Halime Korkmaz

Kim Kime Mahrem Kim Kime Namahrem?

Halime Korkmaz

İnsan ilişkilerinde son yüzyılda dikkatten kaçan bir konuya değinmek istiyorum. Mahremiyet… Yani Müslüman kadın ve erkeklerin aynı ortamda birbirlerine karşı nasıl davranmaları gerektiğini belirleyen kurallar ve kaideler. Bu konu konuşulurken ilk cümle, “bizim niyetimiz kötü mü?” sorusudur. Şunu unutmamak gerekir ki, mahremiyet olgusu, niyetle alakalı bir konu değil aksine sadece ve sadece Allah’ın emridir ve bundan dolayı da Müslümanların ihmal etmemeleri gereken bir emirdir. Ama bu kavram, bu çağda hayatımızda ne kadar ilgimizi çekiyor veya daha doğru bir ifade ile bu farz hayatımızda ne kadar yer ediyor?

Mahrem; sözlükte “helâl olmayan, yasaklanan şey” manasına gelmekte olup fıkıh terimi olarak ise kendileriyle evlenilmesi dinen yasaklanmış bulunan belli derecelerdeki akrabayı ifade eder. Farsça bir terkip olan namahrem; “aralarında evlenme yasağı bulunmayan kişiler” demektir. Bu iki kavramın çok iyi anlaşılması gerekmektedir. Ve insanlar, kendi isteklerine göre sınır çizemez.

Bu konu, Müslümanlar için önem arz eden bir konu olmasına rağmen kadın ve erkeklerin ihmal ettikleri bir şeydir. İnsanların bu ayeti dini bir emir olarak okumaları ve onun hakkını vermeleri gerekir. Bu ayetin dışına çıkıldığında ise haram işlenmiş olur. Konuyla ilgili ayet şu şekildedir:

“Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşin kızları, kız kardeşin kızları, süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, eşlerinizin anneleri, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla birleşmiş değilseniz (nikâh ortadan kalktığında) kızlarını almanızda size bir sakınca yoktur. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir, Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Nisa 4/23)

Toplumsal olarak insan ilişkilerinde yukarıda zikredilen kişiler dışında Allah’ın koyduğu yasaklara dikkat etmek kadın ve erkeğe farzdır. Mesela sarılma, kucaklaşma, kılık kıyafet vb. konularda Müslüman kadın ve erkekler, bu kuralları yerine getirmekle mükelleftir. Özellikle ve bilhassa akraba toplantılarında ve özel günlerde akraba adı altında birbirine nikah düşen kadın ve erkeğin mahremiyet olgusuna dikkat etmedikleri hepimizin gördüğü bir olaydır. “O benim amcamın oğlu, o benim kuzenim, o benim teyzemin kızı, o benim dayımın torunu, o benim...” diye başlayan bütün bu kişiler, ayete aykırı bir şekilde hareket etmektedirler. Zira bu yukarıda saydığım kişiler, birbirine helal değildir. Buna dikkat etmesi gerekenler, kesinlikle ve kesinlikle aile büyükleridir. Öncelikle kendileri nasıl davranmaları gerekiyorsa öyle hareket etmek zorundadırlar. Aile büyükleri, bu konuyu gençlere öğretebilmek için öncelikle kendileri bu konuya dikkat etmek, öğretmek ve anlatmak zorundadırlar.

Mahremiyet, modern yüzyılda neden bu kadar dikkatten kaçtı? İnsanlar neden mahremiyet konusuna bu kadar değer vermemekte? Kanaatimce “samimiyet” veya “arkadaş” olgusu insanların bu şekilde davranmasında önemli bir sebeptir. Buradaki kriter, bana göre cümlesi değil Rabbimizin ne buyurduğudur. Çünkü dünyada yaşama kuralını Allah belirlemiştir diğer farzlarda olduğu gibi ve Müslümanlara düşen görev ise o kuralları yaşamak ve bilmektir.

Mahremiyet konusundaki emir, kat’idir. Ergenlik çağına girmiş bulunan bütün erkek ve kadınlar, ayetin muhatabıdır. Müslüman sıfatına sahip her erkek ve kadın, bu zikrettiğim ayetlerle amel etmek zorundadırlar. Ayet şu şekildedir:

“Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha arındırıcıdır. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.” (Nur 24/30)

Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, Müslüman kadınlar, hizmetlerinde bulunan köleleri ve cariyeleri, cinsel arzusu bulunmayan erkek hizmetçiler, kadınların cinselliklerinin farkında olmayan çocuklar dışında kimseye süslerini göstermesinler. Yürürken, gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz!” (Nur 24/31)

O zaman, bu ayetin gereğini yapıp yapmadığını herkesin kendisine sorması gerekir. Çünkü İslam, Müslüman kadın ve erkeğin mahremiyete dikkat etmesini emretmektedir. Emre itaatsizlik, haram işlemektir. Ve Allah, Müslümanların mahremiyete dikkat ederek korunmalarını emretmektedir. Kurtuluşa erişmenin yollarından biri de mahremiyete dikkat etmeleri konusudur.

Sonuç olarak mahremiyet, Müslümanların son yüzyılda modern çağa uymuyormuş gibi kabul görmediği ve bundan dolayı mahremiyete aykırı davranılan ve yok sayılmaya başlanılmış bir mevzudur. Ama şunu unutmamak gerekir ki, ayetlerin hükmü sonsuza kadar sürecektir. Mahremiyet de bunlardan biridir. Ve her Müslüman kadın ve erkek, kim kime mahrem; kim kime namahrem diye sormadan gününü, hayatını ve ömrünü geçiremez.

Yazarın Diğer Yazıları