Halime Korkmaz

Biz Babadan Böyle Gördük

Halime Korkmaz

Diyordu Müslüm Gürses şarkısında...

Neydi bu “babadan böyle gördük” mevzusu? Bu cümle, insanoğlunun yaptığı ve söylediği her konuda yani davranışlarında ve sözlerinde haklı-doğru olduğunu gösteren ve kabul edilmesini zorunlu kılan en temel cümledir. Aynı derede dahi aynı suyla iki kere yıkanılmazken akan sular dahi değişirken insanın babasından-atasından gördüğü şeyler neden hiç değişime girmez. Adeta ayak diretir. Bu davranış doğru olabilir mi? Hakikaten insanların değişmesinde ve dönüşmesindeki en büyük engel, bu atalar değil midir? Atalardan böyle görme mevzusu doğru davranış, doğru söz, doğru fikirde güzel bir düşünce iken yanlış bir işte de aynı şey söyleniyorsa –ki genelde hep yalan-yanlış işlerde kullanılan bir söylemdir- bu durum ne olacak? Aynı olumsuz durumun ve davranışın genetik bir miras gibi nesilden nesile devam etmesi insanın hayat serüveninde ne kadar doğru bir süreç oluşturmaktadır?

Gerek bizim toplumumuzda gerek bizden önce dünyada ayak izleri olmuş toplumlarda var olan söylem: “Anadan-atadan böyle gördük.” şeklindeki beyandır. Bu söyleme dikkat edersek hep bir yanlışı devam ettirmek için haklı bir gerekçe olarak sunulur. Bütün peygamberlere bütün doğruyu hakkı hakikati anlatan kişilere muhatapları hep bu şekilde itiraz etmiştir. Allah’a ve O’nun peygamberlerine iman etmenin önündeki en büyük engel de “biz atalarımızdan böyle gördük” söyleminden başkası değildir. Burada insanın düşünme eyleminden uzak olduğu da ortaya çıkmaktadır. Doğru bilgiyle düşünen insan, atalarının-babalarının yanlış yapabileceğini kabul eder. İnsanın hatayı alıcı gözle görmesi için olaya ve duruma dışarıdan bir gözle bakması önemlidir. Aynı göz, aynı bakış asla doğruya ulaştırmaz. Bunu başarabilenlerin sayısı maalesef ki oldukça azdır. Hangi yüzyılda olursa olsun neredeyse hiç değişmeyen bir gerçek vardır ki, insan sevdiğindeki kusuru, hatayı, eksiği görmeye asla ve asla yanaşmaz. Hele hele işin içerisinde “ölen” biri referans ise o kişinin yaptıkları ve söyledikleri olumsuz eylemler ve söylemler dahi adeta putlaştırılırcasına konuşulmaktan imtina edilir. “Kel ölür sırma saçlı olur; kör ölür badem gözlü olur.” misali ataları kutsamak da toplumdaki ayrı bir handikaptır.

Biz babadan böyle gördük...

Tarihin sayfalarını çevirdiğimiz zaman şunu görmekteyiz ki; kavimlerinin kendi içlerinden çıkan aynı sofrada yemek yedikleri, aynı acıyı paylaştıkları Peygamberlere ilk itirazları da hep bu şekilde cümlelerle başlamıştır. Mesela; “Ne zaman onlara: “Allah'ın indirdiklerine uyun.” denilse, onlar: “Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız.” derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler?” (Bakara 2/170)

Mesela; “Onlara: “Allah’ın indirdiğine ve elçiye gelin.” denildiğinde, “Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter.” derler. (Peki,) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidayete ermiyor idilerse?” (Mâide 5/104) Her iki ayette de atalarla ilgili dikkatimi çeken konu; ataların hiçbir şey bilmedikleri veya doğru yolu bulamadan yaşayıp dünyadan ayrılmış olmaları gerçeğidir. Hakikaten insan ceddinin her yaptığının doğruluğunu neden savunur ki? Başta da ifade ettiğim gibi kendisinin haklı olduğunu göstermesi yani kendisini savunma mekanizmasıdır atalar gerçeği. Çünkü geçmişte böyle yapıldı ise şimdi de bu şekilde yapılmalı düşüncesi, kişinin yaptıklarına veya yapmadıklarına meşruluk kazandırmaktadır. Veya alışkanlıkları devam ettirmek belki de hayatta en kolay olanıdır. İnsanın zora yanaşmak istememesi gerçeğidir.

Biz babadan böyle gördük...

Bu konuyla alakalı olarak İbrahim Peygamber’i de zikretmek istiyorum. Kavmi inkarlarını meşrulaştırmak isterken şöyle itiraz ediyordu kendisine: “Hayır!” dediler. “Biz atalarımızı böyle yaparlarken bulduk.” (Şuara 26/74) İmanın önündeki en büyük engeldi yaşamayan ve nefes almayan hatta eti ve kemikleri toprak olan fakat yaptıkları asla unutulmayan atalar.

İnsanın atalarından gördüğü ve işittiği şeylerin kişinin hayatında ne kadar önemli olduğu burada tekrar dikkat çekmektedir. Bundan dolayı akıllı kişi, kendisinden sonraki nesle nasıl bir miras bıraktığını düşünerek hareket etmesinin önemini her daim düşünmek ve hayatını ona göre idame ettirmekle mükelleftir. Yalan konuşan bir ata, nesline yalanı miras bırakır. Küfür eden bir ata, nesline küfrü hatıra bırakır. İyiliği benimseyen bir ata, miras olarak iyiliği bırakır. O zaman nesillere ne gösterildiği de insanın en büyük vazifesidir şu hayat serüveninde.

Dini referanslara baktığımızda bu konuyla ilgili şu hadis-i şerif de dikkate şayandır: “Ey İnsanlar! Allah sizden cahiliye gururunu ve atalarla övünme adetini gidermiştir. İnsanlar iki gruptur: İyi, takva sahibi, Allah katında değerli kişi ve günahkar, bedbaht, Allah katında değersiz kişi. İnsanlar Adem’in çocuklarıdır. Ve Allah Adem’i topraktan yaratmıştır…” (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 49) Atalarla övünme, Cahiliyeden kalma bir adettir. O zaman atalarla övünme konusunun içerisinde gurur-kibir mevzusu da önemli yer işgal etmektedir. Adeta atalara tapınma şeklinde cereyan eden bu davranış, insanın topraktan var olduğunu unuttuğunun yansıması olarak vuku bulmaktadır.

İbn Haldun asabiyeti, beşerin tabiatında bulunan zulüm ve düşmanlık temayüllerinin yine aynı tabiatta yer alan akraba ve yakınlara karşı acıma duygusunun meydana getirdiği yardımlaşma ve dayanışma eğilimi olarak açıklar. Dolayısıyla atalarla övünmenin içerisinde, kendi kabilesi her ne olursa olsun “haklıdır-doğrudur” mantığı yatmaktadır. Bunu aşmanın yolu da kişinin Allah’ın insana verdiği en büyük zenginlik olan “aklını kullanması” gerçeğinden başkası değildir. İnsanın kendi aklını kullanmayıp doğruyu-gerçeği atalarının aklına sığınarak yaşaması da insanın başka olumsuz vasfıdır.

Atalardan görülen-duyulan her şey, Allah katında atalarınızı hidayete erdirmediği gibi sizi de hidayete erdirmeyecektir. Bu sebeple kişinin kendi doğru yolunu bulması için atalarının gölgesinden çıkması elzemdir. Bu, insanın insan olarak en önemli görevidir.

Yorumlar 1
Ümmehan 06 Ocak 2024 09:44

Güzel yazı olmuş hocamızdan Allah razı olsun. Atamızdan gördüğümüzü yaptığımız kadar Allah tan geleni yapsaydık zaten bu durumda olmazdık . Rabbim bizlere doğruyu öğrenmeyi Ve uygulamayı nasip etsin ????

Yazarın Diğer Yazıları