MÜSİAD İstişare Toplantısı düzenlendi

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Şube Başkanlığı'nca Kastamonu Kebeci Restaurant Salonu'nda İstişare Toplantısı düzenlendi. 

MÜSİAD İstişare Toplantısı düzenlendi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Şube Başkanlığı’nca Kastamonu Kebeci Restaurant Salonu’nda İstişare Toplantısı düzenlendi. 

Düzenlenen toplantıya AK Parti Milletvekili Metin Çelik, AK Parti Merkez İlçe Başkanı Akif Güzel, AK Parti 1’inci Sıra Milletvekili Adayı Halil Uluay, MHP 1’inci Sıra Milletvekili Adayı Emin Çınar, Yeniden Refah Partisi 1’inci Sıra Milletvekili Adayı İbrahim Demir, Kızılay Şube Başkanı Sabit Tavil, Karaman MÜSİAD Şube Başkanı Musa Akgül,  Kastamonu MÜSİAD Şube Başkanı Ahmet Sevgilioğlu ve davetliler katıldı. 

“ÜYELERİMİZ BU SEÇİMİ ÇOK ÖNEMSİYORLAR”

Toplantıda açılış konuşması yapan MÜSİAD Şube Başkanı Ahmet Sevgilioğlu; “Bizler MÜSİAD olarak Peygamber Efendimizin sünneti olan istişareyi önemsiyoruz. Bu bağlamda her sene üç veya dört defa üyelerimiz ile geniş katılımlı istişare toplantılarımızı yapıyoruz. Toplantılarımızda zamanın durumuna göre, önemine göre bürokratlarımızı, siyasilerimizi davet ediyoruz. Ticaretimizle ilgili bilgi ve istişarelerimizi yapıyoruz. İhracatımızın arttırılmasıyla ilgili planladığımız noktalarda destek, yardım istiyoruz. Bu bağlamda da üyelerimiz arasında daha çok dayanışmayı geliştiriyoruz. Bu bağlamda bu sene ilkini yapmayı düşündüğümüz şubat ayında yapacağımız istişare toplantımızı maalesef yüzyılın afeti olan deprem dolayısıyla bugüne kaldık. Günümüzde 2023-2053-2071 Türkiye Yüzyılı hedefleri doğrultusunda İslam coğrafyasını, Türk Cumhuriyetleri ve bizim Türkiye ile ilgili birçok ülkenin önemsediği 14 Mayıs seçimleri dolayısıyla çok kıymetli milletvekili adaylarımızı ve ekiplerini davet ettik. Bu toplantının bugüne kadar yaptığımız istişarelerde en kapsamlı bir katılım olduğunu da söyleyebilirim. Üyelerimiz de bu seçimi çok önemsiyorlar. Özellikle son yirmi yıldaki istikrarın devamı noktasında ve sizlerle de tanışıp hasbihal etmek için burada işlerini, güçlerini, programlarını bırakıp bizlerle beraber oldular. Onlara da ayrıca şükranlarımı sunuyorum. MÜSİAD olarak bizler bu 20 yıllık istikrarlı çalışmanın devamını istiyoruz, önemsiyoruz. Aklıselim insanlar olarak şöyle düşündüğümde tarafsız bir objektifle değerlendirmem gerektiğinde biz 14 Mayıs’ta nereye, nasıl bir yol çizebiliriz diye düşündüğümüzde 20 yıllık Türkiye Cumhuriyeti'nin yaklaşık 100 yıllık tarihinde, 20 yılına damga vurmuş bir hükümetin yaptığı izanlara baktığımızda her sektörde, sağlıkta, savunma sanayinde geldiği nokta böyle bir iki kat değil, beş on kat daha misliyle koyduğunu görüyorum” dedi. 

“MİLLETİMİZİN FERASETİNE İNANIYORUZ, GÜVENİYORUZ”

Yeniden Refah Partisi Milletvekili Adayı İbrahim Demir de, “Önemli bir seçim arifesindeyiz. Bıçak sırtı. Herkesin üstüne düşen görevler var. Sadece kendi oyundan sorumlu değil kimse. Herkes yanında ne kadar daha oy katabilir. Bunun çalışmasını hep beraber yapmak zorundayız. İnşallah bu eşiği atladığımızda Türkiye'mizin de inşallah önü çok daha açık olacaktır. Ben İbrahim Demir olarak sahada özellikle Millet İttifakı'na oy vermeye yönelik olan kardeşlerimizi gayet iyi ikna ettiğimizi düşünüyorum. Çok zor değil. İnsanlar birazcık ilgi bekliyor. Birazcık dokunma bekliyor. Kırgın insanlar çok özellikle son yaşadığımız dönemdeki ekonomik sıkıntılardan dolayı. Ama milletimizin ferasetine inanıyoruz, güveniyoruz. İnşallah bu badireyi de atlatacağız. Ülkemizin önü çok daha aydınlık, çok daha müreffeh olacaktır, biz Yeniden Refah Partisi olarak önce ahlak ve maneviyat öncelikli bir partiyiz. En çok ekonomiden daha ziyade Genel Başkanımız Doktor Fatih Erbakan'ın bir sözü var, diyor ki; ‘Toprak kaybedebilirsiniz ama çalışır, savaşır, kazanırsınız. Ekonominiz kötüye gidebilir, yine çalışır, yine ekonomimizi düzeltebilirsiniz. Ancak nesli kaybederseniz ne ekonomiyi tekrar kazanabilirsiniz ne de kaybettiğiniz toprakları tekrar kazanabilirsiniz.’ O yüzden bir millet her nesil yeniden doğar diyoruz. Neslimizi korumak zorundayız. Neslimizle ilgili İnşallah hayırlı çalışmalar yapmak zorundayız” diye konuştu.

“MHP OLARAK BİZ DE ADAY BELLİ, KARAR NET”

MHP Milletvekili Adayı Emin Çınar, Cumhur İttifakı olarak Kastamonu’da en yüksek oyu alacaklarını söyleyerek; “Evet değerli başkanlarımın da ifade ettiği gibi önümüzdeki hafta pazar günü hep birlikte hem parlamentoyu hem de yeni dönem Cumhurbaşkanımızı seçeceğiz. Öncelikle bu seçimler, ülkemize, memleketimize hayırlar getirsin. Belasız, kazasız bir seçimi yapmayı hepimize nasip eylesin Rabbim. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak genel başkanımızın talimatıyla beraber yaklaşık bir buçuk yıldır alanlardayız, hep şunu ifade ettik. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de aday belli, karar net. Adayımız Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, gece gündüz demeden onun tekrardan yeni dönemde cumhurbaşkanı olması için çaba harcıyoruz, gayret gösteriyoruz ve inşallah Kastamonu'da bu noktada en yüksek oyu alacağız. Biz bu sözü verdik, bunun üzerine siyaset yapıyoruz. Bununla alakalı neler yaptık? Biz özellikle iki buçuk yıldır ben Kastamonu'da il başkanlığı olarak görev yaptım. O dönem içerisinde genel merkezimizin bize verdiği talimatla illerde programlar yaptık. İlçelerde programlar yaptık, köylerde program yaptık. En son evlerde program yaptık. Ben de en son Milliyetçi Hareket Partisi'nden milletvekili aday adayı olarak tekrardan müracaat ettim ve bugün sizlerin huzurunda Milliyetçi Hareket Partisi'nin Kastamonu'da yeni dönemde aday olarak huzurunuzdayım. Ben 2011-2015 yılları arasında 24 ve 25’inci dönemde milletvekili, beş dönem il başkanlığı bu dönemde de tekrardan huzurunuzda Milliyetçi Hareket Partisi'ne aday olarak gelen ismim Emin Çınar, şu yeni dönemde bütün arkadaşlara başarılar diliyorum. Siz kıymetli iş adamlarımızı bu seçimde önemini ben yüksek seviyede biliyorum. İşleriniz öncelikle bereketli olsun. Hayırlı olsun” şeklinde konuştu.

“BANA GÖRE BU MİLLİ BİR SEFERBERLİK”

Muhalefeti eleştirerek sözlerine devam eden Çınar; “Ben her gittiğim yerde bunu anlatıyorum. Anlatmaktan da çekinmiyorum. Önümüzdeki süreç sizler iş bulduğunuz alanlarda hepimizin geçmiş bir mazisi var. Kiminin yüz yıllık mazisi var. Kimisinin on yıllık, kimisinin elli yıllık mazisi var. Bugün cumhuriyetin yüzüncü yılını kutluyoruz değerli iş adamlarımız. Bu cumhuriyet her gittiğimiz yerde, her coğrafyamızda her köyde, her şehirde mezarlıklara baktığımız zaman dalgalanan bayrakları görüyoruz. Bu bayraklar ülkenin temsili değil. Bu ülke için şehit olan değerli vatandaşlarımızın, hemşehrilerimizin bize emanet ettiği vatan topraklarında şu anda sizler iş kuruyorsunuz, bizler siyaset yapıyoruz. Şimdi iki cumhurbaşkanı adayı burada etkin Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Söylemleri hep beraber dinliyoruz. Biz özellikle Millet İttifakı olarak kurulan masanın aslında altı kişi değil yedi kişi olduğunu ifade ettik, ne dedik? HDP de bunlardan bir tanesi dedik. Görünmese bile o da bu ortaklardan bir tanesi dedi. Peki, sonuç nereye geldi? Bundan yaklaşık 8 ay kadar önce Amerika Birleşik Devletleri'ne gidip 8 saat ortadan kaybolup, kiminle görüştüğü belli olmayan Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı önümüzde cumhurbaşkanı adayı olarak konuldu. Altılı masa da rahatsız oldu. Öyle değil mi? Ne dediler? Bir tane siyasi partinin genel başkanı biz dayatmaya gelemeyiz. Biz noter değiliz. Sonuçta ne oldu? Dediler ki ya umut beslediler insanlara on iki toplantı yaptılar. On iki toplantıda her zaman iş dünyasına bir umut verdiler. İnsanlara bir umut verdiler. Ortaya çıkan hadise HDP'nin programlarını seçim beyannamesinde yer bulmaları oldu. Bunu niçin söylüyorum? Şundan dolayı söylüyorum. Özgürlük diyorlar, altını Selahattin Demirtaş'ı özgürlükle dolduruyorlar, HDP'li belediye başkanlarının salıverilmesiyle dolduruluyorlar. Milli Savunma Sanayinde ciddi manada ileriye gittiğimiz bir noktada o sanayinin durdurulmasını talep eden HDP'nin isteklerini yerine getireceklerini söylüyorlar. Daha da ileri gidiyorlar, Diyanet İşleriyle uğraşıyorlar. Peki, biz ne yapacağız o zaman şimdi? Kürsüye çıkıyoruz, mikrofona çıkıyoruz. Belki burada en fazla çıkanlardan bir tanesi. Çıktığım zaman diyorum ki ben şehitler diyarı, evliyalar diyarı olan Kastamonu'nun evladı olarak sizlere hitap ediyoruz diyoruz. Ne yapacağız peki şimdi? Değerli iş adamları. Selahattin Demirtaş'a özgürlük vermek için kızdığımız hükümete, Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanına oy vererek mi cevaplandıracağız? Vicdanlarımız nasıl sızlamayacak?” ifadelerini kullandı. 

“BİZE GETİRDİĞİNİZ HER PROJENİN, HER TALEBİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”

AK Parti Milletvekili Adayı Halil Uluay ise; “Adaylarımız birçok şeyleri söyledi, ben de Selahattin Demirtaş'la ilgili bir şey söylemek istiyorum. Bunun açıkça dile getirdiği bir şey vardır. ‘Biz Başkan Apo'nun Heykelini dikeceğiz’ dedi. Bu hala kulaklarımızda çınlıyor. Bir insanın heykelinin dikilebilmesi için onun bir ülke kurması, kurucu olması gerekiyor. Yani ‘Biz heykelini dikeceğiz demekle ülkemizi kuracağız. Bağımsızlığımızı ilan edeceğiz. Kendi liderimizin, kendi kurucumuzun da heykelini dikeceğiz’ demek istemişti. Buna rağmen hala daha biz bunu terörist olarak kabul etmezsek bir yerlerde sıkıntı var demektir. Ya da terörist olarak kabul etmeyenler açısından bir sıkıntı var demektir. İlimizde ilkelerimiz ile sahada çalışırken genellikle yerel siyaset de ilimize dönecek olursak bazen söylüyorlar projen ne gibi. Bizde sizlerden hangi teklifler gelirse, hangi projeler gelirse biz onların takipçisi olacağız. Kastamonu'da bürokrasinin yerine göre, kendine göre de projeleri, talepleri var iş dünyasının kendine göre projeleri var. Bunlar belirli bir program dahilinde inşallah bize getirdiğiniz her projenin, her talebin takipçisi olacağız. Şunu da yapacağım, bunu da yapacağım gibi böyle kısır söylemlere muhtemelen zaten aldırış etmeyeceğinizi biliyorum” dedi.

“BÜYÜK FOTOĞRAFI MİLLETİMİZİN ÖNÜNE KOYMAK ZORUNDAYIZ”

AK Parti Milletvekili Metin Çelik ise; “Aslında bugün 14 Mayıs’ta yapacağımız seçim Türkiye'nin 20 yıldır aldığı mesafenin bir 80 yıldır süren sürekli kesintiye uğrayan demokrasimiz, sürekli kesintiye uğrayan gelişmemiz son 20 yılda hamdolsun bir istikrar ve güven ortamıyla çok daha farklı bir hüviyete büründü. Türkiye her alanda büyüdü, geliştir asla baktığımızda sadece ekonomik anlamda süren bir mücadele yok. Değerler üzerinden yürüyen bir mücadele var. Bugün Cumhur İttifakı'nın AK Parti'nin 20 yıldır, son 7 yıldır Cumhur İttifakı'yla birlikte yürüttüğümüz siyaset, politika karşısında farklı bir değerler silsilesiyle bize dönüyor. Yani bizim bugün ekonomide ortaya koyduğumuz vizyon aslında bir değerler silsilesinin ürünüdür. Faizin düşürülmesine dönük, dünyada faiz artarken üretimin büyütülmesine dönük ve Türkiye'nin kendi potansiyelinin harekete geçirmesine dönük politikamız aslında 20 yıldır dönüştürdüğümüz politikamızın sonucudur ve Türkiye'yi eski Türkiye'ye döndürmek isteyen eski hükümet anlayışına parlamenter sisteme götürmek isteyen zihniyetin aslında temelinde kafasında bu vardır. Türkiye'yi tekrar patinaj yapan bir Türkiye haline getirmek. Türkiye'yi mesafe alamayan, sürekli iç çekişmelerle, kısır çekişmelerle boğulup hapsolan kendi içinde mücadeleyle vakit geçiren vakit harcayan bir Türkiye haline getirmeye çalışan karşımızdaki bir blok var. Tabii yıllardır Türkiye'yi biraz önce söylediğim gibi kendi iç mücadeleleriyle baş başa bırakıp kafasını kaldıramayan dünyayla, dünyadaki gelişmelere bakamayan bir Türkiye haline getirmek için önümüze çeşitli engeller koydular veya çeşitli taşeronlar kullandılar. Terör bunlardan bir tanesidir. FETÖ'sünden PKK'sına, DHKPC'sine irili ufaklı terör örgütlerine, bütün bunlar aslında Türkiye'nin kendi iç dinamikleriyle oluşan şeyler değildir, baktığımızda. Hep dışarıdan müdahalelerle Türkiye'nin gelişmesini, tarihi birikimini tekrar ortaya koyamamasını dönük ortaya konulan çeşitli oyunlar baktığımızda, bugün geldiğimiz noktaya bakarsak yine aynı şeyleri görüyoruz. Yine terör örgütleriyle birlikte hareket eden artık bu sefer açık açık birlikte hareket eden bir blok var karşımızda ve artık bazı şeylerin üzerinden bu millete kanıksattırmaya çalışılıyor. Yani bu sanki doğal bir şeymiş gibi millete yutturulmaya çalışılıyor. Bunun için de çeşitli araçlar kullanılıyor. Günümüzün koşullarından kaynaklanan Türkiye'nin kötü yönetiminden kaynaklanmayan son birkaç yıldır dünyada yaşanan olumsuz gelişmeler pandemiyle başlayıp savaşla devam eden ve ekonomileri sarsan sürecin Türkiye'ye olan yansımalarını ve bunun vatandaşa bazı noktalardaki etkilerini kullanarak öbür taraftaki hadiseler ve Türkiye'nin geleceğini belki de ilgilendirecek, bekasını ilgilendirecek hadiseler sanki normalmiş gibi millete kanıksatılmaya çalışılıyor. İşte bunun için biz genel tabloyu, büyük fotoğrafı milletimizin önüne koymak zorundayız. Genel fotoğraf şudur. Türkiye bir yol ayrımındadır 14 Mayıs'ta, 14 Mayıs'ta vereceğiniz karar Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek neyi konuşuyorlar? Üniter devlet yapımızı konuşuyorlar. İşte ülkenin bölgelere ayrılmasını, konuşuyorlar, kantonlara ayrılmasını konuşuyorlar, yine Türkiye'de parlamenter sistemi konuşuyorlar. İstikrarsızlık parlamenter sistemi deyince biz neyi anlıyoruz İstikrarsızlığı, koalisyon dönemlerini, kurulamayan hükümetleri, bir her bir yıla bir düşen hükümetleri gelen hükümetin, gelen bakanın daha herhangi bir plan, proje ortaya koyamadan tekrar görevinden ayrılmasını aklımıza getiriyor parlamenter sistem işte Türkiye'ye bunu öneriyorlar ve bunu da sanki altın tepside sanki çok güzel bir şeymiş gibi millete sunuyorlar” şeklinde konuştu.

“FAİZ LOBİLERİ KARŞIMIZDAKİ İTTİFAKI DESTEKLİYOR”

Türkiye bir politika değişikliğine gittiğini hatırlatan Milletvekili Çelik;  “Dünyada faizler yükseltilirken enflasyonu düşürmek için Cumhurbaşkanımız, hükümetimiz faizleri düşürerek Türkiye'nin kendi iç potansiyelini, üretim gücünü iş gücünü harekete geçirerek Türkiye'yi büyüterek enflasyonu düşürme, ihracatını büyüterek enflasyonu düşürme, kaynaklarını etkinleştirerek enflasyonu düşürüp Türkiye'yi tekrar rotasına döndürme mücadelesini ortaya koyuyor. Bir taraftan da faiz lobileri karşımızdaki ittifakı destekliyor. İşte bunu da en iyi şekilde görüp milletimize anlatmamız lazım. Eğer Türkiye böyle bir dönemde böyle bir politika izlememiş olsaydı ne olacağını vatandaşımıza anlatmamız lazım. 2020 yılının Mart ayında pandemi başladığında Türkiye'de işsizlik yüzde 14’ün üzerindeydi. Şu anda işsizlik yüzde 10 seviyelerine geldi. Yaklaşık 4 milyon yeni istihdam yarattı Türkiye. Böyle zorlu bir dönemde. Eğer Türkiye bu politikaya geçmemiş olsaydı, faizleri yükseltmiş olsaydı, enflasyonu dizginlemek için ne olurdu, yüzde 14 olan işsizlik rakamlarımız yüzde 10’lara düşmezdi” dedi.
 

Bakmadan Geçme