi. Ama ben cevaplamış olayım: 2020 yılı zararı: 4 milyon 526 bin 29 lira 58 kuruş . 2021 yılı zararı: 1 milyon 710 bin 826 lira 64 kuruş. 2022 yılı zararı: 9 milyon 643 bin 932 lira 86 kuruş. 2023 yılı zararı: 12 milyon 430 bin 430 lira 72 kuruş. Peki, bu şirket ne zaman kâra geçti? 2024 yılında. Yani bu kadro, şirketi ilk kez kâra geçiren ekip oldu. Demek ki doğru işler yapılmış. Ulaşabildiğimiz tarihlerden itibaren baktığımızda, şirket 2019’dan bu yana ilk kez 2024 yılında kâr etti. Aynı konular daha önce de, önceki grup başkan vekili Necati Bey döneminde gündeme gelmişti. Keşke bugün Necati Bey de burada olsaydı. 2019-2020 yıllarında bu kadar zarar eden şirket hakkında neden sessiz kaldığını, bence sıra arkadaşları bir sormalı” ifadelerini kullandı.
‘İnin Halkın Arasına’
CHP'li Belediye Meclis Üyesi Tufan Seydioğlu; Ahmet Namlı ve Naci Terzi'ye şu cevabı verdi; "Ben konuşmamda sahalardan, tünellerden, köprülerden bahsetmedim. Ama siz, 1 liralık köprüleri 10 liraya yaptırıyorsunuz, üstelik bu milletin cebinden dolar üzerinden geçiş garantili paralar ödeniyor. Bu ayıptır! Ve en kötüsü de şu: Hiç utanma yok sizde. İnin halkın arasına. Emeklinin, esnafın yanına inin. Konuşabiliyor musunuz halkla? Hadi buyurun geçin halkın içine. Körler, sağırlar birbirini ağırlar. 14 bin lirayla bir ay geçinmeye çalışın bakalım. Bu halk ne durumda, görün. Ayıptır! Sizi esefle kınıyorum. Teşekkür ederim” dedi.
‘O Dönemde Varsa Sıkıntılı Bir Süreç, Bunu Araştıramaz Mıydık?’
AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Terzi; “Ahmet Bey bir soru önergesi vermişti. 2014-2019 yılları arasındaki belediye döneminin, AK Parti'nin belediye başkanlığı aldığı dönemin eksik, noksan, yapılmış yanlışlar neler varsa bir komisyon kurulup bu komisyonun, işte üçer kişi, beşer kişi neyse, oluşturulup bu komisyonun bu dönemdeki sıkıntıları varsa araştırıp bunu kamuoyuyla paylaşmamız... Şimdi Alican Bey diyor ki 'bunu diyor siz diyor şeyden öğrenebilirsiniz, kendi bakanınızdan öğrenebilirsiniz.' Biz şimdi kendimiz ortada bir usulsüzlük yok diye düşünürken, olmayan usulsüzü bulmak için uğraşmak yerine, varsa bir şey, o zaman beraber bir komisyon kuralım. Bakın, bunu biz de sizinle beraber paylaşalım, Kastamonu’yla beraber paylaşalım. Biz de diyelim ki 'AK Parti belediyesi döneminde şu şu yanlışlar yapılmış, biz de bunu gördük, okuduk, değerlendirdik' diyelim. Buna niye hayır dedik biz? Onu anlamadım ben. Yani buna evet diyemez miydik? Bu komisyonu kurup o dönemle ilgili varsa sıkıntılı bir süreç, bunu araştıramaz mıydık? Grup başkan vekilimiz az önce dedi ki, bu şirketler, buraya üyeler, yönetim kurulu başkanları, çalışanlar; bunlar kimlerdir, ne kadar harcırah alıyor? Şimdi Alican Bey hemen burayı pas geçti. Direkt dediği şey şu, diyor ki, işte şu zaman şu zarar etti, bu zaman... Ya biz onu sormadık ki. Bizim sorduğumuz, buradaki üyeler kimlerdir? Şirketin başkanı kimdir? Şirketin yönetim kurulları kimdir? Bunlar ne kadar maaş alıyor? Biz bunu istiyoruz. Şirketin o dönemki zararlarını da beraber değerlendirelim. Varsa bir şey, onu da eleştirelim" ifadelerine yer verdi.
‘Şirket Yöneticileri Gizli Saklı Değil, Ticaret Sicili’nde Açık’
Kastamonu Belediye Başkanı Hasan Baltacı: "Şirketlerimizin yöneticileri gizli saklı bir mesele değil. Bunu Ticaret Sicil Gazetesi’nden görebiliyorsunuz zaten. Geçen sefer de söyledik. Mesela bize bir ihaleyi soruyorsunuz, ‘şu ihale kime verildi?’ Ya lütfen arkadaşlar, Google’a EKAP yazın, Kastamonu Belediyesi yazın, bütün ihaleleri zaten görebiliyorsunuz. Kime verilmiş diye, kime verildiğini, hangi şirkete verildiğini orada görüyorsunuz, hangi usulle yapıldığını görüyorsunuz. Oradaki şirketin bilgilerini alın, Ticaret Sicil Gazetesi’ni açın, yöneticileri kim onu da görebiliyorsunuz. Aynı şeyi Kastamonu Belediyesi’nin şirketlerinde de görebiliyorsunuz. Yani sizin yapacağınız araştırmayı biz tutup sekretaryanıza mı verelim? Biraz araştırın, bakın, bulun. Ayrıca dedik ki geçen toplantıda, buna çok net cevap verdim, dedim ki arkadaşlar bir komisyon kurmaya gerek yok. Çünkü zaten üçü Cumhuriyet Halk Partisi’nden, ikisi AK Parti’den olmak üzere oluşturulan bir denetim komisyonu var. Lütfen arkadaşlar, o denetim komisyonu o dosyaları isteyip zaten bakabilirdi. Ayrıca şimdi şu kürsüde... Ya bakın, bir belediye meclis üyesine sosyal medyada gördüğü herhangi bir şeyi buradan nutuk atmak yakışmıyor arkadaşlar. ‘560 milyar nerede ya?’ İBB’nin 560 milyarlık bütçesi yok zaten. Efendim ‘hırsız’... Ya bu kelimeyi bu kadar kolay kullanmayın. Yerin dibine sokarız insanı. Şaibe varsa, ya savcılarınız araştırıyor, bulamadı. Bizim bürokratlarımızın çocuklarının kulağındaki küpeyi buldular. Altın mı değil mi ona el koymaya çalıştılar. Çocukların kumbarasına el koymaya çalıştılar. Savcının bulamadığını şurada grup başkan vekiliniz ya. Hırsızla böyle şey olur mu ya? Bu kadar kolay bu kelimeler ifade edilebilir mi?E siz dosya mı istiyorsunuz? Biz burada İçişleri Bakanlığı müfettişlerine gönderdiğimiz her dosyanın bütün ayrıntılarını belgeleriyle burada açıkladık arkadaşlar. Biz siz değiliz. Biz yıktığına benzeyecek insanlar değiliz. Biz o dosyaları. Hani yapıyorsunuz ya, gözaltı olmadan önce, savcılık gözaltına almadan önce iddianame hazırlamadan önce gazetecilere verip televizyonlarda açıklattırıyorsunuz ya yalan yanlış şeyleri. Biz öyle yapmayız. Biz o dosyayı hukuki yolları takip ediyoruz. Burada açıkladık. İçişleri Bakanlığı’nın müfettişlerine gönderdik. O müfettişleri siz atıyorsunuz” diye konuştu.
‘Hangi Partinin İçerisinden Terör Örgütü Çıktığını Bütün Türkiye Biliyor’
Belediye Başkanı Hasan Baltacı konuşmasının devamında ise; “Siz o dosyaları açın. Sosyal medyada adası belli, parseli belli, hangi konağa karşı hangi arsanın yapıldığı belli, takas edildiği belli, peşkeş çekildiği belli. İmar planı dediğiniz şey aleni ve herkese açıktır. İmar birimimize gidip hangi parselin, hangi parselle takas edildiğini, imar durumlarının ne olduğunu zaten görebiliyorsunuz. Siz zahmet etmeyelim, her şey bize hazır gelsin. Alışmışsınız hazıra. Öyle bir dünya yok. Araştıracaksınız, bakacaksınız, ondan sonra yaptığınız araştırmalarda şüpheye düştüğünüz ve bilgisine ulaştığınız bir şey varsa burada konuşacaksınız. Ha şöyle bir şey, bak: İddia ettiğiniz şeyin arkasında duramazsanız biz burada gereğini yaparız. Şimdi geçen toplantıların bir tanesinde, bak size kulağınıza küpe olsun, değerli AK Parti’nin. AK Parti’nin değerli belediye meclis üyeleri, burada olanlar olmayanlar kulağınıza küpe olsun. Kefil olmayacağınız şeyler üzerine konuşmayın. İddialarınızı temellendiremiyorsanız onun üzerine buradan sosyal medya trollü gibi bir şeyler anlatmayın. ‘560 milyar dolar’. Yok. Kongrede şaibe varmış, yok usulsüzlük varmış. Ya sizin İçişleri Bakanınız. Bak diyorsun ya ‘terörist merörist’, bu kadar kolay ifade etmeyin. Hangi partinin içerisinden terör örgütü çıktığını bütün Türkiye biliyor. FETÖ diye bir terör örgütü uydurdunuz. AK Parti’nin içinden çıktı. FETÖ ismini niye koydunuz biliyor musunuz? AK Parti’den onları ayıralım da AK Parti temiz kalsın, bunlar kirlensin diye. Halbuki siz bir bütündünüz ve hâlâ bir bütünsünüz. Şimdi böyle ‘terörist’ gibi ifadeleri kolay kullanmayın. Sizin İçişleri Bakanınız ‘700 küsür tane terörist İBB’de çalışıyor’ denildi. Sizin atadığınız savcı 41 kişiye soruşturma yaptı, hepsi beraat etti. Şurada hani TikTok, Instagram fenomeni gibi öyle her duyduğunuzu konuşmayın, yapmayın. Bak, bizim bilgi belgemiz var, saklamıyoruz. İçişleri Bakanlığı’na teslim ettik. Buyurun, orada duruyor. Denetim komisyonunuz, istediğiniz her türlü bilgiye, belgeye ulaşma hakkına sahip. Hatta geçen ki toplantıda dedim ki ve teşekkür ettik. Dedik ki, önceki dönemlerde denetim komisyonu belediyede yaptığı denetimde sondaj usulü denetim yapıyordu. Yani çekiyordu aradan bir evrak, ya da merak ettiği bir ihale varsa onu çekiyordu, onu inceliyordu. Bu sefer denetim komisyonu istisnasız her şeyi inceledi. İstisnasız. Ve o denetim komisyonu raporunun altına herkes imza attı. Dolayısıyla hani bir şey söylerken, ‘o olmadı, bu olmadı, şöyle olmadı’ demeyelim benim bildiğim kadarıyla” dedi.
‘Bu Ülkenin Kurucu Partisi CHP’dir’
CHP Belediye Meclis Üyesi Nurullah Şahin söz alarak; “Naci Bey ülkenin ekonomik durumunu yüzdeyle anlatıyor, ama bizim itirazımız gelir dağılımının adaletsizliğine. Zengin daha zenginleşirken, orta sınıf fakirleşiyor, yoksul kesim açlık sınırında yaşıyor. Sayın Ahmet Bey kurultaylarımıza şaibe var diyor, oysa 23 yıldır kendi partilerinde kimse genel başkanın karşısına aday bile olamıyor. Her seçim öncesi ‘bu son seçimim’ diyen bir liderin partisi, bizim demokrasimizi eleştiriyor. Sayın Hüseyin Bey’in Osmanlı’dan örnek vermesi üzerine, ben de 1929 Türkiye’sinin durumunu paylaşmak istiyorum. O dönemde 40 bin köyün 37 bininde okul, cami, sağlık hizmeti yoktu. Bebek ölüm oranı yüzde 40, doktor sayısı sadece 337’ydi. Osmanlı’dan kalan ekonomik miras buydu. Kadının seçme-seçilme hakkı yoktu, eşit yurttaş bile sayılmıyordu. Mustafa Kemal Atatürk bütün bu yokluklara rağmen ülkeyi ayağa kaldırdı. Kadına haklarını verdi, eğitim devrimini başlattı. O dönemin zorluğuna rağmen bize çağdaş bir Türkiye hedefi bıraktı. Bu ülkenin kurucu partisi CHP’dir. Bugün iktidar bu mirası küçümseyip kendi geçmişindeki şaibeleri örtmeye çalışıyor. Bunu kabul etmiyoruz ve kınıyoruz” ifadelerine yer verdi.
‘Belediye Şirketlerinde Gizli Saklı Bir Şey Olamaz’
AK Parti Mehmet Naci Terzi'nin yeniden şirketle ilgili bilgilerin paylaşılmasını istemesi üzerine konuşan Belediye Başkanı Hasan Baltacı; "Kastamonu halkının da, sizin de belediye hakkında her şeyi bilmeye hakkı var. Çünkü biz, milletin oyuyla seçilmiş yöneticileriz ve millet, kendi malı olan belediyede neler olup bittiğini öğrenmek ister. Bu bilgileri edinmek zor değil. Denetim Komisyonu, şirketlerin yönetim yapısını, huzur hakkı ödemelerini, personel sayılarını isteyebilir. Eğer burada vicdanen veya aklen sorgulanacak bir durum varsa, bunu kamuoyuyla paylaşabilir. Ama görev yapılmadığında, sanki biz bir şeyleri gizliyormuşuz gibi algı yaratmak doğru değil. Bu meclis bizim dönemimizde Kastamonululara daha şeffaf hale geldi. Artık insanlar belediyede ne olduğunu biliyor. Meclis toplantılarını sabırsızlıkla bekleyen vatandaşlar var. Belediyeye dair çok daha fazla bilgi paylaşılıyor. Sayıştay denetimine tabi olan belediye şirketlerinde gizli saklı bir şey olamaz. Rakamlara herkes farklı anlamlar yükleyebilir. Ama biz artık algının değil, hakikatin peşinden gitmeliyiz. Türkiye’nin nüfusu 67 milyondan 86 milyona çıktı; elbette okul sayısı artacak. Ancak sadece bu artışı göstermek yanıltıcı olur. Bugün 650 bin ataması yapılmayan öğretmen var. Üniversiteler açıldı ama mezunlar işsiz. Belediyeye temizlik personeli olarak iki diplomasıyla başvuran gençler var. Üniversite açmak kolay ama bu gençlerin geleceğini kim düşünecek? Gerçek işsizlik oranı yüzde 50’ye ulaşmış durumda. Gerçek tabloyu görmek zorundayız” dedi.
‘Yani ‘Şirkete Bakmadınız’ Demek Haksızlık’
CHP Grup Başkanvekili Alican Yılmaz konu üzerine; “Denetim Komisyonu olarak her yerden dosyaları istedik. İlk başta tüm dosyaları ben okuyayım, sonra birlikte inceleyelim diye düşündük. Ancak zaman kazanmak için dosyaları üyeler arasında dağıttık. Şirket evraklarına da, belediyenin kestiği faturalara da baktık. Gerekirse ilgili personeli aradık, hatta çağırıp konuştuk. Yani ‘şirkete bakmadınız’ demek haksızlık. Bunu kötü niyetle söylemediğinizi varsayıyorum” diye konuştu.
‘Faturalardan Bile Şirketin Hangi Malı Nereden Aldığı Belli Değil’
AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Namlı da; “Şeffafsanız pazartesi birlikte şirkete gidelim, hesapları görelim. Alican Bey konuyu dolandırıyor. Ben de arkadaşlara sordum, ‘şirket belediye denetimi dışında’ dediler. Olur, mu öyle şey? Faturalardan bile şirketin hangi malı nereden aldığı belli değil. Ayrıca ses sistemi ihalesini sorduk, bir türlü bulamadık. Varsa bu toplantıda gösterin” dedi.
‘İftira Atmayın’
Son olarak CHP Belediye Meclisi Grup Başkanvekili Alican Yılmaz da; “Belediye meclis üyeleri istedikleri zaman şirketi ziyaret edebilir. Her zaman misafir edilirler. Kimseye iftira atmayın. Hiçbir şeyi gizlemedik, her şeyi açık yaptık. Ahmet Namlı’nın 'arkadan dolaşıyor' gibi ifadeleri alışık olduğu üslubu yansıtıyor. Geçen ay denetim komisyonu imzalarını attınız, yazı işleri müdürümüz sizi imzaya davet etti. Kimse zorla imza attırmadı. Şimdi gelip iftira atmayın” dedi.
Baltacı'dan 'Uğurlu' Ruhsatı Açıklaması: "Bir Yol Bulacağız'
Baltacı, "Ya bir yol bulacağız, ya bir yol bulacağız" diyerek sürecin takipçisi olacağını vurguladı. Belediye Başkanı Hasan Baltacı açıklamasında; " "Bakanlıkla görüştük ve karşımıza şu tablo çıktı. Biz Sağlık Bakanlığı'na sorduk, elimizde böyle bir ruhsat var. 'Biz bir hastane açacak ekonomik imkanlara sahip değiliz ama bu ruhsatta Kastamonu'ya ait bir değer kazandırmak istiyoruz. Biz açamasak bile, en azından açacak özel firmalara bu ruhsatın satışı ile ilgili izin verir misiniz' dedik. Sağlık Bakanlığı da şöyle bir cevap verdi: 'Bu ruhsat bir kez askıya çıkmış ve satılmış, ikinci kez askıya çıkıp satılması mümkün değil, yani bugünkü yönetmelik ile ruhsat sadece bir kağıt parçası.' Sağlık Bakanlığı'nın açıklaması şu: ‘Siz ancak bu ruhsatla bir hastane açıp işletmeye başladıktan sonra devredebilirsiniz.’ Bu bizim için mümkün değil. Peki, şu olabilir mi? Ruhsatı satamayız, ama ruhsata sahip olan şirketi satabilir miyiz? O şirketin üstünde de çok sayıda gayrimenkul var. Şimdi, o gayrimenkuller nasıl satılacak ya da nereye devredilecek, devralırsak o gayrimenkullerin alış satışından doğacak vergiler ne kadar olacak? Astar yüzünü geçecek. Yani ortada bir kaos var. Tabii Sağlık Bakanlığı ile görüşmelerimiz devam ediyor. Biz onlara farklı yolları da sunacağız, onlar da yönetmeliğe, resmiyete bakacaklar. Eğer sunduğumuz yöntemlerden birine onay verirlerse, biz yine hastanenin ruhsatını Kastamonu'ya kazandırmaya çalışacağız. Ama öyle sipariş haberlerle bu ruhsat Kastamonu'ya kazandırılmaz. Bunu da ayrıca söyleyeyim. İlgililerine söyleyeyim, onlar kendilerini bilirler” dedi.
‘Ya Bir Yol Bulacağız, Ya Bir Yol Bulacağız’
Açıklamalarına devam eden Belediye Başkanı Hasan Baltacı; “Bugünleri daha öncesinden gördüğümüz için biz bu hastane ruhsatı ile ilgili Kastamonu’daki yetkilileri uyarmıştık. Pandemi süreci yaşadık, hatırlarsınız. Pandemide sokağa çıkmanın yasak olduğu, yoğun bakımların dolu olduğu, sağlık sektörünün çok zor koşullar altında çalıştığı bir süreç yaşadık. O dönemde yine Özel Uğurlu Hastanesi gündeme gelmişti. Kimisi siyasi yöneticilerle bir toplantı yapıldı, ben de o zaman milletvekiliydim ve davet edildim. Özel Uğurlu Hastanesi ile ilgili bir toplantı yapıldı. Herkes düşüncelerini söyledi, biz de düşüncemizi açıkça ifade ettik. Dedik ki, bu hastanenin açılması kadar kolay bir şey yok. Yapılması gereken tek şey var; bizim Sağlık Bakanlığımız, işine geldiğinde milyonlarca lirayı idari binalara harcayıp kiralayabiliyor. Şehir hastanesi yapıyoruz diye kamu-özel işbirliği adı altında müteahhitlere hastane yaptırıp kira verebiliyor. O zaman bu hastaneyi de kamulaştırsın, acele kamulaştırma kararı alsın, her şeyiyle birlikte kamulaştırsın, bütün ihtilafı ortadan kaldırsın, bizim de bir devlet hastanemiz olsun demiştik. Öylesine bir süreçte 15 gün, bir ay, bilemediniz 45 günde yapılabilecek çok kolay bir işlem vardı ama hiç kimse o sorumluluğun altına girmedi. Bugün o sorumluluğun altına girmeyenler, o ruhsat ne olacak diye sipariş haberler yaptırdıklarını görüyorum. Onlar bu millete bir fayda sağlamadılar, bu millete herhangi bir faydalı iş yapmadılar. Buradan onlara da sesleniyorum: Hastanenin ruhsatı ikinci kez satılamayacağını bile bile niye aldınız? Niye aldınız? Bari hiç olmazsa hastanesi olan biri alırdı, bir işe yarardı. Şimdi, o devredilemediği sürece ya da belediye bir hastane açamadığı sürece, orada ruhsatta artık bir kamu zararına doğru ilerliyoruz. Ama biz ısrarımızı ve mücadelemizi devam ettireceğiz. Sağlık Bakanlığı ile görüşmelerimizi devam ettireceğiz. Ya bir yol bulacağız, ya bir yol bulacağız. Bu ruhsatı kiralama imkanı var mı? Kiralama imkanı var mı? Mevzuatta öyle bir şey var mı? Bunları da Sağlık Bakanlığı ile görüşüyoruz. Yani kiralamak isteseniz bile, onunla ilgili hukuki süreçler çok karmaşık. Yazık, gerçekten yazık. Onları da konuştuk. Birkaç tane yol yöntem sunacağız, bir yerde tıkanmış durumdayız ama dediğim gibi, bir yol bulacağız” şeklinde konuştu.
Candaroğulları Mahallesi’ndeki Parselin Tahsisi İptal Edildi
Mecliste ilk olarak, AFAD’a tahsis edilen Candaroğulları Mahallesi’ndeki 3168 ada 31 parsel numaralı taşınmazın tahsisinin iptali görüşüldü. Gündem maddesi, Belediye Başkanı Hasan Baltacı tarafından meclise sunuldu. Hasan Baltacı, yapılan tahsisin ardından taşınmazların mülkiyetinin Milli Emlak’a devredildiğini, ancak yapılan değer tespiti sonucunda belediyeye ait arsaların tarla fiyatına denk düşen bedellerle değerlendirilmek istendiğini söyledi. Başkan Baltacı; “Biz, AFAD’ın ihtiyaçlarını karşılamak adına samimi şekilde tahsis yaptık. Ancak Milli Emlak tarafından yapılan değerlendirmede belediyeye ait arsalar tarla fiyatından değerlendiriliyor. Aynı kurum, kendi mülküne rezidans değeri biçiyor ama bizim arsamıza gelince bedel düşüyor. Buna razı değiliz” dedi.
Dershane Üzerinden Yaşanan Gerilim De Gündeme Geldi
Başkan Baltacı, Milli Emlak’ın kendilerine ait başka bir arsa üzerinde Esnaf Kefalet Kooperatifi ile birlikte yürütülen ve belediyece ücretsiz sunulan dershane faaliyetleri nedeniyle geriye dönük 7 milyon TL’lik hasılat payı talep ettiğini de meclis üyeleriyle paylaştı. Baltacı; “Bizden önceki dönemde de ücretsiz kurslar vardı, o zaman kimse bir şey demedi. Şimdi ücretsiz kurs veriyoruz, kimseye kuruş aldırmıyoruz, 7 milyon geriye dönük bedel çıkarıyorlar. Böyle bir çifte standarda karşı mücadele edeceğiz” dedi.
Mehmet Akif Ersoy Mahallesi Taşınmaz Satışı İçin Karar Verildi
Kastamonu Belediye Meclisi'nin bir diğer gündem maddesi, Mehmet Akif Ersoy Mahallesi sınırlarında yer alan, mülkiyeti Kastamonu Belediyesi'ne ait 1083 ada 550 parsel numaralı taşınmazın satışı oldu. Taşınmazın 3 yıldan fazla kiralanamayacağı ve 30 yılı geçmemek kaydıyla sınırlı ayni hak tesisine karar verilebileceği ifade edildi. Meclis üyeleri, bu taşınmazın satışının 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na uygun olarak değerlendirilmesi gerektiği hususunu görüşerek, dört maddelik gündem konusunu oy çokluğuyla kabul etti.
Cenaze Nakil Hizmetleri Ücretsiz Olacak
Kastamonu Belediye Meclisi'nin bir diğer gündem maddesinde, Muhtarlık İşleri Müdürlüğü tarafından cenaze nakil ücretlerine yönelik bir değişiklik önerisi görüşüldü. Mevcut düzenlemede, 500 km'ye kadar şehir dışına yapılan cenaze nakli ücretsizken, 500 km üzeri nakillerde ise sadece yakıt masraflarının karşılanması öngörülüyordu. Ancak, vatandaşlardan gelen talepler üzerine, cenaze nakil ücretlerinin tamamının ücretsiz hale getirilmesi kararlaştırıldı. Belediye Başkan Yardımcısı Burak Livan, "Vatandaşlarımızın acılı günlerinde ek bir yük oluşturmamak adına, tüm cenaze nakil hizmetlerini, kilometre farkı gözetmeksizin ücretsiz sunmayı öneriyoruz. Bu hizmet, tüm Kastamonulular için büyük bir kolaylık olacak" şeklinde açıklama yaptı.
Meclis, söz konusu değişikliğin Plan ve Bütçe Komisyonu'na sevk edilmesi yönünde oy birliğiyle karar aldı. Kastamonu Belediye Meclisi, toplantısında iki yeni ek gündem maddesini oy birliğiyle kabul etti. İlk madde, Park Bahçeler Müdürlüğü’nün talebi üzerine gündeme alındı. İkinci madde ise Türk Dünyası Belediyeler Birliği (TDBB) üyeliğiyle ilgiliydi.
Kastamonu Belediyesi Türk Dünyası Birliği Üyeliği'nden Ayrılıyor
İkinci gündem maddesinde ise, Türk Dünyası Belediyeler Birliği üyeliği gündeme geldi. 2014 yılında üye olunan birliğe dair yapılan değerlendirmede, bu birliğin Kastamonu Belediyesi’ne herhangi bir kültürel, siyasi veya ekonomik fayda sağlamadığı ifade edilerek, üyelikten ayrılma kararı alındı. Belediye Başkanı Hasan Baltacı, Türk Dünyası Belediyeler Birliği üyeliği süresince yapılan ödemelere dikkat çekerek, bu birliğin yalnızca imaj yaratmaya yönelik bir yapı olduğuna vurgu yaptı. Meclis üyeleri, Başkan Baltacı’ya bu kararı alması için yetki verdi.
‘Bu Birliğe Katılımın Faydasız Olduğu Ortaya Çıkmıştır’
Belediye Başkanı, Türk Dünyası Belediyeler Birliği üyeliğinin maliyetinin yüksek olduğunu ve Kastamonu'ya bir katkı sağlamadığını belirterek; "Türk Dünyası Birliği üzerinden yapılan istismarlar nedeniyle, bu birliğe katılımın faydasız olduğu ortaya çıkmıştır. Kastamonu’nun menfaatine olmayan bir yapıyı terk ediyoruz" dedi.
Başkan Baltacı, 7 milyon TL civarında aidat ödendiğini ve bu paranın hiçbir kültürel veya siyasi etkileşime yol açmadığını belirtti. Bu kararın ardından, Türk Dünyası Belediyeler Birliği üyeliğinden ayrılma işlemi için gerekli evrakların imzalanması için Belediye Başkanı Hasan Baltacı'ya yetki verildi. Karar, meclis üyeleri tarafından kabul edildi.
Hepsinin eline bir metin tutuşturmuşlar okuyorda okuyorlar.Hicbiri Kastamonu gündemi değil.Birileri bunlara belediye meclis üyesi olduğunu hatırlatsa iyi olur.Ülke gündemini meclis tartışıyor.Siz ne işe yararsınız.Bunlardan hizmet beklemeyin 4 yıl şikayetle geçer